KAFKAS SATRANCINDA HAMLELER
Ali KÜLEBİ - TUSAM - BAŞKANVEKİLİ
Brzezinski'nin "Büyük Satranç Tahtası"nda "Avrasya Balkanları" içinde yer verdiği Kafkasya, Türkiye'nin hayati çıkarlarının bulunduğu bir bölgedir. Avrasya Balkanları'nýn en önemli iki oyuncusunun satranç tahtası üzerindeki hamleleri devam ediyor. Bölgenin diğer önemli oyuncuları olan AB, Türkiye, İran, hatta giderek bölgeye özel önem vermeye başlayan Çin ve Hindistan da, "ne kaybediyoruz", "ne kazanabiliriz" yaklaşımıyla gelişmeleri izlemekteler. Oyuncularýn ilgilendikleri enerji, siyaset, askerlik, ticaret gibi konular, çeþitli açılardan kendilerine göre dereceli olarak önemli. Yine her oyuncu duruma ve ilgi alanının özelliğine göre değişik müttefik arayışında. Gelişmelerin seyrine göre sonradan müttefik değiştirilmesi de mümkün. Þimdilik üzerinde en fazla oynanan ülke de kaynakları ve jeostratejik konumu nedeniyle Azerbaycan. İki büyük oyuncudan Rusya Federasyonu Azerbaycan'a fazla yüklenirse, Azerbaycan süregelen tarafsızlık anlayışına uygun biçimde hemen ABD'ye yakınlaşıyor. İran Azerbaycan'ın üzerine fazla geldiğinde Azerbaycan Türkiye ile ilişkilerini arttırıyor.
13-10-2005 - 5 kez okundu
Satranç oyuncularının artıları-eksileri
Bu durumun çok uzun sürmeyeceği de þimdiden anlaþýlýyor. Yaklaşan Azerbaycan seçimleri, "şah-mat" olmasa da veziri almaya dönük bir hamle beklentisi yaratıyor. Peki, kimin veziri gidecek? Muhtemelen Rusya'nın. Rusya, 3 Kasım'da vezirini kaybedecek gibi görünüyor. Satranç tahtasında Gürcistan'ın ABD'ye, Ermenistan'ın Rusya Federasyonu'na ait bölgeler olduðu düşünülürse, Azerbaycan, bölgenin en zengin ve gelimeye aday ülkesi olarak hem stratejik hem de ekonomik açıdan her iki oyuncu için de çok önemli. Özbekistan'daki ABD üssünün taşınması konusunda az da olsa bir seçenek Türkmenistan'daki "Mary", diðer seçenek de Azerbaycan'dır. Azerbaycan'da özellikle askeri ve özel sektörü üzerinde ekonomik olarak diğer Türk Cumhuriyetleri'ne oranla daha kuvvetli olan Türkiye ve -Azerbaycan'ı Ermenistan'la gerçekleştirdiği ikili anlaşmalarla kontrol altında tutma ilkesini benimseyen- Ýran da bu bölgenin diğer iki büyük oyuncusu. Büyük oyunun içinde şimdilik ağırlıkları çok deðilse de her an fırsat yakalayabilirler. Bu fırsat, iki büyük oyuncu Rusya ve ABD'nin yanlýışarına veya kendi iç siyasetlerindeki iktidar değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkacaktır. Bu bağlamda, ABD'nin hala bölgeyi iyi tanımadığı söylenebilir. Bu da ABD'nin bölgedeki eksilerindendir.
Üzerindeki etkinliğini kaybetmiş gibi görünse de Rusya'nın Gürcistan'dan hala tam olarak vazgeçtiğini söylemek olası değildir. Rusya tarihsel ve etnik açıdan ve askeri yönden bölgede ve Gürcistan'da başrolde olmak zorunda. Hazar Denizi çevresindeki enerji kaynakları ile bunların özellikle Rusya üzerinden Avrupa'ya ve dış dünyaya taşınmasında Gürcistan'ın stratejik konumunu hiçbir zaman göz ardı etmeyeceði de açık seçik ortada. Burada etkinliğini devam ettirmek isteyen Rusya, bunu Güney Osetler ve Abhazlar üzerinden ve onlar kullanarak sağlamak durumunda. Esasen bu etnik unsurlara Rus vatandaşlığı vermiş olsa da bu yaklaşımı teyit ediyor.
