NART
NART

GİRİŞ
Kullanıcı Adı

Şifre





>Üye Değilim     >Şifremi Unuttum

ETİKET BULUTU

MÜZİK ÇALAR
9
1
10
4-5-6-7
apsuva

Nart Ajans Reklam

HABERLER / Cemiyet Haberleri

Notice: Undefined variable: db in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6

Warning: mysqli_query() expects parameter 1 to be mysqli, null given in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6
AB'NİN YENİ ENERJİ POLİTİKASI VE RUSYA İLİŞKİLERİ

Rus haber ajansı Rosbalt'ın internet sitesinde, geçtiğimiz günlerde "Avrasya Birliği, Avrupa Birliği'ne Karşı mı ?" başlıklı bir makale yayınlandı. Makalede, Türkiye'nin, başta Orta Asya coğrafyasında bulunan Cumhuriyetler olmak üzere, Rusya, ABD ve AB ile olan ilişkileri ele alınarak, çeşitli değerlendirmelere yer verildi.
09-05-2007 - kez okundu

Makalenin başında; "70 milyonluk Türkiye'nin, AB'ye üye olmak amacıyla yıllardır mücadele ettiği, ancak son yıllarda Türkiye'nin, Avrupa'nın büyük çoğunluğunun bu dev Müslüman devletini aralarında görmek istemediğini anladığı, öte yandan, ABD'nin Irak'taki tavrı ve çuval olayı gibi yaklaşımlarının yanı sıra, ülkedeki İslamcılığın yükselişiyle birlikte artan Amerika karşıtı havanın, Türk dış politikasının rotasının yavaş yavaş değiştirilmesi için zemin oluşturduğu" hususları belirtilerek, Türkiye'nin, bu gerekçelerle hem AB'den ve hem de ABD'den giderek uzaklaştığından, başka alternatif arayışlarına zorlandığından bahsediliyor.

"Rus-Türk-Avrasya birliği, gelecekte hem eski Sovyet bölgesinde, hem de Büyük Yakın Doğu bölgesinde güçlenebilir" denilen yazıda; "2006 sonunda Türkiye'nin AB'ye üyelik müzakereleri belirsiz bir süreliğine dondurulduğunda, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Türkiye AB'ye ne kadar ihtiyaç duyuyorsa, AB de bize o kadar ihtiyaç duyuyor. Ülkemizi uzaklaştırmaya çalışmak çok ciddi bir hata. AB kaybeder, Türkiye değil' demişti. Bu sözler, toplumun genel havasını yansıtıyor. Türkiye devletinin yapısında, büyük geleceğinden şüphe etmeyen gururlu bir ulusun varlığı hissediliyor. Türk halkı, yaptıklarının Strasbourg veya Washington tarafından onaylanmasına ihtiyaç duymayan bir millet' ifadeleri kullanılarak, "Son dönemde yapılan anket sonuçlarına göre, ülkelerinin AB üyesi olmasını isteyenlerin ülke nüfusunun sadece üçte birini oluşturuyor. Yüzde 90'ı da, Amerika'nın politikasını tasvip etmiyor. Türk halkının geneli, Türkiye'nin büyük bir devlet olduğunu, Osmanlı İmparatorluğunun, üç kıtaya medeniyet getirdiğini, bu nedenle AB'ye üye olmanın çok da önemli olmadığını düşünüyor" deniliyor.

Bu gelişmeler doğrultusunda, Türkiye'nin, başta Rusya ile olmak üzere çeşitli alternatif ilişkiler geliştirme tavrı gösterebileceğine değinilen yazıda, "Türkiye için AB yerine tek alternatif vardır ve bu da Rusya ile birlik olmaktır. Her iki devletin önünde ekonomik modernizasyon, sosyal sorunların çözümü, milli kültür ve toprak

bütünlüğünün korunması gibi benzer hedefler duruyor. Hem Rusya hem de Türkiye, Güney Kafkasya ve Yakın Doğu'da barış ve istikrarın sağlanmasını istiyor. Türk ve Rus halkı arasında bir benzerlik de söz konusu. Bu belki de, Rusya'da milletler arası evliliklerde Türklerle yapılan evliliklerin birinci sırada yer almasından kaynaklanıyor" ifadeleri kullanılmak suretiyle çeşitli değerlendirmelerde bulunuluyor.



Makalede özetle; Türkiye'nin AB ve ABD'den giderek uzaklaştığı, dış politikada alternatif aramak zorunda bırakılan Türkiye'nin tek çıkış yolunun da özellikle Rusya ile ilişkilerini geliştirmesinin gerekli ve kaçınılmaz olduğu ana fikri ortaya konulmaya çalışılıyor.

