"Sayın diye söze başlamıyorum çünkü o sıfata layık değilsiniz. Gazeteciliğe nerede başladığınız, gerçekten gazeteci olup olmadığınız, yazı başlığındaki gibi polislikten gazeteciliğe geçiş yapıp yapmadığınız konusunda da fikrim yok. Ama bildiğim tek gerçek var, televizyonları gözünüzle değil başka bir yerinizle izliyorsunuz. Aksi olsaydı -Anayasa'ya, yasalara bağlı samimi insanları tenzih ederek konuşuyorum- sözünü de işitir, milyonları suçlamadığımı görürdünüz. Buna rağmen saçma yazıyı kaleme aldıysanız burada kasıt var demektir. Bu durumda, Ergenekon soruşturmasının canınızı yaktığı sonucu ortaya çıkar. Hoşçakalın gazeteci geçinen adam. Sizi sadece Nihat Genç paklar, onun güzel küfürlü nağmelerini izler hoş bir sada geçirirsiniz. Şamil Tayyar".

Bu şahsın konuşmaları, aynı toplantıda bulunan Mustafa Ünal -Zaman Gazetesi Ankara Temsilcisi- tarafından neden sert tepkiyle karşılandı? Tayyar'a soruyoruz niçin "Tamam, tamam kapatalım bu konuyu" demek zorunda kaldı? Ağzından ya da kaleminden çıkandan haberi yok galiba. Bize cevap vereceğim derken çam üstüne çam devirmekte. Eğer polislik yapsaydık, iftihar konumuz olurdu. Emniyet Teşkilatı mensupları övünç kaynağımızdır.

...

Aynı programı izleyenlerden epey tepki aldık. Bunlardan Kevser Can'ın mesajını hepsinin tercümanı olarak buraya alıyoruz:

"Sayın Burhan Ayeri. Biz Kafkasyalıları ilgilendiren bölüm beni de dehşete düşürdü. Geçenlerde başka bir yazarın daha değindiği bu konu artık rahatsızlık vermeye başladı. Biz Kafkas göçmenlerine yapılmak istenenleri gayet iyi anlıyoruz. Kürtlerle Türkler arasında kapanmaz uçurum açmayı başaranlar şimdi kafayı bize taktılar. Bu ülkeye bizler gibi bağlı, bizler gibi sadık kimler var? Çerkezler, Gürcüler bu ülkede Türkiyeliyiz diyenlere inat Türküz diyen insanlardır. Kimseyi değiştirmeye, toprak elde etmeye, örgüt kurmaya yeltenen bir halk olmadık. Bizimle oynamayı bıraksınlar artık. Bu ülkeye vefa borçlu bizlerin üzerine gelmeleri, yapmaya çalıştıklarının aksine, başlarına iş açar. Bizler bu ülkenin topraklarını, topraklarımız olarak gördük. Bu kültürü benimseyip, kabullendik. Vatansız insanlara vatan bulmaya çalışan insanlar, bizi geldiğimiz topraklara göndererek ne yapmaya çalışıyorlar? Çıkar savaşlarına bizleri karıştırmasınlar. Biz hain değiliz, koyun da değiliz, istedikleri gibi güdebilecekleri. Yeter artık, birkaç senedir dile gelmekte bu konular. Gürcülerle Çerkezler arasında uçurum yaratıp birliği bozmak için, Abhazya olaylarını ısıtıp ısıtıp önümüze koydular. Yetmedi şimdi de bu iftiralara uğruyoruz. İlla gürültü mü yapalım, bu oyunlara gelmeyeceğimizi göstermek için? Bağlılığımızı kimse yargılayamaz. Bu konular dile getirilmesin, üzerimize gelmesinler. Artık adam gibi, insan gibi yaşıyoruz bu ülkede tavuk değiliz biz".

* * *

Birgen Keşoğlu uyarısında haklı. İnanmasını istiyoruz ki, bir tıkla ya da alo demekle konu hallolurdu. Doğrusu, o sevecen bakışlardaki sihir bozulmasın deyip sözünü ettiği satırları kaleme aldık. Ayrıca Şirin Payzın'ın, editör, araştırmacı özelliği olan değerli gazeteci olduğundan şüphemiz yok. Başarı dileklerimizi yolluyoruz. Ahmet Kahraman ve Yakub Kılıç'ın, destek mesajlarına teşekkürler. Nevin Çelik'in endişelerini paylaşmaktayız. Kazım Yılmaz, 'El Kaide yok, büyük devletlerin istihbarat teşkilatları var' diyor. Doğrudur. İTÜ Maçka Kampüsü Konservatuar Atrium Binası'nda 'Srebrenica ve Bosna konulu fotoğraf sergisi' açıldı. Katliamı protesto için yapılmış müzik eşliğinde ziyaret ediyorsunuz. Pazar ve pazartesileri hariç 31 Temmuz'a kadar açık. AÇEV - Anne Çocuk Eğitim Vakfı- kuruluşunun 15. Yılını etkinliklerle kutluyor. Geride bıraktıkları hizmetler müthiş. Emeği geçen herkesi kutluyoruz.

Akşam , 13 Temmuz 2008

Etiketler:
ağzından çıkanı kulağın duymalı akşam - burhan ayeri