Güney Kafkasya'nýn bu en stratejik öneme haiz ülkesinde muhalefetin 2 Kasım 2003'de parlamento seçimleriyle "kadife bir devrim" gerçekleştirmiş olması ve ABD'ye yanaşması, Rusya'yı Ermenistan'a ağırlık vererek Gürcistan'da kaybetmiş olduğunu bir ölçüde bölgede kazanma çabasına itmiştir. Buna karşılık bugüne kadar tarafsz bir politika izleyen Azerbaycan da bu işbirliğine reaksiyon göstererek ABD'ye yakınlaşmaya başlamıştır. Özellikle Ermenistan'daki artan Rus askeri gücü ve konuşlandırılmış Rus silahlarının çok düþük bir bedelle her an Ermeni Ordusu'na devredilebileceği gerçeği Azerbaycan'ı Rusya'ya karşı giderek artan bir düzeyde tepki göstermeye yöneltmiştir.
Başta Almanya olmak üzere bölgeye 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana petrol kuyuları nedeniyle ciddi boyutlarda ilgi gösteren AB ülkelerinin de Kafkaslarda oyunun bir parçası olma hevesi fazla. Ellerinde başarıya ulaşmak, bölgede etkin olmak için ciddi bir enstrüman bulunmuyor. Ama enerji bağımlılığından dolayı, Hazar Denizi çevresinin dünyanın ikinci büyük petrol havzası olacağı gerçeği onları bir şekilde bölgeyi ABD'ye kaptırmama gibi bir amaca odaklıyor. Dezavantajları, gerekli askeri güçlerinin olmaması ve bölgeye olan uzaklıkları. Türkiye AB'ye girmedikçe de bu uzaklık hep söz konusu olacak.
Türkiye, askeri güç, yakınlık, ekonomik etkinlik, tarihi bağ, etnik birlik, bölgenin özelliklerini bilmek gibi nedenlerden bu bölgede ve özellikle Azerbaycan'da her zaman aktif ve potansiyel güç durumunda olacaksa da, İran için bu potansiyel güç olgusu her zaman pasif bir konum ifade edecektir. İran, Azerbaycan'ın zayıf kalmasını ve içindeki Azerbaycan Türkleri'ni kontrol altında tutmayı hedefleyecek, Türkiye'nin etkinliğinin artmasının ucunun kendine dokunacağından çekinerek Türkiye'yi özellikle Kafkaslarda ve genellikle Orta Doğu Bölgesi'nde zayıflatmak için çareler arayacaktır.
İran'ın içindeki Güney Azerbaycan Türkleri, Horasan Türkleri, Türkmenler ve Kaşgar Türkleri gibi Türk unsurların gelecekte, demokratik yoldan İran yönetiminde etkin olmaları olasılığı İran'ın uykusunu kaçırdığı kadar muhtemelen ABD'yi de rahatsız ediyor. Orta Asya'ya İran üzerinden uzanacak bir Türkiye, 21. Yüzyýlda, Asya'da gelişen Çin olgusunun, Batı'daki simetrisi olabilir. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, ekonomik olarak başlatılacak bir birliğin, siyasal olarak gelişmesinden yanadır. Bu ülkelerin gelecek nesilleri böyle bir oluşuma daha sıcak bakacaklardır. Bu nedenle, İran'ın, Türkiye ile sınırını oluşturan bölgeye, kuzeyden güneye uzanan bir hat üzerinden, Güney Azerbaycan Türkleri ile Türkiye arasına sistematik bir şekilde Kürt aşiretlerini yerleştirmeye çalıştığı söylentileri önemlidir. Bölgenin önemi yalnız ABD, Rusya, Türkiye ve İran için değil, Çin ve Hindistan için de gün geçtikçe artmaktadır. Hindistan ve özellikle de Çin'in son aylarda Azerbaycan'da enerji ve pazar elde etmek yönünden basacak sağlam zemin aradıkları, bazı petrol sahaları ve işletmeciliği ile ilgilendikleri söylenmektedir.
Siyasal, ekonomik, askeri, tarihi, etnik nedenlerden dolayı Türkiye'nin yaşam alaný kabul edilmesi gereken Azerbaycan ile ilgili politikamızın artık ciddiyetle ele alınması zamanı çoktan gelmiştir.
