KAFKASYA ERMENİLERİN TEHDİTİ ALTINDA
Çeşitli milletlerin geçiş güzergâhı üzerinde olan, çetin ve geçit vermez coğrafyası ile Kafkasya, tarih boyunca, bir çok savaş ve güç mücadelelerine sahne oldu.
15-12-2006 - 5 kez okundu
Kafkasya'nın en temel özelliği ise, farklı kıstaslarla yapılan sınıflandırmalara göre bölgede sayıları 50 ila 80 arasında değişen etnik grubun yaşamasıdır. Nüfusu 5.000'den fazla olan etnik grupların sayısının ise 20 olduğu belirtiliyor. Ana gruplar, Gürcüler, Çeçenler, Avarlar, Lezgiler, Kabardinler, Darginler, İnguşlar, Çerkezler, Laklar, Abhazlar, Tabasaranlar, Abazinler ve Talışlar, Azeriler, Ahıska Türkleri, Tatarlar, Karaçaylar, Kumuklar, Balkarlar, Nogaylar, Asuriler, Yahudiler, Moğol asıllı Kalmıklar, Ruslar ve Kazaklardır. Bunların dışında Ermeniler gibi pek çok küçük grup da bulunuyor.
Kuzey Kafkasya, 1918- 1920- 1924 yıllarından bugüne kadar "Birleşik Kafkasya" kavramından uzak tutuldu. Bölgede tek hakim güç olmayı amaçlayan Rusya, Kafkasya'da böyle bir birlik oluşmasını önlemek amacıyla, 1944 yılında Almanlarla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle İnguş, Çeçen, Ahıska, Balkar ve Kabartay halkları bölgeden sürdü. Sözkonusu etnik grupların 1957 yılında yeniden yurtlarına dönmelerine izin verilse de, bu defa daha önce yaşadıkları topraklara Ermeniler gibi başka etnik grupların yerleştirilmiş olması bu defa yeni sorunların doğmasına yol açtı.
Büyük Ermenistan'ın kurulması için her türlü desteği veren RF, Kuzey Kafkasya'da ciddi bir Ermeni etkinliği yaratarak, Kafkas halklarını sindirmeye yönelik sistematik çalışmalar yapıyor. Rusya'nın Kafkasya'daki geleneksel ve güvenilir müttefiki olan Ermenistan da, bundan güç alarak, tarih boyunca hakimiyet kuramadıkları bölgelerde hakim olmak amacıyla "Kafkasya'ya Sistematik Göç" politikası uyguluyor. Bu çalışmanın devam etmesi halinde bölgede etnik çatışmaların kaçınılmaz olacağından endişe ediliyor. Zira Krasnodar Göç Dairesi'nin verilerine göre sadece Krasnodar'daki Ermenilerin son dönemdeki sayılarının 500.000'e ulaştığı belirtiliyor.
Öte yandan, RF, Eylül 2004'te Kuzey Osetya'da gerçekleştirilen terör olayı sonrasında, Kafkasya'da RF karşıtı ülke ve grupları etkisiz hale getirebilmek amacıyla bölgedeki Ermeni ve Kürt gruplarını destekleme kararı aldı. Bu çerçevede RF, 1800'lü yıllarda başlattığı göç politikasını geliştirerek, İran, Azerbaycan, Ermenistan'da yerleşik Ermeni ve Kürtlerin, Yukarı Karabağ, Kuzey Osetya ve Moldova/Transdinyestr'e göç etmelerini sağlamak için çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmalar sonucunda kapsamda, Gürcistan'da yaşayan Ermenilerin nüfusunun 500.000'e ulaştığı tahmin ediliyor.
