NART
NART

GİRİŞ
Kullanıcı Adı

Şifre





>Üye Değilim     >Şifremi Unuttum

ETİKET BULUTU

MÜZİK ÇALAR
apsuva
13
8
35305319 - Adige Heku 01.MP3
11

Nart Ajans Reklam

HABERLER / Cemiyet Haberleri
ÇERKES PRENSES'İN HAREM HATIRALARI BİR SANDIĞIN GİZLİ BÖLMESİNDEN ÇIK

Hayatının büyük bir kısmını Osmanlı saraylarında geçiren ve 1919-1924 yılları arasında Padişah Vahdettin'in eşine nedimelik yapan Prenses Leyla Açba'nın uzun yıllar bir köşede unutulan hatıraları kitaplaştırıldı.
05-04-2004 - 5 kez okundu

LM Yayınları arasından çıkan 'Bir Çerkes Prensesin Harem Hatıraları'nda Prenses Açba, sadece harem hayatını değil, Yıldız Sarayı'nın yağma edilmesi, Sultan 2. Abdülhamid'in vefatı, Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya gönderilmesi gibi önemli olaylarla ilgili izlenimlerini de aktarıyor. Hatıraları bulan ve yayına hazırlayan Harun Açba, büyük halası Leyla Açba'nın hatıralarının bütün saraylı hanımların ruhunu şad edeceğine, özellikle de bir sefahat aleminden ibaret görülen haremin gerçek yüzünü aydınlatacağına inanıyor. "Bir saraylı hanımın hatıra yazması istisnai bir durumdur. Leyla Saz, Safiye Ünüvar ve Prenses Ayşe Osmanoğlu dışında hiçbir kadının hatırası bugüne kadar elimize ulaşmış değildir.' diyen Harun Açba, saraylı hanımların derin sessizliğinin altında 'saray bir sır kutusudur, açılması imkansızdır' anlayışının yattığını düşünüyor. Nitekim saray terbiyesi almış kadınlara özgü ketumluğu bir kenara bırakarak hatıralarını yazan Leyla Açba da bir sırrı ifşa ediyor olmanın ürkekliğiyle niçin hatıra yazdığını açıklama ihtiyacı hissediyor: "Ben Osmanlı Devleti ile birlikte bedbaht olmuş, velinimetinden zorla ayrılmış, çok büyük haksızlıklara uğramış, ruhen ve bedenen çökmüş bir insanım. Hatıratımı kaleme almanın elbet bir nedeni var; ama bunu izah etmek pek güç... Ömrümün büyük bir kısmını geçirdiğim ve içinde tarihi hadiselere şahit olduğum saray hayatının bana öğrettiği en önemli şey sır saklamaktır. Bu sürgün yıllarında, kağıt üzerinde yaşadıklarımı anlatmam sadece Zat-ı Şahane'ye ve Kadınefendi Hazretleri'ne olan derin saygım ve hürmetim sebebiyledir."

Hatırat, dua zannedilmiş

Hatıraların bulunuş öyküsü Prenses Leyla Açba'nın hayatı gibi ilginçliklerle örülü. Saraydan çıktıktan sonra Sivas'ın zengin muhitlerinden Sünnetçi Sokağı'nda, halasının oğlu Bedrettin Bey'in konağında fakir bir hayat sürdüren Leyla Açba, 1931 yılında vefat edince konak yıktırılmış. Prensesin özel eşyaları ise ağabeyi Ahmet Bey'e teslim edilmiş; ancak burada, hatıraların bulunuşunu yıllarca geciktirecek bir olaydan söz etmek gerekiyor. Bedrettin Bey'in vekili Sezai Bey, konaktaki eşyaların bir kısmını kendi evine taşıyıp bir kısmını da satarak, prensesin ağabeyine sadece bir yazı masası, iki sandalye ve bir kilim vermek gibi bir hataya düşünce, Leyla Açba'nın hatıraları eski bir sandıkla beraber Sezai Bey'in evine gidiyor. Aradan uzun yıllar geçiyor, prensesin ağabeyi Ahmet Bey vefat ediyor; ancak vicdan azabı çeken Sezai Bey, seneler önce yaptığı haksızlığı anlatarak eşyaların hepsini sattığını, Leyla Açba'dan geriye sadece eski bir sandığın kaldığını itiraf ediyor. Sandık asıl sahiplerine, yani prensesin yeğenlerine ulaşıyor ulaşmasına; ancak anahtarı olmadığı için uzun yıllar bir köşede bekletiliyor. Nihayet kilidi baltayla kırıldığında ise içinin bomboş olmasına sinirlenen yeğenler tarafından paramparça ediliyor. Ve Leyla Açba'nın hatıraları, parçaları dört bir yana dağılan sandığın özel bir bölmesinden çıkarak gün ışığına kavuşuyor. Burada hatıraların değil; ama sandığın gizli bölmesinde sararan kağıtların gün ışığıyla buluşmasından söz edilebilir ancak; çünkü prensesin Osmanlıca tuttuğu notlar, yeğenlerine sadece ayet ve duaları çağrıştırıyor ve hatırat, büyük bir hürmetle Kur'an-ı Kerim'in yaprakları arasına yerleştiriliyor. Sonra yine uzun bir bekleyiş, yılların yılları kovalayışı ve bir dolabın içinde unutulmaya terk edilmiş Kur'an'ın arasından çıkan notların aslında bir prensesin hatıratı olduğunun anlaşılması... Harun Açba, o kağıt destesinin büyük halası Leyla Açba'ya ait hatıralar olduğunu fark etmekle kalmayıp, hatıraların yıllar süren bir araştırmayla, halasının ve bütün saraylı hanımların ruhunu şad edecek bir kitap haline dönüşmesini sağladı.

Leyla Açba, asil bir Çerkes kızı

Prenses Leyla Açba, Rus baskısı yüzünden Abhazya'dan göç ederek İstanbul'a yerleşen asil bir ailenin en küçük çocuğu. Leyla Açba'nın sarayla tanışıklığı, dedesi Ömer Açba'nın o zamanlar henüz şehzade olan Abdülaziz Efendi'ye önce kâtip sonra da bacanak olmasıyla başlıyor. 1919 yılında padişah Sultan Vahdettin'in ilk eşi olan Emine Nazikeda Kadınefendi'nin nedimesi olarak saraya giren ve beş yıl boyunca Kadınefendi'ye hizmet eden Prenses Açba'nın saray hayatı, hanedanın yurtdışına sürülmesiyle son buluyor. Saraydan ayrıldıktan sonra Sivas'taki halasının konağına yerleşen ve 'efendilerinin hayaliyle' yaşayan Leyla Açba, ölümlerle boşalan ve fakirleşen konakta vefat ediyor.

05.04.2004
Ülkü Özel Akagündüz
İstanbul

Kaynak:www.zaman.com.tr

Etiketler:
çerkes prenses harem hatıraları bir sandığın gizli bölmesinden çık

YORUMLAR
Yorum yapmak için giriş yapın...

MIZAGE DERGİ YÖNETİCİLERİ KAYSERİ'DE
KARAÇAY-BALKAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ 13. GENEL KURULU.
AYŞE & HAKAN EKER GELİN ALMA
ÇAĞDAŞ SANATLAR MÜZESİ'NDE MIZIKA DİNLETİSİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ CİHAN ERTOK İLE DEVAM DEDİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL KURULUNU YAPTI.
KAFKASYA UÇUŞLARI BAŞLADI
ARDA ARGUN'A LEON NİŞANI
ADİGE MİLLİ KIYAFET GÜNÜ KUTLANDI
KAFDAV YAYINCILIK ESKİŞEHİR KİTAP FUARINDA
/ 599>

EN ÇOK OKUNANLAR
Kayıtlı başka haber bulunmamaktadır