ABHAZYA, ABHAZYA'DIR VE ABHAZYA ABHAZLARINDIR'
Abhazyalı genç Dışişleri Bakan Yardımcısı Maxim Gunjia ile Abhazya'yı, sorunlarını, mücadelesini ve Türkiye'den beklentilerini konuştuk.
24-07-2007 - 5 kez okundu
'Abhazya, Abhazya'dır ve Abhazya Abhazlarındır'
Abhazyalı genç Dışişleri Bakan Yardımcısı Maxim Gunjia ile Abhazya'yı, sorunlarını, mücadelesini ve Türkiye'den beklentilerini konuştuk.
Genç bakanın ağzından sürekli Abhazya Abhazlar'ındır cümlesi dökülüyordu.
Röportaj için Aşiyan Cafe'de beklerken içeriye giren gruba bakıp diplomat kılıklı birini göremeyince 'eyvah, satışa geldik galiba' diye hayıflandım doğrusu.
Yanılmışım...
Yanılmamak da mümkün değil ki, diplomat deyince herkesin aklına şöyle kelli felli birisi gelmez mi
Ama 'işte konuğumuz bu' diye karşıma getirilen, sanki Hollywood'tan fışkırmış, genç, dinamik, yakışıklı ve müthiş sempatik bir genç.
Henüz 31 yaşında...
Misyonu ile yaşını aynı kefeye koymak mümkün değil.
Kolay mı henüz hiçbir ülke tarafından resmen tanınmamış olan Abhazya'nın dışişleri bakan yardımcısı olmak...
Fakat kendisini tanıyınca anlıyorsunuz ki mükemmel bir seçim; ABD'deki Georgetown Üniversitesi'nden mezun olan Maxim Gunjia 1993'te patlak veren Abhaz-Gürcü savaşından sonra kendini gösteren Abhazya'nın dinamik ve yenilikçi yüzünü çok iyi temsil eden başarılı bir politikacı...
İngilizce ve Abazaca konuşuyor ama önemli değil, çünkü yanında da varlığını Abhazya davasına adamış iş adamı Ömer Merşan gibi bir tercüman var.
Vakit dar, hemen söyleşiye geçiyoruz.
Erol Afşar; 1989 yılında dünya kamuoyunun gündemine onlarca, insanın ölümüne yola açan gösterilerle giren Abhaz- Gürcü ihtilafı, 1992 yılında Gürcistan'ın Abhazya'ya girmesiyle bir savaşa dönüşmüş ve ardında binlerce can kaybı, on binlerce yaralı ve yüz binlerce mülteci bırakmıştı. Sonra neler yaşandı?
Maxim Gunjia; Bu bizim için varlık-yokluk meselesiydi. Biz bu savaşımızla "Abhazya, Rusya'dır" veya "Abhazya, Gürcistan'dır" diyenlere inat, Abhazya, Abhazya'dır ve Abhazya Abhazlarındır gerçeğini ispat ettik.
Evet, Gürcistan, Abhazya'yı karalamak için farklı propagandalara başvuruyor ama biz de haklı mücadelemizi dillendirebileceğimiz yeni alanlar açtık. Bir yandan uluslararası kulis ve lobi faaliyetleriyle, öbür yandan Çerkez diasporasının bulunduğu yerlerdeki gayretleriyle resmen olmasa da fiilen tanınıyoruz.
Dünya milletleri genellikle mazlum milletlerden yana tavır koyuyorlar ama bulundukları ülkenin politikasını, onları yönetenler belirlediği için sorunlar yaşanıyor. Biz de gittiğimiz ülkelerin büyük bir kısmında iki farklı tablo ile karşılaşıyoruz. Bunlardan biri çıkara dayalı ülke politikalarının soğuk, diğeri de evrensel insani değerlerin sımsıcak yüzü.
Ve inanıyoruz ki insanlığın evrensel değerleri bir gün gelecek yaşadıkları ülke politikalarıyla birlikte dünya politikasına da hükmedecektir.
İşte o gün dünya üzerinde barış ve kardeşlik hakim olacak. Sorunlar bitecek...
Erol Afşar; merak ediyorum. Bağımsız bir ülke olmanın ilk basamağı halkın kendisinin buna inanmasıdır. Çok uzun yıllar bağımlı kalan ve üzerinde emperyalizmin en iğrenç oyunlarının oynandığı bir halk hele yaşadıkları bu savaşın ardından bağımsız Abhazya fikrine ne kadar inanıyor? Soruyorum; Abhazya ve halk ne durumda?
