ÇEÇENLERİN BİTMEYEN DRAMI
Çeçenistan'da Eylül 1999'dan beri devam eden savaş, ikinci defa bir milletin yarısından fazlasını başka ülkelere sığınmak zorunda bıraktı. Ya Türkiye'ye sığınan Çeçenler...
06-05-2007 - 5 kez okundu
Adnan ATEŞ'in haberi
Çeçenistan'da ikinci savaşın patlak vermesiyle birlikte can güvenliği kalmayan ve asgari yaşam koşulları tükenen siviller ağırlıklı olarak karayolu erişiminin kolay ve akrabalık bağlarının güçlü olduğu İnguşetya'ya sığındılar. Bu cumhuriyetin dışında Gürcistan ve Azerbaycan'ın yanı sıra Rusya Federasyonu içinde yer alan Kabardey-Balkar, Dağıstan ve Kuzey Osetya Cumhuriyetleri'ne yoğun bir mülteci akını gerçekleşti. Kazakistan, Ukrayna ve Türkiye gibi ülkeler de yine mültecilere sığınak oldu.
Çeçenistan'daki durumun giderek içinden çıkılmaz bir hal alması ve Çeçen yerleşim merkezlerine yönelik devam eden "temizlik operasyonları"
mültecilerin geri dönüş ihtimallerini de tamamen tüketti.
Savaş uzadıkça insanların kayıpları her açıdan artmaya devam ediyor.
Mülteciler yakınlarını kaybetmekle kalmadı bütün geleceklerini yitirme noktasına geldiler. Evleri yıkıldı, yıkılmayan evlerin içindeki eşyalar talan edildi, ekip biçtikleri topraklar kimyasal bombalarla zehirlendi.
Mültecilerin hemen hepsi hafif ya da ağır birtakım hastalıklarla tanıştılar.
Rakamların diliyle mülteciler
ülkesini terketmek zorunda kalan Çeçen mülteci sayısının 500 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Eldeki verilere göre sadece İnguşetya'da şu an 148 bin olan kayıtlı mülteci sayısı 5 Ekim 2000'de 160 bin civarındaydı. Bunun dışında bu ülkede kayıtlarda gözükmeyen 50 binin üzerinde mülteciden söz ediliyor.
5 Ekim 2000 itibariyle Kuzey Osetya, Dağıstan, Kabardey-Balkar Cumhuriyetleri'nde 14 bin, Gürcistan'da 7 bin, Azerbaycan'da 10 bin, Kazakistan'da 10 bin, Ukrayna'da bin, Avrupa ve Türkiye'de yaklaşık 3 bin mülteci bulunuyordu. Aradan geçen zaman içinde bazı mülteciler başka ülkelere kaydı, bazıları geri dönmeyi denedi. Sözgelimi Azerbaycan'da şimdi 8 bin mültecinin olduğu biliniyor. Buralardaki mültecilerden bir kısmı İslam ülkelerinin yanısıra Polonya, Çek Cumhuriyeti ve diğer Avrupa ülkelerine sığındı.
Türkiye'de ki mülteciler
İstanbul'daki Çeçen mülteciler üç ayrı kampta yoğunlaşmış bulunuyor.
Fenerbahçe, Ümraniye ve Beykoz'daki kamplar toplam 450 kişiye ev sahipliği yapıyor.
Kafkas Vakfı'nın yaptığı çalışmalar sonucu elde ettiği bilgilere göre Ekim
2001 tarihi itibariyle İstanbul'da yaşayan Çeçen mülteci sayısı toplam 785. Fenerbahçe kampında 184, Ümraniye kampında 152, Beykoz kampında ise
114 mülteci kalıyor.
Ayrıca İstanbul'un değişik semtlerinde kiralanmış evlerde ya da hayırsever vatandaşlar tarafından tahsis edilmiş dairelerde 335 mülteci barınıyor. Bu şekilde barınanların 160'ı çocuk, 168'i ise kadın.
Ancak bu rakamlar kendilerine erişilebilin insanları kapsıyor. Ayrıca İstanbul'da ve taşrada akrabalarının yanında kalan 400 civarında mülteci de bulunuyor. Ne var ki bunlara yönelik bir istatistiki çalışma yapılabilmiş değil.
Hayırsever vatandaşların bağışlarındaki düşüş mültecilerin çözümlenemeyen sorunlarını ikiye katladı. Şimdi çok sayıda mülteci aile, kiraların karşılanamaması nedeniyle kendisine barınacak yer arıyor.
