NART
NART

GİRİŞ
Kullanıcı Adı

Şifre





>Üye Değilim     >Şifremi Unuttum

ETİKET BULUTU

MÜZİK ÇALAR
35WERE~1.MP3
12
8
11
9

Nart Ajans Reklam

HABERLER / Cemiyet Haberleri
İLYAS KAMALOV - ASAM / RUSYA UZMANI

[Yorum - İlyas Kamalov] BDT coğrafyasındaki devrimler ve ABD-Rusya ilişkileri Türkiye'de ABD düşmanlığının arttığına dair tartışmaların yapıldığı sıralarda, Rusya ile ABD arasındaki ilişkilerde de bir gerilemeden bahsetmek mümkündür. Halbuki daha bundan kısa bir süre önce Rusya ile ABD arasındaki ilişkiler romantik bir şekilde yürütülüyordu. Bu "romantik" ilişkilerin hemen 11 Eylül sonrasında başladığını hatırlatmak yerinde olur.
28-03-2005 - 5 kez okundu

ABD, Afganistan ve Irak operasyonlarını başlatırken, Rusya da Çeçenistan'da daha rahat hareket edebilme şansını elde etmişti. Böylece terörizm ile mücadele konusu iki lideri yaklaştırmıştır. Nitekim ABD seçimleri sırasında Putin'in Bush'a verdiği destek karşısında Bush'un da Putin'in Rusya içerisindeki merkeziyetçi politikasına göz yummaya devam edeceği tahmin ediliyordu. Ancak Ukrayna'da meydana gelen "Turuncu Devrim" Rusya-ABD ilişkilerinde dönüm noktası olmuştur. Nitekim Batılı ülke ve uluslararası kuruluşların, yolsuzluk iddiası ile Ukrayna'daki seçimlerin ilk turunu iptal edilmesi konusunda baskı yapmaları üzerine, Vladimir Putin, "Başkanlığı kimin kazandığına sadece Ukrayna Merkez Seçim Kurulu karar verecektir. Irak, Afganistan ve Kosova'daki seçimlerin nasıl geçtiğini iyi biliyoruz." şeklindeki sözleriyle adeta Ukrayna'nın kendi etki alanı olduğuna dair bir mesaj vermiştir. Ukrayna'daki olaylar sırasında Rusya ile ABD arasındaki mücadele gizli kaldıysa da çok geçmeden su yüzüne çıkmıştır.

Nitekim Rusya'nın G-8'den çıkarılması gerektiğine dair söylentiler uzun süreden beri ortada dolaşmasına rağmen, somut adımlar Ukrayna'daki devrimden sonra atılmıştır. Şubat ayının ortalarında ABD Senatosu'nda Rusya'nın G-8 üyeliğine son verilmesine dair karar tasarısı görüşülmüştür. Söz konusu belgede, Rusya'nın demokrasi kriterlerinin asgarisini dahi yerine getirmediği, ülkede insan haklarının ihlal edildiği, Çeçenistan'da siyasiistikrarın bir türlü sağlanamadığı ileri sürülmektedir. Ayrıca, demokrasiye karşı savaş açıldığını ileri süren Amerikalı temsilciler, bunun göstergesi olarak da Rusya'da artık vali ile federe cumhuriyetlerin başkanlarının seçimle değil de Kremlin tarafından atanmasını, bağımsız medya kuruluşlarına ve muhalefette bulunan işadamlarına karşı mücadele açılmasını göstermektedir. Bütün bunlara dayanarak, senato üyeleri, Bush'tan Rusya'nın demokrasi yoluna tekrar dönünceye kadar G-8'den çıkarılmasını istemektedir.

Diğer taraftan ABD'nin ileri sürdüğü Rusya'daki anti-demokratik hareketler bugün ortaya çıkmış değildir. Dolayısıyla ABD'nin bu olumsuz yaklaşımında başka etkenler rol oynamaktadır. Bunların arasında Ukrayna mağlubiyetini unutamayan Rusya'nın, ABD'nin kara listesinde yer alan Suriye ve İran ile işbirliği konusu yer almaktadır. İsrail ve ABD'nin bütün ısrarlarına rağmen Rusya, Suriye'ye kısa menzilli Strelets (Ok Atan) tipi hava savunma sistemleri satacaktır. Rusya'nın uzun menzilli İskender tipli saldırı füzelerini satması için de bir engel yoktur. Yine Rusya'nın İran ile nükleer programı konusunda işbirliği yaptığı da bilinmektedir. Ayrıca Rusya Merkez Bankası'nın Rus Rublesi ile dolar arasındaki bağları kopararak ve merkezde Euro'nun yer alacağı bir başka döviz sistemine geçeceğini açıklamıştır. Rublenin Euro'ya bağlanması, petrol zengini Rusya'nın petrol ve doğalgaz alım satımında da Euro'yu kullanacağı ve dolara bir darbe vurulacağı anlamına gelmektedir. Bütün bunlar, ABD'yi kızdırmaktadır. ABD de cevap olarak G-8 kozunu kullanmaya çalışmaktadır.

