NART
NART

GİRİŞ
Kullanıcı Adı

Şifre





>Üye Değilim     >Şifremi Unuttum

ETİKET BULUTU

MÜZİK ÇALAR
4WORED1.MP3
8
4SIMD.MP3
10
35305319 - Adige Heku 01.MP3

Nart Ajans Reklam

HABERLER / Cemiyet Haberleri
BİR BİLDİRİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

"Büyük Ermenistan" ideasının Gürcistan uzantısını teşkil eden Samtshe-Cevahati Vilayeti, gerek Türkiye'nin Türkgözü sınır kapısı ve açılması planlanan Aktaş (Çıldır) sınır kapısı, gerekse petrol ve doğalgaz boru hatları ile demiryolu projeleri üzerinde yer alması nedeniyle stratejik öneme sahip bir bölgede yer alıyor. Zorunlu göçe tabi tutulan Ahıska Türkleri'nin de öz vatanı olan Cevahati, nüfusun çoğunluğunu teşkil eden Ermenilerin ayrılıkçı faaliyetleri ve özerklik talepleri nedeniyle, Gürcistan'ın uzun zamandan beri başını ağrıtıyor.
23-11-2005 - 5 kez okundu

Cevahati bölgesine özerklik verilmesi konusu bu defa da, Cevahati Siyasi-Toplum Örgütü'nün, Eylül ayı içerisinde Gürcistan/Ahalkelek'te yapılan üçüncü konferansında ele alındı.

Ermeni basın yayın organlarında yer alan haberlere göre; konferansa, aralarında Rus-Ermeni (Slav) Üniversitesi Güney Kafkasya Entegrasyonu ve Din Güvenliği Problemleri İlmi Araştırma Merkezi Müdürü Sergey Minasyan'ın da bulunduğu Rus ve Ermeni uzmanlar katıldı.

Gürcistan Hükümeti'ne, Ermeni nüfusun çoğunlukta olduğu Cevahati bölgesine özerklik verilmesi çağrısının yapıldığı konferansın sonuç bildirisi, bölge üzerinde oynanan oyunu açıkça ortaya koymakla birlikte, son dönem itibariyle Ermeni çevreler tarafından sıkça dile getirilen hususlarla örtüşmesi nedeniyle önem arz ediyor.

"Cevahati bölgesine özerklik verilmesinin, Cevahati halkının büyük çoğunluğunu oluşturan Ermenilerin nesiller boyu hayali olduğu" vurgulanan sonuç bildirisinde; "Cevahati bölgesinin Ermenistan'la birleşmesi halinde, Ermenistan ve Gürcistan'ın yıllarca birbirine düşman olacağı ve bu durumun, iki ülke ilişkilerine büyük zarar vereceği ve bu yüzden böyle bir gelişmenin istenmediği" hususu vurgulanmak suretiyle, özerklik taleplerinin ardındaki asıl niyet kamufle edilmek istenmektedir.

Ne var ki, Ermenilerin, Ermenistan'la birleşme hayali o derece güçlüdür ki; iki ülke ilişkilerinin zarar göreceği hususu, zahiri bir nitelikte dile getirilmesine karşın; bu yöndeki taleplerin yüksek sesle dile getirilmesine yönelik duyulan dayanılmaz istek, "toplu olarak ikamet etmekte olan Cevahati Ermenilerinin kendi vatanlarıyla birleşmeyi ve daha sıkı ilişkiler kurmayı arzu ettikleri" ifadesinin, sonuç bildirisine yansımasını engelleyememiştir.

Sonuç bildirisinde dikkat çeken bir başka nokta ise, "SSCB döneminde Gürcistan'da yüzbinlerce Ermeninin asimile edildiği ya da ülkeyi terke zorlandığı ayrıca, Gürcistan'daki Ermenilerin Sovyetler zamanında Ermenistan ile birleşme yönünde bir taleplerinin olmadığı" ifadesidir.

Bu ifadelerle, "Ermenilerin tarihi süreçte, çeşitli milletler tarafından ezildiği, haklarının ihlal edildiği, soykırıma tabi tutulduğu, asimile edildiği, yaşadıkları topraklardan sürüldüklerine" ilişkin, dünya kamuoyu vicdanını harekete geçirmek amacıyla sürdürülen propaganda taktikleri tekrarlanmak suretiyle, pekiştirilmektedir. Ayrıca, bu yöndeki propagandalar, Ermenilerin bulundukları coğrafyadaki ayaklanma, isyan ve işgal şeklindeki faaliyetlerine, hak mücadelesi verdiklerine ilişkin masum bir maske bulmalarına vesile olmaktadır.

