KAFKASYA'DA İSTİKRARI TEHDİT EDEN KÜRTLER
Gerek eski Sovyetler Birliği topraklarında yaşayan Kürtlerin sahip oldukları siyasi ve kültürel avantajlar, gerekse PKK'nın bunlar kanalıyla sağladığı askeri ve siyasi destek, ülkemize yönelik terör sorununun en önemli kaynaklarından birisini oluşturuyor. Ayrıca, örgütün Ermenistan başta olmak üzere Kafkasya ve diğer ülkelerde son dönemlerde sürdürdüğü propagandanın, bölge Kürtlerinin Türkiye'deki teröre doğrudan katılımlarını da gündeme getirmesi nedeniyle önem arz ediyor.
19-12-2006 - 5 kez okundu
Tarih boyunca süregeldiği üzere Çarlık Rusya'sının ve bilahare Sovyet Rusyası'nın denge politikası olarak belirginleşen Ermeni-Türk veya Kürt-Türk ihtilafları, bölgenin çok çeşitlilik arz eden yapısı içerisinde olabildiğince kullanılmaya çalışıldı ve halen kullanılıyor.
Bilindiği gibi, XIX. yy.'da Ruslar, Osmanlı'ya karşı Ermenilerle birlikte Kürtleri de bir tampon ve güvence olarak kullandılar. 1877-1878 yıllarındaki Osmanlı-Rus savaşı sırasında kısmen de olsa şekillenen Rus-Kürt ve Ermeni-Kürt ilişkisi, günümüzde de devam ediyor. Kürtlerin Kafkasya'da yoğunlaşmaları ve Osmanlı İmparatorluğu ve bilahare Türkiye Cumhuriyeti'ni meşgul eden sorunlar, XIX. yy.ın sonları ve XX. yy.ın ilk yarısında başlıyor. Diğer taraftan; Kürtlerin Kafkasya'daki konumlarını 1914 yılında patlayan I. Dünya Savaşı ve akabinde Çarlık Rusya'sını sona erdiren 1917 Ekim Devrimi sonrasında güçlendirmeye çalıştıklarını gözlemek mümkündür. Çünkü bu dönemde, gerek Ruslar gerekse Ruslar üzerinde etkinlik sağlamaya çalışan İngilizler, I. Dünya Savaşı sırasında da Almanlar, diğer azınlıklar gibi Kürtleri de kullanmaya çalıştılar.
Kafkas Kürtlerinden bir bölümünün Stalin tarafından 1944 yılında diğer halklarla birlikte Sibirya ile Türkmenistan ve Kazakistan'a sürgün edilmeleri, Kafkasya'daki Kürtçülük hareketlerini bir süre pasifize ederken; sürgün edilen Kürtlerin gittikleri bölgelerdeki Kürtçülük propagandası yürütmelerine neden oldu. 1986 yılına kadar sessiz kalan Kürtler, bu tarihten sonra, Sovyet Kürtlerine ait bir örgüt oluşturma faaliyetlerini hızlandırdılar. Bu kapsamda, 1989'da Moskova'da toplanan ve siyasi faaliyetlerin ele alındığı bir kongrede, Kürtlerin haklarının korunması ve kültürel problemleri tartışıldı ve temel hedefi, Kürtlerin göç ettirilmiş halklar statüsünü kazanıp, Kızıl Kürdistan'a yeniden dönmelerinin sağlanması olarak belirlendi. Böylece, Kürt Birlik Cephesi-Yekbun faaliyete geçirildi. Kafkasya'da da şubeleri bulunan Yekbun'un yöneticilerinin 1992 yılından bu yana PKK ile ilişki halinde olduğu ve PKK'nın oluşturmaya çalıştığı sözde Kürdistan Ulusal Meclisi'nin milletvekilleri arasında yer aldığı da biliniyor.
