Lumpenler iyice azıttılar. Saldırganlığı arttırmakla kalmadılar, artık fikir de beyan ediyorlar!

Yalnızca çanta kapmakla, sokakta yürüyen kadına parmak ve çimdik atmakla, tabancayı çekip sağa sola ateş etmekle, gecekondularını yıkmaya gelen belediye görevlilerine karşı çocuklarının üzerine benzin döküp dama çıkarmakla ve kurban edecekleri dana kaçmasın diye önce hayvancığın bacaklarını kırmakla yetinmiyorlar, bilgisayar da kullanıyorlar.

Bunlarla devrim yapacağını sanan zavallı solcular bile artık Hanya'yı Konya'yı görmeye başladı... Görmek istemesen de getirip gözüne sokuyorlar.

Karıları da 'cistirik' giyiyor bu arada ha... 'Gavratıyon, zappadanak galdırttırıyon, hiçbişey anlamıyom, dadına varamıyom, ben ön sevişme istiyom' diye tutturuyor.

Ula ula ula ula... Vay babayın anuğa!...

Birtakım Internet sitelerinde imzasız yazı yazan, habercilik yaptığını sanıp çiğ dedikodu üreten çocuklar hakkında düşündüklerimi ve beslediğim duyguları bilirsiniz. 'Yorum gönderenler' ayrı bir hicran yarasıdır.

Bunların bazıları adlarını soyadlarını da yazıyorlar ama, kullanılan teknolojinin özü gereği bunu doğrulamak mümkün değil. Şimdi ben herhangi bir Internet Cafe'ye gidip başbakana sanal bir küfür mektubu döşensem de altına Deniz Baykal imzasını atsam ne olacak? Pirincin taşını kimin ayıklaması gerekiyorsa o uğraşacak.

Adıyla sanıyla yazsa bile bu mektuplarda 'imla kaidesi' ve 'Türkçe dilbilgisi' falan da aramayacaksın. Aralarında Hakkı Devrim'i sinirden hüngür hüngür ağlatacak ve belki de intihara sevkedecek örnekler var.

Fakat o güdük beyincikleriyle 'düşünür gibi yaptıkları' için, bazılarının içinde bazı görüş kırıntıları da yok değil. Ne de olsa televizyonda bilgi yarışmalarını izleye izleye Türkiye'nin başkentini falan bir tamam öğrendiler.

Lumpen yorum yapıyor ve de 'tavır bilem koyuyor icabında'... Bu son derece tehlikelidir.

Birisi, benim Yahudi olduğumu iddia ediyor. Çünkü toplama kampları hakkında yazı yazdım.

Nereden aklına estiyse, beni Balat'ta doğurtmuş... O tarihte İsrail devleti henüz kurulmuş olmadığı için oraya göç edememişim. Bu hayvancık benim bir de ağabeyim olduğunu ve Boğaziçi Üniversitesi'ndeki derslere gidebilmek için onun ayakkabılarını giydiğimi söylüyor.

Birisiyle karıştırıyor ama kiminle karıştırdığını bir çakabilsem ona da anlatacağım, beraber güleceğiz...

Bir başkası 'Atatürk düşmanı' olduğuma karar vermiş. Fakat bunu nedenini 'Çerkes olmamla' açıklıyor! Çerkes Ethem'in torunu olduğum için Atatürk'e gıcığım varmış. Üstelik Türkiye Cumhuriyeti'nin yıkılması yönünde çalışarak Çerkes milliyetçiliği yapıyormuşum.

Bu arada 'sen Türk olamazsın, sen olsan olsan Ermeni olmalısın' diyen de çıktı. Bu yargıya nasıl vardığını hiç çözemedim.

İyi ama aynı anda hem Ermeni, hem Çerkes, hem de Yahudi olamam ki şeker kardeşim! Şuna bir karar verin!

Ayrıca, sanki Ermeni, Çerkes ya da Yahudi olmak suçmuş, ayıpmış gibi...

Bu yaratıklara kızdığımı sanmayınız. Kendim için tepki gösteriyorsam da namerdim. Ciddiye alıp tükürmek akıllı işi değildir.

Fakat nasıl bir ülkede hangi yaratık çeşitleriyle birlikte yaşadığınızı biliniz. Kendinizi kandırmayınız.

Kimbilir kaçıncı kez yazıyorum: Üniversite araştırmalarıyla kanıtlandığı üzere, her dört Türk'ten biri ya sinir ya da ruh hastasıdır. Ülkemizde ortalama eğitim düzeyi de ilkokul üçüncü sınıftır.

Ruh sağlığı son derece bozuk, zır cahil ve çok da saldırgan bir yaratık sürüsü Türkiye'yi ele geçirdi.

Ben yaşımı başımı aldım, ileride bu yaratıklarla siz daha da çok birlikte olacaksınız ve 'Avrupa Birliği'ne niçin giremedik' diye birlikte üzüleceksiniz. Varoş uygarlığının acısını siz çekeceksiniz.

Türkiye'yi şu ya da bu şekilde kurtarmaya çalışanlara saygılarımla arz ederim.

Gırtlağınızı keserlerken beni hatırlayınız.

Etiketler:
engin ardıç - lumpenler yine saldırdı