MÜŞERREF'İN İSTİFASI VE KAFKASYA'NIN GELECEĞİ
Müşerref'in istifası ve Kafkasya'nın geleceği
* ALİ ŞAHİN / Müşerref'in istifasını sadece Pakistan'daki iç siyasi gelişmelerle mi açıklayacağız yoksa Kafkaslar da yaşanan bir dizi gelişmenin bir parçası mı ? Bunu zaman gösterecek. Ama enerji kaynakları üzerinde hâkimiyet kurma mücadelesi Türkiye'nin de içinde yer aldığı Orta Asya, Güney Asya ve Kafkaslar gibi geniş bir coğrafyanın başını ilerleyen günlerde daha da çok ağrıtacağa benziyor.
Taraf Gazetesi - Her Taraf
21-08-2008 - 5 kez okundu
Beklenen oldu ve Pakistan Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref, çalkantılarla dolu dokuz 9 yıllık yönetimin ardından artan iç ve dış baskılara dayanamayarak bu görevinden istifa etti. Aslına bakarsanız 18 Şubat seçimlerinde Müşerref karşıtı partilerin zaferi, Müşerref için sonun başlangıcı olmuştu.
1999 yılında kendisini Genelkurmay Başkanı olarak atayan bugünkü koalisyon ortağı Nevaz Şerif hükümetini devirerek dokuz yıl sürecek bir yönetimi devralan Müşerref, 11 Eylül olaylarının ardından Amerika'nın Afganistan'ı işgali ve yürüttüğü terörle mücadele kampanyasına sağladığı koşulsuz destekle Pakistan içinde her kesimden tepki aldı. Bunun karşılığında gerçekleştirdiği askeridevrimle Pakistan demokrasisini sekteye uğratmış bir asker olmasına rağmen, ABD'nin desteğini alarak kendi yerini sağlamlaştırmayı istedi.
Müşerref, yönetimi boyunca eşine az rastlanır kimi uygulamaları da devreye soktu. Pakistan'da hem Cumhurbaşkanlığı hem de Genelkurmay Başkanlığı görevlerini aynı anda yürüten ilk lider oldu. Bu duruma müdahaleye hazırlanan yüksek mahkemenin yargıçlarını da azleden Müşerref, önündeki tüm engelleri kaldırdığını düşündü.
Ancak, 2007 yılında artan dış baskılara da dayanamayarak Genelkurmay Başkanlığı üniformasını, özenle seçtiği ve sadakatinden şüphe duymadığı General Aşfak Keyani'ye teslim etmek zorunda kaldı. Bu atamayla Pakistan ordusunun desteğini arkasına aldığını sandı. Ancak, yanıldığını anlaması için uzun süre beklemesi gerekmedi. Pakistan'da özenle seçilmiş ve maksatlı atanmış her Genelkurmay Başkanı kendini bu göreve atayanı koltuğundan etti. Tıpkı General Ziya'nın Zülfikar Ali Butto'yu, Müşerref'in Nevaz Şerifi devirmesi gibi Keyani de tarihi yanıltmadı ve azil sürecine sessiz kalmak suretiyle Müşerref'i istifaya mecbur bırakmış oldu.
DARBE SEYİR DEFTERLERİMİZ PARALEL
Pakistan'da darbenin seyir defteri enteresan biçimde Türkiye'nin darbe seyir defteri ile paralellik arzediyor. Türkiye'de her 10 yılda bir gelenekselleşmiş darbe seyrini paralel bir şekilde Pakistan'da da buluyorsunuz. Askeridarbelerin yaraları sarılıp ekonomik büyüme ve istikrar ortamı oluşur oluşmaz gelen yeni bir darbe dalgası her şeyi sil baştan altüst ediyor ve bu döngü Pakistan ve Türkiye gibi güçlü potansiyelleri olan ülkelerin gelişimini ciddi anlamda öteliyor. Bu paralellik aslında çok önemli bir gerçeği ortaya koyuyor. Bu gerçek Türkiye ve Pakistan gibi ülkelerin karşı karşıya kaldığı darbe girişimlerinin tek merkezden ve tek kalıptan çıktığı gerçeği. 1996 yılında Karaçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde Yüksek Lisans yaparken bölüm başkanımız Talat Ayşe Wizarat beni odasına çağırmış ve Türkiye'deki MGK'nın ne işe yaradığını sormuştu. O zaman MGK'nın işlevlerini kendileriyle paylaşmış ve bu soruyu niçin yönelttiklerini sormuştum. Aldığım cevap o gün için beni şaşırtmıştı ancak bugün daha anlaşılır; "Pakistan ordusu Türkiye'deki MGK'yı model alarak Pakistan siyaseti ve yönetimindeki yerini kurumsallaştırmak istiyor." Müşerref, Türkiye'den örnek aldığı MGK'yı 2004 yılında kurarak, ordusunun Pakistan siyasetindeki yerini anayasal zemine oturtmuş ve kurumsallaştırmış oldu.