Rusya kaynaklı bu yazı ve değerlendirmeler, doğrudur veya değildir, yönlendirme vardır veya yoktur. Burada önemli olan, konuya fikir jimnastiği açısından bakılması ve yeni bakış açıları getirip getirmeyeceğidir. Baştan belirtmek gerekirse; Türkiye'nin Batıya sırtını çevirerek, bugüne kadar sürdürmüş olduğu dış politikasını tamamen değiştirmesi, çağdaş ve medeni bir dünyadan vazgeçmiş gibi bir görüntü sergilemesi kesinlikle mümkün değildir. Aksi bir durum, son derece hatalı ve kabul edilemez bir yaklaşım olacaktır. Türkiye, genç ve dinamik nüfusu, coğrafyadaki konumu, tarihi, kültürel birikimi, beyin gücü, yeraltı ve üstü zenginlikleri, hedefleri gibi birçok ülkede bulunmayan çeşitli özellikleri nedeniyle, çağdaş ülkeler sıralamasında yerini almayı hak etmiş veya en kısa sürede edecek olan ülkelerin başında gelmekte, -en azından son AB'ye alınan Bulgaristan ve Romanya'dan her ne konu ve kriterde olursa olsun önceliği olduğu tartışılamaz- bu konuda her geçen gün de önemli mesafeler katetmektedir.

Bakın, AB, son dönemde Rusya ile ilişkilerini, başta enerji, güvenlik ve ticaret ekseninde olmak üzere giderek derinleştiriyor. Önümüzdeki dönemde yaşanması kaçınılmaz enerji darboğazının aşılması amacıyla arayışlara girdiği anlaşılan AB'nin, Rusya ile 2007 içerisinde yeni bir işbirliği ve ortaklık anlaşması için görüşmelere başlayacağı açıklanıyor. Bu anlaşma, bir çeşit imtiyazlı ortaklık olsa da, gelinen bu aşamada önemli bir başlangıç olarak gösteriliyor. Zaten, bu güne kadar AB'ye giden enerjinin % 20-30'unun Rusya'dan temin edildiği, "Soğuk Savaş" döneminde dahi AB'nin Rusya'dan enerji sağladığı biliniyor. Uzun bir geçmişten bu yana kendi menfaatleri doğrultusunda binlerce kilometre uzaktaki Rusya ile ilişkiler kurmuş olan ve bu günlerde bu ilişkisini geliştirme arzusunu sürdüren bir AB ve üyesi ülkeler gerçeği ortadayken, Türkiye'nin, hem de yanı başındaki Rusya ile bu güne kadar çeşitli ilişkiler geliştirmemiş/geliştirememiş olması kimin veya kimlerin işine gelmiştir ?

Türkiye'nin temel hedefi ve arzusu, çok doğaldır ki, çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmaktır. Bu kaçınılmaz ve tartışılmaz hedeften uzaklaşmak da mümkün değildir. Ancak tartışılmaz bu hedef -ki Türk halkı tarafından ödünler verildiği düşünülmektedir- sadece ve sadece AB, yani Batı ile açıklanmamalı, gelişen uluslar arası konjonktür ve değişken stratejik planlamalar, ülke menfaatleri açısından kesinlikle dikkate alınmalıdır. Temel ulusal çıkarlar doğrultusunda, bahsi geçen ve her geçen gün gelişen AB-Rusya ilişkileri örnek alınmak suretiyle, her iki tarafa da (Batı-Doğu) aynı mesafede uzak veya yakın durulmalı, tek yönlü bir yaklaşımdan ziyade, özellikle Orta Asya ve Kafkasya'ya yönelik dış politikada manevra kabiliyetine sahip, fayda maksimizasyonunu temel alan yeni "B" planlarını gündemleştirebilecek esnek bir duruş sergilenmelidir.



Sabahattin Talu

Global Yorum İnternet Dergisi

Etiketler:
ab yeni enerji politikası ve rusya ilişkileri

YORUMLAR
Yorum yapmak için giriş yapın...

MIZAGE DERGİ YÖNETİCİLERİ KAYSERİ'DE
KARAÇAY-BALKAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ 13. GENEL KURULU.
AYŞE & HAKAN EKER GELİN ALMA
ÇAĞDAŞ SANATLAR MÜZESİ'NDE MIZIKA DİNLETİSİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ CİHAN ERTOK İLE DEVAM DEDİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL KURULUNU YAPTI.
KAFKASYA UÇUŞLARI BAŞLADI
ARDA ARGUN'A LEON NİŞANI
ADİGE MİLLİ KIYAFET GÜNÜ KUTLANDI
KAFDAV YAYINCILIK ESKİŞEHİR KİTAP FUARINDA
/ 599>

EN ÇOK OKUNANLAR
Kayıtlı başka haber bulunmamaktadır