VOPSOV SE Sİ ADIGEY
Mehdi Nüzhet ÇETİNBAŞ
Adıgey Cumhuriyetinin Krasnodar Kray'a bağlanması ile ilgili söylemlerin dillendirilmesi gerek anavatanda, gerekse diasporada büyük yankı uyandırdı.
27-04-2005 - 5 kez okundu
Toprakların otohton (tarih öncesi çağlarda bile orada oturan) sahibi olan Adıgeler kendi adlarını taşıyan sembolik cumhuriyetlerini de kaybetmek üzereler.
Çarlık Rusyasın'dan bu yana, Ruslar Kuzey Kafkasya'da Çerkes halkının demografik genleriyle sürekli olarak oynadılar.
1864 yılına kadar, Soçi'den Rostov sınırlarına, Kuban nehri kıyılarına uzanan Adıge topraklarında yaşayan insanların yüzde doksanı Adıge idi.
Adıgeler, Avrupalıların kendilerine takmış olduğu Çerkes üst kimliği ile Hazara kadar uzanan coğrafyada yaşayan diğer halklar ile akrabalık ilişkilerini de sürdürüyorlardı. Oturdukları toprakların stratejik değeri ve önemi, Karadeniz kıyısında oturan Çerkeslere pahalıyla mal oldu.
Çerkes topraklarını ele geçirmek için saldıran Ruslar, uzun ve kanlı savaşlardan sonra bu toprakları ele geçirdiler. Amaç sadece toprakları ele geçirmek olmadığı için, savaştan sonra yenilmiş, güçsüz ve zayıf duruma düşmüş Çerkes halkı vatanlarından sürgün edildi.
Bir zamanlar nüfusunun tamamını Abzah, Şapsığ ve Ubıh kabilelerinin oluşturduğu Karadeniz kıyısında bugün sadece 15 bin civarında Şapsığ yaşamaktadır.
Soçi şehrinin eski sahipleri Ubıhlar, Ruslar tarafından öyle büyük bir soykırıma uğratılmışlar ki, Ubıh dili de yok olmuştur. Adını bildiğimiz Ubıh sülaleleri, Abzah ya da Abhaz dilini konuşarak aramızda yaşamaktadır.
Rusların Çerkes topraklarını işgale başlamasıyla birlikte, bu topraklarda var olan binlerce yıllık Adıge kültürünün izleri silinmeye başlanmıştır.
1800'lü yılların başından, o meş'um sürgün olayının yaşandığı 1864 yılına kadar, Kuzey Kafkasya'da onbinlerce köy ya da mezra tamamen imha edilmiş, buralarda yaşayan ve yaşatılan Çerkes kültürüne ait bir çok eser yok edilmiştir.
Tuapse'de Karadeniz kıyısından dağların içlerine doğru yolculuk yaparsanız, ıssız ormanların içinde ağaçsız düz araziler görürsünüz. Çevreyi kolaçan ettiğinizde ormanın ortasında aşılı elma ve armut ağaçları ile karşılaşırsınız. Bu ağaçlar bir zamanlar sahipleri olan Çerkesleri kaybetmenin hüznüyle perişan ve kurumaya yüz tutmuş haldedir. 150 ya da 200 yıllık bir dirençle, inadına Çerkes kültürünün bu topraklardaki izlerin taşımaya devam ediyorlar.
Ruslar, halkını sürgün ettikleri topraklarda bulunan yerleşim birimlerinin adlarını da tahrif ederek Rusça telaffuza uydurmuşlardır.
Şaçe (süt gibi akan) anlamındaki nehirden adını alan şehir bugün Soçi olmuş. Miyekope (elmanın çok olduğu yer) Maykop olmuş.
Ruslar Kafkasya'yı işgal ettikleri zaman bölgede zulüm yapan, Kuzey Kafkasya halklarını soykırıma uğratan yöneticilerin adlarını yerleşim birimlerine vererek, Çerkes halkının üzerinde sürekli psikolojik baskı oluşturmuşlardır.
Şapsığ kabilelerine karşı yaptığı zulümlerle tanınan Prens Lazarov'un adı kıyı boyu Şapsığ'da Lazarevski adlı bir kasabada yaşatılır. Bu da yetmezmiş gibi Lazarov'un büstü Lazarevski tren istasyonuna dikilir. İstenir ki Şapsığlar sürekli olarak bunu görerek kahrolsunlar.
Yine Kafkasya'yı kan deryasına çeviren korkunç (Grozny) lakaplı Çar İvan'ın adı bir şehre takılarak insanlar her gün aşağılanır.
