Bazilarinizin bildigi gibi, Paris'de kurmus oldugum "KAFKAS CEMBERI" adli dernek uç yildan beri Kafkasya kulturunu ve Kafkasya'yi Avrupa'ya tanitmak icin cesitli faaliyetler yapmaktadir. Bu faaliyetler kendimize propaganda, disariya kapali eglence yerine disariya donuk bir amac tasimakta ve Avrupa'daki aydin kitlesinde, kamuoyu yonlendiricilerinde Kafkasya'ya iliskin bir hassasiyet, ilgi ve merak olusturmaya calismaktadir. Gecen yilin basinda hazirladigimiz iki yillik faaliyet programi UNESCO'nun da begenisini kazanmis ve butun bu etkinliklerde UNESCO adini kullanmamiza onay vermislerdi. Ilkin Cerkes atlarinin tanitilmasiyla baslattigimiz etkinlikler daha sonra surgun gununu anma, konferanslar, Cecenler icin dayanisma konseri, Cecen multecilerle piknik vs gibi kulturel etkinliklerle devam etti. Bu yilki programimizda Kafkasya ve Turkiye'den gelecek cesitli konusmacilarin verecegi konferanslar, Kafkasyali sanatcilarin katilacagi resim sergisi, konser, dans gosterisi gibi etkinlikler var. Gelenlerin mumkun olabildigince Moskova yerine Turkiye uzerinden gecerek gelmesi, oradaki Kafkas diyasporasi ile bulusmasi gibi de bir cabamiz olacak, bu tabi vize, ucak ve sponsor bulma sorunlari nedeniyle her zaman gerceklesmeyebilir, ama bence buyuk onem tasiyor. Programin Turkiye ayagindaki organizasyonunu Kafkas Vakfi ve Samsun BKD ustlenmeye hazir olduklarini Hatajuko olayinda gosterdiler. Kendisine cok kisa bir sure icinde cok yogun bir program hazirlayarak mumkun oldugunca genis bir kitleyle ve basinla bulusturulmasini sagladilar. Bu basarili isbirligini daha ilerdeki calismalarda da surdureceklerinden kuskum yok.
Turkiye programininin ardindan 18 Ocak'da Paris'e geçen Valery Hatajuko burada cesitli gazetecilerle tek tek gorusmeler yapti. Fransiz basininin Kafkasya ile ilgili en onemli kalemleriyle, universitede ogretim uyesi-arastirmacilarla, Sinir Tanimaz Gazeteciler, Sinir Tanimaz Doktorlar orgutuyle ve bazi politikacilarla gorustu. Sinir Tanimaz Gazeteciler orgutu kendisini zaten benim bu konuda daha once yaptigim girisimler nedeniyle iyi taniyordu ve buyuk ilgi gosterdiler. Ilerisi icin yakin bir isbirliginin temellerini attilar. Doktorlar orgutunun ise hem Fransa, hem Isvicre, hem Belcika temsilcileri sirf onunla gorusebilmek icin kalkip buraya kadar gelmislerdi.
Daha sonra Sosyal Bilimler Yuksek Okulu'nda (EHES) Karl Marx'in torunununun kizi olan Profesor Frédérique Marx'in bolumunde bir konferans duzenledik. Orada Kafkasya uzmanlarina ve doktora ogrencilerine bugunku ve yakin gecmisteki Kafkasya'yi anlatti, Kafkas Dagli Halklar Konfederasyonu'nun kurulusunu ve yikilisini (yuzyil basindaki ve bugunku konfederasyon), Adige Hasse'yi, Abhazya savasini, Kafkasya'da bugunku durumu, demokratik guclerin mucadelesini ve ileriye donuk beklentileri dile getirdi. Cok yogun bir ilgiyle dinleyen izleyiciler kendisini soru yagmuruna tuttular, toplanti sabaha kadar surebilirdi, fakat hemen ayni gece Ingiltere'ye ucmak zorunda oldugumuzdan bir yerde noktalayip havaalanina kosmamiz gerekiyordu.
Ingiltere'deki organizasyonu ustlenen arkadasimiz Zeynel Besleney cok kisa surede bizim icin bir cok randevu ayarlamisti. Iki gun icinde yogun bir programla oradan oraya kosturduk. Amnesty International ve BM Insan Haklari Komisyonu ile gorusmelerde Cecenistan disindaki Kuzey Kafkas cumhuriyetlerinde de cok ciddi insan haklari ihlallerinin sozkonusu oldugu, Kremlin ve Kafkasya arasindaki somurge tipi iliskide yerel yoneticilere her tur anti-demokratik baski ve yolsuzluk icin tam bir acik kart verildigi anlatildi. Valery ozellikle basinin ve mahkemelerin tamamen devlet kontrolunda oldugunun altini cizdi. Demokratik mucadelenin baskilarla nasil siddet mecrasina yonlendirilmek istendigini, insanlarin acik ve legal mucadeleden yasadisi, gizli yollara itildigini ornekleriyle anlatti. Insan haklari savunucusu olarak kendi amaclarini yasallik ve demokratik mucadele cercevesini yerlestirmek seklinde tanimladi, bunun mumkun olmadigi durumlarda Strasbourg Insan Haklari Mahkemesi'nde baslattiklari davalari ozetledi (Haci Bayram Bolat'in sinirdisi edilisi ve bir kac dava daha). Cumhuriyetler'in idari yapisinin Adige'den baslayarak yokedilmek istenmesi, Moskova'nin buralari sadece Guney Rusya diye bir bolge durumuna indirgeme cabalari, yerel dillerin televizyon, radyo ve kitaplarda her gecen gun azaltilarak yokolmaya itildigi yine ayni insan haklari ihlalleleri cercevesinde ele alindi, bu konuya dikkat cekildi.