Gürcistan/Cavaheti ve Ahılkelek Bölgesi'nde yaşayan Ermeni azınlık üzerinde Gürcistan Merkezi Yönetimi'nce fiili hakimiyet de kurulamıyor. Kafkasya'da faaliyet gösteren Ermeni lobisinin yoğun faaliyetleri sonucunda bölge, neredeyse Özerk konuma getirildi. Öte yandan, bölgede yaşayan Ermeniler, günlük alışverişlerde bulunmak için, Ermenistan'a vizesiz ve pasaportsuz olarak sınırdan illegal olarak giriş-çıkış yapıyorlar. Bölge Ermenileri olası bir savaş sırasında RF'ye destek vermek amacıyla, BTC (Bakü-Tiflis-Ceyhan) boru hattına yönelik sabotaj ve benzeri saldırılarda bulunacaklarını bile ifade etmekten çekinmiyorlar.
Güney Kafkasya bölgesindeki etkinliğini kaybetme kaygısını taşıyan RF, bunu önleyebilmek için en sadık müttefiki olan Ermenistan'a maddi ve siyasi destek veriyor. Bu kapsamda, "Rusya Ermenileri Birliği" ile birlikte hareket eden "Rusya Manevi Birlik Akademisi" de bölgede yaşayan Ermenilere yönelik stratejik programlar hazırlıyor. RF'nun desteğiyle Ermenistan'da faaliyet gösteren ve Kuzey Kafkasya (Dağıstan, Karaçay-Çerkez, Kabartay-Balkar, Krasnodar, Stavropol), RF/Moskova, İran/Urumiye ve Gürcistan'da temsilcilikleri bulunan "Nesillerin Hatırası Uluslararası Fondu" ve diğer Ermeni teşkilatları K.Kafkasya, İran ile Türkiye'deki bazı tarihi eser ve abidelerin kendilerine ait olduğu yönündeki çalışmalarına SSCB'nin dağılmasından sonra ağırlık verdiler.
Rusya Federasyonu Krasnodar Eyaleti'nin, Kuzey Kafkasya Karadeniz kıyı şeridinde yer alan Adler merkez olmak üzere Sochi, Lazersky, Tuapse, Cubga Şehirleri ile Kuban bölgesinde yer alan Apşoronsk, Pısıbay, Mostovskoy yerleşim yerlerinde yaşayan Ermeni kitlesi ile Krasnodar Eyaleti merkezi, Kuban bölgesindeki bazı yerleşim alanları ve Novorosisk'te yaşayan Kürt azınlık nüfusu arasında, 1991 yılından bu yana devam eden sosyal statü kazanma ve hukuki alanda toplumsal bir özerk bölge kurma girişimleri, son dönemde yoğunluk kazandı.
Krasnodar Eyaleti ve buna bağlı bölgelerde yaşayan Ermeni ve Kürtler, toplumsal yapıları içerisindeki organizasyon ve derneklerin faaliyetleri ile güçlü bir yapı oluşturuyorlar. Özellikle Krasnodar Eyaleti ile Kuzey Kafkasya Ö.C'lerindeki halk pazarlarını paylaşan Ermeni ve Kürt toplulukları, bazı dönemlerde bu bölgelerde çıkarları nedeniyle çatışıyor ve mafya türü yapılanmaları ile de birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışıyorlar. Örneğin, Krasnodar'da ilaç ticareti konusunda çalışan Ermeni mafyası nedeniyle vilayette ilaç konusunda büyük sıkıntılar yaşanması üzerine Şubat 2005'te Krasnodar Vilayeti Sağlık Dairesi Başkanı Ermeni asıllı Eduard Aslanyan görevden alındı.
Bölgede siyasi faaliyet yürüten Kürtlerin organizasyonu "Ağrı Kürt Halkları Birliği" ile Ermenilerin organizasyonu "Amşen", zaman zaman RF yönetim kadroları ile temaslarda bulunmak suretiyle, Özerk Bölge statüsünü kazanma faaliyetlerini sürdürüyor.
Abhazya Özerk Cumhuriyeti'nde yaklaşık 600.000 kişi yaşamakta olup, nüfusun % 17'si Abhaz, % 14'ü Gürcü, % 14'ü Rus ve % 12'si Ermeni'dir. Abhazya'da yaşayan Ermenilerin büyük bölümü, cereyan eden yoğun çatışmalara rağmen, bölgeyi terk etmediler. Ayrıca Ermenistan'dan gelen Ermeniler Karadeniz sahillerinde toprak satın alıp, yerleşme çabasındalar. Ermeniler "Abhaz-Ermeni toprağı" olarak tanımladıkları bölgeyi, Gürcülere karşı savunmak için bir Ermeni Alayı bile kurdular. Ermenistan İstihbarat Servisi de Ermenilerin Abhazya'da toprak satın alma faaliyetini destekliyor.
