NART
NART

GİRİŞ
Kullanıcı Adı

Şifre





>Üye Değilim     >Şifremi Unuttum

ETİKET BULUTU

MÜZİK ÇALAR
13
35WERE~1.MP3
9
2
4WORED1.MP3

Nart Ajans Reklam

HABERLER / Cemiyet Haberleri

Notice: Undefined variable: db in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6

Warning: mysqli_query() expects parameter 1 to be mysqli, null given in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6
YÜZSÜZ� �NALÇİK MORGUNDA, GÖZALTINA ALINAN İNSANLARIN BOZULM

YÜZSÜZ� �NALÇİK MORGUNDA, GÖZALTINA ALINAN İNSANLARIN BOZULMUŞ CESETLERİ YATIYOR� 16.12.2005 - 15:52:00 (Moskova/Ajans Kafkas) - Versiya gazetesinin Siyasi Haberler Bölümü Başkanı ünlü Rus gazeteci Orhan Cemal�in Nalçik Olayları sonrasında gözaltına alınanlara işkence yapıldığını kanıtlayan fotoğraflar ve gözaltı olaylarının iç yüzüne ilişkin yazısı.
17-12-2005 - kez okundu


"Nam", ağır ve ince bir şey. Ve küçük şeylerden meydana geliyor. Bu, insan, firma veya ülke için olsun, hepsini aynı derecede ilgilendiriyor. Onlarca yıl Amerika Birleşik Devletleri demokrasi örneği olarak kabul edildi. Ne istihbarat merkezinin Kolombiya kokain ticaretini 'koruması' ne de Amerikan ordusunun Sırbistan, Afganistan ve Irak'ı yığıntılar haline getirmesi bu durumu sarsmadı. Süper devletin bu namını 'küçük' şeyler mahvetti. Ebu Garip hapishanesinden 10 fotoğraf. Rusya da aynı duruma düştü. Gorbaçov, perestroykasında göstericiler zırhlı araçlarla ezildi, erlerin kürekleriyle kesildi. Yeltsin, zamanında parlamentoya tanklarla ateş edildi, fakat tüm bunlar 'genç demokrasinin' zorluklarından sayılıyordu. Putin, döneminde ikinci Çeçenistan savaşı başladı, Rusya kınandı fakat sonunda: ülkenin bölgesel bütünlüğünü koruma hakkı var düşüncesine alışıldı. Ve işte sonunda, o 'küçük' şey oldu ve belki biz artık affedilemeyeceğiz. Rusya'nın "nam"ını mahvedecek olan sebep, soruşturma için çekilmiş ve anlaşılmaz bir şekilde gazetecilerin eline ulaşmış olan 15 kadar resim olabilir. Bu fotoğraflar, 13 Ekim 2005 Nalçik saldırıları zanlılarının fotoğrafları.

Kabardey-Balkar'da gerçekten neler olduğunu, sadece görevi icabı bilebilecekler biliyor. Resmi kayıtlara göre, yerli "vahhabi" grubu başka hiçbir sebepten dolayı değil, sadece Çeçenlerin ve Arap yatırımcıların tahrikleri sonucunda bir grup emniyet birimi ofisine saldırdı. Polisler, başarılı bir şekilde minimum kayıp vererek saldırıyı püskürttü, teröristlerin büyük çoğunluğunu yok etti ve şu anda kaçmayı başaranlar aranıyor.

Alternatif bakışlar da var. Ülkede birkaç yıl "anti-islam" politikası yürütüldü. Sonuç olarak da dini bir ayaklanma oldu ve başarılı bir şekilde bastırıldı. Başarı yerel polislerin kahramanlığıyla değil, güvenlik organlarının saldırıyı düzenleyenlerin planlarını iyi biliyor olmasıyla açıklanıyor. Onlar ayaklanmayı özel metodlarla engellemeye çalışmak yerine, pusu organize ettiler. Bu senaryo, isyancıları darmadağın etmek ve onların yandaşı organizatörü ve ayaklanmaya katılanların bulunması bahanesiyle tüm Kabardey-Balkar'daki dini muhalefetin temizlik operasyonuna maruz bırakılması için tercih edildi.