Diğer taraftan, SSCB bünyesindeki Cumhuriyetlerin son yıllarda tüm dünyada yaşanan hızlı değişimin etkisiyle bağımsızlıklarını ilan etmeye başlaması ve özellikle Kafkasya'da halen devam eden bunalım, PKK'nın kuzeye açılma ve silah-mühimmat temini ile siyasi destek arayışlarını gündeme getirdi. Bu çerçevede PKK, özellikle 1992 yılı başlarından bu yana, Rusya Federasyonu, Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan ve Kazakistan'daki faaliyetlerini yoğunlaştırdı.
Bu kapsamda, Moskova Kürt Kültür Merkezi, Azerbaycan ve Gürcistan'da şubeleri bulunan Ronayi-Kürt Aydınlar Cemiyeti, Ermenistan/Kürt Aydınlar Birliği, Ermenistan/Kürt Kurtuluş Hareketi, Gürcistan Kürtlerin Dini, Kültür ve Tarihi Haklarını Savunma Uluslararası Fonu, Gürcistan/Kürt Vatandaşlık Cemiyeti, Gürcistan/Kürt Kültür Cemiyeti ve Gürcistan/Kürt Kültür Merkezi PKK ile bağlantılı çalışıyor. Moskova Kürt Ronayi ve Ermeni Krunk Cemiyetleri, 1993'de yaptıkları bir toplantıda "birlikte faaliyet yürütme" kararı aldılar. PKK yanlısı Gürcistan Ronayi Cemiyeti, 1994'te Gürcistan bünyesinde faaliyet yürüten "Kürt Vatandaşlık Cemiyeti"ne katıldı. Aynı yıl Gürcistan Kürt Kültür Merkezi, Kürt Emekçiler Birliği ve Genç Kürtler Birliği isimli kuruluşlar, "Kürt Kültür Merkezi" çatısı altında birleştiklerini ilan ettiler.
Rusya Federasyonu'ndaki halkların kültürel ve siyasi oluşumlara gidebilmesine imkan tanıyan yasa çerçevesinde 1996 yılında "Ulusal Kültürel Kürt Otonomisi" kuruldu. Devlet yetkilileriyle görüşmeler yaparak, sözde sorunlara çözüm üretme bahanesiyle çalışan kurum, otonomi, kültür-sanat, basın-yayın, siyaset-diplomasi gibi alanlarda çalışma yürütüyor.
Moskova ve Erivan'daki Üniversitelerin bünyesinde kurulan ve Kürt tarihi ile Kürtçe'nin yaygınlaştırılmasına yönelik araştırmalar yapan Enstitü veya Kürt Bölümlerinin, Kürt milliyetçiliğini, Laçın örneğindeki gibi kendi çıkarları çerçevesinde kullanmaya çalıştıkları da biliniyor. Diğer taraftan, SSCB döneminde, özellikle Türkiye karşıtı olarak propaganda amaçlı hazırlanan ve Ermeni ile Kürt yanlısı politikalar doğrultusunda ele alınan kitaplar, başta RF olmak üzere, diğer Orta Asya Cumhuriyetleri'nde çeşitli devlet arşivleri ve üniversite kütüphanelerinde de yer alıyor. Yazarlarının büyük çoğunluğu Ermeni olan Rusça yazılmış kitaplarda, Ermeni ve Kürt propagandası içeren ve Türkiye'yi olumsuz yönde eleştiren hususlar yer alıyor.
PKK'nın Bağımsız Devletler Topluluğu bünyesindeki faaliyetlerinin Moskova'dan yönlendirildiği ve son dönemde Krasnodar şehrindeki faaliyetlerinin de önem kazandığı ifade ediliyor.
Krasnodar Eyaleti ve buna bağlı bölgelerde yaşayan Ermeni ve Kürtler, toplumsal yapıları içerisindeki organizasyon ve dernekler ile faaliyetlerini sürdürüyor. Krasnodar Kobanski Üniversitesi'ne bağlı bir organizasyon olan Kafkasya Araştırma Merkezi, Krasnodar Eyaleti'ndeki Kürt, Ermeni ve Yunanlı gibi küçük halklar ve etnik gruplarının ulusal ve kültürel haklarının korunmasını amaçlayan inceleme ve araştırmalar yaparak hazırladığı raporları uluslararası ve federal organizasyonlara sunuyor. Geçmiş yıllarda Moskova'da bulunan ERNK (Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi) Temsilciliği kanalıyla sürdürülen bu faaliyetler, 1993 yılı sonlarında oluşturulan "Moskova Kürdistan Komitesi" kanalıyla kontrol ediliyor. Komitenin Krasnodar ile Gürcistan, Kazakistan ve Ermenistan'da birer şubesi bulunuyor.
