NART
NART

GİRİŞ
Kullanıcı Adı

Şifre





>Üye Değilim     >Şifremi Unuttum

ETİKET BULUTU

MÜZİK ÇALAR
12
35305319 - Adige Heku 01.MP3
35WERE~1.MP3
8
2

Nart Ajans Reklam

HABERLER / Cemiyet Haberleri

Notice: Undefined variable: db in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6

Warning: mysqli_query() expects parameter 1 to be mysqli, null given in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6
PAYLAŞILAMAYAN DİYAR: KAFKASYA (3)

Gürcü mülteciler dönerse Abhazlar vatanlarında azınlığa düşecek. Bu yüzden diasporadan göç kilit önemde. Yerliler '50 bin kişi dönerse kriz biter' diyor. Ama yollar dikenli, dönenler 1000'i geçmiyor. Rusya ise, sürdüğü Çerkezleri Kafkasya'da görmek istemiyor
16-01-2007 - kez okundu

FEHİM TAŞTEKİN
Abhazya'nın bağımsızlığının tanınması ve ambargonun kalkması kadar derin bir sorunu daha var: Nüfus krizi. Abhazlar anavatanlarında ülkenin statüsünü koruyacak nüfus çoğunluğundan yoksunlar. Şimdi Ruslar ve Ermenilerle olası 'Gürcü istilası'na karşı kader birliği etmiş olsa da savaş biterken Rusya ve Gürcistan'da kaçan 200 bin civarında Gürcü'nün dönüşü kara kara düşündürüyor. Tiflis'te ise mülteciler tam bir istismar konusu. 1989'da Gürcü nüfusu 239 bin iken Tiflis, mülteci sayısını 320 bin olarak veriyor. Üstelik 20 bini evlerinden hiç ayrılmamış ve gidenlerden 70 bini tekrar Gal'e yerleştirildi. Kökleri binlerce yıl geriye giden Abhazlar, 1864'te sürgün yaşarken yerlerine Gürcü, Rus, Er-meniler yerleştirildi. 1886'da Abhazlar yüzde 86 çoğunluktayken Gürcüler yüzde 6 idi. Abhazlar 1897'de yüzde 55'e düşerken, Gürcüler yüzde 24'e çıktı. Gürcü asıllı Stalin ve Lavrenti Beria'nın hışmına uğrayan Abhazların nüfusu 1970'lere gelince yüzde 18'e geriledi. Nüfusun 525 bin olduğu 1989'da Gürcüler 239 bin, Ruslar 110 bin, Abhazlar 100 bindi. Şimdi ülkede kışın 260 bin, yazın 300-350 bin kişi yaşıyor.
Abhazya nüfus krizinin çözümünü diasporadan dönüşte görüyor. Yerliler, "Türkiye'den 50 bin kişi gelse sorun çözülür" diyor. Gel görki değil 50 bin, dönenlerin sayısı 1000'i bulmuyor. Savaşın ilk yıllarında Türkiye'den akın edip de kalma dirayetini gösterenler 300-400 kişiden ibaret. Diğer ülkelerden dönenlerle birlikte sayı 1000'i buluyor. Ama dönemeseler de Abhaz vatandaşlığına rağbet var. Savaş sonrası 4 bin kişi Abhaz pasaportu almış. Yerliler göçe bel bağlarken tersine bir süreç yaşanıyor. Bakanlık seviyesindeki Geri Dönüş Komitesi Başkan Yardımcısı Erkan Kutarba'nın verdiği bilgi şaşırtıcı: "80 kızımız Türkiye'ye gelin gitti. Türkiye'den gelen gelin sayısı ise üç."

