EYVAH! ÇERKESLER DÖNMÜYOR...
Çerkesler soy ağaçlarıyla savrulan akrabalarının izini sürüyor. Dönüş herkesin dilinde ama Kafkasya yolu hala ıssız. Gidenlerin bazısı da 'U' dönüşü yapıyor
20-01-2007 - 5 kez okundu
FEHİM TAŞTEKİN
Sorbonne'da doktora yaptıktan sonra Şam'dan çark edip anavatanına dönen Suriyeli Prof. Batouka Niyaz'ın Nalçik'te Filoloji Bilimleri'ndeki odasına profesör arkadaşı Baku Hançeri, elinde Osmanlı arşiv belgesiyle giriyor. Bu, 1864'te sürülmüş bir aileye ait Ürdün'deki nüfus kaydı. Osmanlıca belgenin deşifresi için Suriyeli meslektaşından yardım istiyor. Hançeri, 136 ferdi sürülen Ateskir ailesinin izini sürüyor. Bir Ürdünlüden aldığı belge, Yakup oğlu, Hicri 1271 'Kafkasya' doğumlu Abdülaziz'e ait.
Çerkes toplantılarının demirbaş gündem maddesi 'soy'. İki Çerkes bir araya geldiğinde ataları keşif yolculuğu hemen başlıyor. Soya merak, farklı coğrafyalara savrulan Çerkeslerin birbirlerini bulmalarını da kolaylaştırıyor. Şapsuğya'daki Akhıntam köyünde Aisa adlı Açmüj'ün evinin bahçesinde oluşturduğu kişiesel müzenin en ilgi çeken öğesi ne dersiniz: Kocaman bir soyağacı tablosu. Açmüjlerin birkaç yüzyıl geriye doğru atalarını bulmak için bir yol haritası. Özellikle Açmüj ziyaretçiler, tablonun önünde durup kendi köklerini deşifre etmeye çalışıyor. Nalçik'te Türkiyeli Utij Mecid'in evindeyiz. Kabardey-Balkarlı eşi Çetej Asiyat, sülalesi 'Çuu'ların soyağacını masanın üzerine seriyor. Arşivden alınan bilgilerle hazırlanmış soyağacı 1755'te başlayıp 1878'e kadar geliyor. Asiyat'ın derdi 1878'den bu güne boşlukları doldurmak.
Rusların korktuğu olmadı
Maykop'ta yaşayan Cankat Ulus, 1991'de festival için Nalçik'e geldiğinde dinlediği şarkının 'Evleneceğim erkek Kars savaşına gitti' sözüyle irkilmiş. Sürülmüş Kafkasyalılar 93 harbinde Ruslarla hesaplaşmak için Sarıkamış Dağları'na koşarken anavatandaki Çerkesleri de Ruslar aynı cepheye sürmüş. Kafkasya'dakiler Kars savaşına ağıtlar dizerken, Uzunyaylalılar da Kars Harbinin Ağıdı'nı yakmışlar: "At kuyruğu gibi ömrü kısa Çerkesler; Gülerek oynayarak, Kars'a kadar gittiler/Kara Çavdar çorbasıyla talim ettiler/Yıldırım gibi patlar, top mermilerinin sesi, Uzunyayla nerdedir, Sarıkamış neresi?"
Kimin aklına gelirdi Kars'ta karşılaşmak, üstelik karşı cephelerde. Tabii Çerkesler donmamak için ele vurma oyunu oynasalar da soğuga yenik düştüklerinden karşılaşamadılar.
Dönüş başından beri Çerkeslerin en hararetli gündemi. Balkanlarda Çerkeslerin Kafkasya'ya ulaşır umuduyla içine Adıgece mektuplar koyduğu şişeleri Tuna Nehri'ne bıraktıkları anlatılır. Eskiden 'Komünist' Çerkesler daha dönüşçüydü, hatta alakası olmadığı halde dönenlerin hepsi Komünist damgasını yerdi. Çerkesler açısından sürgün hali 143 yıldır sürüyor ama rıhtımlarda Kafkasya yolunda sırtlanmış Çerkesler yok. Malum Türkiye'de 3-3,5 milyon, Ürdün'de 70-100 bin, Suriye'de 45 bin, İsrail'de 4000 Çerkes yaşıyor.
Ruslar milyonlarca Çerkes dönerse ne yaparız endişesi taşıyadursun bugüne dek dönenler 3 bini geçmedi. Başlangıçta dönüşü kolaylaştırıcı yasalar çıkarılsa da devlet eliyle tek başarılı dönüş Kosovalılarla sınırlı kaldı. 1998-1999'da Sırp ve Arnavut ateşi arasında kalan 165 Kosovalı Adıgey Mefahable'ye yerleştirildi. Halihazırda Kabardey-Balkar ve Adıgey'de yaşayan Türkiyeli Çerkeslerin sayısı 500'ü geçmiyor. Üstelik Kafkasya genelinde savaşlar, yaratılan terör havası ve istikrarsızlık ve de uyum sorunları 'U' dönüşe yol açtı. Sözgelimi Suriye'den Kabardey-Balkar'a yerleşenlerden 200'ü birkaç yılda gerisin geri döndü. Türkiye'den gidip de geri dönenler de oldu.
Kafkasya başkalarına vatan
Çerkesler dönüş yolunda bocalayadursun Kafkasya şimdilerde Kürt, Ermeni ve Ahıskalılara vatan oluyor. Gürcistan'daki anavatanları Cevahati'ye dönemeyen Ahıskalılar, Trans-Kafkasya ve Krasnodar Kray'da sıkıntı yaşayan Kürt ve Ermeniler, Adıgey'in münbit topraklarına gitgide yerleşiyor. Cumhuriyette Kürtlerin 'Mala Kurda' ve 'Kültürel Kürt Otonomisi' diye örgütleri bile var.
