NART
NART

GİRİŞ
Kullanıcı Adı

Şifre





>Üye Değilim     >Şifremi Unuttum

ETİKET BULUTU

MÜZİK ÇALAR
1
4SIMD.MP3
9
13
2

Nart Ajans Reklam

HABERLER / Cemiyet Haberleri
ADİGEY HALKI HUZURA KAVUŞMAK İSTİYOR

Adıgey Özerk Cumhuriyeti'nde 1990 yılından sonra başlayan yabancı nüfus hareketinin, zaten azınlıkta olan yerel nüfusu tehdit edici boyutlara ulaştığı kaydediliyor. Cumhuriyete diasporadan geri dönen Çerkeslerin oranı düşük derecede kalırken, başta Kürtler olmak üzere diğer halklar, tüm hızıyla bölgeye yerleşmeye çalışıyor. Özellikle Irak ve eski SSCB ülkeleri olan Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan'daki yaşam şartlarına uyum sağlayamayan Kürtler, şansını Adigey'de denemek istiyor. SSCB döneminde ülkeye giriş-çıkışlar kontrol altında tutulurken, günümüzde ülkeye giriş- çıkışlar ve konaklama serbestisi nedeniyle, Kürtler ve diğer etnik gruplar, başta Adigey olmak üzere RF'nin çeşitli bölgelerine kanunsuz olarak yerleşme imkanı buluyor. Ancak, çoğu zaman ülkeye kaçak yollarla giriş yapan göçmenler, Adıgey'e beraberlerinde büyük sorunlar da getiriyor
28-08-2007 - 5 kez okundu

.

Öte yandan, Adıgey Özerk Cumhuriyeti Devlet İstatistik Komisyonu tarafından Adıgey Ö.C.'deki demografik değişiklikleri konu alan bir etüt hazırlandı. Etütte özetle; 1993 yılından bu yana Adıgey Ö.C.'deki Çerkezlerin sayısının her yıl ortalama % 3 oranında düştüğü ve bugün ülkedeki genel nüfusun sadece % 20'sini Çerkezlerin oluşturduğu, 1993'ten itibaren günümüze kadar, ülkedeki Ermenilerin nüfusunun % 8, Kürtlerin nüfusunun ise % 25 oranında arttığı, bu sürecin kesintisiz olarak devam etmesi halinde 20 yıl içerisinde Ermeni ve Kürtler'in genel nüfus içerisindeki oranlarının % 60'a ulaşacağı hususuna dikkat çekildi.

Çerkes geleneklerine tamamen ters olan akraba ve birinci dereceden yakınları ile evlilik yapan, Kürtlerin çoğunluğu Kürtçeden başka dil bilmiyor. Eğitimsiz, modern yaşama uyum sağlayamayan Kürtler, geçimlerini daha çok Adıge ve Ermenilere ait topraklarda çiftçilik yaparak, sağlıyor ve kiraladıkları evlerde 20-25 kişi oturuyor.

Herhangi bir ülke pasaportları dahi bulunmayan, aşiret sistemine dayalı yaşamlarını terk etmekte zorluk çeken ve ülkenin sosyal koşullarına da uyumda zorluk çeken Kürtler, bölücülük yaparak, bulundukları yerde huzur bırakmıyorlar. Kanun ve yasaları çiğneyerek, gayrı-resmi yollardan ticari kazanç elde etmek isteyen bazı Kürtler de, mafya örgütlenmesine girerek, halk pazarlarını ele geçirmek amacıyla haraç topluyor. Pazarlarda birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışan Ermeni ve Kürt toplulukları arasında, zaman zaman çıkar çatışmaları da yaşanıyor. Ayrıca, halkı da PKK adına para vermeye ve yardım yapmaya zorluyorlar. Sorun yaşayan Kürtler, mafyaya başvuruyor, her ay gelirlerinden bir kısmını vererek, sorunlarının çözümü için yardım alıyor.
Feodal değer yargılarından vazgeçmeyen tutucu Kürt toplumunda kadınların hiçbir söz hakkı yok. Kız çocuklarının okutulmaması, erken yaşta okuldan alınarak, evlendirilmeleri gibi Çerkes toplumlarında hiç rastlanılmayan bir yaklaşım ve erkeğin kadın üzerinde mutlak hakimiyeti sözkonusu.

Kültür çatışması yaşayan Kürtler, yerli halkla iletişim problemi de yaşıyor. Göçlerin, konut ve işyeri kiraları ile ticari piyasadaki fiyatların artmasına ve iskan problemlerinin başlamasına sebep olduğu, ayrıca, Kürtlerin büyük bölümünün geçimlerini hırsızlık, gasp gibi yasadışı faaliyetlerle kazanmaları nedeniyle, bölgedeki suç oranının artış gösterdiği kaydediliyor.

Kürtler, sosyal statü kazanmak amacıyla kurdukları organizasyon ve derneklerin faaliyetleri ile de etkinliklerini artırmaya çalışıyorlar.