Adıgey'de Abzahlerin eski toprakları Mezdahe ( güzel orman) taraflarına gittiğiniz zaman bu topraklara sonradan getirilip yerleştirilen Kazakların köylerini görürsünüz.
Stavropolski, Rostovski gibi geldikleri yerlere ait isimler taşırlar. O topraklarda öyle iğretidirler ki 120 yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen henüz Adıgey topraklarına adapte olamamışlardır.
Aynı durum ovaya yerleştirilen Adıgeler için de geçerlidir. Adıgey'de bugün geçmişi 150 seneyi aşan bir yerleşim birimi yoktur. Ormanlık alanda yaşamaya alışmış bir toplum ovaya sürülerek köklerinden koparılmaya çalışılmıştır.
Toplumlar tarihi süreç içinde elbette yerleşim birimlerini değiştirebilirler. Hayat tarzlarında değişimler de olabilir. Bunların hepsi isteğe bağlı ve doğal süreç içinde olabilecek şeylerdir.
Ruslar Adıge coğrafyası ve demografyasıyla öylesine oynamışlardır ki, bir toplumu tarih sahnesinden silinmekle karşı karşıya bırakmışlardır.
Dünyanın dört bir yanına savrulan Çerkeslerin içinde bulunduğu durumun baş müsebbibi Rusya, çarlık ve komünizm dönemlerinin de mirasçısı olarak bu suçu üstlenmek durumundadır.
Çarlık zamanında koyulmuş Lazerevski, Grozny, Maykop, Krasnodar gibi isimleri titizlikle koruyan Rusya, Çarlık rejiminin işlediği suçların da mirasçısıdır.
Rusya tarihte yaptığı etnik temizlik, sürgün ve soykırım sonucu binlerce yıllık anavatanlarında azınlık durumuna düşürdüğü Adıgelerden özür dileyip iade-i itibarda bulunmalıdır.
Hal böyleyken "Yavuz hırsız ev sahibini bastırır" misali yeni bir hamleyle "Adıgey Cumhuriyeti"'nin ortadan kaldırılması için bazı güçler düğmeye basmıştır..
Ruslar, geçmişte soykırım suçunu işleyen bir halk olarak, bununla ilgili bir yaptırım ile karşılaşmadıkları için pervasızlıklarına devam ediyorlar.
Birinci Dünya Savaşında Ermenilerin eline silah vererek ,Doğu Anadolu'da yüzbinlerce masum Türkün katledilmesine sebep olan, bunun sonucunda oluşan tepki ile Ermeni tehcirinin ve Ermeni katliamlarının müsebbibi durumunda bulunması gereken Rusya, her zaman olduğu üzere zeytin yağı gibi üste çıkıyor.
Biliyor musunuz, Rusya Federasyonu, parlamentosunda Ermeni soykırımı ile ilgili tasarıyı ilk kabul eden ülkeler arasında yer alıyor. Hani bir söz vardır. Derler ki "Dinime dahleden bari Müslüman olsa".
Yüzsüz ve şımarık Rusya, nedendir bilinmez, buna rağmen Türkiye'den çok büyük iltifatlar görür.
Rusya Federasyonu, yumuşak karnı olan Kuzey Kafkasya'dan rahatsızdır. Kuzey Kafkasya diasporasının yüzde doksanı Adıge kökenlidir.
Rusya küçük de olsa, bölgeye adını veren, binlerce yıllık bir maziyi çağrıştıran Adıgey adından rahatsızdır.
Bu ismi öncelikle Cumhuriyet statüsünden düşürerek, yavaş yavaş unutturmaya çalışacaktır. Adıgey küçük bir cumhuriyet olmasına rağmen büyük bir anlam taşımaktadır.
Adıgey küçüklüğüne rağmen, milyonlara varan diasporasıyla ulu bir çınardır. Adıgey'in ortadan kaldırılması ile, diaspora anavatan bağlantısı büyük bir yara alacaktır. Adıgey Cumhuriyetinin ortadan kaldırılması ile ulu çınar toprak seviyesinden budanmış olacaktır. Çınar ağacının yeni sürgün vermesi çok çok zordur.
Kökü binlerce yıllık kültürden beslenen, Adıgey çınarını hep birlikte yaşatmak için gayret gösterilmeliyiz.
Adıgey'de yaşayan soydaşlarımız, can siperane bir şekilde, bütün yasal zeminleri kullanarak ,vatanlarını yaşatmanın mücadelesini veriyorlar.
Biz de Adıgey'de yapılan mitingde kullanılan sloganı şiar edinerek yüksek sesle haykırmalıyız.
VOPSOV SE Sİ ADIGEY
YAŞA, BENİM ADIGEYİM
Etiketler:
vopsov se si adıgey