sanberk Sn ÜSTÜN, Eleştirileri hosgormediginizi, elestirenleri ‘zırva' olarak tanımlayış tutumunuzla epeyce belirttiginiz son yazınızı okuduktan sonra ilk yazınızı tekrar okudum... Sizin Kızılderililer üzerinden Sunay AKIN'ı elestirdiginiz yazıdaki edebi dil ve icerikle karsılaştırıldığın da, vurgu ve anlatım olarak sizin birikimlerinizin cok gerisine dusmus bir yazı oldugunu dusunmekten kendimi alamadım, kusuruma bakmayın, cahilliğime ve zırvalamamıza verin.. İnanın bir gazetem olsaydı Sunay AKIN'ı uyaran-uyandıran yazınızı hergün yayınlatırdım. Ama bu son yazınızı, sadece kitlelerin geldiği noktanın nedenlerinin kendince yorumlanması örneği olarak gösterebilirdim ancak. Hele de eleştirilere yanıtınızı ve uslubunuzu, Çerkesliğin doğuştan dokunulmazlık zırhına bir de yazarlık dokunulmazlığını ekleyerek, belki de haklı olarak halkına kızgın bir ruh halinin Çerkes feodal gururundan yansımaları olarak tanımlardım. Sanırım halkımızın mevcut gelişmelere duyarsızlığı sizi epey üzmekte ve artık iyiden iyiye kızdırmakta. Halkınızın duyarsızlığına rağmen üstüne üstlük ‘cahil yarım aklıyla' yani herşeyi yanlış anlayan ‘evliya' gibi sizin yazılarınızı eleştiriyor olması sizi çileden çıkarmış. Ama sizin yazarlık konumunuza karşı haddimizi bir kez daha aşıp bir de olaya tersinden bakalım mı: Lafi yanlis yerden anlamak degilde, lafi yanlis yerden anlatmak olarak da bir an baksak yine sizi kizdirir miyiz? “bilakis Kafkasya'nın din propagandası yapılan bir yer olmasından duyulan rahatsızlığa deyinilmiştir†demenize rağmen; sırf karşınızda misyoner gorunumlu, din kisfesiyle –Cerkesler'i acaba nereden yakalarız- mantığında ajan müsfetttesi bir zat-ı muhtereme, Emperyalist isgalleri mehdiler üzerinden degerlendiren onlarca cümlenizi, madem öyle tekrar okumanız nacizane önerimdir. İnanın bu halk, onca ezber ve bellek kirlenmesine rağmen, kimin ne anlamda yazdığını en az yazan kadar anlayabilecek tecrübeye sahip... “fikir yürütmesi gereken yer Levi adlı misyonerin sosyolojik çıkarımları olmalıydı.†Demişsiniz. Yazar, aydın yada halkının düşünsel önderi konumunda olanlar, birkaç ucube ajanın tezlerini ciddiye almazlar. Sizin de önerdiğiniz gibi, kendi kurumları aracılığıyla bilgi edinirler. Bunu yapmamak yada henüz yapamama aşamasında olmak, o 'misyoneri' doğrulamaz! Gerçi sizin yazınızın çoğunda da buna yönelik bir çağrı yerine, işgalleri ekonomi-politikten yalıtan indirgemeci zorlama yorumlarla örülü ‘hiristiyan işgalinin' teşhirine yönelik vurgular vardı. Belki de karşınızda bir hiristiyan var diye bunu yaptınız ama bu gerçekliğimizle ve nedenselliğimizle örtüşmemekte, tıpkı Çerkesçe'ye yaptığınız vurgunun doğruluğu kadar. Tekrar ediyorum; çok farklı dinlerin ve kültürlerin yaşadığı bir Türkiye de yada özellikle Kafkasya da vurguları daha dikkatli seçmeli... Yazınızı, sizin daha önemli gördüğünüz vurgu yerine, okuyucunun kendine göre önemli gördüğü yerleri daha özenle okuması çok doğal. Kimi zaman en az bizim kadar doğa üstü güçlerinizin olmadığını farzederek doğal olarak siz de yanlış yerden anlayan evliya konumunda olabilirsiniz. Eleştirilerimiz de; dinsel ve etnik birikime sahip olmanın dünyada ki gelişmeleri tanımlamaya yetmediğini ve halimizin nedenlerini yanlış aksettirildiğinin altini cizmekti. İste tam da bu yuzden ‘varligimizi golge ve hallüsinasyon' halinin nedeninin bir parcasi gormekteyiz bu durusu. İdealst insanlar çıkaramamızın nedeni, nedenleri yanlış yerden kavrayışımızdır... Evet penguen dergisine karşı ‘ulusal cihat' ilan edenler ve gereken müdahalede tereddüt etmeyenler, Çerkes onuruna ilişkin kanaatlerini de ve bu konudaki atılımlarını da zamanla göstereceklerdir. Şimdilik kendi içimizde gelişen yanıltmalarla uğraşmaktayız. Yanıbaşındaki rezilliğe