Öte yandan, Eylül 2004'te Kuzey Osetya'da gerçekleştirilen terör olayı sonrasında, Kafkasya'da RF karşıtı ülke ve grupları etkisiz hale getirebilmek amacıyla bölgedeki Ermeni ve Kürt gruplarını destekleme kararı alan RF, göç politikasını geliştirerek, Ermeni ve Kürtlerin, Krasnodar Eyaleti ile Kuzey Kafkasya'ya göç etmelerini sağlamak için çeşitli çalışmalar yürütüyor. Bu kapsamda, bölgede siyasi faaliyet yürüten Kürt organizasyonu "Ulusal Kültürel Kürt Otonomisi" ve "Ağrı Kürt Halkları Birliği" de zaman zaman RF yönetim kadroları ile temaslarda bulunmak suretiyle, Adige'de Özerk Bölge statüsü kazanma yönünde faaliyetlerini sürdürüyor.

Adige halkının gelenek, görenek ve dini inançlarına saygısızlık yapan ve yerleştikleri bölgelerde sürekli huzursuzluk çıkaran Kürtlerin faaliyetlerine karşı önlem alınmadığı taktirde, ülkede Kürtler tarafından yaratılan Yezidilik, Alevilik, Sünnilik gibi dini ve ırkçı ayrımcılıkların sonucunda kaos ortamı ile birlikte terörist hareketlerin başlamasından endişe duyuluyor. Göçlerin engellenememesi halinde, siyasi alanda da büyük sorunlarla karşılaşılabileceğinden korkuluyor. Bu nedenle, Adıge'deki üst düzey yöneticiler ile halk temsilcilerinin, başta Adıge Ö.C. parlamentosu olmak üzere RF yöneticilerine, başvuruda bulunarak, sorunlarına çözüm bulunmasını ve göçün engellenmesini talep ettikleri kaydediliyor.

Diğer taraftan, sadece Adıgeler değil, bölgede yaşayan diğer halkların da Kürtlerden rahatsızlık duymaları ve şikayet etmeleri üzerine, yönetimin, Kürtlere vize ve pasaport verilmesinde zorluk çıkardığı belirtiliyor. Son dönemde gelen Kürtlerin bir kısmı halen vatandaşlığa kabul edilmemiş durumda.


Rusya Federasyonu'na bağlı Adige Özerk Cumhuriyeti'nde, özellikle eski SSCB topraklarında yaşamış ve şimdi göç arayışı içerisinde olan Ermeni ve Kürtler gibi kimi etnik grupların yerleşme çabaları nedeniyle, Adigeler, kendi vatanlarında "azınlık" konumuna düşme tehlikesi ile karşı karşıya. Basit bir "göç olgusu" gibi görünen bu durumun gelecekte, Adigelere yönelik sosyal, politik ve ekonomik bir takım olumsuz sonuçlar doğurmasından korkuluyor. Diğer Kafkas ülkelerinde olduğu gibi Adige'de de başta RF olmak üzere dış güçler tarafından sürdürülen bölücü politikalar ve bu politikalar gereği kullanılan ve sürekli artan ayrılıkçı kukla Kürt nüfusunun bölgedeki şartları olumsuzluğa sürükleyebileceği düşünülüyor. Buna karşın, değişik etnik grupların huzur içerisinde yaşadığı Adige'de yönetim, Kürt göçü ve Kürtlerin neden olduğu sorunlara karşı gereken önlemleri almaya çalışıyor.

Yaşadığı sorunlara rağmen, bölgede birçok alanda lider konumunu sürdüren Adigey'deki sosyo-ekonomik gelişmenin, adım adım dinamik bir şekilde ilerlediği kaydediliyor. Cumhuriyetin çok renkli etnik yapısına karşın, Adigey'de yaşayan Adigeler, Ruslar, Ukraynalılar, Tatarlar, Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Almanlar, Polonyalılar ve diğer birçok halkın sahip olduğu ortak tarihi ve ruhsal birlik, cumhuriyette çağdaş etnik eşitliğin temelini oluşturuyor ve diğer bölgeler için örnek teşkil ediyor. Diğer taraftan, çağdaş gerçekler, halkların kollektif haklarına riayet için yeni çalışma yöntemleri gerektiriyor ve Kafkas halklarının birleştirici ortak noktalar aramasını ve bulmasına neden oluyor. Bölgede barış ve istikrarın sağlanabilmesi için başta Adigey olmak üzere tüm Kafkas Cumhuriyetleri'nin hukuki, siyasi, kültürel ve ekonomik değerler yönünde işbirliği yaparak, sorunlarına çözüm bulması gerekiyor.


Naciye Saraç
Global Yorum İnternet Dergisi
nsarac@globalyorum.com

Etiketler:
adigey halkı huzura kavuşmak istiyor

YORUMLAR
Yorum yapmak için giriş yapın...

MIZAGE DERGİ YÖNETİCİLERİ KAYSERİ'DE
KARAÇAY-BALKAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ 13. GENEL KURULU.
AYŞE & HAKAN EKER GELİN ALMA
ÇAĞDAŞ SANATLAR MÜZESİ'NDE MIZIKA DİNLETİSİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ CİHAN ERTOK İLE DEVAM DEDİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL KURULUNU YAPTI.
KAFKASYA UÇUŞLARI BAŞLADI
ARDA ARGUN'A LEON NİŞANI
ADİGE MİLLİ KIYAFET GÜNÜ KUTLANDI
KAFDAV YAYINCILIK ESKİŞEHİR KİTAP FUARINDA
/ 599>

EN ÇOK OKUNANLAR
Kayıtlı başka haber bulunmamaktadır