Öte yandan, Rusya Federasyonu, Ermenileri, Abhazya'daki gelişmeleri takip etmek ve etnik unsurlar arasındaki dengeleri etkilemek için kullanıyor. Bu kapsamda, Geri Dönüş Komitesi'nin çalışmalarına başladığı ilk yıllarda, RF tarafından yönlendirilen propaganda çalışmalarından etkilenen Ermeni halkı, diasporada yaşayan Abhaz diasporasının geri dönüşünü tepkiyle karşıladı.
Abhazya'daki ikinci büyük azınlık olan Ermeniler ve Ruslar arasındaki işbirliği sonucu önemli tüm devlet kurumlarında Rus etkinliği, ekonomik alanda ise Ermenilerin hakimiyeti bulunuyor. Rus pasaportuna sahip Ermenilerin Abhaz vatandaşlığını da almaları ile Abhazya'daki Ermeni sayısı her geçen gün artıyor.
Abhaz vatandaşlarına Rus pasaportu verilmeye başlanmasıyla birlikte halkın yaklaşık % 90'ından fazlası Rus pasaportu almak için müracaat etti. Süreç Rusya tarafından biraz yavaşlatılmış olmakla beraber devam ediyor. Aynı süreç Abhazya gibi Gürcistan'dan ayrılma iddiasında bulunan Güney Osetya için de başlatıldı. Pasaportlar Abhaz Dışişleri Bakanlığı kanalıyla sağlanıyor.
Adıgey Özerk Cumhuriyeti'nde de Ermenilerden kaynaklanan sorunlar mevcut. Adıgey yöneticileri, K. Kafkasya ve Karadeniz kıyısında çoğalan Ermeni nüfusunun bölgede yarattığı sosyo-ekonomik dengesizlikten dolayı, zaman zaman toplantı yapıyorlar. Toplantılarda, her geçen yıl dış ülke vatandaşları ile pasaportsuz kesimin Ö.C.de çoğaldığı, bu kesimin işsiz olduğu, yerleşik konumdaki Ö.C. halkının gelenek, görenek ve sosyal yapılarına ters düştükleri, dini inançlarına saygısızlık yaptıkları, yerli halka uyum sağlayamayıp huzursuzluklara yol açtıkları ve bu hızlı gelişen göçün siyasi alanda çok büyük sorunlara yol açacağı hususları tartışılıyor.
Bilindiği gibi, Ermeniler Adıgey topraklarına XVIII. Yüzyılın sonlarında göç ettiler. 1895-1896 yılları arasında Kafkasya'da meydana gelen çatışmalar neticesi Adıge Bölgesine göç yoğunlaştı. 1915-1916 yıllarındaki I. Dünya Savaşı esnasında çok sayıda Ermeni nüfus, RF Krasnodar ile Adıge'ye yerleştiler. Günümüzde Adıge Ö.C.'de öğrenim görüp makam sahibi olan Ermenilerin de sayısı her geçen gün artıyor.
Öte yandan, Adıgey Özerk Cumhuriyeti Devlet İstatistik Komisyonu tarafından Ağustos 2002 ayı içerisinde, 1993-2002 yılları arasında Adıgey Ö.C.'deki demografik değişiklikleri konu alan bir etüd hazırlandı. Etüdde özetle; 1993 yılından bu yana Adıgey Ö.C.'deki Çerkezlerin sayısının her yıl ortalama % 3 oranında düştüğü ve 2002 yılı itibariyle ülkedeki genel nüfusun sadece % 20'sini Çerkezlerin oluşturduğu, sözkonusu dönemde, ülkedeki Ermenilerin nüfusunun % 8, Kürtlerin nüfusunun ise % 25 oranında arttığı, bu sürecin kesintisiz olarak devam etmesi halinde 20 yıl içerisinde Ermeni ve Kürtler'in genel nüfus içerisindeki oranlarının % 60'a ulaşacağı hususunun değerlendirildiği ifade edildi. Son yıllardaki göçlerle Ermeni sayısının Adigey'de 16.000'e, Kıyıboyu Şapsuğ'da 400.000'e ulaştığı tahmin ediliyor.