Diğer taraftan, özellikle Krasnodar Eyaleti ile K.Kafkasya Ö.C'lerindeki halk pazarlarını paylaşan Ermeni ve Kürt toplulukları, bazı dönemlerde bu bölgelerde çıkarları nedeniyle çatışıyor ve mafya türü yapılanmaları ile de birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışıyor. Krasnodar Eyaleti'nin, K.Kafkasya Karadeniz kıyı şeridinde yaşayan Ermeni kitlesi ile Krasnodar Eyaleti merkezi, Kuban bölgesindeki bazı yerleşim alanları ve Novorossisk'te yaşayan Kürt azınlık nüfusu arasında, 1991 yılından bu yana devam eden sosyal statü kazanma ve hukuki alanda toplumsal bir özerk bölge kurma girişimleri ise son dönemde yoğunluk kazandı. Bu kitlenin, her Kürt'ün geldiği ülke neresi olursa olsun PKK adına para verme ve yardım yapma zorunluluğunun olduğu ifade edilerek, Krasnodar Eyaleti'nde PKK adına para topladıkları da biliniyor. Bölgede siyasi faaliyet yürüten Kürtlerin organizasyonu "Ağrı Kürt Halkları Birliği" ile Ermenilerin organizasyonu "Amsen", Özerk Bölge statüsünü kazanmak için girişimlerde bulunuyor. Abdullah Öcalan liderliğinde "Bağımsız Kürdistan Devleti"nin kurulmasını amaçlayan "Ağrı", bölgede miting, yürüyüş ve toplantılar düzenleyerek, propaganda çalışması yürütüyor.
Krasnodar eyaletine göç eden Kürt kökenlilerin artışı, bölgede yaşayan Rus ve Adıge halkı tarafından da tedirginlikle karşılanıyor. Krasnodar'a son zamanlarda göç eden Kürtlerin büyük bölümü geçimlerini hırsızlık, gasp gibi yasadışı faaliyetlerle sağlıyor. Krasnodar'daki Ruslar da Kürtlere karşı, Adıge kökenlilerden yardım talep ediyor.
Diğer taraftan, Kazakların, Krasnodar Bölgesinin Yasama Organı olan ÖC milletvekilleri ile birlikte 2001 yılında hazırladıkları yasa tasarısı, Kürt ve Ermenilerin bölge halkı olan Kazaklar ile uyum sağlayamadığı ve birer suç unsuru oldukları gerekçesi ile sınır dışı edilmelerine imkan veriyordu. Ancak, yasa tasarısı Duma tarafından reddedildi.
Diğer Kafkas Cumhuriyetlerinde olduğu gibi, Gürcistan'daki Kürt organizasyonları ile de 1992 yılından itibaren temasa geçen PKK mensupları, bu ülkedeki faaliyetlerini süreç içerisinde boyutlandırma ve silah-mühimmat temin etmenin yollarını arıyor. Halen, Moskova Kürdistan Komitesi'ne bağlı olarak Tiflis'te bir PKK bürosu faaliyet yürütüyor.
