NART
NART

GİRİŞ
Kullanıcı Adı

Şifre





>Üye Değilim     >Şifremi Unuttum

ETİKET BULUTU

MÜZİK ÇALAR
35305319 - Adige Nise 15.MP3
4-5-6-7
2
12
35305319 - Adige Heku 01.MP3

Nart Ajans Reklam

HABERLER / Cemiyet Haberleri

Notice: Undefined variable: db in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6

Warning: mysqli_query() expects parameter 1 to be mysqli, null given in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6
ÖLÜM ÇEMBERİNDE NALÇİK-Dİ NEPSER ĞOA MUĞAS

10.12.2005 - 12:44:07 ATİLA DOĞAN Karlı bir şubat ayının ayazıyla sıkıca sarındığım paltom, başımda kalpağımla ne kadar da onlardan biriyim diye düşlerken, geniş düzenli bulvarları kasvetli Sovyet mimarisinin eseri ruhsuz binalarıyla, sakin ve dingindi Nalçik. Döküntü bir minibüsün arka koltuğunda cama yaslanmış, sokaklarını izlediğim bu şehir, o gün bana insanı içine çekmek isteyen eski bir şark masalı gibi gizemle gülümsüyordu.
09-12-2005 - kez okundu

Havaalanı kafeteryasındaki güzel kasiyere yarım yamalak Kabardeycemle soruyorum;

-Kimlerdensin?

Sorumuyanakları kızararak cevaplıyor;

-Vurıs (Rus) lardan

Belki bir zamanlar büyük büyük dedesi hakiki bir Vurıs (Rus) olabilirdi. Ama şimdi o halis muhlis ve bir o kadar da mahcup bir Kabardey kızı. Ye anasınere! Sahiden de güzel.

Aynı kafeterya; yan masada oturan kadınlı erkekli grup gülüşerek, yiyip içiyorlar, belli ki birisinin doğum gününü kutluyorlar. Eski demirperde ülkelerinin çoğunda olduğu gibi orada da doğum gününe çok önem veriliyor. Bizim daha çok çocuklara özgü bir tören gibi düşündüğümüz doğum günü kutlaması yetmişini devirmiş yaşlılar, hatta devlet başkanları için bile yapılıyor. Bu mühim günlerin anısına şiirler yazılıp, şarkılar besteleniyor. Ne garip, artık insan yaşamına zerre kadar değer verilmeyen bu topraklarda, doğum gününün böyle mübalağa ile kutlanması. Masadaki soprano sesli zarif Kabardey kadını tiz sesiyle orada olmayan birisinden bahsediyor

-meğoy meğoy meğoy (ağlıyor, ağlıyor, ağlıyordu)

Neredeyse bir asırlık Kabardey çınarı canım anneannem "di nepser ğoa muğas" (ahh, ağlamaktan gözyaşımız kurudu) der hep. Haklı, bu toprakların sakinleri lanete uğramış bir kavim gibi, yüzyıllar boyu zulmün her türlüsüne reva görüldüler. Pençelerini bu asil halkların üstünden çekmeyen müstebitler gam, keder ve gözyaşına boğdular bu güzelim ülkeyi.

Geçmişte büyük Prens Temruko kızı güzel Prenses Marinayı Çar İvan'a gelin vererek müttefik olduğu için, Kabardeyler hep Kafkasyanın ilm-i siyaset ustaları, diplomat ruhlu halkı olarak tanınıp bilindiler. Onlarda bir Abhaz sabırsızlığı bir Çeçen aculluğu yoktu. En küçük toplumsal meseleler için bile meclis kurup, kaç bin yıldır, sabır ve soğukkanlılıkla "vunafe" dedikleri istişare geleneğini tatbik ettiler. Şimdi ne oldu da bu usul terk edildi, doğru dürüst bir askeri eğitimi ve savaş tecrübesi olmayan, hayatının baharını yaşayan gencecik delikanlılar, güpegündüz askeri hedeflere ve polis merkezlerine saldırıp kendilerini feda ettiler.

