GÜRCİSTAN, İNSANLIK TRAJEDİSİ TARİHİ GÖÇÜN YARALARINI SARAMIYOR
Sovyet döneminde uyguladığı sert ve acımasız politikalar nedeniyle rus dilinde "çelik gibi - çelikten" anlamına gelen "Stalin" adıyla anılan İosif Vissarionovich Dzhugashvili, tarihe "insanlık trajedisi" olarak geçecek bir uygulamaya 14 Kasım 1994 yılında imzasını atmıştır.
02-07-2007 - 5 kez okundu
Stalin, 1944 yılının Kasım ayı içersinde, aklın kabul edemeyeceği gerekçelerle veya daha doğru bir ifade ile "düzmece bahanelerle" Gürcistan'ın Türkiye ile olan sınırında yaşayan "Ahıska Türkleri"ni Sovyet coğrafyasının en ücra köşelerine sürgüne tabi tutmuştur. Sovyet rejimi süresince evlerinden, topraklarından, vatanlarından "zorunlu göç"le ayrılmak zorunda kalan Ahıska Türkleri sürgün edildikleri Orta Asya'nın değişik bölgelerinde hayatlarını idame ettirmeye çalışarak bir gün vatanları Gürcistan'ın Ahılkelek bölgesine dönme umutlarını muhafaza etmişlerdir.
Gürcistan'ın Avrupa Konseyine üye olabilmek için Ahıska Türklerinin yurtlarına dönüşüne imkan tanıyacak yasal düzenleme yapacağını taahhüt etmesi neticesinde "Ahıska Türklerinin vatanlarına dönüş umutları" bu kez bir beklenti haline dönüşmüştür. Uzun süren bekleme sonrasında yasa tasarısı Parlamento Genel Kurulu'nda 22 Haziran tarihinde 14'e karşı 134 oyla kabul edilmiştir.
Tasarının parlamentoda görüşülmesi sırasında çıkan tartışmalarda dile getirilen iddialar ve basın kuruluşlarında yeralan yorumlara bakıldığında konunun ne ölçüde saptırıldığı kolaylıkla gözlemlenebiliniyor.
Öncelikle dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi parlamentoda görüşülerek kabul edilen metnin kanun değil sadece tasarı olduğudur. Yasanın, parlamentodan onay alıp kanunlaşabilmesi için 3 kez oylanması gerekmektedir. Kaldı ki tasarı bu haliyle bile bırakın dile getirilen iddiaları, ne Avrupa Konseyini ne de konunun asıl muhatabı Ahıska Türklerini ikna edebilecek, ihtiyaçları karşılayacak, sorunları çözecek nitelikte değildir.
Parlamentoda görüşülen tasarının adı bile konuya ilişkin Gürcü makamlarının yaklaşımını ortaya koymaktadır. "Sürgüne Uğrayan Müslümanlaştırılmış Halkların Gürcistan a Dönüşlerine Dair Yasa" adıyla sürgüne uğramış halkların kimliklerine müdahale yapılmaktadır. Bir başka anlatımla yasanın bu şekilde kanunlaşması halinde Gürcistan'a döneceklerin kendilerini Müslümanlaştırılmış Gürcü olarak kabul etmeleri dayatılmaktadır.
Tasarıdaki hatalar (veya bilinçli dayatmalar) sürgüne tabi tutulmuş kesim temsilcilerinin daha önce Gürcü makamlarıyla yaptıkları görüşmelerde ısrarla üzerinde durdukları hususlara rağmen yapılmış dikkat çekici unsurları içermektedir. Tasarı bu haliyle gerçekleşecek tersine göçü organize hiçbir hususu düzenleyemeyecektir. Özellikle Gürcü tarihi ve dilinin bilinmesi, Gürcistan dan sürüldüklerine dair S.S.C.B. döneminden kalan belgeleri sunmaları gerektiği, terk etmek zorunda kalınan köylere/bölgelere dönüşe izin verilmemesi gibi kısıtlamalar kabul edilemez niteliktedir.
Ancak bütün bunlara rağmen, tarihi bir hatanın düzeltilmesine katkıda bulunmak yerine, tarihi ve bilimsel gerçeklere uymayan iddialarla tasarıya karşı çıkanlar bile olmuştur.
İddiaların bazıları saptırmanın ötesinde "komedi" ölçülerini aşar seviyeye kadar ulaşabilmiştir. Muhalif gruplardan İşçi Partisi, hükümetin tasarı için "pan-Türkist" bir örgütten 100 milyon euro alacağını söylemesiyle Avrupa Konseyinin aslında "pan-Türkist" bir kurum olduğunu ciddi (!) şekilde basına ve kamuoyuna duyurmuştur. İddianın ne ölçüde "inanılabilinir" ne ölçüde "gülünebilir" olduğu ortadadır.
Tasarı bu haliyle birçok eksiklikten ziyade birçok hatayla doludur. İnsanların nereye yerleştirilecekleri hakkında bilgi bulunmayan, göçe konu şahıslara özel imkânlar tanımayan, sürgün edilerek değişik ülkelere gönderilmiş insanların sorunlarına, beklentilerine cevap veremeyen tasarının Avrupa Konseyi ve Ahıska Türklerini tatmin edecek hususlarla revize edilmesi zorunludur. Aksi halde tasarı, Gürcistan hükümetinin geri dönüş ile ilgili iyi niyetten yoksun tavrını ortaya koyan bir çalışma olarak değerlendirilecektir.
Erdoğan ILGAZ
eilgaz@globalyorum.com
Etiketler:
gürcistan insanlık trajedisi tarihi göçün yaralarını saramıyor