ABHAZYA'NIN DEMOKRASİ SAVAŞI YANSIMALARI
Rusya ile ABD, 2004 sonunda Ukrayna üzerinden hesaplaşırken, Moskova, Kafkasya'nın gözden ırak bir köşesinde başka bir oyunun peşindeydi. Yıllardır Gürcistan'dan tek yanlı olarak bağımsızlığını ilan etmiş Abhazya, 3 Ekim'den bu yana gürültüsü kendi sınırlarını aşamayan kavgalara sahne oluyordu. Halk Rusya'ya 'kapaklanmış' bir iktidarı sandığa gömmüştü ama öyle akıl almaz müdahaleler oldu ki, insanlar kullandıkları oya bin pişman edildi. 'Moskova'dan icazetsiz bir adamı seçmek kimin haddine' mesajı veren Ruslar, seçimi zorla 13 Ocak'ta yineleterek, 3 Ekim'in mağlubu KGB ajanı Raul Hacımba'yı muhalefetin muzaffer adayı Sergey Bağapş'ın yardımcısı olarak seçimlere sokup iktidara ortak etti. Aslında ortada Rus karşıtı bir aday yoktu. Peki ama bu neyin kavgasıydı?
10 yılda 250 bin evladını yitiren savaş yorgunu Çeçenya bir kenara bırakılırsa Abhazya, 'de facto' da olsa bağımsızlığıyla Kuzey Kafkasya'nın medarı iftiharıydı. Abhazlar ilk çok adaylı seçimde demokrat olduklarını göstereceklerdi. Ama Rusya'nın olağan(dışı) müdahaleleri fırsat vermedi.
17-01-2005 - 5 kez okundu
Rusya, Abhazya ve başkanlık seçimi
Rusya ile ABD, 2004 sonunda Ukrayna üzerinden hesaplaşırken, Moskova, Kafkasya'nın gözden ırak bir köşesinde başka bir oyunun peşindeydi. Yıllardır Gürcistan'dan tek yanlı olarak bağımsızlığını ilan etmiş Abhazya, 3 Ekim'den bu yana gürültüsü kendi sınırlarını aşamayan kavgalara sahne oluyordu. Halk Rusya'ya 'kapaklanmış' bir iktidarı sandığa gömmüştü ama öyle akıl almaz müdahaleler oldu ki, insanlar kullandıkları oya bin pişman edildi. 'Moskova'dan icazetsiz bir adamı seçmek kimin haddine' mesajı veren Ruslar, seçimi zorla 13 Ocak'ta yineleterek, 3 Ekim'in mağlubu KGB ajanı Raul Hacımba'yı muhalefetin muzaffer adayı Sergey Bağapş'ın yardımcısı olarak seçimlere sokup iktidara ortak etti. Aslında ortada Rus karşıtı bir aday yoktu. Peki ama bu neyin kavgasıydı?
Abhazya, Karadeniz'in kuzeydoğu yakasında 8 bin 900 kilometrekarelik küçücük bir ülke. Abhazlar da binlerce yıldır bu coğrafyada yaşıyor. 19. yüzyılda Çarlık Rusya'sına teslim oluncaya dek devlet gelenekleri de vardı. Tarih onları yukarıdan Ruslarla, aşağıdan Gürcülerle imtihan edegeldi. 1859'dan itibaren Osmanlı topraklarına sürgün edildiler. Gürcü asıllı Stalin, SSCB içinde statüsü 'cumhuriyet' olan Abhazya'yı 1931'de 'özerk cumhuriyet'e tenzil ile Gürcistan'a bağlamıştı. Gürcüleştirme politikalarının bir sonucu olarak Abhazlar kendi vatanlarında azınlığa düşürüldüler. Bugün 123 bini aşmayan nüfuslarıyla vatanlarında toplam nüfusun dörtte biri kadarlar. Türkiye'deki Abhaz nüfusu bile anavatandakinin en az dört katı.
Abhazya, 'özgürlüğünü kapanın kaçtığı' 1990'larda özgür kalıp da kaçamayanlardandı. Şanssızdı. Gürcistan kendi bağımsızlığını ilan ederken, Abhazya'nın statüsünü yok sayınca onlar da bağımsızlık yolunu tuttu.
Tercihleri ilk etapta tam bağımsızlık değildi; Zira 1991'deki referandumda Rusya'yla kalmak istemişlerdi. Ama Soğuk Savaş sonrasını dizayn eden güçlerin haritası buna geçit vermiyordu. Abhaz parlamentosu da Temmuz 1992'de ülkenin bağımsızlığını ilan etti. Bunu Gürcülerin 14 Ağustos 1992'de Abhazya başkenti Sohum'u işgal etmesi izledi. Gürcistan lideri Zviad Gamsakhurdia, "100 bin Abhaz için 100 bin Gürcü'yü feda ederiz" diyerek yola çıkmıştı. Ama hesabı tutmadı. Kuzey Kafkasya'daki kardeş halklar Abhazlara omuz verdi. Savaş 1993'te geride her iki taraftan 10 bin ölü bırakarak, Gürcü yenilgisiyle sonuçlandı. Hatta yeni Gürcü lider Eduard Şevardnadze, askerlerine moral için Sohum'a gittiğinde esir düşmüş, ancak Ruslar sayesinde salıverilmişti. Ateşkes yapıldı ama barış anlaşması yıllardır sürüncemede. Gürcü askerlerle birlikte Abhazya'daki Gürcüler de çekip gitmişti. Yaklaşık 220 bin mülteciden 70 bini geri dönebildi. Kalanlar Abhaz-Gürcü anlaşmazlığının en kılçıklı maddesi olmayı sürdürüyor.
