Yukarıdaki satırlar bir romandan alınmamıştır.Tamamen gerçektir ve bu romanın yazılmasına esin olmuştur.Romanın yazarı da,dünya tarihinin en büyük trajedilerinden biri olan Çerkes sürgününde Kafkasya'dan yola çıkıp Anadolu'ya varabilmiş bir ailenin;tifo,tifüs,sıtma gibi birçok salgın hastalığa karşın hayatta kalabilmiş bir bireyin üçüncü kuşaktan torunudur.
Ailesindeki yaşlıların sürgün anılarıyla büyümüş olan yazar,sonunda bu anıları romanlaştırmaya karar vermiş ve elinzdeki kitap ortaya çıkmıştır.Bu roman aynı zamanda dört ciltten oluşan bir sürgün dizisinin ilk cildi olma özelliğini taşımaktadır.
Serinin bütününü okuduğunuzda,ülkemizi oluşturan kültüren renklerden birini;Kafkas göçmenlerini çok daha iyi tanıyacağınız gibi,yakın tarihimizin birçok önemli olayını ve bu önemli olaylarda çeşitli nedenlerle yer alan birçok tarihi kişiliği daha iyi algılayacaksınız.Ayrıca Kanuni Sultan Süleyman olmak üzere,son on iki padişahın sekizinin annesinin Kafkas kökenli olmasından dolayı,Osmanlı sarayındaki Kafkasyalı etkisini,Kurtuluş Savaşı'mızda en baştan beri Mustafa Kemal'in yanında yer alan Rauf Orbay,Bekir Sami Bey, Çerkes Ethem vb.Kafkas kökenli birçok tarihi kişiliğin bu mücadelede ön saflarda yer alma nedenlerini de daha iyi kavrayacaksınız.
Kitabın ortaya çıkmasında hiçbir yardımı esirgemeyen sevgili arkadaşlarım Yalçın Karadaş'a ve Yaşar Güven'e teşekkürü borç bilirim. Ayrıca romanımı basılmadan önce okuma inceliğini gösterip önsözünü yazan Sayın Erdal Atabek'e de saygı ve sevgilerimi sunarım.
Hayri Ersoy
14 Mart 2004,İstanbul
Geçtiğimiz günlerde yukarıda önsözünü okuduğunuz 'Sürüldüm Sürgün Oldum' isimli kitabı basılan Hayri Ersoy'la bir röpörtaj yaptık.İtiraf etmek gerekirse saatlerce konuştuğumuz Hayri Bey,tatlı üslubu ve hoş sohbetiyle o kadar güzel anlatıyordu ki çok fazla not alamadık.
Hayri Bey 1959 Düzce doğumlu.1992'de bir grup arkadaşıyla Nart Yayıncılık yayınevini kurmuş,on iki yıl bu yayın evinin genel yayın yönetmenliğini yürütmüş.1995 yılında çıkarmaya başladığı 'Alaşara' adlı kültür dergisinde,hem sorumlu yazı işleri müdürü hem de yazar olarak çalışmış.
Basılan kitapları : 1993'te Çerkes Tarihi,1994'te Dili Ve Edebiyatı İle Çerkesler; çevirileri 1990'da Son Ubıh,Abhazya'da Yaşam Ve Kültür, 1994'te Ortaçağ'da Abhazlar Ve Lazlar,son olarak da Ocak 2005'te Sürüldüm Sürgün Oldum.
Nart Yayıncılık'tan bahseder misiniz biraz?
H.Ersoy : Nart Yayıncılık 1992'de kuruldu.Benim birkaç kitabım haricinde 20 kadar kitap basıldı,çeşitlidernek ve vakıfların dergi ve kitaplarının basılmasına katkıda bulundu.Toplamda 80'den fazla kitap ve dergi çıkarıldı.Alaşara dergiside bunlardan biriydi.
Alaşara Dergisi önemi neydi?
H.Ersoy : Nart Yayıncılığın en önemli eseri 13 sayılık Alaşara dergisiydi. Dergiciliğimizde çığır açan,farklı bir çizgi yakalayan bir eserdi.En önemli özelliği dergide başka halkların kültürel dokularının olmasıydı.
Nart Yayıncılık sadece yayıncılık yapmazdı diye duyduk.Başka faaliyetler var mıydı?