Beşikten mezara komite
Geri dönüşün önündeki en büyük engel Rusya. Moskova, 1864'te sürdüğü insanları Kafkasya'da görmek istemiyor. Rusya'nın istediği Abhazya'yı Sovyetler'deki gibi tatil cenneti olarak kullanmak. Yönetim dönüşe en pratik çözümü Türkiyeli yatırımcıda görüyor. Tkaurçal'da madenci Tamsaş, 30 Türkiyeliyi istihdam etmiş. Bir taşla iki kuş: Hem yatırım, hem vatana yeni evlat. Türkiyeli bir işveren, "İşi bitirmek için Türkiye'den adam getireceksin. Düğün-cenaze varsa yerliler bir hafta işe uğramıyor" diyor. Üstelik yerliler her işte çalışmıyor. Kaldığımız otelde bütün garsonlar Rus ve kadın. Rehberim, Abhaz karakterini ele veriyor: "Aç kalsa bile garson olarak çalışacak Abhaz çıkmaz. Sadece amirleri Abhaz." Hele Abhaz erkeği ne garsonluk yapar, ne taksi şoförlüğü, ne de pazarcılık. Gözde meslek memurluk ve polislik. Bir de karşılıklı vermeyi ayıp saymış bir kültürden gelen Çerkezler için ticaret zor iş. Ticareti Ermenilere kaptırmışlar.
Dönmek isteyene kapı sonuna kadar açık. Bir Çerkez derneğinden Abhazlığına dair yazı kâfi. Bu otomatik vatandaşlık kazandırıyor. Geçen yıl başvuranların pasaportları ise, Devlet Başkanı'nın 16 Aralık'ta onuruna verdiği yemekte alâyıvalâ ile dağıtıldı. Abhaz olmayanlar içinse şartlar ağır: Abhazca bilmek, 10 yıl Abhazya'da yaşamış olmak ya da beş yıl Abhazyalıyla evli kalmak. İlk gidenler önce Komite'nin otelinde kalıyor, ardından ev ve arazi temin ediliyor. Komite işsize iş, bekâra eş bulup, çocuğu olana yardımı ediyor. Kreşten üniversiteye dek okul masraflarına katkı veriyor. Hastalananın yardımına koşup, öleni defnediyor. Yani beşikten mezara komite emre amade.

Kültürel kodlar farklılaşmış
Komite'nin bütçesi kamu çalışanlarının maaşlarından yüzde 2 kesintiyle oluşuyor.
Dönenler her alanda etkin. Mecliste bir kontenjanları var. Şu anda bu koltukta Raci Ayuzba oturuyor. İşin öte yanında ise ulaşım ambargosu yüzünden gideremedikleri özlemleri ve bir de yabancılık var. Akrabalık ilişkileriyle hızla kaynaşsalar da yerli sayılmaları bir neslin geçmesini gerektiriyor. Yerlilerde Rus, dönenlerde Müslüman etkileşimiyle kültürel kodlar farklılaşmış. Mesela şarapsız yemek ve tören yok. 16 yıl önce Sohum'a yerleşen Nadir Halbad, Çorum'daki anne-babasının dönmeme nedenini "Muhafazakârlar, kültür çatışmasından korkuyorlar" diye anlatıyor.
1995'te BDT'nin dayattığı ambargo, dönüş yolunu tıkadı. Kapıların kapanması ve savaş sonrası ekonomik çöküntü vatan savunmasına gelenleri de pes ettirdi. Birçoğu gerisingeri döndü. Ambargoyu azimle aşanlar yok değil. 2004'te Sohum'a yerleşen Adapazarlı Mecit Kozba'nın hikâyesi: "Dokuz gün Soçi'de bekledim. Bir katır kiralayıp iki Rus'la Psou nehrini geçtim. Dört saat katır sırtında dağlarda dolaştım. Katır kayalıkları aşamayınca yaya sahile indim. Bir araçla Sohum'a vardım." Sanki dönüş için kıvılcım şart. Dönen ilklerden Kutarba, kendi kıvılcımını anlatıyor: "1989'da TRT 2'de gece 12'de Sohum limanında çatışmaları izledim. Abhaz damarım kabardı. İki yıl uğraştım ve öğrenci olarak gelmeyi başardım. Yıllarca sıkıntı çektim ama değdi."

Agop'un elinden Türk kahvesi
Sohumlular sabaha Türk kahvesi ile 'merhaba' diyor. İş yolunda büfelerin önünde ayaküstü kahveler yudumlanıyor. Nedir bu kahvenin sırrı? Osmanlı'dan Kafkasya'ya kapağı atan Ermeniler fincanlarını unutmamış. Bu işin bir de piri var: Agop. Sahilde iki metrekarelik bir büfe 'Agop'un Yeri'. Ama ne büfe? Abhaz entelijansiyası ve yüksek bürokrasinin sabah keyfini çıkardığı yer.
40 yıllık geçmişiyle Agop'un ayrıcalığı kahveler ateşin harladığı kumda pişiyor. Kahvesini alan büfenin önünde masalara kuruluyor. Kafkasya'ya Allah, zamanı kepçeyle vermiş. Hele aydınların Agop'a uğramak için vakti bol. Lokha Alik, uzun saplı cezvelere kahve ve suyunu koyup kuma saplıyor.