Enerjinin kilit bölgesinde oyuncular arası ilişkiler
Kafkaslar kilit bölge olma özelliði giderek artıyor. Bu özellik su dahil birçok doğal kaynak açısından söz konusu olmaktaysa da esas olan petrol ve doğalgaz konusundaki artan önemidir.
Brzezinski'nin "Avrasya Balkanları" diye tanımladığı; Arap Yarımadası'ndan başlayıp Irak, İran üzerinden Hazar ve Kafkas Bölgesine uzanan "Stratejik Elips", ABD yörüngesine girdikçe enerji kaynaklarının zafiyetini gören AB tarafından dikkatle ele alýnması gereken bölgedir. Esasen Almanya'nýn Rusya Federasyonu ile her geçen gün, özellikle ekonomik alanda ilerlettiği yakınlık da dikkat edilmesi gereken bir olgudur. Putin ve Schröder'in yakınlığı, son haftalarda, daha evvel iki ülke arasında inşa edilmiş doğalgaz nakil hatlarına ilaveten, yeni ve iki ülkeyi doğrudan bağlayan Baltık Hattı anlaşmasını doðurdu. Eylül ayı başında Berlin'de Putin ve Schröder'in hazır bulundukları ve çok samimi göründükleri törende Alman ve Rus şirket yetkililerinin altına imzalarını koyduklarý anlaşmayla Avrupa ve Rusya 2010 yılında işletmeye girecek Baltık hattı, Rusya'nın Batı Sibirya bölgesinde bulunan ve bir trilyon metreküp doðalgaz rezervine sahip olduğu tahmin edilen Yujko-Ruskoye sahasından çıkan doğalgazı Baltık Denizi'nin altına döşenecek 1.200 kilometre uzunluğundaki muazzam boru hattıyla Almanya'nın kuzeydoğusundaki Greifswald şehrine ulaştıracak. Denizaltına döşenecek bu boru hattı Rusya'nýn Baltık Denizi'ndeki Wyborg Limanı ile Greifswald arasında kesintisiz bir hat olarak çalışacak. Almanya enerji gereksinimini bir ölçüde ve bu þekilde garanti altına almışsa da diğer Avrupa ülkelerinin enerji sağlama konusunda atılmış çok önemli adımlarý bulunmuyor.
Almanya dışındaki Avrupa ülkelerinin de bundan böyle "Stratejik Elips"deki petrolden pay almak için ABD, Rusya, Türkiye, Çin ve Hindistan'ýn bulunduğu satranç tahtasýnda aktif oyuncu olmaları gerekecektir. Bu çabalar ağırlğını özellikle ve en belirgin bir şekilde Azerbaycan üzerindeki satranç tahtasında göstereceðinden, bundan böyle ve özellikle önümüzdeki Kasım genel seçimlerinden sonra Azerbaycan'ın dünya siyasetindeki yerinin güçlenmesi beklenmelidir.
Dünyada giderek azalan fosil yakıtların üzerinde oynanan oyun bu bölgedeki siyasi sorunların da giderek tırmanmasına yol açacağından, oyuncuların agresif oyun tarzının artması da beklenmelidir. Özellikle, hala, ABD'deki Ermeni lobisini arkasına alarak etkinliðini Türkiye ve Azerbaycan'a karşı sürdürmek isteyen Ermenistan, satranç tahtasındaki oyunda, Rusya'yý da arkasına almış olmasına karşın en zayıf taş durumuna gelmek üzeredir.
Öte yandan "Stratejik Elips"in en kuzey ucunda, Kuzey Kafkasya'da bulunan ve üzerinden stratejik anlamda birçok enerji hatlarý geçen Çeçenistan'ın ise hala bölgede, özellikle Rusya'yı ilgilendirecek sorunlar çıkarabilecek ve üzerinde yapılacak müdahalelere açık bir konumda olduğu da unutulmamalıdır.
Ciddi bir şekilde dikkate alınması gereken Çeçenistan;
Kafkaslar ve Orta Asya'dan çýkan doğalgazın dağıtım yolu üzerindedir.
İslam ve Hýristiyan alemlerinin ortasındadır.
Hiçbir zaman tam olarak bağımsızlığını yitirmemiştir.
Bu nedenle özellikle Rusya Federasyonu'nun yumuşak karnı olma konumunu da korumaktadır.
