1. Kafkasya genelindeki barış ve istikrara katkıda bulunacağına kuvvetle inanılan bu ziyaretin davet ve eşgüdüm çalışmalarını üstlenen Abhazya-Dayanışma Komitesi, Türkiye Dışişleri Bakanlığı ile sürekli irtibat halinde olmuş ve her aşamada tüm bilgileri yetkililerle paylaşmıştır. Ancak, ziyaret hazırlıklarının tamamen bitirilmesi ve kamuoyumuzun bu ziyaret dolayısıyla duyduğu heyecanın doruk noktaya çıkmasının hemen sonrasında, geçerli gerekçeler olmadan ve toplumumuza kurumsal bir açıklama şansı verilmeden bu programın engellenmesi, en hafif deyimle şık olmamıştır. Tepkilerimizin temel sebeplerinden birisi budur.

2. Olayların akışı, Türkiye Dışişleri'nin Abhazya -Türkiye ilişkilerine yaklaşımının rasyonel olmadığını, tek taraflı olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Dışişleri, Abhazya'nın özellikle yakın tarihi ve de-facto durumuna neden olan olaylar hakkında, ya hiç bilgi edinmemiş veya Abhazya - Dayanışma Komitesi tarafından sunulan verileri asla dikkate almamıştır. Her iki ihtimal de dış politika uygulayıcıları açısından vahimdir. Sonuç olarak, Abhazya'nın haklarını gözardı eden Türkiye'nin, Abhazya'ya yönelik siyasi tutumu da adil değildir. Bugün karşılaşılan bu adaletsiz tutum, tarih içinde yapılmış benzer adaletsiz tutumlar gibi elbette yargılanacaktır.

3. Yapılan uygulamalar, bölgedeki barış ve istikrarı, Türkiye'nin çok yönlü, orta ve uzun vadeli ulusal çıkarlarını gözetmekten çok uzaktır.

4. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından bu yana Gürcistan'a yapılan malzeme, harp teçhizatı ve nakdi yardımlar, bu ülkenin saldırı gücünü ve arzusunu kabartmakta, sonuçta Türkiye'de akrabaları bulunan Abhazya ve Güney Osetya'yı sürekli tehdit altında tutmaktadır. Bu yaklaşımı ile Türkiye, Gürcistan hükümetinin savaşı yeniden ateşleyebilecek tehlikeli girişimlerinde caydırıcı olmak yerine, adeta teşvik edici olmaktadır. Kısacası, mevcut yaklaşım bölgede barışı sağlamaya yönelik değil, yeni savaşların başlatılmasını teşvik edecek şekildedir.

5. Türkiye Abhazya'ya ambargoyu sürdürerek en basit insani hakları dahi göz ardı etmektedir. Bir yandan Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti'ne yönelik ambargoyu kaldırmaya uğraşırken, diğer yandan Abhazya'ya yapılan ambargoyu en katı şekilde uygulamaktadır. Bu şekliyle, yabancıların Türkiye'ye karşı uygulamalarından şikayetçi olduğumuz, inandırıcılığı bulunmayan bir çifte standardı bizzat Türkiye uygulamaktadır. Bu da Türkiye Cumhuriyeti gibi büyük bir ülkeye yakışır tavır değildir.

6. Abhazya'ya yönelik ambargo ve Gürcistan yönetiminin saldırgan politikalarını cesaretlendiren yaklaşımlar, Abhazya'da yaşayan yüzlerce vatandaşımızın da hayatını tehlikeye sokmakta, bölge ile Türkiye arasında bir dostluk ve ekonomik işbirliği bağı oluşturan bu insanlarımızın, en temel haklarının çiğnenmesine yol açmaktadır.

7. Son olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin gerek iç barışını, gerek dış politikalarını, özellikle içinden geçmekte olduğumuz kritik süreçlerde zora sokmamak için her zaman sergiledikleri hassas ve yapıcı tavrı sürdüren Çerkes asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, bu olay ile adeta yok sayılmışlardır.

Vatandaşı olmaktan onur ve gurur duyduğumuz, toplumsal barışına özenle sahip çıktığımız ülkemizin, aynı zamanda bölgesel bir güç olduğuna inanıyoruz. Ancak, bu gücünü doğru politikalarla yaşama geçiremediği için itilip kakılmasını da içimize sindiremiyoruz.

Bölgesel bir güç konumunda bulunan Cumhuriyetimizin bölge sorunlarına bakış açısını, toplumsal birliktelik unsurunu koruyarak sürdürmesinde büyük ulusal yararlar görmekteyiz.

Dışişleri Bakanlığı'ndan beklentimiz, şaşırtıcı bir tavırla Türkiye ziyareti engellenen Abhazya Devlet Başkanı Sn. Sergey Bagapş'ın, Türkiye'ye ve Türk halkına duyduğu sevgi ve saygının ifadesine imkan verecek yeni bir ziyaret programının, en kısa sürede yaşama geçirilmesi için kurumlarımızla temasa geçmesidir.

Etiketler:
kaffed sn sergey bagapş ziyaretinin iptali ile ilgili açıklam