Öte yandan, RF Hükümeti Adıgey'e yerleşen Ermeni göçmenlere arazi tahsisi yapıyor. Karabağ kökenli Ermeniler, bölgeye yerleşmeleri için teşvik ediliyor. RF güvenlik birimlerince Ermeni mafyasına da gizli destek verilmesine karşın, Adıgey'de üst yönetim kademelerinde Adıgey kökenli şahısların bulunması nedeniyle bu çabalarında başarısız oldular.
Adıgey Ö.C.nde nüfusları her geçen gün artan Ermeniler, Moskova ve Ermeni diasporasında yaşayan Ermenilerin de yardımıyla kurdukları "Ermeni Toplum Kuruluşu" gibi dernekler vasıtasıyla örgütlenmeye başladı. Ermeniler, Adıgey Ö.C. yönetimi ile yapılan görüşmeler neticesinde öğrenim gören Ermeni gençlerin Kasım 1998'den Tulsky Nahiyesi, Sivetoçna Köyü, Şovmon ve Proleterskaya yerleşim yerlerindeki okullarda Ermenice dilinde eğitim almalarını sağladı.
Adıgey Ö.C.de yaşayan Ermeni azınlığa ait, Ararat Ermeni Derneği'nin kendi dillerini ve kültürlerini koruma amacı ile yürüttüğü kültürel çalışmalar kapsamında haftada iki gün Ermeni dilinde eğitim veren kurslar açıldı. Derneğin girişimleri sonucu, Kasım 2000'den itibaren her hafta pazar günleri Maykop-Erivan uçak seferleri yapılmaya başlandı. Ayinlerini bölgede bulunan Terbergat Kilisesi'nde yapan Ermeniler, Maykop şehrinde Ermeni kilisesinin kurulması çalışmalarını sürdürüyor.
Kafkasya'nın en karmaşık yapısına sahip ülkesi olan Dağıstan'da, resmen 33 etnik grup olmasına rağmen, alt gruplarla birlikte bu sayı 500'e yaklaşıyor. Bunların içerisinde Avarlar % 11 ile en büyük grubu oluşturuyor. Nüfusları az olan Ermeniler Dağıstan'da da sevilmiyor. Dağıstan'da halk arasında Şeyh Şamil'in Ermeniler tarafından Ruslara ihbar edilerek yakalanıp esir edildiği anlatılmasına karşın, bu konuda yazılı bir eser bulunmuyor.
RF-Azerbaycan sınırında bulunan Muharremkent (Magaramkend)'te faaliyete geçen Ermeni Araştırma Merkezi, Dağıstan'da bulunan RF Sınır Komutanlığı tarafından destekleniyor. Merkez, Avar asıllı şahısları örgütleyerek, bölgede belirli bir nüfus yoğunluğuna sahip olan Avar asıllı şahısların kendi devletlerini kurmaları yönünde bölücü girişimlerde bulunuyor.
Toplam nüfusu 630.000 olan Kabartay Balkar Özerk Cumhuriyeti'nde de yaklaşık 5.000 Ermeni yaşamakta olup, Kasım 2002'de Rusya Ermeniler Birliği Organizasyonu'nun finansmanı ile Birliğin Nalçık Şubesi'nin kontrolünde bir Ermeni Okulu açıldı. Resmi öğretmeni bulunmayan ve Erivan'dan getirtilen eğitimcilerle okulda çocuk ve yetişkinlere iki sınıf halinde sadece pazar günleri Ermenice dersleri veriliyor.