Rusya yönetiminin bütün çabalarına karşın, Rus ordusunun Çeçen halkında olumsuz etkiler yaratan bütün zafiyetlerinden, rüşvetçi, kuraldışı davranışlarından hala kurtulamamış olmasý, çeşitli radikal ve köktenci unsurların da bölgede halktan da destek alarak yoğunlaşmasına neden olmuştur. Özellikle Eylül 2004'de Beslan'da meydana gelen trajik olay ile sonradan Moskova Metrosu ile kaçırılan iki Rus uçağındaki olaylar, Çeçenistan'ın sorunlarının bitmediğini ve bölgede şimdilik Gürcistan'daki durulmuş gibi gözüken Abhazya, Güney Osetya ve Acaristan olaylarının benzeri ek sorunlarýn da tekrar canlandırılabileceðini söz konusu eder. Şimdilik Gürcistan'ı istikrarlı bir duruma getirmiþ gibi gözüken ABD'nin, Kafkaslarda oynanan oyuncuların artması ve dünyanýn çeşitli bölgelerindeki tırmanarak artan yüklerinin kontrolden çıkması nedeniyle, oyunun çok güvendiği Gürcistan kalesinde de yakın bir gelecekte sorunların tekrarlamasını beklemek olasıdır.
Ermenistan'ýn sorun çýkartmak için yeni bahanesi
Sorun çıkartma konusunda mahir olan Ermenistan'ýn ABD'deki lobileri aracılığıyla, Kars-Ahılkelek-Tiflis-Bakü demiryolu bağlantısını engellemek için Gürcistan'da sorun çıkartmaları, bunu da Abhazya veya Güney Osetya üzerinden yaratmaları olasıdır. Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden geçecek demiryolu projesi, gerçekleşmesi halinde, bu üç ülkeyi, Ermenistan'ı by-pass ederek Avrupa ile bağlayacak olması nedeniyle özellikle Azerbaycan açısından hayati, Ermenistan açısından ise ölümcüldür.
Bu bağlamda, Ermenistan Ulaştırma Bakanı Andranik Margaryan, Ermeni basınına geçen günlerde verdiği bir demeçte, bu projenin gerçekleşmesi halinde ülkesine karşı uygulanan ekonomik kuşatmanın tamamlanacağını söyledi. Margaryan, bu nedenle, söz konusu projeyi engellemek için var güçleriyle çalıştıklarını belirtti. Projenin 600 milyon dolar gibi yüksek bir maliyeti olması da engelleme konusunda Ermenistan'ýn elini güçlendirmektedir. Zira, hem Erivan'da, hem de diaspora önderliği arasında yapýlan hesaplara göre, bu projenin gerçekleþmesi için mutlaka dış finansmana ihtiyaç olacaktır. Margaryan, bu nedenle, AB'li muadilleriyle yaptığı temaslarda konuyu sürekli gündeme getiriyor ve bunun ülkesini hedef alan "kötü niyetli" bir proje olduðu konusunda kendilerini ikna etmeye çalışıyor. Ermeni argümanının temel dayanağı ise Kars ile Ermeni topraklarýnda bulunan Gümrü arasýnda bir demiryolunun zaten bulunmasý. Ermenistan, Kars-Gümrü demiryolunun son 15 yıldır atıl kalmasının nedeninin "Türkiye'nin düşmanca tavrı" olduğunu öne sürerek, AB ülkelerine bunun "iyi komşuluk" anlayışına ters düştüğünü anlatmaya çalışıyor. Bu arada AB'nin, TRASECA diye bilinen ve Kafkaslar ile Avrupa'yı demiryolu ile bağlamayı öngören projesinin, birkaç yıldır gündemde olan Kars-Ahýlkelek demiryolu projesinden hiç bahsetmemesi, buna karşın Kars-Gümrü demiryolundan söz etmesi de Ermeni tarafını cesaretlendirmiş bulunuyor. Bu Ermeni atağının, Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkan bazý AB üyelerinin, Türk-AB Müzakere Çerçeve Belgesi'ne Türk-Ermeni sınırının açılması koþulunu sokmaya çalıştıkları bir döneme denk gelmesi ise elbette ki rastlantı deðil. Aynı þekilde, Ermeni