Daha sonra ozel bir dostlugumuzun da oldugu Abhaz ve Gurcu dilleri uzmani George Hewitt ile goruserek bolum baskani oldugu Asya ve Dogu Dilleri Yuksek Okulu'ndaki (SOAS) burosunda uzun uzun konusup durum degerlendirmesi yaptik.
Ertesi gun Kings College'da (yani Londra Universitesi ) seckin bir akademisyen - Kafkasya uzmani topluluguna konferans verdik. Konu yine SSCB'nin yikilmasindan bugune Kafkasya'da sivil toplum girisimlerinin ortaya cikmasi, gelismesi ve duraklamasi idi. Cogu Rusca bilen uzman katilimcilar konusmalarimizi ilgiyle izlediler, bize ozellikle Kafkasya'da radikal Islamin etki alani konusunda sorular yonelttiler. Bu konuda Moskova propagandasinin bilimadamlari uzerinde bile ne kadar etki yapmis oldugunu hayretle gorduk. Bizim degerlendirmelerimizi dinledikten sonra kendileri de bunu kabul ettiler. Valery Nalcik'de nasil zorla "vahabist" yaratildigini, camiye giden insanlarin bile "vahabist" listesine kaydedildigini ve terorist gibi algilandigini anlatirken, ben de disaridan korkunc bir "Vahabizm yuvasi" gibi gorunen Dagistan ile ilgili gozlemlerimi aktardim. Bu arada Beslan olayindan sonra baslayan sindirme politikasinin nasil yurutuldugunu, Kafkas Cumhuriyetleri'nin statuleri ve dillerine yonelik tehditler sonucu ikinci bir yokedilme sureci icinde olmalarina dikkat cektik ve katilimcilardan calismalarinda bu konulara yer vermelerini, gerekli yerlerde gerekli bilgilendirmeleri yapmalarini istedik.
Londra'dan tekrar Paris'e dondukten sonra Kafkas Cemberi olarak duzenledigimiz bir gecede Hatajuko genis bir gazeteci-yazar-sanatci ve politikaci grubuna hitabetti. Yine Abhazya, Rusya Kafkasya arasindaki somurge-metropol iliskileri, Adige'nin statusu, dilin ve halklarin yokolus sureci tartisildi. Gecede Balkanlar'dan gelen kimi izleyicilerle biraz hararetli tartismalar da oldu. Valery'nin savundugu demokratik acik mucadele fikrini begenmeyen, Kafkasyalilar'in "Vahabizmi" secmekte hakli olacaklarini savunan Arnavut asilli bir kiz Valery'yi asimile olmakla sucladi. Diger bir kac kisi Kafkasya icin ne yapabileceklerini sordular. Valery'nin onlara cevabi su oldu: "susmayin, ilerde cocuklariniz Cecenistan'da bir halkin nasil yokedildigini sorarsa, en azindan sustum deme utancindan kurtulabilmek icin bugun sesinizi yukseltin. "
Programin bir de Isvicre ve Belcika ayagi olacakti, fakat bu bolumlerin organizasyonuna zaman ayiramadim cunku daha Valery Turkiye'den cikmadan, kizimin aniden hastaneye kaldirilmasi nedeniyle acele Kanada'ya gidip gelmem gerekti.
Avrupa'da politika ve dusunce yasaminda etkili insanlarin Kafkasya'ya biraz daha ilgi duymasi, oraya gidip gelmesi ve oradaki meslektaslariyla bulusmasi, tanismasi, ortak calismalar uretmesi veya gorus-bilgi alilsverisinde bulunmasi saniyorum orayi da dunyaya acmak acisindan yararli olacak. Boyle bir merak ve istegin daha simdiden uyandigini soyleyebilirim. Daha sonraki calismalarda Kafkas Cemberi'nin biraz daha genisleyecegini umuyorum. Norvec, Almanya gibi ulkelerde de bu etkinlikleri kendi cevrelerine de yoneltmek isteyecek arkadaslarla isbirligine haziriz, onerilere acigiz. Emir-kumanda zinciri olmadan, kisisel girisimler ve dayanismayla cok daha hizli ve etkili calisilabildigini dusunuyorum.
Bu arada, son gece verdigimiz kokteylde konuklara sundugumuz Cerkes peynirlerini yollayan Nalcik'li arkadaslara ve Abhaz saraplarini yollayan Abhaz derneginden Sayin Ilhan Kiymet'e katkilari icin ayrica tesekkur ederim.
Selamlar.
Nur DOLAY