Maxim Gunjia; Savaş sonrası yıllar Abhazya açısından gerçek bir sınav dönemiydi. Devlette, halkımızın özgürlük fikrinden vazgeçmesine sebep olabilecek kadar ciddi ekonomik ve siyasi baskılar meydana geldi. Ancak biz yaşama kabiliyetimizi ispat edebildik.
Abhazya'da hükümet ve yerel organlar oluşturuldu; bunlar görevlerini yapıyorlar. Devletin savunması ve güvenliğini sağlayan güç birimlerimiz var. Ekonomik potansiyelimizin önemli bir bölümünü elimizde tutmayı başarabildik.
Bugün tereddütsüz bir şekilde şunu söyleyebiliriz: Biz hayatta kalabilme sürecini geride bıraktık ve artık gelişme sürecine girdik.
Şunu da ilave etmek gerekir ki; devletin gelişim ve oluşum sürecinde olumlu şeylerin olmasıyla beraber, bizim önceden olduğu gibi çözmemiz gereken ancak çözemediğimiz problemlerimiz var. Ve bunları çözemememizin nedeni Abhazya devletinin hukuken tanınmış olmamasından kaynaklanıyor.
Erol Afşar; Halkın durumu benim için önemli. Israrla bu noktaya geliyorum. Mesela nüfus itibariyle durum ne?
Maxim Gunjia; Kafkas-Rus savaşları ve ardından yaşanan sürgün sonucunda toprakları istila edilen Abhazlar, Çarlık ve Sovyetler birliği dönemlerinde sürekli olarak özellikle Gürcistan'dan aldığı göçlerle ülkelerinde azınlık haline düşürüldüler. Ortodoks Hıristiyan kültür ve tarihsel bağlarla Moskova'ya bağlı olan Gürcülerin, Moskova otoritesine boyun eğmeyen Abhaz nüfusunun yerini alması isteniyordu. Bu yaklaşımla Abhazlar'a sürgün reva görülürken, Gürcüler Abhazya topraklarına yerleştirildiler.
Rusya tarafından Kafkasya halkları üzerinde yüzlerce yıldır uygulanan toplumsal mühendislik çalışmalarıyla oluşturulan nüfus dağılımının bizim için bir hükmü yok.
Evet, bugün Abhazya'da nüfusun üçte biri Abaza. Ama dediğim gibi burası Abhazya. Tarihte Abhazya idi, şimdi de Abhazya olacak.
Kendilerine ait olmayan toprakları işgal eden bir zamanların kolonistlerinin bugün topraklarımız üzerinde hak iddia etmeleri ve bazı ülkelerce bu iddianın peşine düşülmesi çok doğru davranışlar değil.
Erol Afşar; maalesef zaman geliyor bir ülkenin asıl sahipleri, kendi ülkelerinde ayrılıkçı durumuna düşürülüyor. Asıl acı tarafı da Türkiye'de faaliyet gösteren medya gruplarının bile olaylardan söz ederken Abhaz ayrılıkçılar sözünü kullanmaları. Bakalım Maxsim Gunjia bu ayrılıkçı sıfatına nasıl bakıyor?
Maxim Gunjia; Savaşarak egemenliğini kazanan ve pozisyonunu koruyan Abhazlar'a uluslararası kamuoyu tarafından layık görülen bu "ayrılıkçı" sıfatı hiç hoş değil.
Biz ayrılıkçı değiliz. Her ulus kadar kendi topraklarımızda bağımsız bir devlet kurmaya hakkımız vardır. Gürcistan nasıl bağımsızlına kavuştuysa Abhazya da kavuşmalıdır.
Gürcistan Sovyetler Birliği'nden ayrılışının hemen ardından bünyesindeki otonom cumhuriyetlere söz hakkı tanımayan bir anayasaya döndü. Bu hiç kimse tarafından sorgulanmadı, eleştirilmedi.
Dolayısıyla şimdi bizim bağımsız devlet anlayışımızı eleştirmeye ve bizi Gürcistan'ın bir parçası görmeye hakları yok.
Kaldı ki Gürcistan'ın sadece bizimle değil, bizim gibi komşu uluslarla uğraşmasına bakarsanız, sorunun kendilerinden kaynaklandığını rahatlıkla görebilirsiniz.
Erol Afşar; Şu an Abhazya'nın en önemli sorunları tanınmamak ve ambargo... Abhazya tanınmadığı gibi korkunç bir ambargo kıskacı ile karşı karşıya. Halkın en insani ihtiyaçlarını dahi dışarıdan temin etmesi mümkün değil. Nedir bu ambargonun aslı astarı?