lobisinin ABD Kongresi'ndeki önde gelen isimlerinden Joe Knollenberg, Frank Pallone ve George Radanovich'in Temsilciler Meclisi'ne tam şu sıralarda bu konuda bir tasarı sunması da aynı þekilde bir rastlantı değil. Söz konusu temsilciler, ilgili ülkelerin Kars-Ahılkelek demiryolu hattının finansmanı için Washington'a dönecekleri varsayımından hareketle, ABD'nin, Ermenistan'ı by-pass edecek bu projeye herhangi bir finansman sağlamasını engelleyecek bir yasa çýkarmaya çalışıyorlar. Onların argümanı da, Kars-Gümrü demiryolunun atıl olarak durduğu bir sırada yeni ve pahalı bir projenin finanse edilmesinin mantıklı olmadığı temeline dayanıyor. (www.fuarplus.com/haberlerihracatci.php?id=3359 - 23k)
Köktendinci örgüt tehditleri ve Rusya
Bölgede sorun çıkrmak üzere kullanýlabilecek El-Kaide benzeri köktenci örgütlerin yol açabileceğ karışık, özellikle Rusya'yı etkileyecektir. Ancak, bu çok oyunculu satranç tahtasında, özellikle Gürcistan üzerinden baþlatılıp, Çeçenistan üzerinden sürdürülecek oyunun sonuçları Rusya'yý etkileyebileceði gibi, Orta Asya'ya ve Azerbaycan'a baðlantıyı sağlayan Gürcistan'ýn karışıklığa düþmesi nedeniyle Türkiye'yi de olumsuz yönde etkileyecektir. Bu nedenle kendisi için bir çok açýdan bir ilgi alanı olan Gürcistan'ın geleceğinin teminatı Türkiye için çok önemlidir. Ermenistan'ýn Batı'da attıracağı girişimler, bölgedeki tek dostu ve topraklarýnda ciddi bir silahlı kuvvet bulunduran Rusya'yı da ta Çeçenistan'a kadar etkileyecek ve ABD'nin İslam ülkelerinin bir kısmıyla olan sorunlarının benzerini Çeçenistan nedeniyle Rusya'nın da sırtlaması gerektirecektir. Bu noktada, Rusya'nýn akılcı davranarak ABD'nin aksine Müslüman topluluklarý karþýsýna almaması gerekir. Çünkü, esasen kendi içinde 30 milyonun üzerinde Müslüman halk yaþarken, Rusya'nın içinde ve çevresinde önemli Müslüman cumhuriyetler varken Putin'in son zamanlardaki radikal çizgideki politika özlemine rağmen Kafkas satranç tahtasında Rusya'nın, daha ileri gitmemesini gerektirir.
Kafkaslarýn büyük oyuncusu olması gereken Türkiye
Kafkaslardaki önemli oyunculardan Türkiye ve Rusya Federasyonu'nun bundan böyle, bölgede özellikle ABD'ye raðmen Ermenistan ve AB tarafından ABD'deki lobiler vasıtasıyla çıkartılabilecek karışıklıkları soğukkanlılıkla deðerlendirip, bölgedeki dengeleri Şanghay İşbirliği Örgütü benzeri bir örgütle sağlamaları gerekir. Bölge, binlerce kilometre ötelerden gelen, zengin doðal kaynaklara gözlerini dikmiş ve bu uğurda, Kafkas halklarını birbirine kırdıran yabancı güçlere teslim edilemeyecek kadar önemlidir. Ayrýca Türkiye'nin, 1990'larýn başında potansiyel en büyük oyuncusu olduðu Orta Asya'da bugün esamisinin okunmadığı dikkate alınarak, bizim için her zaman potansiyel işbirliği alanı olan Orta Asya'ya bir gün, siyaset ve ekonomi alanında ciddi adýmlar atmamız gerektiği beklentisiyle ileriye bakarak düşünmek de gerekiyor. Bu bağlamda, Orta Asya'ya bizi ulaştıracak köprü olan Kafkaslarda, geçmişte Orta Asya'da yaptýığımız yanlışları yapmaktan kaçınmamız ve her þekilde bölge üzerinde "yaşam alanı" felsefesinden bakarak kararlı bir tutum göstermemiz gerekir.
Ali KÜLEBİ - TUSAM - BAŞKANVEKİLİ
Etiketler:
kafkas satrancında hamleler