'Bagapş buralarda büyüdü'
Cezveyle kumu karıp duruyor. Köpük salınca fincanlara koyuyor. "Müdavim çok galiba" diyorum, yanıt gayet mütevazı: "Elbette, Sergey Bagapş uğramadan Beyaz Saray'a gitmez." Bagapş dediği de devlet başkanı. Şaşkınım, "Sahi mi " diyorum. "Gerçi bugünlerde yoğun, sık sık aksatıyor. Başbakanken hiç aksatmazdı." 1809'da annesi Trabzon'dan gelmiş olan Alik ekli-yor: "Bagapş buralarda büyüdü." Bagapş'ın sıkı Agopçu olduğuna inandırmak için çiçek desenli fincanı raftan alıp "İşte onunkisi" diyor. Başkana özel fincan ha? "Hayır" diyor, "Müdavimlerimin her birinin fincanı ayrı." Meğer Agop, Fidel Castro'yu da ağırlamış. Buradaki Ermeniler Abhazya ile et-tırnak misali. Savaşta çok sayıda Ermeni ölmüş. Agop'a biraz ötede otantik Abhaz lokantası Nartan es geçilemez güzellikte. Ailesi 1915'te Trabzon'dan gelmiş Vagran usta balık ızgara yapıyor. "Evde Türk halk müziği dinliyorum" diyor. Ahşap ve hasır örme özel bölmelerde Abhaz mutfağının keyfi çıkarılıyor. Ermeni Juliyata Ayvaza, iki çocuğuyla peynirli pide haçipuri bekliyor. Burada yemeye bayıldıkları ise abısta. Çat kapı mutfağa girince eski bir gelenekle karşılaşıyorum: Ateşin bir metre üzerinde asılı etler isle kurutuluyor. Eskiden savaşa ya da ava gidenlerin erzakıydı uzun ömürlü isli etler. Etlerin asıldığı demir düzenekte de Çerkes peyniri isleniyor. Sadece Ermeniler değil Türkler de Abhazlarla kader birliği etmiş. Lokantalarda yemeğin siparişten sonra pişirildiği Sohum için yeni olan bir fast food'da Ömer Acar adlı Türk'e rastlıyorum. Abhazlara damat olmuş. Osmanlı'dan kalma Esoğulları, Karaahmet, Demircioğlu ve Karaahmetoğulları'ndan 5-10 bin Türk'ün Eşira ve Varça'da kümelendiğini aktarıyor. Stalin onları da Sibirya'ya sürmüş. 1992-1993'te Abhazlarla omuz omuza Gürcülerle savaşmışlar. "Gürcüler Türklerden nefret ediyor. Çok şehit verdik. Sadece Esoğulları'ndan 15 kişi... Bu yüzden Abhazlar bizi sahipleniyor" diyor.
Radikal

Etiketler:
paylaşılamayan diyar kafkasya 3

YORUMLAR
Yorum yapmak için giriş yapın...

MIZAGE DERGİ YÖNETİCİLERİ KAYSERİ'DE
KARAÇAY-BALKAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ 13. GENEL KURULU.
AYŞE & HAKAN EKER GELİN ALMA
ÇAĞDAŞ SANATLAR MÜZESİ'NDE MIZIKA DİNLETİSİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ CİHAN ERTOK İLE DEVAM DEDİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL KURULUNU YAPTI.
KAFKASYA UÇUŞLARI BAŞLADI
ARDA ARGUN'A LEON NİŞANI
ADİGE MİLLİ KIYAFET GÜNÜ KUTLANDI
KAFDAV YAYINCILIK ESKİŞEHİR KİTAP FUARINDA
/ 599>

EN ÇOK OKUNANLAR
Kayıtlı başka haber bulunmamaktadır