Avukatları etkisiz bırakmak için şahit gibi sorguladılar. Operasyon belgelerine göre, bu muhalefet Kabardey-Balkar cemaati olarak adlandırılıyor ve sayıları 5-10 bini buluyor. Bu insanların büyük bölümü terör eylemlerine katılmadı, ancak onlar resmi olarak atanan müftü ve yerel hükümeti kabul etmedi.

Bu muhalefetin kökünün kurutulmasının siyasi anlamı anlaşılır: düşmanı zamanında yok ederek klan tarafından yönetilen ülke yönetimi korumak.

Son birkaç yıl boyunca Kabardey-Balkar İçişleri Organize Suçlarla Mücadele idaresi "vahhabi listesi" adı altında radikal düşünceli Müslümanların isimlerinin yer aldığı listeler oluşturdu. İnsanların o listelerde yer alabilme sebepleri ise çok basit, "vahhabi"ler arasında yer alabilmenin en başlıca sebebi düzenli olarak namaz kılma oldu. Bu arada, yerli polisler "vahhabi" kelimesi yerine argo olarak "duacılar" kelimesini de kullanıyor.

Bundan dolayı bu listeler, operasyon için önemliydi.Ve cemaat üyelerini hapse atabilmek için onların suçlu olduğunu gösteren deliller sistemi oluşturmak gerekiyordu. İtiraf ve başkasına karşı verilen ifade de delil olarak adlandırıldı.

Ve şu anda 50'den fazla kişi Nalçik saldırılarına katılmaktan dolayı suçlu olarak ilan edildi. Soruşturma genel olarak onların verdiği ifadeler üzerinde inşa ediliyor. Bu insanlar neden itirafta bulundu? Onların aleyhinde çürütülemez deliller mi var? Pişmanlık? Fakat bazı avukatlar baştan beri müvekkillerinin itirafının sebebinin dövülmeleri olduğu konusunda ısrar etmişti.

Ama bu iddialara inanmama hakkına sahibiz: ne de olsa müvekkili temize çıkarmak avukatın görevi. Ancak müvekkilinin işkenceye maruz bırakıldığını söyleyen avukatlarla ilgili ilginç şeyler meydana gelmeye başladı. Biri diğerinin ardından, savcılığın ısrarları ile duruşmadan uzaklaştırıldı. Bunun için de şüphe uyandıran bir yöntem kullanıldı. Avukatlar güya soruşturmanın gidişatı konusundaki şikayetleri dinlenecekmiş gibi savcılığa çağrıldı, daha sonra bu konuşmalar Nalçik saldırıları ile ilgili görgü tanıklarının ifadeleri gibi kayda geçildi. Ardından da görgü tanığı olarak ifade veren birinin savunma yapamayacağı ifade edilerek onların yerlerine daha uysalları geçirildi.

Bu duruma düşürülen avukatlar İrina Komissarova, Larisa Dorogova, Daniyal Haçuyev, İnna Golitsına oldu. Bu arada savcılık gözaltında tutulan zanlılara fiziki işkence edildiğini yalanladı. Hemen hemen iki ay gibi bir süre bu durum "avukatın sözüne karşı yargıcın sözü" gibi göründü, kime inanmak istiyorsun, kendi isteğine göre seç. Ancak geçen hafta avukatları doğrulayacak "fotoğraf gerçeği" ortaya çıktı.

Baskının bastırılmasından sonraki ilk günlerde Kabardey-Balkar güvenlik organları "İslam kontenjanını" dolaştı, insanların bir kısmı gözaltına alındı, diğerleri uyarıldı: "Sizler evlerinizde durmalısınız, eğer birinizi evinizde bulamayacak olursak, siz mağazaya mı gittiniz, yoksa komşunuza tuz almak için mi gittiniz diye araştırmayacağız� bu yokluğunuz bizim için Nalçik saldırılarına katıldığınız konusunda tek anlamıyla delil olacak. Evde yoksanız hemen federal arama emri çıkaracağız."