Maxsim Gunjia; Rusya, savaşın ardından 1995 yılında, Çeçenya'da ki bağımsızlık yanlılarını desteklediği gerekçesiyle Abhazya'ya, sadece kendisinin deleceği bir ambargo uygulamaya başladı. Abhazya, diaspora ve Kuzey Kafkasya'dan yalıtılırken kapılar sadece Ruslara açılıyordu. Abhazya'nın dünyaya açılan tek soluk borusunun Rusya'dan geçiyor olmasına Gürcistan'ın verdiği yanıt ambargoyu destekleyerek güçlendirmek oldu. Ambargonun amacı Abhazya halkını yıldırmak, onları tok ama esir veya aç ama bağımsız olmak arasında bir tercihe zorlamak. Yani bağımsızlık ateşini söndürmek. Ambargo ile eninde sonunda kucaklarına oturacağımı zannediyorlar. Ama gördüğünüz gibi esareti değil, her şeye rağmen bağımsızlığı tercih ediyoruz ve buna devam edeceğiz.
Erol Afşar; Abhazya hala uluslararası toplumda tanınmayan ülkeler arasında. Benzeri onlarca devletin bir araya gelip oluşturduğu Tanınmayan Devletler Topluluğu'na üye. Abhazya diğerlerine göre daha şanslı çünkü onun diasporası var. Nedir diaspora ile ilişkilerin boyutu ve diasporanın önemi
Maxsim Gunjia; Diaspora bizim için çok önemli. Biz direnme gücümüzü diasporadan alıyoruz. 1992-1993 arasında yaşanan savaşı da kazanmamızda diasporanın etkisi büyüktür. Diaspora'dan gelen binlerce gönüllü savaşçı ve büyük ekonomik destekle savaşı lehimize çevirdik.
Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi, savaş sırasında Abhazya ile Türkiye'de sayıları 7 milyonu bulan Kafkas diasporası arasında köprü vazifesi gördü, kendilerine minnettarız. Resmi makamlar arasında koordinasyon ve bilgi akışını sağladılar, savaş bitiminden bugüne kadar bu misyonunu eksiksiz devam ettirdiler.
Abhazya dışında yaşayan tüm Abhazlar doğal vatandaşımızdır. Tıpkı savaş döneminde olduğu gibi bugün de desteklerini alıyoruz. Bağımsız bir Abhazya, Abhazya'da yaşayanlar kadar diasporanın da beklentisidir.
Diasporamızın en yoğun olduğu ülke Türkiye. Bu nedenle Ankara ile daha sıcak ilişkiler içindeyiz. Ankara diasporanın varlığını inkar etmiyor. Ama diaspora Türkiye'nin Abhazya ile olan ilişkileri konusunda daha etkili olursa biz buna seviniriz.
Erol Afşar; Türkiye'den beklentilerinizi biraz açar mısınız?
Maxsim Gunjia; Abhazya, kendi iradesi dışında başlatılan 1992 savaşında beş bine yakın insanını kaybetti. 12 milyar dolar maddi zarara uğradık. Daha da önemlisi, savaş yaralarının sarılması için yapılan uluslararası tüm yardımlar Gürcistan tarafından bloke ediliyor. Türkiye, Abhazya'yı ihmal etmemeli. Gürcistan'la ilişkilerinde bizi bir kenara atmamalı. Özellikle askeri yardımlardan tedirginiz. Askeri yardımların kesilmesini ya da "Abhazya'ya karşı kullanılmayacak şartı"nın konulmasını istiyoruz.
Başta Türkiye'dekiler olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde yaşayan Abhazlar, Abhazya tarihini, geçmişte ve bugün sahip olunan uluslararası hakları, 1992 savaşını, 1993 sonrası görüşme ve anlaşma metinlerini, özellikle 1994'deki Moskova görüşmesi içeriğini ve sonuçlarını bilmekte ve gelişmeleri yakından izlemektedir.
Gürcistan tarafının Moskova'da imzalanan anlaşmaya uymuş ve gereğini yapmış olsaydı, bugün barış yolunda çok büyük mesafelerin katedilmiş olacağını bilmekte ve düşünmekteyiz.
Gürcistan'ın imzaladığı halde uygulamadığı "saldırmazlık anlaşmaları"nın hayata geçirilmesi için Türkiye baskı uygulamalı.
Gürcistan'ın Parlamentosu'nda beklettiği anlaşmaları biran önce kabul edip uygulaması konusunda baskı yapılmalı.
Abhazya'nın henüz tanınmamış bir devlet olması, oradaki halkın özgürlük ortamında, huzur ve güven içinde, insan haklarına yaraşır bir tarzda yaşamasına engel olmamalı. Zira Abhazya'da, Abhazlarla birlikte Türkler, Gürcüler, Mingreller, Ermeniler, Ruslar, Grekler, Museviler yaşamaktadır. Bu halklar, dün olduğu gibi bugün de barış ve uyum içinde bir arada yaşamaktadır. Dışarıdan kışkırtma olmadıkça, gelecekte de barış ve güven içinde beraber yaşayacaktır.