Gürcistan'daki Ermenilerin Sovyetler zamanında Ermenistan ile birleşme yönünde bir taleplerinin olmaması da gayet doğaldır. Zira, Sovyet hegomanyasının güçlü olduğu bir dönemde, Ermeniler tarafından bu tür taleplerin dile getirilmesi mümkün değildi.

Günümüzde ise, ABD ve Avrupa'ya yakınlaşan Gürcistan üzerindeki hâkimiyetini kaybettiğini anlayan Rusya, stratejik ortağı Ermenistan aracılığıyla, Tiflis'e, diğer bölge ülkelerine de örnek teşkil edecek şekilde, iyi bir ders vermektedir. Üstelik, Cevahati bölgesindeki gelişmelere doğrudan müdahil olmadan.

Cevaheti Ermenilerinin özerklik taleplerinin yanı sıra, Gürcistan içindeki ayaklanma girişimlerinin, Cevaheti'de bulunan Ahalkelek Rus askeri üssünün, ülkeden çıkarılmasıyla, eşzamanlı olarak ivme kazanması da göstermektedir ki; Rusya, stratejik çıkarlarının merkezi konumundaki bölgeyi, Ermeniler vasıtasıyla kontrol altında tutmayı hedeflemektedir.

Bu bölgesel sorunun çözümüne ilişkin atacağı sert adımların bir askeri çatışmaya dönüşmemesi için, meseleye ihtiyatla yaklaşan Tiflis, mevcut Abhazya ve Güney Osetya sorunlarına bir yenisini eklemekten kaçınmakta bu da, Ermenilerin sonradan bağımsızlık taleplerine dönüşecek olan otonomi yönündeki temayüllerini kuvvetlendirmektedir.

Öte yandan söz konusu bildiri incelendiğinde; Gürcistan'daki siyasetçilerin ve siyasi uzmanların "Cevahati bölgesine özerklik verilmesinin bölgedeki ayrılıkçı hareketlere cesaret vereceği ve bölgenin Ermenistan ile birleşmesine yol açabileceği" şeklindeki endişelerinin, Ermeniler tarafından "tavşana havuç gösterme" taktiği ile giderilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.

Cevahati Ermenilerinin bildirisinde, "bölgeye özerklik verilmesi durumunda; Ermeni diasporasının ilk aşamada Cevahati bölgesine, daha sonra tüm Gürcistan'a yönelik yatırımlarının artacağı ve bunun sonucunda da Gürcistan'daki sosyo-ekonomik problemlerin büyük kısmının çözülebileceği" ileri sürülerek, adeta siyasi bir rüşvet teklif edilmektedir. Oysa ki, Gürcistan yönetimi 2005 bütçesinden büyük bir payı, bölgenin kalkınmasına yönelik kullanılmak üzere, zaten tahsis etmiş bulunmaktadır.

Ayrıca, ekonomi grafiği normal standartların çok altında seyreden Ermenistan'ın yanı sıra, Yukarı Karabağ'da sözde Ermeni devletinin temelini atan ayrılıkçı Yukarı Karabağ Ermenilerine maddi destek sağlayan Ermeni diasporasının, Cevahati Ermenilerine ne ölçüde mali yardımda bulunacağı şüphelidir. Bölgeyi sürekli olarak ajite eden Ermeni diasporasından bir yardım gelse dahi bu yardım, bölge Ermenilerinin ayrılıkçı faaliyetlerine katkı sağlayacağından; bu tarz bir girişimin, Gürcistan için daha büyük bir sorunun başlangıcı olacağı açıktır.

Tüm bunların ötesinde, Türkiye ve Azerbaycan'la ekonomisine büyük katkı sağlayacak bölgesel projelere imza atan Gürcistan'ın, kendi ülkesi için tehdit oluşturan bir milletten yardım almaya ihtiyacı da yoktur.

"Bölgeye özerklik verilmesi durumunda; Ermenistan ve Gürcistan'ın, AB ve NATO'ya girme çabalarının destek görebileceği" hususu ise, sonuç bildirgesinde yer alan bir başka ifade.

"Bölgesel menfaatler doğrultusunda AB ve NATO kartlarını kullanmak", Ermenilerin son dönemde geliştirdiği yeni bir siyasi konsept. Ayrıca yaptırım gücü olmasa bile, kuvvetli baskı unsuru olarak kullanılabilen bir faktör. Esasen kullanılan bu ifade, Ermenistan'ın toprak taleplerini sürdürdüğü ülkelerden biri olan Türkiye için hiç de yabancı değil.