24 Şubat tarihinde Slovakya'nın başkenti Bratislava'da gerçekleşen Bush ile Putin arasındaki görüşmede de taraflar samimibir ortam yaratmaya çalışsalar da gerçeklerin çizilen portreden daha farklı olduğu görülmektedir. Zira, 6 Mart 2005 tarihinde Moldova'da gerçekleşen parlamento seçimleri de bir nevi Rusya ile Batı arasında mücadele alanı olmuştur. Daha seçimler öncesi Moldova Devlet Başkanı Vladimir Voronin, kadife ve gül devrimlerinden sonra sıranın bir gün kendisine geleceğini bildiği için, yönünü Batı'ya çevirerek, Dinyester Yanı ile merkez arasındaki sorunun çözülmesi sürecinde yer alan Rusya Federasyonu'nun yerini ABD ile AB'nin alacağı bir plânın hazırlandığını açıklamıştır. Ancak ABD, bununla da yetinmeyip, Dinyester sorununun çözümünün yanı sıra Moldova'da bir iktidar değişikliğine de sıcak bakmaktadır. Moldova muhalefetine ayrılan 1,7 milyon dolar da bunun bir göstergesidir. Buna rağmen, Voronin'in Rusya karşıtı politikası, koltuğunu korumaya yeterli olmuştur.

Beyaz Saray'ın zaferi, Kremlin'in mağlubiyeti mi

Kırgızistan Devlet Başkanı Askar Akayev'in ise Voronin kadar şanslı olmadığı görülmektedir. Asya'nın demokrasi kalesi olarak adlandırılan Kırgızistan aslında eskiden beri Rusya ile ABD arasındaki rekabet alanıydı. Kırgızistan'ın içerisindeki Rusya ile ABD askeriüslerinin yan yana olması da bunun bir göstergesidir. Bununla birlikte her ne kadar Rusya, Ukrayna'da olduğu gibi Kırgızistan olaylarına aktif olarak karışmasa da ABD'nin, Akayev'in görevini uzatmasını engellemesi isteğinin gerçekleşmesini, Beyaz Saray'ın zaferi, Kremlin'in ise mağlubiyeti olarak kabul etmek mümkündür. Rusya'nın müdahale etmemesi zaten Rusya'nın zafiyetini göstermektedir. Halbuki, Putin'in dış politikasının temelinde BDT coğrafyası yatmakta ve böylece imparatorluk sevdası devam etmekteydi. Ancak arka arkaya gelen devrimler, Kremlin için bir darbe niteliği taşımakta ve Putin'in dış politikasını suya düşürmektedir. Zirâ devrimlerin, Kırgızistan'a da sıçraması, Orta Asya'daki diğer devletlere de bir örnek teşkil edebilir. Rus Baykonur Uzay Üssü'nün bulunduğu Kazakistan, Rusya ile sıkı enerji işbirliğinde olan Türkmenistan, Rus askerlerinin sınırlarını koruduğu Tacikistan'da da bağımsızlıktan bu yana iktidar değişmemektedir. Moskova'nın en yakın müttefiki Ermenistan ise çoktandır muhalefetin gösterilerine sahne olmaktadır.

Batı tarzı demokrasinin, Rusya'da hâ-kim olan "yönetilebilir" demokrasisine üstün gelmesini sindiremeyen Kremlin, Devlet Başkanı'na bağlı BDT coğrafyasından sorumlu yeni bir birim oluşturmuş ve başına da ünlü siyaset bilimcisi Modest Kolerov'u getirmiştir. Kolerov'un asıl amacı ise BDT ülkeleri ile siyasive kültürel işbirliğini geliştirmek, BDT ülkelerini devrimlerden korumaktır. Böylece Soğuk Savaş 15 yıl önce sona ermesine rağmen, ABD'nin başını çektiği Batı, Rusya için tehlike olmaya devam etmektedir. Bu durumda yeni bir Soğuk Savaş'ın kapıya dayanıp dayanmadığı sorusu zihnimizi meşgul etmektedir. Rusya, aynı zamanda bütün bu devrimleri, kendi çıkarlarına yapılan bir suikast olarak da değerlendirmekte ve Batı'nın kendisini yalnızlığa terk ettiği fikrine kapılmaktadır. Eylül 2004 tarihindeki Beslan trajedisini dahi, Putin, dış güçlerin terörü araç ederek Rusya'ya açtığı bir savaş olarak nitelendirmiştir. Bundan dolayı da ABD'nin başı çektiği Batı, Rusya'ya güvence vererek, Rusya ile eski iktidarların düşmesiyle oluşan boşluğu kapatma ve bölgede istikrarı oluşturma konusunda işbirliği yapmalıdır. Zira, "yalnızlığa mahkûm edilen" Rusya'nın ne tür politika izleyeceğini kestirmek güçtür. Ünlü Rus yazarı Fedor Tütçev'in, "Rusya mantıkla anlaşılmaz, arşın ile ölçülmez." şeklindeki sözleri de bunu kanıtlamaktadır.



28.03.2005
www.zaman.com.tr

Etiketler:
ilyas kamalov - asam / rusya uzmanı

YORUMLAR
Yorum yapmak için giriş yapın...

MIZAGE DERGİ YÖNETİCİLERİ KAYSERİ'DE
KARAÇAY-BALKAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ 13. GENEL KURULU.
AYŞE & HAKAN EKER GELİN ALMA
ÇAĞDAŞ SANATLAR MÜZESİ'NDE MIZIKA DİNLETİSİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ CİHAN ERTOK İLE DEVAM DEDİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL KURULUNU YAPTI.
KAFKASYA UÇUŞLARI BAŞLADI
ARDA ARGUN'A LEON NİŞANI
ADİGE MİLLİ KIYAFET GÜNÜ KUTLANDI
KAFDAV YAYINCILIK ESKİŞEHİR KİTAP FUARINDA
/ 599>

EN ÇOK OKUNANLAR
Kayıtlı başka haber bulunmamaktadır