Kabartay-Balkar Ö.C.'de Kabartay ve Balkarlar arasında düşmanlık olmamasına karşın, Balkar Türklerinin terör faaliyetleri yürüttüğüne ilişkin Ermeni yazarlar tarafından Kafkaslarda yeni sorunlar yaratmak amacıyla provokatif haberler yayınlanıyor. Bu tür söylentiler ile halklar arasında düşmanlık tohumları ekilmek isteniyor.
Karaçay-Çerkez Özerk Cumhuriyeti'nde Ermeniler, Lezgilerden hareketle uzun vadeli bir plan yaparak uygulamaya koydular. Ermeniler, bankaları aracılığı ile Lezgi esnafa kredi verip onları destekleyip teşvik etti. Bir süre sonra Lezgi gençlere ekonomi-iktisat tahsili yaptırıp daha büyük işletmeler kurmaları sağlandı. Böylece Ermeni güçler, Lezgi gençlerini etkileme imkanı buldu.
Güney Osetya'da faaliyet gösteren Ermeni Kiliseleri Konseyi, Ermeni Kültür Merkezi, Ermeni Gençleri Birliği, Ermeni İşadamları Birliği ile Ermeni Aydınları Birliği yetkilileri tarafından, Haziran 2004'te düzenlenen toplantı neticesinde "Ararat Birliği" adı altında yeni bir teşkilat kuruldu. Organize suç grupları arasında yer alan Ermeni mafyası bu birliğin çatısı altında toplanıyor.
Diğer taraftan, SSCB'de 1935 yılında resmi alfabe olarak Kril alfabesi kabul edilince, Ermenilerin ve Gürcülerin alfabeleri, yönetimdeki Gürcü ve Ermenilerin çabalarına rağmen, sonuç değiştirilemedi. 1974 yılında Gürcistan'ın alfabe birliği kapsamına alınması kararı alındı. Ancak Tiflis'te üniversite hoca ve öğrencileri tepki gösterince karar uygulanmadı. 1977 yılında Ermenistan'ın alfabe birliği kapsamına alınması kararına Ermeniler de tepki gösterdi ve alfabelerinin değiştirilmesine izin vermediler.
Ancak Kafkas halkları Kril alfabesine geçtiler. RF'nun Kafkas halklarına bakışı bu örnekten de anlaşılıyor.
Kafkasya'yı bu kadar cazibeli, önemli ve vazgeçilmez yapan unsurlar öncelikle; jeopolitik konumu ve önemi, tarihicoğrafyası, sahip olduğu enerji kaynakları ve yeraltı zenginlikleri, çok kültürlülüğü, etnik ve dil çeşitliliğidir. Özellikle bölgenin çok etnikli yapısı ve jeopolitik konumu, istikrarsızlık yaratmaya imkân tanıyor. Bu arada, Ermenilerin Kafkas ülkelerindeki haksız toprak taleplerini görmezden gelen bir politika izlemeye devam eden uluslararası toplumun, olmayan bir Ermeni soykırımını sürekli gündemde tutmasının maksatlı politikalara dayandığını anlamak hiç de zor değil.
Tüm bu olumsuzluklara karşın, bölgede barış ve istikrarın sağlanabilmesi için Kafkas Cumhuriyetleri'nin hukuki, siyasi, kültürel ve ekonomik değerler yönünde işbirliği yapması gerekiyor. Bölgedeki Ermeni varlığı, bu tarihi sürecin önünde bir engel olarak görülmemeli. Sovyet baskısı altında bile asimilasyona uğramamış olan bu insanların Rus, Ermeni veya Gürcü etkisi altında kalarak, kültürlerini kaybedeceklerini ümit edenler de yanılıyor.
Dünyanın oluşumundan beri insanlar hep önceki kültür ve medeniyetlere ait izleri silmiş olsalardı, eski medeniyetler hakkında tarih yazılmaz, yeni nesillere aktarılmazdı. Burada Ermenilerin unutmamaları gereken husus, tarihin bir gün onlardan mutlaka hesap soracağıdır.
Naciye Saraç
Global Yorum İnternet Dergisi
nsarac@globalyorum.com
Etiketler:
kafkasya ermenilerin tehditi altında