Hâlihazırda, Türkiye'nin doğusundan "Batı Ermenistan" diye söz eden ve Türkiye'nin toprak bütünlüğüne yönelik stratejisini açıkça ortaya koyan bir anayasaya sahip olan Ermenistan'ın, Rusya'nın kışkırtmalarıyla Osmanlı'ya karşı gerçekleştirdiği ayaklanmaya yönelik alınan önlemleri "soykırım" olarak nitelendirmek suretiyle, uluslararası arenada Türkiye aleyhine sürdürdüğü propaganda ve Azerbaycan topraklarının işgaline karşı Türkiye'nin gösterdiği duyarlılık, iki ülke arasındaki ilişkilerin normal standartlara ulaşmasını engellemiştir. İyi niyet girişimlerine de yanıt alamayan Türkiye, Erivan'ın hasmane tutumu karşısında sonunda, bu ülkeyle sınırlarını kapamak zorunda kalmıştır.

Ermenistan, sözde soykırımı tanıması ve sınırını açması için Avrupa kuruluşları nezdinde girişimlerde bulunmakta, Türkiye'nin AB üyelik sürecini bu hususlarla sınırlandırmak ve AB'yi, Türkiye'ye karşı bir yaptırım gücü olarak kullanmak istemektedir.

Ermenistan ve diasporanın, Türkiye için geliştirdiği bu siyaseti şimdi de, Gürcistan üzerinde denemeye kararlı olduğu anlaşılıyor. Sonuç bildirisinde de söylendiği gibi, Gürcistan ya Ermenilerin özerklik taleplerini kabul edecek ya da Ermeni diasporasının yurtdışı propaganda atakları, Tiflis'in AB ve NATO'ya katılım girişimlerini baltalamak üzere hız kazanacaktır.

Gerçek şu ki; Gürcistan Ermenilere özerklik verse bile, Ermenilerin toprak talepleri sona ermeyecektir. Ermenilerin sınır tanımaz tutum ve talepleri, "Büyük Ermenistan" hayalleri gerçekleşse de sona ermeyecektir. Zira her dönemde, bir ülkenin kuklası olmaya hazır bir Ermeni çıkacaktır.

Öte yandan, Gürcistan'daki Ermenilere ait bildiride, "zamanın Gürcistan'daki Azeri nüfusun lehine işlediği, Azeri nüfusun hızla çoğaldığı, Gürcistan'daki Azeriler için özerklik almanın önemli olmadığı, asıl amacın planlı şekilde tüm bölgeye yayılmak ve güneyde Türkiye sınırına ulaşmak olduğu, netice itibarıyla Cevahati bölgesindeki Ermenilere özerklik verilmesinden kaçınılırken bölgenin tamamen kaybedilebileceği" şeklindeki söylemler dikkat çekicidir.

Ermenilerin hedef saptırmaya yönelik olduğu gayet açık olan söylemlerini bir tarafa bırakın, Samtshe-Cevahati bölgesinde faaliyet gösteren "Cavak" isimli organizasyon tarafından hazırlanan ve Haziran 2005 ayı başında Gürcistan Hükümeti'ne gönderilen "sözde" Anayasa metninde, bölgede yaşayan çoğunluk halkın durumuna ilişkin maddelerde sırasıyla Ermeni, Gürcü ve Ruslar dikkate alınmıştır.

Dolayısıyla, bölgede Ermeni halkın haklarına yönelik ihlaller olduğunu ileri süren Ermenilerin, bölgede yaşayan Azeri nüfusun haklarını ciddi şekilde ihlal etmekten çekinmedikleri görülmektedir.

Ayrıca, bugün itibariyle Gürcistan'da yaşayan Azerilerin otonomi, bağımsızlık vb. talebi olmadığı gibi, hiçbir Azeri bu tür taleplerle isyan girişimlerinde bulunmamış, -Ermenilerin yaptığı gibi- yaşadıkları bölgelere devlet memuru ve güvenlik görevlilerinin girişini önlemek üzere herhangi bir girişimde bulunmamıştır. Keza, Azerbaycan hükümeti de, Gürcistan'da yaşayan Azerileri provoke edecek nitelikteki çabalara meyil etmemiştir. Bunun da ötesinde, Azerilerin, bugün dile getirdiğimiz tarzda bir toplantı sonunda yayınlanan bir sonuç bildirgeleri de olmamıştır.