Böyle çok zor olmayan bir hareketle basit bir şey elde edildi: listedeki vahhabiler iğnelenmiş gibi evlerinde oturdu ve ikinci gözaltı dalgasını bekledi. Beklediler, operasyoncular, yargıç Savrulin'in imzasıyla verilen arama emriyle adreslere gittiler. Tüm kağıtlarda daktilo ile yazılmış aynı şeyler yazılıydı: "Kabardey-Balkar İçişleri Organize Suçlarla Mücadele İdaresi telefonuna şöyle şöyle birinin yaşadığı şöyle bir dairede silah saklandığı yönünde bilgi geldi, bu gelen ihbar üzerine arama yapılmasını istiyorum". Sadece adres ve isim bölümü el ile yazıldı, yani arama emirleri üretim usulü hazırlandı.

Sonuca bakmaksızın tüm aramalar da gözaltı ile sonuçlandı. Gözaltında alınanlar Organize Suçlarla Mücadele Şubesi'ne götürüldü ve orada onları bir sürpriz bekliyordu. Kimliği belirsiz bir kişi tarafından aleyhine yapılmış olan telefon ihbarından başka bir de birinci operasyonda gözaltına alınmış olanların verdiği ifadeler de vardı. Bundan sonra da yeni gelenler de tüm günahlarını itiraf etti ve sonrakiler için ifade verdi.

Gözaltına alındıktan 24 saat sonra Boris Dzagapov (duacı), morga gönderildi. Onu da diğer bir çoğuna olduğu gibi, 14 Ekim (Nalçik saldırılarının ertesi günü) tarihinde polisler geldi ve alıp götürdü. 24 saat sonra ise babası Betal Dzagapov, oğlunu teşhis etmek için morga çağrıldı. Betal, bir gün önce sağlıklı bir şekilde gözaltına alınmış olan Boris'in nasıl olup da bir gün için de cesedinin bozulmuş ve tanınmayacak hale geldiği, yüzünün sağ tarafının derisinin tamamen soyulduğu konusundaki sorusuna, oğlunu kimsenin gözaltına almadığı cevabı verildi. Çıkan sonuç, "Boris, 13 Ekim saldırılarına aktif olarak katılanlardandı ve çatışmada öldü."


Fotoğrafta ölüm sebebi olan yara çok net görülüyor. Yara, namlu mermisi için az, kurşun için büyük. Bu yara daha çok küt bir cisimle vurulmuş bir darbe izine benziyor� Bu kesin olarak bağımsız bir inceleme ile açıklığa kavuşturulabilirdi. Ama nereden bulacaksın, "bağımsızı"!

Şokta olan baba Boris'in nasıl ve nerede gözaltına alındığını gazetecilere anlattı, hatta oğlunun masanın üstünde bıraktığı bitiremediği çöreğini de hatırladı. Fakat FSB çalışanlarının baba ile yaptığı aydınlatıcı sohbetten sonra bir daha gazetecilerle irtibata geçmeyi reddeder oldu.

Boris Dzagapov'un korkunç kaderini bir diğer "duacı" Zaur Psanukov tekrarladı. O da, 14 Ekim tarihinde gözaltına alındı, fakat çok kısa bir süre sonra morga gönderildi. Yakınlarına, onun kendisini Organize Suçlarla Mücadele Şubesi'nin penceresinden attığını söylediler. Ancak bu binanın tüm pencereleri parmaklıklı, hem bina üç katlı. Böyle bir yükseklikten düşüş tedavi edilebilir, fakat hemen ölmek biraz problematik. Ayrıca pencereden atlayan birinin kafatasının hem sağ hem sol tarafında nasıl kan toplandığı ise anlaşılmayacak bir durum.

Sorgudan sonra insanlar tanınmayacak kadar değişti. Ancak gözaltına alınanların büyük çoğunluğu hayatta kaldı ve başarılı bir şekilde soruşturma ile işbirliğine devam ediyor. Onlar, suçu itiraf ifadelerini hemen hemen ilk günlerde verdiler, üç hafta sonra ise fotoğrafları çekildi. Standart prosedür. Neden bu fotoğraf çekim işi bu kadar uzatıldı? Görülen o ki, itiraftan hemen sonra fotoğrafları çekilseydi, anlamsız olurdu, çünkü kimse onları bu resimlerinden tanıyamazdı. Fakat üç hafta sonra bile onları çok iyi bilen insanlar dahi fotoğraflarda kimin resmi olduğunu anlamakta zorlandı.