H.Ersoy : Nart Yayıncılığın güzel bir özelliği vardı.Yurtdışından gelerek bizimle ilgili,Kafkasya ile ilgili çalışma yapan araştırmacıların uğrak kapısıydı. Amerika'dan,Fransa'dan,Japonya'dan daha birçok ülkeden araştırmacılar kaynak için Nart Yayıncılığa gelirdi.
Dans ve Müzik Enstitüsü kurulması amaçlandı ve Nart Kafkas Halk Dansları ve Şarkı Grubu kuruldu.Kafkasyadan hocalar getirildi.3 yıl çalışıldı.Mesela Caferağa Spor Salonunda yapılan Kafkas gecesine 5.000 kişi katılmıştı.
Nart yayıncılık şu an ne durumda?
H.Ersoy : Ekonomik nedenlerden dolayı bütün çalışmalar durduruldu. Firma tamamen kapatılmış değil ama şu an faaliyette değil.
1993-94'ten sonra epeyce bir süre kitabınız çıkmamış,bunun bir sebebi var mı ?
H.Ersoy : Nart Yayıncılığın aktif dönemlerinde başka yazarların kitaplarına öncelik verildi.Mutlaka çıkması gereken eserler vardı.Bu nedenle yazmaya 10 yıl kadar ara verdim. Ama epeyce malzeme topladığımı söyleyebilirim.
Çeviri kitaplarınızdan biraz bahseder misiniz ?
H.Ersoy : İlk çeviri kitabımYura Argu'nun eseriydi,Abhazya'da Yaşam ve Kültür adını taşıyor.Nart Yayıncılığın ilk kitabıydı,ve bildiğim kadarıyla Abhazca'dan Türkçe'ye çevrilen ilk kitaptı.Daha sonra geçen yıl vefat eden Bagrat Şinkuba'ya ait Son Ubıh,ve Gerg Amicba'ya ait Ortaçağ'da Abhazlar ve Lazlar.
Sürüldüm Sürgün Oldum'dan bahsedermisiniz ?
H.Ersoy : Kefken'deki mağara,mağaranın duvarlarına kazınmış tarihler, yakınındaki mezarlar beni çok etkilemişti.O mağarayla ilgili bir öykü yazmaya karar verdim.Bu öykünün dışında sürgünü anlatan bir roman yazmayı da hep istiyordum.Sonuçta mağarada başlayan öykü kopmadı, Kafkasya'dan çıkıp günümüze kadar uzanan dört ciltlik sürgün romanı oldu.
Kitabın amacı sürgünü anlatırken,toplumsal hafızayı canlandırmak ve kültürümüzü tanıtmak,yani bir nevi gizli belgesel özelliği taşıyor.Bu yüzden kahramanlar ön planda değil,fon daha belirgin.Yaşamla ilgili küçük ayrıntılar,detaylar önemliydi.Yani hedef kitle sürgün acısını yaşayan haklar ;tarihimizi,kültürümüzü merak eden kişiler ve gençlerimiz.
Kitabın kapak resmi de çok hoş,kapakla ilgili neler söyleyebilirsiniz ?
H.Ersoy : Kapak için seçtiğimiz resim aslında bu değildi,farklı bir resim kullanacaktık.Ancak o resim küçültülünce biraz karmaşık oldu.Bu yüzden değiştirdik,şimdiki resim konuldu.Kitabın konseptine uygun olarak ön plana çıkan,vurgulanan bir öge yok,bütün olarak bakıldığında herbiröge seçilebiliyor.
Gelecekdönem projelerinizi öğrenebilir miyiz ?
Şu an bitmek üzere olan tarihi bir roman var.O da bir nevi gizli belgesel.İki tane de öykü kitabı var,kısa öykülerden oluşuyor.
Arkadaşlarımıza iletmek istediğiniz birşey var mı ?
H.Ersoy : Proje üretmekten ve uygulamaya koymaktan vazgeçmesinler. Karşılarına mutlaka engel çıkacaktır.Birçok proje daha önceki jenerasyon tarafından denenmiştir.Bu projelerin şu anda toplumda bir yansıması olmamışsa başarısız olundu demektir.İşte bu başarısızlıkların analizi iyi yapılmalı.Aynı hatalar tekrarlanmadığında başarı mutlaka gelecektir.
Röportaj:Sevgi Temgin Etiketler: