NART
NART

GİRİŞ
Kullanıcı Adı

Şifre





>Üye Değilim     >Şifremi Unuttum

ETİKET BULUTU

MÜZİK ÇALAR
2
35305319 - Adige Heku 01.MP3
4WORED3.MP3
12
8

Nart Ajans Reklam

HABERLER / Cemiyet Haberleri

Notice: Undefined variable: db in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6

Warning: mysqli_query() expects parameter 1 to be mysqli, null given in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6
GÜRCİSTAN, ABHAZYA VE OSETYA'YA KÜLTÜR DAYATMASI

GÜRCİSTAN, ABHAZYA VE OSETYA'YA KÜLTÜR DAYATMASI Gürcistan, Kafkasların açık denizlere çıkışı olan tek devletidir. Ancak Gürcistan'ın karmaşık etnik yapısından kaynaklanan sorunlar, onun bu potansiyeli harekete geçirmesi önündeki en önemli engeldir. Tiflis'le Rusya'yı birleştiren ulaşım yolları, Abhazlar ve Osetlerin denetimi altındadır. Bu iki grupla Gürcistan arasında var olan sorunlar biliniyor.
20-11-2006 - kez okundu

br /> Diğer taraftan ABD açısından bölgenin güvenliği ve istikrarı son derece önemlidir. Çünkü Washington Gürcistan üzerinden geçerek Azerbaycan'dan Türkiye'ye petrol taşıyacak Bakü - Tiflis- Ceyhan boru hattına yüklü yatırımlar yaptı. Gürcü silahlı kuvvetleri de son dönemde ABD'den askeri eğitim ve destek alıyor. Ortadoğu'da işgal siyasetine başvurarak egemenlik kurmaya çalışan ABD emperyalizmi, Kafkaslar ve Orta Asya'da da "Kadife Devrim"ler yoluyla hegemonyasını inşa etmeye girişti. Bu kapsamda, bizzat kendisi tarafından kurulan ''Açık Toplum Enstitüleri'' vasıtasıyla çeşitli etkinlikler göstermeye başladı. Gürcistan'daki ''Gül Devrimi'' olarak adlandırılan ayaklanmada büyük rol oynadığı bilinen özel ''Rustavi-2'' televizyonu ve gençlik örgütlenmesi ''Kmara'' da, bu açıdan bakıldığında, ABD destekli Soros'un yönlendirdiği birçok oluşumdan sadece birkaçını ve en bariz örneğini teşkil ediyor.

Soros Vakfı, bir Kafkas ülkesi olan Gürcistan'ın, Azerbaycan ve diğer Kafkas halkları ile olan kültürel bağlarını koparmak ve ülkede daha rahat hakimiyet kurmak amacıyla gerçeklerin tamamen çarpıtıldığı bir proje geliştirdi. Soros Vakfı tarafından Nisan 2006 tarihi itibariyle hazırlanan ve halen gerekli partner ve akademisyen kadrosunun oluşturulmaya çalışıldığı projede; Karadeniz'e kıyısı olan ülkeler için kültürel ve tarihsel anlamda en temel kültürün Bizans kültürü olduğu, Bizans kültürünün Balkanlar, Anadolu, Kafkasya, Kuzey Karadeniz ülkeleri için temel birleştirici bir payda olabileceği, bölgede yaşayan Müslüman ve Hıristiyanların bu kültür altında toplanabileceği, Osmanlı kültürünün de birleştirici bir yapı olarak değerlendirilebileceği ancak, Osmanlı kültürünün Bizans kültürünün bir devamı niteliğinde olduğu, bölgede Bizans kültürü ve devamında süregelen Osmanlı tarihsel mirasının değerlendirilerek, ortak kültürel değerlerin ortaya çıkarılması için önümüzdeki donemde Balkanlar, Anadolu, Kafkasya ve Kuzey Karadeniz ülkelerinde kapsamlı çalışmalara başlanacağı hususları yer alıyor. Ayrıca, bu amaçla çalışmanın bu ayağında bir üniversite kurulduğu ve halen akademik yapılanmasının sürdüğü, proje ile ilgili olarak Balkanlar ve Kafkasya'da çeşitli akademisyenlerle değerlendirmelerin sürdüğü, akademisyenlerle gerçekleştirilecek değerlendirmeler sonrası Bizans araştırmalarına başlanacağı, gerek Osmanlı arşivlerinde, gerekse dünyadaki diğer arşivlerde konuya yönelik çalışmalara başlanacağı hususları yer alıyor.
Soros Vakfı Gürcistan Temsilciliği Yöneticisi ve Güvenlik Uzmanı Davit Darchiashvili, Ağustos 2006 tarihi itibariyle, Abhaz, Gürcü ve Ermeni halklarının ortak değerlerinin Bizans kültürü olduğunu, bu anlamda Abhaz, Gürcü ve Ermeni anlaşmazlıkların ve Güney Kafkasya'daki sorunların bu ortak kültür mirası ile çözülebileceğini iddia ediyor. İddiayı kanıtlamaya yönelik olarak Soros Vakfı Gürcistan temsilciliği tarafından Ermeni, Abhaz ve Gürcü halklarının Bizans kültürüne ait olduklarını vurgulayan bir takım etkinlikler başlatılacak. Vakıf, Bizans kültürünü Gürcü, Ermeni ve bölgedeki diğer Hıristiyan Ortodoks unsurlar arasında bağlayıcı ve yakınlaştırıcı bir unsur olarak ele alarak, Gürcü-Ermeni ve Abhaz yakınlaşmasını sağlayabilecek bir ortak zemin olarak projeler geliştiriyor.

Proje kapsamında Eylül 2006'da medyada propaganda çalışmalarına başlandı. Bu çerçevede, Soros Vakfı kontrolündeki devlet televizyon kanalında, yapımcılığını ve sunuculuğunu Açık Toplum Gürcistan Vakfı Program Koordinatörü Giga Zedania'nın yaptığı, Vakıf Başkanı David Darchiashvili ve İlia Cavcavadze Üniversitesi Rektörü Prof. Gigi Tevzadze'nin ise uzman olarak iştirak ettiği bir program düzenlenerek, iddia tüm yönleri ile kamuoyuna aktarıldı.

Proje kapsamındaki görüşlerin akademik-bilimsel altyapısını oluşturmayı sağlamak amacıyla Gürcistan Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2006 güz döneminde aldığı karar çerçevesinde Tiflis'te kurulan ve Rektörlüğünü Prof. Dr. Gigi Tevzadze'nin yaptığı İlia Cavcavadze Üniversitesi, Soros Vakfı'ndan büyük oranda maddi destek sağlıyor. Vakıf ve Özgürlük Enstitüsü'ne bağlı kadrolar üniversitede toplanıyor, Üniversite ile Avrupa ve ABD üniversiteleri arasında eğitim anlaşmaları imzalanıyor.

Görüldüğü gibi, Soros Vakfı, proje kapsamında Türk kültürü ibaresinden ve tanımlamasından ısrarla kaçınıyor, Orta Asya Türk devletlerini ise Türk tanımlaması altında ele almayarak çok ırklı bir bölge olarak değerlendiriyor ve proje kapsamı dışında nitelendiriyor.

Proje ile Anadolu, Balkanlar ve Kafkasya Bizans temelli bir kültürel yapı olarak ele alınıyor, bölgedeki Osmanlı Türk hakimiyeti ise Bizans İmparatorluğu'nun devamı olarak tanımlanıyor.

Günümüzde de üzerinde çeşitli oyunlar oynanan ve Gürcistan'ın da dahil olduğu Kafkasya'nın coğrafikonumu etnolojik oluşumlara ve gelişmelere, tarihin akışına çok etkili oldu. Soros'un asılsız dayatmasına karşın, Kafkas halkları yüzyıllar boyunca aynı coğrafyada benzer tarihİ, etnik ve sosyo-kültürel şartlar altında birbirlerinden etkilendiler ve birbirleriyle karışarak akraba topluluklar haline gelirken ortak bir Kafkas kültürü etrafında birleştiler.
Ana gruplar, Kafkas halkları (Gürcüler, Çeçenler, Avarlar, Lezgiler, Kabardinler, Darginler, İnguşlar, Çerkezler, Laklar, Abhazlar, Tabasaranlar, Abazinler ve Talışlar), Türk Halkları (Azeriler, Türkler, Tatarlar, Karaçaylar, Kumuklar, Balkarlar, Nogaylar), Samiler (Asuriler, Yahudiler), Moğol asıllı Kalmıklar, Ruslar ve Kazaklardır. Bunların dışında pek çok küçük grup da bulunuyor.

Kafkasya halkları yüzyıllardan beri aynı tarihi, kültürü ve coğrafyayı paylaştılar, toplumsal yapılarında da aile-soy bağlılığı, kabilecilik gibi tutum ve davranışları son derece güçlü bir yere sahip oldu. XX. y.y. başlarına kadar Kafkasya halkları arasındaki ortak konuşma dilinin Kıpçak Türkçesi olduğu biliniyor. 1404 yılında Kafkasya'da bulunan Avrupalı misyoner Johannes de Galonifontibus Kafkasya'da ve Karadeniz'in doğu kıyılarında yaşayan Ermeni, Çerkes, Got, Rus, Lezgi, Avar, Gazikumuk, Alan kabilelerinin hepsinin Türk-Tatar dilinde konuştuklarını yazıyor. (Tardy 1978:91)

XVII. y.y.'da Kafkasya'da bulunan Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinin "Çerkes Vilayetleri" bölümünde, Çerkeslerin Türk-Tatar dilinde konuştukları belirtiliyor. Konuşmalara verilen örneklerde Çerkeslerin Kıpçak Türkçesini bildikleri anlaşılıyor. Değişik dillerde konuşan Kafkasya halkları arasında Kıpçak Türkçesinin ortak anlaşma dili olarak yaygın biçimde konuşulduğunun en somut kanıtı ise, 11 Mayıs 1918'de kurulan "Birleşik Kafkasya Cumhuriyeti'nin resmi dilinin Kumuk Türkçesi olarak kabul edilmesidir. Bu Cumhuriyet'in Sovyetler tarafından işgal edilip yıkılmasıyla birlikte Kıpçak Türkçesinin Kafkasya halkları arasındaki birleştirici rolü de sona ermiş ve onun yerini Rusça aldı. Kafkasya halklarının sosyo-kültürel yapıları da Kafkasya'yı tarih boyunca dışardan etkileyen çeşitli kavim ve medeniyetlerle yakından ilişkilidir. Kafkasya'ya kuzeyden gelen Kimmer ve İskit gibi proto-Türk kavimleri ile Hun, Bulgar, Alan, Hazar, Kıpçak gibi Türk kavimleri, Karadeniz yoluyla batıdan gelen eski Roma ve Ceneviz ticaret kolonileri, Anadolu ve Ön Asya'dan gelen çeşitli medeniyetler Kafkas halklarının kültürleri ile birleşerek günümüzdeki Kafkas etnik ve toplumsal yapısını şekillendirdiler, Kafkas kültürünün meydana gelmesinde önemli rol oynadılar.

Gürcistan tarihi ise, 2500 yıl öncesine kadar uzanıyor. Gürcistan topraklarının büyük çoğunluğu VII. yy'dan XVIII. yy'a kadar Türk, İran, Arap ve Moğol hakimiyeti altında kaldı. Gürcistan'a, bugünkü halkın ataları olan toplulukların MÖ VII. yy'da Mezopotamya'dan geldiği tahmin ediliyor. MS IV. yy başlarında Gürcüler Hıristiyanlık dinini kabul etti. V. yy'da Gürcü alfabesi ilk kez kullanılmaya başlandı. VI. yy'da Gürcistan'da feodal bir yapı oluştu, ardından ülke, IX. yüzyıla kadar Arap hakimiyeti altında kaldı. İki yüzyıl süren Müslüman hakimiyetinden sonra IX. yy'da başlayan özgürlük hareketi sonunda II. David ve Kraliçe Tamara döneminde Gürcistan en görkemli dönemini yaşadı. Ancak, 1220'den itibaren başlayan Moğol istilaları, bunu izleyen Timur istilası (1384-1403) Gürcistan tarihinin sürekliliğini bozdu. 1510 yılında Osmanlı orduları Gürcistan'ın büyük bölümünü ele geçirdi, daha sonra bu yüzyılın sonunda İranlı'lar ülkenin doğusuna hakim oldu. Sonraki yıllarda Osmanlı ve İran egemenliği altında kalan Gürcistan, Kral II. Irakli döneminde 1783 yılında yapılan Georgiyavsk Dostluk Anlaşması ile Rusya'nın himayesi altına girdi. 1801 yılında anlaşmayı tek taraflı olarak fesheden Rusya, Gürcistan'ı ilhak etti, hanedanı da sürgüne yolladı. Bolşevik ihtilalinden sonra 26 Mayıs 1918 tarihinde Gürcistan bağımsızlık ilan etmiş ancak, Kızılordu'nun 1921 yılındaki müdahalesi sonucunda, 1922`de Transkafkasya Sovyet Federe Sosyalist Cumhuriyeti'ne (TSFSR) bağlandı. 1936 yılında TSFSR'nin dağılmasıyla SSCB'nin bir üyesi oldu. Mart 1921'de Kızıl Ordu, ülkeyi ele geçirdi ve Gürcistan, Sovyetler Birliği'ne dahil edildi. SSCB'nin dağılma sürecine girmesinin ardından, 9 Nisan 1991'de Gürcistan Ulusal Konseyi, Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını ilan etti.

Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili de "Gürcistan Türk lokomotifinin vagonlarından biridir" diyor. Görüldüğü gibi, bölgede hiçbir zaman Yunan adı geçmiyor. Zaten Bizans Devleti'ni yenen Osmanlı İmparatorluğu da, Bizans toprakları da dahil olmak üzere Türk kültürünü hakim olduğu topraklarda yaydı. Ancak, hiçbir zaman zorlama yapılmadı.

Soros'un yürüttüğü bu asılsız propagandalarla ulusal tarihini unutturulmaya çalışılan Gürcü halkının, kendi kültürünü bırakıp, Bizans kültürünü benimseyebileceğine ihtimal verilmiyor.

Naciye Saraç
Global Yorum İnternet Dergisi
nsarac@globalyorum.com



Kaynak: Mitat ÇELİKPALA (TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi-CUMHURİYET 11/09/2006- "Kafkasya'dan Çatışma Sinyalleri Geliyor")

Etiketler:
gürcistan abhazya ve osetya kültür dayatması

YORUMLAR
Yorum yapmak için giriş yapın...

MIZAGE DERGİ YÖNETİCİLERİ KAYSERİ'DE
KARAÇAY-BALKAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ 13. GENEL KURULU.
AYŞE & HAKAN EKER GELİN ALMA
ÇAĞDAŞ SANATLAR MÜZESİ'NDE MIZIKA DİNLETİSİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ CİHAN ERTOK İLE DEVAM DEDİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL KURULUNU YAPTI.
KAFKASYA UÇUŞLARI BAŞLADI
ARDA ARGUN'A LEON NİŞANI
ADİGE MİLLİ KIYAFET GÜNÜ KUTLANDI
KAFDAV YAYINCILIK ESKİŞEHİR KİTAP FUARINDA
/ 599>

EN ÇOK OKUNANLAR
Kayıtlı başka haber bulunmamaktadır