PAKİSTAN ORDUSU NEDEN SESSİZ KALDI
Pakistan'ın siyasal yaşamında ordunun rolünü göz ardı etmek mümkün değil. Ancak Müşerref'in azil sürecinde Pakistan ordusu ve Genelkurmay Başkanı Keyani'nin sessiz kalmasının arkasında yatan önemli nedenler var. Bir asker olmasına ve Müşerref tarafından ilerleyen dönemde kendisine destek olma düşüncesiyle Genelkurmay Başkanı atanmış olmasına rağmen Keyani ve Pakistan ordusunun sürece ilişkin tepki vermemesinin altında Keyani'nin kişisel hesapları yatıyor.
Keyani, Müşerref'in gölgesinde bir Genelkurmay Başkanı olarak görünmek istemiyor ve gerek Pakistan'ın siyasi erkleriyle gerekse ABD ile kendi özel ilişkilerini kurmuş durumda. Siyaseten Müşerref'in olmadığı bir Pakistan Keyani'nin kendine biçtiği rolleri oynayabilmesi için en uygun sahneyi oluşturur. Bu anlamda Keyani'nin bugün önünde duran en önemli engel zayıf koalisyon hükümeti değil, kendisini Genelkurmay Başkanı olarak atayan geniş yetkilere sahip devlet başkanı Müşerref. Mevcut atmosfer Keyani'nin Pakistan'ın siyaset ve güç arenasında önünü açmak için mükemmel şartlar oluşturmuş durumda. Keyani Müşerref'in gölgesinden kurtulma sürecini profesyonelce demokrasiye olan inancına vurgu yaparak işletiyor. Müşerref'in istifasıyla birlikte Genelkurmay Başkanı Keyani'nin de ciddi anlamda rahatladığını ve Pakistan siyasetine ilerleyen dönemlerde ağırlığını koyacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
MÜŞERREF SONRASI PAKİSTAN'I NE BEKLİYOR
Müşerref sonrası Pakistan'ı bekleyen en önemli konu yeni Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusu. Mevcut koalisyon hükümeti oldukça zayıf. Her ne kadar Pakistan Müslümanlar Birliği-N (PML-N) gurubu lideri Nevaz Şerif'in adı geçiyor olsa da siyasi ihtiraslarıyla bilinen ve koalisyonun ana kanadını oluşturan Pakistan Halk Partisi (PPP) Lideri Benazir'in eşi Asıf Ali Zerdari'nin buna izin vermesi mümkün görünmüyor.
Koalisyon hükümetinin liderlik sorunu diğer önemli bir sorun. Mevcut koalisyon hükümeti yasaklı oldukları için seçimlere giremeyen iki parti lideri Nevaz Şerif ve Asıf Ali Zerdari tarafından yönlendiriliyor. Bu şartlarda uzun soluklu bir koalisyon hükümeti beklemek mümkün değil. İlerleyen günlerde gerek yeni cumhurbaşkanı seçiminde yaşanacak sorunlar, gerekse halen avuçlarında bekleyen Müşerref tarafından azledilen yüksek mahkeme yargıçlarının görevlerine iadeleri konusunda yaşanan görüş ayrılıkları, erken seçimi tetiklemesi muhtemel önemli konular.
PAKİSTAN'IN GÜVENLİK SORUNU
Pakistan'ın Kuzey Batısı'nda Taliban'a karşı sürdürülen terörle mücadele koalisyon hükümetinin en önemli sorunlarından biri. Bu savaşta Amerika'nın yanında yer alması kaçınılmaz olan zayıf koalisyon hükümetini ilerleyen süreçte sarsacak en önemli sorunlardan biri de güvenlik sorunu olacaktır.