SSCB döneminde Kafkasya'ya giriş-çıkışlarda zorluklarla karşılaşılırken, günümüzde Kürt kesimi gibi çeşitli etnik grup ve azınlıklar, RF'nin çeşitli bölgelerine olduğu gibi Adıgey'e de kanunsuz olarak yerleşebiliyor. Ö.C.'ye gelen ilk Kürt aileleri, 1987 yılında Ermenistan ve Azerbaycan arasında yaşanan savaştan kaçan ve daha sonra 1991'li yıllarda Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Ermenistan ve Gürcistan'dan gelen Kürtlerden oluşuyordu. 1995 yılından sonra Ö.C.'ye Türkiye, Suriye, Irak, İran ve Ürdün'den gelen Kürt grupları da yerleşti. Adıge Özerk Cumhuriyeti'ne, Irak'tan göç eden Kürtlerin yoğun olarak gelmesiyle Cumhuriyet'te yaşayan Kürt nüfus, son dönemde artış gösterdi. Aşiret sistemine dayalı bir örgütlenme nedeniyle, Adıgey'deki yaşam şartlarına ayak uyduramayan ve herhangi bir ülke pasaportları dahi bulunmayan bu kitle, okur-yazar bile değil. Sosyal yapıları da zayıf olup, bulundukları rayonlarda diğer halklar ile anlaşamayarak, kanun ve yasaları çiğneyerek, bölücü faaliyetler içerisinde yer alıyorlar. Cumhuriyete göç sayısının artması ile kiraların yükselmesi ve ticari piyasanın pahalanmasına ve iskan problemlerine sebep oluyorlar. Kadınlara söz hakkı tanınmıyor ve ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyor. Feodal değer yargılarının yarattığı tutucu toplumda, kız çocukları okutulmuyor ve erkeğin kadın üzerinde mutlak hakimiyeti bulunuyor. Çoğunluğu cahil, kültürsüz, eğitimsiz, modern yaşamdan uzak olan Kürt nüfusunun iş ve eğitim açısından sorunlu olduğu ve bu kitlenin çoğunun evlerinde ve derneklerinde Kürt bayraklarının asılı olduğu ifade ediliyor. Rusça öğrenmeyi reddeden Kürtler, köylerde Kürtçe dil eğitimleri de başlattılar. Ancak, eğitimli öğretmenleri ve kapsamlı bir program ve müfredatları da bulunmuyor. Eğitim malzemeleri, Bakü Ronahi Kürt Kültür Merkezi vasıtasıyla PKK mensubu şahıslarca karşılanıyor. Öte yandan, Kafkasya'daki Kürtçe eğitim, Azerbaycan'daki Azersun Holding gibi şirketler tarafından finanse ediliyor.
Adıge Özerk Cumhuriyeti Mala Kurda örgütü ve Adıge Özerk Cumhuriyeti Ulusal-Kültürel Kürt Otonomisi'nin Adıgey'de Kürtlerin yaşadığı tüm köylerde alt komite ve köy sorumluları bulunuyor. Bölgede ve Kafkasya'da örgütlenmeye başlayan Kürtler, sık sık Türkiye'yi protesto eden miting ve gösteriler düzenleyerek, Rusya tarafından desteklendikleri ve Türkiye'nin Kürtlere baskı uyguladığı ve RF tarafından bunun engellenmesinin sağlanması yönünde açıklamalarda bulunuyorlar.
Son 10 yılda Adıgey nüfusunun artış hızı % 1 iken, akraba ve birinci dereceden yakınları ile evlilik yapan Kürtlerin nüfusu % 10 oranında arttı. Başlangıçta Adıgey hükümeti dışarıdan gelen göçlerde zorluk çıkarmadı. Ancak, artan göç ve farklı halklardan bölgeye doğru yoğun akış, Adıgey devletini kaygılandırdı. Bu yüzden son süreçte gelen Kürtlerin bir kısmı vatandaşlığa kabul edilmedi. Bu sürecin kesintisiz olarak devam etmesi halinde 20 yıl içerisinde Ermeni ve Kürtler'in genel nüfus içerisindeki oranlarının % 60'a ulaşacağı tehlikesinin bulunduğu kaydediliyor.
Yetkililer, uygulamaya koydukları çeşitli politikalar ile Adıgey'de halen mevcut olan nüfus dengesizliğini (% 25 Adıge, % 75 Ruslar ve diğerleri) Adıgey'liler lehine çevirmenin yollarını arıyor ve Adıge kökenli olmayanların ülkeden göç etmelerini sağlayacak çalışmalara ağırlık veriyorlar. Bu kapsamda, diasporada yaşayan Adıge kökenliler, Adıgey'de toprak satın almaya başladılar. Yurtdışındaki Adıge'ler, uzun vadede Adıgey topraklarının büyük bir kısmını ele geçirinceye kadar arazi satın almaya devam etmeyi planlıyorlar.