İstanbul'daki Çeçen mültecilerin ortak sorunu gıda ve sağlık ihtiyaçları üzerinde düğümleniyor. Mülteciler şimdiye kadar hayırsever vatandaşların ayni ve nakdi yardımlarıyla ayakta kalmayı başardılar. Ancak bu yardım akışının daha uzun bir süre düşüş kaydetmeden devam edemeyeceği ortada.
Ümraniye kampı'nda kamp sorumlusu Visita Buçayev (55), sıkıntılarının hala devam ettiğinin ve çalışma izinleri olmadığı için gelen yardımlar ile yetinmek zorunda olduklarını belirterek, 'Burada zor şartlarda yaşıyoruz.
Türkiye'yi hem komşu bir ülke olduğu için hem de millet olarak ortak bir çok noktamız olduğu için tercih ettik. Çocuklarımız eğitim sorunları hala çözülmeyi bekliyor. Sağlık sorunlarımız ise hala çözülebilmiş değil. Ama yine de gerek belediye ve gerekse vatandaşların yardımlarıyla ayakta kalmaya çalışıyoruz. Burada güvendeyiz. Geride bir çok yakınımızı bıraktık. Geri dönmek istiyoruz ama şartlar hala yerine oturmuş değil.
Çünkü ülkemizde ki mevcut belirsizlik ve savaş hala devam ediyor' dedi.
Eski bir pilot olan Albert Boutsaev (41), kendilerini burada misafir olarak kabul eden Türkiye Cumhuriyeti yetkililerine ve vatandaşlarına teşekkür ediyor. Kendileri için sağlanan bu imkanların hayatta kalmaları için yeterli olduğunu fakat yaşam şartlarının hiçte insani olmadığı söyleyerek, 'Yiyecek ve diğer ihtiyaçlarımız karşılanıyor fakat burada tek göz odalarda 1-2 aile beraber kalıyoruz. Çocuklarımız parklarda bazen diğer çocuklar tarafından parka alınmıyorlar. Bu ayrımcılığı yaşamak istemiyoruz.
Çocuklarımız okula gidemiyorlar. Rusya ile devam eden savaşımız tüm şiddeti ile devam ediyor. Ama dünya bunu duymuyor. Daha doğrusu Rusya bunun duyurulmasını istemiyor. Yeraltı kaynaklarımıza göz diken güçler bu savaşın bitmesini de istemeyeceklerdir. Biz burada insani şartlarda yaşamımıza devam etmek istiyoruz. Geri döndüğümüzde ne sürecek tarlamız ve ne de başımızı sokacak bir evimiz var. Her şeyimiz harap edilmiş durumda' dedi.
Fenerbahçe Kampı
İstanbul'daki Fenerbahçe Kampı uzun süreden beri kullanılmadığı için barındırma fonksiyonlarını yitirmiş Devlet Demir Yolları'na ait bir dinlenme tesisi. Burada zor şartlarda hayatta kalma mücadelesi veren 184 kişiden 108'i kadın, 79'u da çocuk.
Elektrik ve doğalgazı olmayan kampa içecek ve temizlik ihtiyacı için su günde bir saat şehir şebekesinden veriliyor. Yatakları olmayan mülteciler, tahta ranzalar üzerinde yatıyorlar. Burası yaz aylarında kullanılmak üzere deniz kenarında inşa edilmiş bir dinlenme kampı olup mutfak ve banyoya sahip değil.
Ümraniye Kampı
Ümraniye Kampı denilen yer aslında caminin altında birkaç oda ve bir mutfaktan müteşekkil bir sığınak. Bir odayı 2-3 aile paylaşmak zorunda.
Kalabalık nedeniyle nefes almanın bile zor olduğu bu yerde kalanların 73'ü çocuk, 83'ü kadın.
Beykoz Kampı
Kamp üç katlı bir binadan ibaret. 49'u çocuk ve 45'i kadın olmak üzere 114 kişinin barındığı binadaki aşırı rutubet mültecilerde enfeksiyonlara neden oluyor. Su ve elektriği olan kamp merkezi sistemle ısınıyor. Ancak merkezi sistemi çalıştıracak yakıtı temin etmek sorun olabiliyor.
Her üç kampta da insanların gıda ve sağlık ihtiyaçları hayırsever vatandaşların yardımlarıyla karşılanıyor.
* Kamplar ile ilgili istatistiki veriler Ekim 2001 tarihli Kafkas Vakfı Çeçen Mülteciler Raporundan alınmıştır.
Haber7.com
Etiketler:
çeçenlerin bitmeyen dramı