Pakistan, Müşerref'in istifasıyla bir askeriyönetim döneminden daha kurtulmuş olabilir belki ama, parlamento dışından yönetilen koalisyon hükümetini; yeni cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi, terörle mücadele ve güvenlik, Müşerref tarafından azledilen yargıçların görevlerine iadesi, siyasi istikrarsızlık yüzünden dibe vurmuş ekonomi ve uluslararası platformda kaybedilen prestijin yeniden tesisi gibi zor bir süreç bekliyor.
Bu arada önemli bir konuda Müşerref'in güvenliği. Gerek askeriyönetimi gerekse devlet başkanlığı döneminde Müşerref ciddi hasımlar edinmiş durumda. Terörle mücadele adı altında ABD ile yakınlığından dolayı Taliban ve diğer radikal guruplar, 1999 yılında yaptığı darbe ve sürgünden dolayı Nevaz Şerif, siyasi nedenlerle görevden almadan dolayı yüksek mahkeme yargıçları ve Benazir Suikastı'ndan dolayı PPP ve Asif Ali Zerdari, Müşerref'e haddini bildirmek için fırsat kollayan odaklar. Son bir kaç yıl içerisinde çok sayıda ciddi suikast girişimine maruz kalan Müşerref'in yaşamını Pakistan'da sürdürmesi büyük risk. Müşerref'in bu riski ortadan kaldırması için en az beş sene Pakistan'dan ve Pakistan siyasetinden uzak durması eğer siyasete yönelik düşünceleri varsa bu beş seneyi hazırlık süreci olarak geçirmesi gerekir.
GÜNEY ASYA İSTİKRARSIZLAŞTIRILIYOR
Güney Asya ve Kafkaslar garip bir şekilde istikrarsızlığa doğru sürükleniyor. Afganistan'da çatışmaların dozu her geçen gün daha da artıyor. 2007 yılı, 2001 yılından bu yana süren Afganistan işgalinde en kanlı yıl oldu ve toplam 8 bin sivil yaşamını yitirdi. Güney Asya'nın en istikrarlı ülkelerinden olan ve yüzde 8'lik büyüme hızıyla göz kamaştıran Hindistan'da seri bombalar patlatılıyor ve istikrar ortamı yerini kaos ve huzursuzluğa bırakıyor. Pakistan'da siyasi istikrar her 10 yılda bir tertip edilen gelenekselmiş darbe festivalleri ve suikast zincirleri ile kurban ediliyor, iktidar nerdeyse 2-3 ayda bir el değiştirir hale geliyor. İran uluslararası baskı altında güçlü öz kaynakları ile kısmen soluk alıyor olsa da her an teyakkuz ve gerilim altında yaşam sürüyor. Türkiye'de uzun yıllardan sonra yakalanmış siyasi ve ekonomik istikrar ortamı Ergenekon ve AK Parti kapatma davalarıyla sekteye uğratılıyor. Gürcistan Türkiye için stratejik anlamda önemli bir üs ve Kafkasya'daki menfaatlere erişim için hayati önem arz eden bir ülke. Orada da bir anda kıyametler kopuyor. Bakir enerji kaynakları üzerinde hâkimiyet kurma mücadelesi Türkiye'nin de içinde yer aldığı Orta Asya, Güney Asya ve Kafkaslar gibi geniş bir coğrafyanın başını ilerleyen günlerde daha da çok ağrıtacağa benziyor.
Kısacası, Kafkaslar, Orta Asya ve Güney Asya bakir enerji kaynaklarıyla batılı güçler arasında 'Bone of Contention' (Anlaşmazlık Sebebi) diğer bir deyişle paylaşılamayan kemik durumunda. Bu kaynakların rahat bir şekilde kontrol altına alınması ve sömürülebilmesi için bölge ülkelerinin dokularıyla oynanması, siyasi hesaplaşmalar yaratılması, iç dinamiklerinin çatıştırılması şart. Çünkü; 'Kurt puslu havayı sever'.
* Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı / asahin@gasam.org.tr
Etiketler:
müşerref istifası ve kafkasya geleceği