Öte yandan Devlet Başkanı Hazret Şovmen'in emri ile Kürtlere vize ve pasaport verilmesinin önlenmesine yönelik çalışmalar yapılıyor. Diğer taraftan, Şovmen'in, ülkedeki nüfus krizinin önüne geçilebilmesi amacıyla Ağustos 2002'de Rusya Federasyonu'na götürdüğü, "Adıgey'deki Kürtlerin Ukrayna veya Beyaz Rusya'da ikamete tabi tutulması" yönündeki öneri, Anayasa ve insan haklarına aykırı olduğu gerekçesi ile reddedildi.
RF, Eylül 2004'de Kuzey Osetya'da gerçekleştirilen terör olayı sonrasında, Kafkasya'da RF karşıtı ülke ve grupları etkisiz hale getirebilmek amacıyla bölgedeki Ermeni ve Kürt gruplarını destekleme kararı aldı. Bu çerçevede RF, İran, Azerbaycan, Ermenistan'da yerleşik Kürtlerin, Y. Karabağ, K. Osetya ve Moldova/Transdinyestr'e göç etmelerini sağlamak için çalışmalarda bulunuyor.
RF ve Kafkasya'da artan Kürt etkinliğini kullanmak isteyen PKK mensupları, Kasım 2006 ayı itibariyle Dağıstan'daki Sadval terör örgütü ile dolaylı temas halinde olup, bu bağlamda bölgedeki siyasi gücünü arttırmayı planlıyorlar.
2001 yılına kadar tek başına mücadele eden Ermeni terör örgütü Asala, bu tarihten itibaren Fransa ve Ermenistan'da yapılan toplantılar sonucunda, tüzüğü ve programlarına uygun olan diğer teşkilatlar ile işbirliği yapılması konusunda karar aldı.
Bunun üzerine Asala'ya Cezayir'in "Silahlı İslam Birliği/Grubu" ve "Körfez Aslanları" ve PKK'dan ayrılan "0-101" sayılı Kürt Kadın Birliği/Grubu katıldı. Halihazırda Asala ile birlikte 69 terör örgütü işbirliği içerisinde, Asya, Afrika ve Avrupa ülkelerinde faaliyet gösteriyor. Asala'nın, bazı mücadele prensiplerini El-Kaide'den öğrendiği ifade ediliyor. Asala tarafından Dağlık Karabağ ve Ermeni silahlı kuvvetleri mensupları arasında propaganda içerikli kitaplar dağıtılıyor. Erivan ve Dağıstan'da basılan kitaplardan, Dağlık Karabağ'da teröristlerin eğitim kamplarında ders kitabı olarak ta istifade ediliyor.
Kafkasya'da Ermeni-Kürt gibi azınlıkların koruyucusu durumundaki ülkelerin, bölgede bu unsurların özerklik arayışlarını desteklememesi gerekmektedir. Zira bugün kısıtlı bölgelerde sorun yaratan Kürtlerin, daha sonra bu ülkelerin genelinde istikrarsızlık yaratması doğaldır. Bunun önlenebilmesi için bu devletlerin, sorunlu Kürtlere verdikleri desteğe en kısa zamanda son vermeleri, Özerk Cumhuriyet yöneticilerinin de, gerekli önlemleri almak için bir an önce girişimde bulunmaları gerekiyor. Aksi taktirde, Irak'ta olduğu gibi Kafkasya'da da sorunlar bitmeyecek ve tam tersine artarak çoğalacak. Yeteri kadar güçlendiğini hissedince, besledikleri karga, kendi gözlerini oyacak.
Naciye Saraç
Global Yorum İnternet Dergisi
nsarac@globalyorum.com
Etiketler:
kafkasya istikrarı tehdit eden kürtler