sessiz kalanlar binlerce km ötedeki gelişmelere nasıl ses çıkarabilir ki? Konu açılmışken sorayım; o karikatürde tavuğa tecavüz ederken 'bayılırım Çerkes tavuğunun...' diyen kişi Çerkes Ethem Bey değilde Şeyh Şamil olsaydı da aynı tepkiyi verirdik, ya siz? O zaman da ‘ulusal cihat' diye hafife alırmıydınız? İşte Çerkesliğin hep boğuştuğu algısal çifte standart burada da gizli; kendimizin içinde olmadığı bir başarı mutlak kötüdür, hafifleştirilmelidir. Toplumunda idealistlerin çıkmamasından rahatsız olan anlayışınızla çelişmediniz mi? Mücadele irili ufaklı parçalardan oluşan bir bütündür. Siz misyoneri teşhir edersiniz, birileri de saldırgan dergiyi! Siz Çerkesce ye vurgu yaparsınız, birileri de emperyalist işgale ve ekonomik-politik nedenlerine! Siz yazarsınız, birileri hep okur-bazen yazar! ‘Türkiye'de Çerkesler adıyla bir halk kitlesi mevcut mudur, değil midir.' Bunun cevabını bir misyoner bozuntusundan alacak halimiz yok. BİZ HALKIZ...Birilerinin sahiplerinin istediği oranda eğip-bükmesine rağmen, Çerkesçe bir kişi bile konuşuyor olsa ÇERKESLER'in HALK olma gerçeği çarpıtılamaz, tartışmaya açılamaz. Bizi bir topluluk veya bir kabile gibi gösteren zihniyet ‘kızıl elma' birlikteliğiyle yada misyoner propagandalarıyla nüksetse de; BİZ BURADAYIZ... Evet, görünen o ki, toplumumuz gibi yazarlarımız datartışma süreçlerinde; feodal gururdan, gereksiz alınganlıklardan dolayı her an her kotu sozu etmeye muktedir. En küçük eleştiriyi ‘acaba haklı olabilirler mi, niyetimi yazıya yanlış dökmüş olabilir miyim' demeye gerek duymadan ‘zırva' tanımına kitlemek ne kadar doğrudur? Bir yazarın kızgın-kırgın olma lüksü var mıdır? Okur-yazar olmayı, sadece kendi yazdıklarını doğrulamakla eşdeğer gören, özeleştiriden uzak bir entelektüel birikim ve iletişim dili daha çoook LEVİ ler yaratır, itibar edilir. Çok özür dileyerek yazarın diliyle buraya yazmak zorundayım; eleştirileri 'rüzgara karşı işemek' diyen algılayışa karşı bu halk birgün ayağa kalkar da ‘yahu benim mümtaz yazarım! hayatınız boyunca bize soyadınızla bütünleşerek bakmama konusunda isabet buyurmamaya yemin mi ettiniz? DE BUNLARI BİZE LAYIK GÖRDÜNÜZ..... Madem bize kızgınsınız, ama size verdiğimiz değere yazık olmuyor mu? ‘ Derse....... Bu yazınızı, bu coğrafya da yaşayan sınırlı sayıda da olsa her halkdan her dinden insan okudu. Sanırım önceki eleştirilerimiz gibi,yukarıda ki cümleleri de paylaşmaktalar. Ne yapalım kendi halkınızla sınırlı kalmamanız ve Çerkesliği daha iyi tanıtmak çin iyi de olsa kötü de olsa tüm yazılarınızı tüm halklarla-tüm dinlerle paylaşmaktayız. Yazarımız kendisini tamamlamak adına farklı bir açıdan yapılan eleştirilerimizi daha fazla ‘zırva' yerine koymadan, ben sıradan-hem de çook sıradan bir insan olarak, müsaade isteyeyim...Sayın ÜSTÜN, isabet buyurdunuz... CANINIZ SAĞOLSUN Yazara ve bütün 'zırvalayan zevat' a SAYGILARIMLA, Not: Yazarın kızılderililerle ilgili yazısını ilk destekleyen ve her yana göndererek okutan-tartıştıran ‘zırvalayan' zevattan biriyim. Yazrın mailini bilen bir arkadaş bana gönderirse, buradan yazma nahoş durumundan vazgeçeceğiz. |
derman Eger Sayin 'Hulusi Ustun' yanlis anlasilmaktan sikayet ediyorsa,beni yanlis anladiklari icin sucladiklarimdan gercekten ozur dilerim. Sadece 'dava insani' olmak,bir davaya (din olgusu yok burda) inanmis olan birisinin yarattigi hayranligi ifade eden Sayin Ustun'e eger 'baska' mesaj veriyor gozuyle bakildiysa ,bu gercekten sorgulanmali.Davasi icin 50 yasindan sonra eger birisi lisan ogrendiyse,gidip baska Ulke'de yasamayi goze aldiysa,bizlerin neden bunu yapmadigimiz,yapamadigimiz tartisilmasi gerekir. Ki Kafkasya 'bizim' diyen bizleriz.Levi degil. Onlar adina ben ozur diliyorum sizden Sayin Ustun. Saygilarimla. |