Çerkeslerin 'tereddüt' içindeki dönüş sürecine bir darbe de son dönemlerde Kremlin vurdu. 2002'de koşulan vatandaş olmak isteyenlerin Türk vatandaşlığından çıkma, Rusça bilme ve beş yıl Rusya'da yaşamış olma şartları dönmek isteyenlerin de heveslerini kursağında bıraktı.
Uyum sorunlarına bağlı olarak tutunamamak da 'U' dönüşe başka bir neden. 'Getto' ağır bir benzetme ama Türkiyeli Çerkeslerin kendi aralarında küçük dünyalar yarattıkları da bir vakıa. Gurbete gitmiş topluluklar gibi yine birbirlerini buluyorlar. Nalçik'te Leyla Kafe ve Kafe Tameris buluşma yeri. Flüt ustası Dıjın Çurey, iki yerli müzisyenle, Leyla Kafe'de her cumartesi canlı müzikle dostları buluşturuyor. Türkiyeli öğrenciler de bu geceyi kaçırmıyor. Dünya Çerkes Birliği'nin kontenjanıyla gelen 25 öğrenci 1000-2000 dolar arasındaki okul ücretini ödemiyor. Kimisi idealist, vatana dönmek için gelmiş. Kimisi aile yönlendirmesiyle, önemli bir kısmı da üniversite kazanamayınca şansını buralara taşımış.
Öğrencilerin dünyası
ODTÜ standardında okul ve yurt beklerken hayal kırıklığını yaşayanlar da var. "Yurdu görünce şoke oldum. Ertesi gün dönecektim ama arkadaşlarım kalmaya ikna etti" diyor Ankaralı Güray. Maraşlı Sema'nın beklentisi farklı: "Çevremdeki insanlar Ruslaşmış. Türkiye'de yaşattığımız gelenekleri burada bulamadım. Çerkeslik adına bir şey göremedim. Benim hayal kırıklığım bu." Mersinli Melih ise tam tersini düşünüyor: "Hepsi Çerkeslikten uzaklaşmış değil. Hatta Rusları bile Çerkesleştirenler var. İki Rus aralarında Kabardeyce konuşuyordu. Mersin'de ayda yılda bir düğün olurdu, burada her yerde var." İstanbul'dan gelen Kayserili Jan ise kesin inançlı: "İnsanlar gerçekleri bilerek gelirse iyi olur. Dönme niyetiyle geldim. Okul bitince de dönmeyeceğim." Sema da tatil için gelip de okumaya karar verenlerden.
Dillendirilmeyen ama dönüşe engel başka bir şey daha: Çerkeslerin yüksek uyum yeteneği ve sadakatleri. Sadakat onları anlamada bir şifre.
Tampon bölgelerde Osmanlı'ya kalkandılar. En zor zamanlarında Osmanlı sultanının, Cumhuriyet kurulurken Mustafa Kemal'in yanındaydılar. Erzurum ve Sivas kongrelerinde delegelerin çoğu Çerkes'ti. Sıkı asker, güvenilir istihbaratçı, sadık bürokrattılar. İstanbul'a kalkan olan Aznavur Ahmet Çerkes'ti, Ankara'nın milis gücü Ethem Bey de öyle. Dün Hicaz Demiryolu'nu koruyan Mirza Paşa'nın milislerine bugün Ürdün Kralı'nın canı emanet. İsrail işgali sırasında 1951'de Araplar pes ederken Golan'da hâlâ direnenler Anzor Cevad'ın milisleriydi. Beni Kuneytra 1967'deki Çerkes direnişinin hikâyeleriyle dolu. Kök saldıkları diasporadan kopmaları zor mu, zor.
Velhasılı Kafkasya, diaspora için hâlâ Kaf Dağı'nın ardında. Kar yağıyor, Oset ve İnguş diyarına uzanmak istiyorum, yollar el vermiyor. Ümitlerimi başka bir sefere öteliyor, paylaşılamayan diyara 'elveda' diyorum...
Kabardey-Balkar Koreliye vatan
Nalçik'te Müzikalne Tyatr'da Adıgey dans topluluğu Nalmes'i izlemeye gelenler arasında çekik gözlüler dikkatimi çekiyor. Gösteri sonrası bakınıp da kendilerini bulamayınca 'Elbruz'a gelen turistlerdir' deyip geçiyorum. Ama ertesi gün Nalçik pazarında turşu satan çekik gözlülere rastlayınca merakım depreşiyor. Kabardey-Balkar'da beş bin Koreli varmış meğer. Hemen hemen hepsi turşucu. Hikâyelerini soruyorum Koreli kadınlardan biri 'Özbekistan'da doğmuşum, bildiğim bu' diyor ve beni çekirdekçi ihtiyara pas ediyor. Gazete kâğıtlarıyla duvak yapan ihtiyarı buluyorum. Pek ilgisiz bakıyor, çekik gözleriyle. 'Uzun hikâye' diyor. Gerisi yok. Konuşturmak için yaptığı tüm numaralar boşuna. 'Devrimin ilk yıllarıydı' diye kırıntılar veriyor, sonra 'Kitaplarda yazılı' deyip kesiyor. Bari ismini, yaşını öğreneyim diyorum, Nuh deyip peygamber demiyor. Bir avuç çekirdeğe 20 ruble veriyorum, iki kelime dökülüyor ağzından: "Adım Pak Roman, yaşım 75."
- BİTTİ -
Radikal
Etiketler:
eyvah! çerkesler dönmüyor