Başlangıçta vurun abalıya misali hemen olayın müsebbipleri bulunmuştu. Yine mi Çeçenler denilerek, Kafkasya'nın günah keçilerine veryansın edildi. Böylesine insafsız bir bakış açısı aslında insanlığın yabancısı olduğu bir şey değil. Ortaçağın engizisyon cellatlarını bile meşru ve haklı gören çağdaşları olduğu gibi bugün de zayıfı hep suçlu gösteren mekanizmalar ve bunların piyonları da olacak. Fakat sisler dağılıp hakikat ortaya çıkınca bu sefer derin bir şaşkınlıkla karşılandı. Çoğu Nalçik'in en seçkin ailelerine mensup, başarılı, mutedil, hatta dindar bile sayılmayan çoğu yirmi yaşını dahi geçmemiş bu gençler bir serdengeçti gibi kendilerini adeta ateşin önüne atmışlardı.

Kimse anlayamadı bu durumu, ne demekti bu, neden ve niye sorusu kafaları kurcalar ve beyinleri bir burgu gibi delerken, gencecik bedenler vagonlarda çürüyordu. Çürüyen insanlık, çürüyen federalizm, çürüyen Rusya. Dimitri Kozak binlerce sayfa rapor yazıp Çarına verse, bölge valisi kadar bile salahiyetten yoksun Kabardey Balkar Cumhurbaşkanı Arsen Kanakov yarım ağızla haktan hukuktan bahsetse, değişen bir şey olmayacak. O gençlerin bedenleri ile birlikte Rusya da demokrasi ve özgürlüğe, bir arada huzur içinde yaşamaya olan inanç da çürüyor.

Sığındığı mağazadaki sivillere "kendinizi koruyun, biz, bu kafirler vatanımızı terk edene kadar savaşacağız, gerekirse öleceğiz" diyen bu çocuklar romantik dindarlar olabilir, El Kaide bunların Nalçik'teki banka hesaplarına yüz binlerce dolar havale etmiş olabilir, hatta ve hatta eylemi organize ettiğini iddia eden Şamil Basayev FSB ajanı bile olabilir, değişmeyen tek bir gerçek var; o da bu gençlerin bedenleriyle birlikte Rusya'da adalet ve insanlığın da apaçık bir şekilde çürüdüğüdür.

Aslında ortada hayretle karşılanacak bir durumda yok. Kafkasyalı olup da Abrekleri duymayan, bilmeyen yoktur. Vaktiyle Abrekler, kadim düşmanlarca kuşatılıp, hani Kabardeyler'in dediği gibi "amal yimia" (çare kalmayınca) omuz omuza mevzilenip bir çember oluşturur, ecelden korkup son anda kaçmamak için dizlerini birbirlerinin dizlerine sıkıca bağlayıp, bütün cephaneyi çemberin ortasına yığar, ölüme meydan okuyan bir şarkıyla yaşama veda ederlerdi. İşte Abreklerin bu ölüm çemberi çaresizliğin son kertesidir. Nalçik'te yaşanan ve korkarım Kuzey Kafkas coğrafyasında tekrarı muhtemel bu ölüm çemberine daha kaç Abrek girecek bilinmez.

Çeçenistan'da başlayan işgal ve soykırımın yarattığı ölüm girdabı daha çok insanı içine çekmeye başladı ve çekmeye de devam edecek. Zücaciye mağazasına giren bir fil gibi davranan Rusya Federasyonu, tebaasına daha çok demokrasi, özgürlük, huzur ve refah sunacağına baskı ve zulüm getirdikçe kan ve gözyaşı da devam edecek, ağıtlar yakılacak.

Nalçik'in geniş sokakları hala ruhsuz ve kasvetli binalara sahip belki, ama ondan da ürpertici olan, artık bu sokaklarda Abrekler'in ruhu geziniyor. Nalçik, yine ölüm şarkısıyla meğoy meğoy meğoy�



Etiketler:
ölüm çemberinde nalçik-di nepser ğoa muğas

YORUMLAR
Yorum yapmak için giriş yapın...

MIZAGE DERGİ YÖNETİCİLERİ KAYSERİ'DE
KARAÇAY-BALKAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ 13. GENEL KURULU.
AYŞE & HAKAN EKER GELİN ALMA
ÇAĞDAŞ SANATLAR MÜZESİ'NDE MIZIKA DİNLETİSİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ CİHAN ERTOK İLE DEVAM DEDİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL KURULUNU YAPTI.
KAFKASYA UÇUŞLARI BAŞLADI
ARDA ARGUN'A LEON NİŞANI
ADİGE MİLLİ KIYAFET GÜNÜ KUTLANDI
KAFDAV YAYINCILIK ESKİŞEHİR KİTAP FUARINDA
/ 599>

EN ÇOK OKUNANLAR
Kayıtlı başka haber bulunmamaktadır