RUSYA İLE MUTTEFİK OLMAK İSTİYORUZ AMA...
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yeni kolonyalizmin özelleştirme tezgahını paramparça ediyor. Yeltsin döneminde vahşi kapitalistlere peşkeş çekilen hayati derecede önemli kamu kuruluşlarını zaruri olan her vasıtayı kullanarak kamuya iade ediyor. Bu arada Batı'nın borazanlığını yapan medya organlarına da kök söktürüyor.
11-10-2005 - 5 kez okundu
Rusya'yı, Batı hegemonyasının dışında tutmaya yönelik politikalarını sabote etmeye çalışan dahili ve harici güçlere karşı açık bir mücadele veriyor Putin. Kuklaları kırıp dökerken, onların iplerini ellerinde tutan Amerika ve Avrupa'ya da her fırsatta gözdağı veriyor. Sonuna kadar gitmek için yanıp tutuştuğu her halinden belli; fakat bazı hassas dengeler yüzünden Batı'yla -bilhassa Amerika'yla- bütün köprüleri atamıyor, zaman zaman büyük tavizler vermek zorunda kalıyor düşmana.
Çin ve Orta Asya Türk cumhuriyetleri ile kurduğu ittifak (Şanghay grubu) kurumlaşsa, hele bu ittifaka bir de İslâm dünyasıyla entegrasyon eklense, iyice rahatlayacak. Onun için İslâm Konferansı Örgütü'nün kapısını çalıyor. Rusya Federasyonu'ndaki milyonlarca Müslüman'a dikkat çekerek, 'Bizi de İslâm Konferansı'na dahil etmelisiniz' diyor. Uzun vadede Türkiye'den Fas'a kadar uzanan muazzam bir coğrafyada etkinlik kazanmayı ve bu etkinlik sayesinde Rusya'nın başını Batı karşısında dik tutmayı umuyor. Türkiye ile yakınlaşma gayreti de bu siyasetten kaynaklanıyor.
Mevcut dünya düzeninin çarkına çomak sokmak için gerekli olan hayal gücü, zeka ve cesaret, Putin'de fazlasıyla var. Ne yazık ki, Kafkasya ile ilgili meselelerde bu hayal gücünün, zekânın ve cesaretin zerresini göremiyoruz!
Yüzbinlerce masum Çeçen'in cesedi, yerle bir edilmiş Çeçen şehirleri ve köyleri, yoksulluğun ve çaresizliğin ayyuka çıktığı Çeçen mülteci kampları İslâm dünyasıyla yakınlaşma için pek iyi bir referans olmasa gerek!
Şimdi Adigey Cumhuriyeti (ve Tataristan) üzerinde oynanan tehlikeli oyunların yol açabileceği sorunlar da İslâm dünyasının Rusya ile kaynaşmasına mani teşkil edecektir.
Putin, İslâm Konferansı Teşkilatı'nın yaktığı yeşil ışığı, son söz olarak değil, bir iyi niyet jesti olarak görmeli ve bir an evvel mukabil jestini yapmalıdır. Eğer Putin, Çeçenistan meselesinde geleneksel Rus siyasetinin zincirlerinden kurtulur, hayal gücünü ve zekasını bu meselede de kullanır ve Çeçenlerle doğru dürüst bir anlaşma imzalama cesaretini gösterirse (ki Çeçen mücahitlerinin son yıllardaki operasyonları Rusya'yı anlaşma masasına oturtup iki taraf için de makul sayılabilecek bir anlaşmaya varılmasını temine matuftur; bunu biz buradan bile görebiliyorsak, Putin'in oradan hayli hayli görmesi lazım), İslâm dünyasının kapıları Rusya için ardına kadar açılacaktır. Yok eğer Çeçenistan meselesinde siyaset değişikliğine gitmediği gibi bir de Adigey'i, Tataristan'ı ve Müslümanların yoğun olarak yaşadığı diğer özerk cumhuriyetleri / bölgeleri mesele haline getirirse, aralanmış olan kapı yüzüne kapanabilir.
Rusya ile müttefik olmak istiyoruz ama kardeşlerimizin ezilmesi pahasına değil.(milligazete.com/Hakan Albayrak)
Etiketler:
rusya ile muttefik olmak istiyoruz ama