Bunlardan biri Rasul Kudayev idi. Onun kafa yapısının gözaltına alınmadan önceki kafa yapısından farklı olduğu gerçek. O gözaltına alındığının ikinci günü saldırıya katıldığını itiraf etti. Bu itiraftan iki gün sonra ise kendisinin, hem fikren coşturan, organize eden, hatta tüm terör operasyonunu organize eden kişi olduğu şeklinde ifade verdi. Tüm bu bilgilerde topluma başsavcı yardımcısı Nikolay Şepel tarafından sunuldu.

Tüm bunlar o zaman da inandırıcı gelmemişti. Rasul Kudayev, sakat. O gözaltına alınana kadar zorlukla yürüyebiliyordu ( şimdi o kendi başına hiç yürüyemiyor, çünkü sorguda ayağı kırıldı). Ancak soruşturma için onun katılımcılardan olması özellikle önemli idi. Çünkü, Kudayev bir zamanlar Amerikalılar tarafından Afganistan'da gözaltına alınmış ve orada Amerikan hapishanesi Guantanamo'da iki yıl yatmıştı. Ama Afganistan'a gitmek suç sayılmıyordu, Amerikalıların ve Rusların yaptığı tüm incelemelere rağmen onda başka bir suç olmadığı tespit edildiği için serbest bırakılmıştı. Şimdi ise onun biyografisi uluslararası bir mesafeye taşındı. "Özel Rus olayı ayaklanması" Kudayev, Amerikalılar tarafından da zanlı görüldüğü için, ardında El Kaide'nin bulunduğu uluslararası terörizme dönüştü.

Gerçekten, Kudayev'in sıra dışı kaderi soruşturma için önemli bir iş olmakla kalmadı, aynı zamanda onların aleyhine de oynadı. Onunla bir çok gazeteci irtibat halindeydi. Nalçik'e saldırılar düzenlendiği haberi duyulduğu anda meydana gelen olaylarla bilgi almak için ona telefon etmeye başladılar. Ve açığa çıktı ki, soruşturmanın versiyonuna göre, Kudayev, Nalçik çevresindeki trafik kontrol noktalarından birine ateş etmek zorunda olduğu zamanda aslında hiçbir şeyden habersiz evinde çalan telefon ahizesini kaldırdı.

İşkence fotoğrafları açığa çıkmadan önce, onun neden itirafta bulunduğu ortaya çıkmıştı. Birinci gün o sorguya çekildiği esnada ona ambulans çağrıldı. Ambulans defterindeki notta "� muayene edilen yerde yatıyordu ve yaşadığına dair bir işaret yoktu�" yazılmıştı.

Fotoğraflar arasında kesinlikle saldırıya katılanlardan olduğu belirtilen ancak ölüm sebepleri konusunda büyük şüpheler olan iki kişinin fotoğrafı var.

Birinci fotoğraftaki, 18 Ekim tarihinde Nalçik yakınlarındaki ormanda bulunan cesedin sahibi. Soruşturma versiyonuna göre, o çatışmadan kaçtı, ancak aldığı yaralardan dolayı öldü. Ancak fotoğrafta çok net görülüyor ki, onun yarası yeşil sıvı ile işlenmişti ve onun annesi cesedin "bulunmasından" önceki gün morgun arkasında oğlunun "reanimasyona götürüldüğünden" şikayet etmişti.

İkinci fotoğraftakinin ismini belirleyemedik, ancak soruşturma bilgilerine göre, o çatışma esnasında öldürüldü. Fotoğraf ertesi gün, 14 Ekim'de çekilmiş ve bakıldığında onun, ölmeden önce işkenceye maruz bırakıldığı anlaşılıyor, ayrıca sol ayağında da işkence izleri görülüyor.