İşte Ermeni temennilerini, gayet net şekilde ortaya koyan bir başka ifade: "Gürcistan'daki demografik ayrılıklar er ya da geç patlama noktasına gelecektir. Sonucunda ise Gürcistan'ın, Türkiye ve Azerbaycan ile olan kardeşlik ilişkileri sona erecek ve Tiflis için yeni bir ortağa ihtiyaç duyulacaktır."

Cavak Ermenileri'nin Gürcistan üzerindeki taleplerine yer verilen bir bildiride bile, "Gürcistan'ın, Türkiye ve Azerbaycan ile olan dostluk, kardeşlik ilişkilerinin sona ermesini" dileyen temennilerin yer alması, meselenin özünü anlamamıza yardımcı oluyor.(diplomatikgozlem.com)

Etiketler:
bir bildirinin düşündürdükleri

YORUMLAR
suktar RÜZGAR EKEN FIRTINA BİÇER

Gürcü resmi ideolojisi, 19.yüzyıldan bu güne, Ortodoks Gürcüleri dışında hiç bir kültürün, hiç bir etnik grubun, suni olarak oluşturulmuş Gürcistan sınırları dahilinde yaşamasına tahammül edememektedir. Kökenleri Gürcü olan ve süreç içinde İslamiyetin ve Türk kültürünün etkisi altında kalan Meskhetleri(Ahıskalıları) işte bu mantıkla, ülkelerinden süren ve eski SSCB topraklarının dört bir yanında perişan olmalarına neden olan Gürcü resmi ideolojisinin, sanırım hesaplayamadığı bir şeydi, bu topraklarda süreç içinde Ermenilerin güçlenebileceği. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra da defalarca ülkelerine dönme isteğini Gürcistan Hükümetlerine iletmişti Meskhetler. Ancak her defasında şiddetle reddedilmişlerdi. Basını izleyenler çok iyi hatırlayacaklardır, Meskhetler, Gürcistan sınırları içinde kalan ve şimdi Ermenilerin eline geçmesinden korkulan tarihsel topraklarına dönebilmek için, sürgünde yaşadıkları Ortaasya ülkelerinde, dönemin başbakanı Süleyman Demirel'e defalarca başvurmuş, ancak, usta politikacı Demirel, "kardeşim" dediği dönemin Gürcistan Devlet Başkanı Şvarnadze'ye ters düşmemek adına, bu istekleri, "kulak ardı" etmiştir. Meskhetler, bundan sonra da, ülkelerine dönebilmek adına, aklın ve mantığın almayacağı her yolu denemiştir. Örneğin, Gürcistan sınırları dahilindeki topraklarının komşusu olan Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'ne yerleştirilme taleplerini de, "Bizi Doğu Anadolu Bölgesi'ne yerleştirin PKK'nın kökünü kurutalım" şeklinde dile getirerek, en zayıf tarafından yakalayıp, TC'yi ikna etmeye çalışmışlardır. Meskhetler, ülkelerinden uzakta yaşam savaşı verirken (büyük çoğunluğu Orta Asya'da, bir kısmı da günümüzde Kabardey Balkar Cumhuriyeti'nde) Gürcüler de, aynı toprakların Ermenilerin eline geçeceği safsatasıyla kamuoyunu oyalamaktadır.
Uzun sözün kısası "Rüzgar eken fırtına biçer" değişinde olduğu gibi, şovenist Gürcistan yönetimleri, yüzyıldır rüzgar ekmiş, şimdi ise fırtınaya karşı kendine destek aramaktadır.
Sevgi ve Saygılar.
Hayri Ersoy
Yorum yapmak için giriş yapın...

MIZAGE DERGİ YÖNETİCİLERİ KAYSERİ'DE
KARAÇAY-BALKAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ 13. GENEL KURULU.
AYŞE & HAKAN EKER GELİN ALMA
ÇAĞDAŞ SANATLAR MÜZESİ'NDE MIZIKA DİNLETİSİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ CİHAN ERTOK İLE DEVAM DEDİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL KURULUNU YAPTI.
KAFKASYA UÇUŞLARI BAŞLADI
ARDA ARGUN'A LEON NİŞANI
ADİGE MİLLİ KIYAFET GÜNÜ KUTLANDI
KAFDAV YAYINCILIK ESKİŞEHİR KİTAP FUARINDA
/ 599>

EN ÇOK OKUNANLAR
Kayıtlı başka haber bulunmamaktadır