Türkiye'nin Abhazya ile köklü tarihi, kültürel, sosyal ve siyasal ilişkileri var.
Biliyoruz ki, Türkiye ile Gürcistan arasında da benzer ilişkiler mevcuttur. Bu bakımdan, Abhazya-Gürcistan sorununda nihai bir anlaşmanın sağlanabilmesi hususunda Türkiye'nin çok önemli imkanları ve görevleri bulunmaktadır.
Abhazya halkı, Türkiye'nin arabulucu konumunu güçlendirerek barış için ivedi adımlar atılmasına önayak olmasını istemekte ve beklemektedir. Abhazya, savaşın mağdur ettiği Gürcü halkına kucak açarak, onlara yeniden Abhazya'da barınma, yaşama ve gelişme imkanı veriyor.
Savaşta ülkeyi terkeden göçmenlerin büyük bölümü Abhazya'ya döndü ve yerleşti. Abhazya halkı savaş husumetini geride bırakmak istiyor. Bu olumlu gelişmeye başta Gürcistan olmak üzere tüm ilgili ülke ve kuruluşların destek vermesini bekliyoruz.
Savaş sonrası yıllar Abhazya açısından gerçek bir sınav dönemiydi. Devlette, halkımızın özgürlük fikrinden vazgeçmesine sebep olabilecek kadar ciddi ekonomik ve siyasi baskılar meydana geldi. Ancak biz yaşama kabiliyetimizi ispat edebildik. Abhazya'da hükümet ve yerel organlar oluşturuldu.
Abhazya dışında yaşayan tüm Abhazlar doğal vatandaşımızdır. Tıpkı savaş döneminde olduğu gibi bugün de desteklerini alıyoruz. Bağımsız bir Abhazya, Abhazya'da yaşayanlar kadar diasporanın da beklentisidir. Diasporamızın en yoğun olduğu ülke Türkiye. Bu nedenle Ankara ile daha sıcak ilişkiler içindeyiz.
Savaşarak egemenliğini kazanan ve pozisyonunu koruyan Abhazlar'a uluslararası kamuoyu tarafından layık görülen bu "ayrılıkçı" sıfatı hiç hoş değil. Biz ayrılıkçı değiliz. Her ulus kadar kendi topraklarımızda bağımsız bir devlet kurmaya hakkımız vardır. Gürcistan nasıl bağımsızlına kavuştuysa Abhazya da kavuşmalıdır.
Abhazya, kendi iradesi dışında başlatılan 1992 savaşında beş bine yakın insanını kaybetti. 12 milyar dolar maddi zarara uğradık. Daha da önemlisi, savaş yaralarının sarılması için yapılan uluslararası tüm yardımlar Gürcistan tarafından bloke ediliyor. Türkiye, Abhazya'yı ihmal etmemeli. Gürcistan'la ilişkilerinde bizi bir kenara atmamalı.
Gürcistan'ın, Abhazya'yı karalamak için farklı propagandalara başvurduğunu öne süren Maxim Gunjia "Haklı mücadelemizi dillendirebileceğimiz yeni alanlar açtık. Bir yandan uluslararası kulis ve lobi faaliyetleriyle, öbür yandan Çerkez diasporasının bulunduğu yerlerdeki gayretleriyle resmen olmasa da fiilen tanınıyoruz." dedi.
Türkiye'nin Abhazya ile köklü tarihi, kültürel, sosyal ve siyasal ilişkilerine değinen Gunjia Türkiye ile Gürcistan arasında da benzer ilişkiler olduğunu belirterek, Abhazya-Gürcistan sorununda nihai bir anlaşmanın sağlanabilmesi için Türkiye'nin çok önemli imkanları ve görevleri bulunduğunu söyledi.
Gürcistan'ın imzaladığı halde uygulamadığı 'saldırmazlık anlaşmaları'nın hayata geçirilmesi için Türkiye'nin baskı uygulaması gerektiğini söyleyen genç Bakan, "Abhazya'nın dünyaya açılan tek soluk borusu Rusya'dır. Gürcistan'sa ambargoyu destekleyerek Abhazya halkını yıldırmak, onları tok ama esir veya aç ama bağımsız olmak arasında bir tercihe zorlamak istiyor." diyor.
Bizimsakarya Gazetesi
Etiketler:
abhazya abhazya ve abhazya abhazlarındır