Bildiride özetle Rusya Federasyonu'nun güçlü bir istihbarata sahip olduğu, Muzaffer Avcıyı Krasnodar'a kadar getirmeye gerek olmadan İstanbul'dan vize vermeden meselenin daha pratik çözülebileceği vurgulanıyordu. Ardından da onu Krasnodar'a kadar yorarak sınır dışı ettikleri için RF'yi kınanıyordu. Tabi buna ek olarak (daha önceki olaylarda olduğu ğibi!)olayın takipçisi olunacağı vurgulanıyordu.

Muzaffer Avcı'nın DÇB kongresine resmen davet edilmediği halde olgunluk göstererek salona gittiği şeklindeki ifadelerimiz rahatsızlık yaratmış. Bu yazılı ifade maksadını aşan bir mana ifade etmesine rağmen bilerek yazılmıştır.

Minik kuşun bize getirdiği bazı haberlere göre davetiye gönderilecek kişiler ve kurumlar belirlenirken Muzaffer Avcı ismine (nedendir bilinmez?!) alerji duyanlar olmuş. Bazı dayatmalar sonucu davetiye göndermek zorunda kalınmış. Davetiye posta ile eline ulaşamayacağı için son anda faks ile davet edilme yoluna gidilmiş.Bunlar minik kuşun fısıldadıkları.

Muzaffer Avcı Bey'in affına sığınarak yorum yapıyorum. Sponsor arandığı zaman akla ilk gelen isim olan Avcı'ın DÇB kongresinde, eline zamanında davetiye ulaşamayacak derecede geç hatırlanması sizce normal bir durum mudur?

İstanbulda yapılan DÇB kongresine ev sahipliği yapanlar, davetli listesini önceden Nalçik'e gönderip onaylatmışlar. Bu onaylama sırasında bazı kurum ve kişiler veto yemiş. Bu da minik kuşun kulağımıza fısıldadığı ayrı bir dedikodu.

Bizi yaptığımız yorumdan dolayı kurumlar arası ilişkiyi bozmakla suçlayıp, Muzaffer Avcı beyden özür dilemeye davet ediyorlar. DÇB kongresi sırasında kurumlar arası münasebetlerde saygı sınırını kimlerin zorladığını herkes gördü. Hani halk arasında bir deyim vardır, "Dinime dahleden bari müselman olsa!"


Sonuç: Muzaffer Bey'e sordum. Kendisine kongreden kısa bir süre önce faks yoluyla davetiye ulaşmış. Ana davetiye de kongreden sonra yerine ulaşmış.

Bu yazıyı devam ettirirsem tren yolu gibi uzayıp gider. İsteyen istediği şekilde anlar. Yukarıdaki ifadeler satır aralarından elde ettiğim yorumlardır. Eğer Muzaffer Avcı benim yazımdan dolayı üzülmüşse kendisinden özür diliyorum. Haberciliğin bir sloganı var.Ne demişler!

HABER KUTSAL YORUM HÜR...

Mehdi Nüzhet Çetinbaş

Etiketler:
haber kutsal yorum hür