Yukarıda zikredilenler, açığa çıkarılanların küçük bir kısmı. Ama gerçek soruşturma tablosu büyük ihtimalle çok daha korkunç. Fakat Kabardey-Balkar emniyet güçleri, gözaltında tutulanların aileleri ve avukatlarına Nalçik eylemi soruşturmasında kullanılan metotların açığa çıkarılmaması için baskı uyguluyor .

Şöyle ki, İrina Komissarova, Rasul Kudayev'in avukatlığını yapmaktan uzaklaştırıldı. Hatta ya soruşturma organlarına iftirada bulunduğu ya da soruşturmanın gizliliklerini ifşa ettiği suçlarından dolayı yargılanabileceği konusunda uyarıldı.

Ancak bu fotoğraflardan sonra soruşturmaya iftirada bulunduğundan söz edilemez. Ama soruşturma, acımasız işkencelerin kullanıldığı sırrını saklamaya gayret ediyor.

Kudayev'in annesi de savcılığa çağrıldı ve ondan oğluna işkence yapıldığını söylememesi talep edildi.

Kozak'ın sözüne rağmen gazetecilere gözaltında tutulanlar gösterilmedi.

Güney Federal Bölge Temsilcisi Dmitri Kozak, geçen hafta toplumu sakinleştirmeye gayret gösterdi. O, işkenceler hakkındaki tüm konuşmaların asılsız olduğunu açıkladı. Ve buna herkesi ikna edebilmek için de gazetecilere hücrelere girmeleri için hatta gözaltında tutulanlara konuşmaları için müsaade edileceğini açıkladı. Ancak bu açıklamanın sonrasında olaylar hem Kozak hem de Devlet Başkanı Kanokov için haysiyet kırıcı şekilde gelişti.

Bir çok medya mensubu belirtilen tarihte içişleri önünde toplandı. Ancak Kozak'ın açıklamalarının tam tersi bir açıklama yapıldı ve kimsenin hiçbir yere gözaltında tutulanları görmek için girmesine müsaade edilmeyeceği belirtildi. Ayrıca bunun yerine Kabardey-Balkar Devlet başkanlığında Devlet Başkanı Arsen Kanokov ve içişleri yöneticilerinin katılımı ile bir basın toplantısı düzenleneceği ve gereken açıklamayı yapacakları ifade edildi.

Gazeteciler devlet başkanlığı binasına gittiler. Uzun bir bekleyişten sonra Kanokov'un basın sekreteri Camila Hagarova açıklamada bulundu: basın toplantısı iptal ediliyor, çünkü emniyet yetkililerinden hiç biri lütfetmedi.

Dmitri Kozak ve Arsen Kanokov'un "vahhabi" diye adlandırılanlara ve inananlara karşı yapılan baskı ve toplu zulümlere taraftar olmadığı kimse için sır değil. Ama Kabardey-Balkar İçişleri Bakanı Haçim Şogenov'un başkanlığındaki yönetim tarafından yapılanlara bakılacak olursa, o diğerlerin tam aksi bir düşüncede. Böylelikle Şogenov ilk kez, ne Kozak'ın ne de Kanokov'un sözünün kendisi için bir anlam ifade etmediğini göstermiş oldu.

ÖZ/SEV

nalcik iskence-borisiskence2

Etiketler:
yüzsüz� �nalçik morgunda gözaltına alınan insanların bozulm

YORUMLAR
Yorum yapmak için giriş yapın...

MIZAGE DERGİ YÖNETİCİLERİ KAYSERİ'DE
KARAÇAY-BALKAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ 13. GENEL KURULU.
AYŞE & HAKAN EKER GELİN ALMA
ÇAĞDAŞ SANATLAR MÜZESİ'NDE MIZIKA DİNLETİSİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ CİHAN ERTOK İLE DEVAM DEDİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL KURULUNU YAPTI.
KAFKASYA UÇUŞLARI BAŞLADI
ARDA ARGUN'A LEON NİŞANI
ADİGE MİLLİ KIYAFET GÜNÜ KUTLANDI
KAFDAV YAYINCILIK ESKİŞEHİR KİTAP FUARINDA
/ 599>

EN ÇOK OKUNANLAR
Kayıtlı başka haber bulunmamaktadır