ABD yönetimi krize müdahil olunca AGİT'in 1999'daki İstanbul zirvesinde verilen söz gereği Rusya'nın Tiflis'teki Vaziyani ve Abhazya'daki Gudauta üslerini boşaltması Gürcistan'ın eski sınırlarına yönelik iştahını kabarttı. Tiflis, bundan cesaretle 1992'deki maceraya yeniden kalkışacağı sinyali verirken, Rusya da, Çeçenlere barınak olan Pankisi Vadisi'ni her an vuracağı tehdidiyle Gürcüleri hep istim üzerinde tuttu. Bu gerilime bir de Amerikan halkası eklendi. Politik akılları 'Soğuk Savaş' dönemine kodlanmış George W. Bush'un Beyaz Saray'da, KGB ajanı Vladimir Putin'in Kremlin'de işbaşına gelmesiyle eski Sovyetler Birliği sınırlarında yarım kalmış hesaplar yeniden su yüzüne çıkarıldı. Putin, Çarlık hayalleriyle önce Çeçenya'yı halledip sonra komşulara el atmayı aklına koyarken, Bush da Gürcistan'ı truva atı gibi kullanıp Kafkasya'ya adımını attı. ABD'ye bu kapıyı açan anahtar da Gürcü ordusunu adam etme adına 60 milyon dolarlık 'Eğit ve Donat' programıydı. Hedef uzun vadeli bölgeye yerleşmek olunca Moskova da gardını aldı: 2002-2003'te Abhazya'da halkın yüzde 70'ine Rus pasaportu dağıtıldı.
ABD ise hedeflerine Sovyet eskisi Şevardnadze ile koşamayacağını anlayınca 2003'te neo-milliyetçi Mihail Saakaşvili'yle 'kadife devrim' yaptı. Saakaşvili'nin ilk işi Moskova'ya göbekten bağlı Acarya'dan Aslan Abaşidze'yi kovmak oldu. Tiflis'ten dersini alan Putin, donanmasına ev sahipliği yapan Ukrayna'yı kaybetmemek için de Kasım 2004'te çok çabaladı ama onu da devrimin turuncusuyla yitirdi. Saakaşvili'nin gözü Acarya'dan sonra Abhazya ve Güney Osetya'daydı.
Kiev turuncu devrime koşarken, aynı günlerde Abhazya'nın başkenti Sohum da çalkalanıyordu. Ama cürmü kadar yer yakabildi; Kiev ve Tiflis'tekiler kadar ses getiremedi. Zaten buradaki savaşı Rusya tek başına veriyordu. Ne Gürcistan ne de ABD, Abhazya'da muhalefet oluşturacak şansa sahip değildi. Rusya'nın yaptığı bir telefonla Moskova'ya çağırabildiği mevcut yönetimde gedik açtırtmamaktı. Aslında beş aday arasında Rus karşıtı olan da yoktu. Hele Gürcistan yanlısı hiç yoktu. Halkın derdi, yolsuzluk ve kayırmacılık batağındaki iktidardan kurtulmaktı. Ama halkanın zayıflamasından korkan Moskova, 3 Ekim'deki seçimde muhalefetin ortak adayı işadamı ve eski Başbakan Sergey Bağapş'ın karşısına çok güvendiği KGB ajanı Raul Hacımba'yı çıkarmıştı. Sohum'un sokaklarını aynı zamanda eski başbakan Hacımba ile Putin'in birlikte poz verdiği afişler süslüyordu.
Hacımba'nın 3 Ekim'de yüzde 50 barajını aşan Bağapş'a yüzde 39'luk oyla yenilmesiyle kıyamet koptu. 'Hile var' diyerek sonuçları tanımadı. Yoğun baskı altındaki Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 12 saatte üç karar değiştirdi. Nihayetinde YSK, Bağapş'ın kazandığını duyururken, başkanı da istifa etti. İktidarın meydan okuması üzerine Bağapş, devlet başkanlığı görevine 6 Aralık'ta başlayacağını ilan etti.
Rusya hemen düğmeye bastı: Tam da portakal-mandalina mevsiminde sınırı kapattı, Sohum-Soçi tren seferlerini durdurdu ve SSCB'den kalma emekli maaşları da kesti. Sonunda Bağapş geri adım attı. Bağapş'a imzala-tılan anlaşma şuydu: Seçimler 13 Ocak'ta yenilenecek, Hacımba adaylıktan çekilip Bağapş'ın yardımcısı olacak, muhalefet kamu binalarındaki işgalini sonlandıracak. İstenildiği gibi oldu ve ikinci tur Bağapş ile Halkçı Parti lideri Yakup Lakoba arasında geçti. Zaten en az oy alan diğer iki aday thamatelerin ricasıyla çekilmişti. Muhalefet-iktidar el ele küçük muhalifi yüzde 4,7'ye karşılık 91'le yendi.
10 yılda 250 bin evladını yitiren savaş yorgunu Çeçenya bir kenara bırakılırsa Abhazya, 'de facto' da olsa bağımsızlığıyla Kuzey Kafkasya'nın medarı iftiharıydı. Abhazlar ilk çok adaylı seçimde demokrat olduklarını göstereceklerdi. Ama Rusya'nın olağan(dışı) müdahaleleri fırsat vermedi. Ocak sonunda Abhazya'ya yeni bir özerklik teklifine hazırlanan Tiflis ise, damat Bağapş'a 'ehvenişer' gözüyle bakıyor. Ama Bağapş'ı iktidara taşıyanların savaş gazileri olması Tiflis için kötü bir şans. (Radikal)(www.rusya.ru)
Etiketler:
abhazya demokrasi savaşı yansımaları