SEÇİMLER VE ÇERKESLER
Sahte vekaletle pazarlamacılık yapmaya dolandırıcılık denir.
Benzer şekilde, hiçbir somut yetkiye sahip olmayan bir kliğin, Çerkes oylarını oraya buraya pazarlamaya çalışması da bundan farklı bir şey değil.
Kendi hesabıma baştan konuşayım; Ufuk Uras ve Baskın Oran'ı, -sadece zorda kalırsam- meclise giren 180 ulusalcı faşiste karşı tercih edebilirdim. Yoksa, halkın bir kısmını dinci-minci diye itip kakanlara oy verecek kadar "ilerici ve sosyalist" bir zihniyete sahip değilim. Evet, bu tabiri tv'de Uras'ın ağzından defalarca duydum. Böyle konuşan biri "Çerkesler'e devlet vaat etse" benden yana havasını alır. Beyefendi, homoseksüellere gösterdiği şefkati dindarlara göstermeyecek, ben de kalkıp ona oy vereceğim? Bu işler o kadar basit değil. Önce insanları kültürleriyle olduğu kadar, inançlarıyla da kabul edebilecek kadar yüreklerinin geniş olduğunu bir göstersinler hele.
13-08-2007 - 5 kez okundu
Uzatmayayım...
Abhaz Komitesi ve DÇP tarafından karşılıklı yayınlanan iki bildiri de bence çok tutarsız.
- Birincisi, Baskın Oran ve Ufuk Uras'a verilen Çerkes oylarının sayısı meçhuldür. Kaf-Fed ve DÇP mensupları bu isimlere oy verdi diyebilirsiniz, fakat Çerkesler Oran ve Uras'a oy verdi diyemezsiniz. Kabine girdikten sonra kimin kime oy verdiğini bir Allah bilir, bir de mührü basan. Gerisi boş laf..
Zaten Oran da anlamıştır herhalde kendisine oy vaat edenlerin arkasında kitle-mitle olmadığını.(Bana da kalırsa o oyların kahir ekseriyeti Kürtler, sosyalistler ve gaylere ait. Çerkes oylarının katkısı ikisine toplam 1-2 bini geçmez.).
- * Teşhis yanlış; Türkiye'de "şöven milliyetçi ve dinci kutuplaşma" diye bir şey yok; ama işine geldiği için böyle göstermek isteyen bir "azgın azınlık" var. Doğrusu, bir tarafta kendini her şeyin sahibi gören ve oyun devam ederken bile kuralları lehine değiştirebilecek kadar gözü dönmüş, militarist, sahtekar bürokratlar, sahtekar hukukçular ile sahtekar siyasetçilerden oluşan inkarcı bir oligarşi; diğer tarafta halkın görevlendirmesiyle sistemi bu şebekenin elinden kurtarmaya çalışan yerli güçler var. Tablo budur.
- * Durumu "Şöven milliyetçi ve dinci kutuplaşma" olarak ortaya koyanlar bilerek veya bilmeyerek bu azgın şebekenin piyonu durumuna düşmüşlerdir. Darbeci azınlığın zorbalığını ve hukuksuzluğunu teşhis edemeyenlerin kendilerini demokrat olarak tanımlamalarına ancak gülünür.
Böyle demokratlıkla "evlere şenlik" olur ancak, "demokrasi şenliği" değil.
- * "Kafkas Dernekleri Federasyonu "İstanbul'da Baskın Oran'ı, diğer illerde ise çeşitli partilerden aday olan Çerkeslerden seçilme şansı bulunanları destekleme" kararı almışmış. .
Yani, Baskın Oran dışında "şöven milliyetçi ve dinci" partilerin listelerindeki Çerkes adayları desteklemiş Kaf-Fed. Peki adayların genlerine bakılarak verilen bu destekten sonra, DÇP'na göre (toplumu kategorize etmeye bayıldıkları için soruyorum) Kaf-Fed'e hangi sıfatı hak ediyor acaba? Açıkça, Kaf-Fed'e de şövenist diyebilir misiniz?
* Geçmişte Abhaz Komitesi'nin sekreterliğini yapan ve başından beri DÇP nin başını çekenlerden sayın Babakuş, o günlerde bazı kurumları kendi başına kaleme aldığı bildirilerle aforoz etmeye çalışırken, kendisine komite üyelerinin bu bildirilerden haberdar olmadığı hatırlatıldığında, "sekreterin kimseye danışmadan bildiri yayınlama yetkisinin olduğunu" iddia etmişti. Şimdi ise -Babakuş tarafından kaleme alındığını sandığım- bu DÇP bildirisinde, sekreterde olduğu savunulan yetkinin Başkana layık görülmemesini nasıl yorumlamamız gerekir?
Statükocuların "367 oy oyunu"na ne kadar benziyor: "işime nasıl geliyorsa geçerli kural da odur."
Komite bildirisine gelince:
- Birincisi seçim bittikten sonra böyle bir bildirinin yayınlanması, doğal olarak sipariş olduğunu düşündürtmüş ve maç bittikten sonra sahaya inmek komiteyi gülünç duruma düşürmüştür.
- - İkincisi, Kaf-Fed'in, Baskın Oran'a verdiği açık destek ortadayken sadece DÇP'nun hedef tahtasına oturtulması, ya açıklamanın samimi olmayıp DÇP'na dayak atmak için fırsat kollandığını, ya da camiadan kopuk olunduğunu gösterir ki ikiside komiteyi tezyif eder.
- * Ama komitenin çelişkili açıklamasındaki şu tespit çok doğru: "Bu vatandaşlar diğer tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları gibi kendi hür iradeleriyle oylarını kullanmakta, istedikleri parti ya da ideolojilere oy verebilmekteler ve bugüne kadar da böyle olmuştur."
- Peki Çerkesler kime oy verdi
Adapazarı, Kayseri, Düzce, Samsun, Çorum v.d. Çerkes yerleşiminin yoğun olduğu yerlerdeki oy oranlarına bakarsanız Çerkeslerin kime oy verdiğini rahatlıkla görebilirsiniz.
Milli iradeye saygı gösteriyor halkımızı gönülden selamlıyorum.
(A)Kuşba Erol
Etiketler:
seçimler ve çerkesler