Gelenek ve göreneklerimiz açısından da bir perişanlık ifadesi olan bu durumla ilgili ilk emirde Allah islah etsin demek isterim. Gerçeklerle hiç ilişkisi olmayan Ancak, - ben söylersem doğrudur diyerek genç dimağları yönlendirmeye çalışan senaryo yazarları yıllardır malumunuzdur. Sabahtan akşama bulanıklığın devam etmesi adına elleri klavyeden kalkmayan o 3-5 kişinin akıbetlerini yakın bir süreçte göreceğiz. Zira, toplumsal aklıselim böylesine olaylara her zaman galebe çalma erkine sahiptir. 17 senedir büyük bir sorumluluk altında çok şey yaşadım, çok şey gördüm. Hiçbir zaman toplumuma ve bireylere zarar verme düşüncesi taşımadım. Gönüllülük esasıyla ulvi bir hizmeti arkadaşlarımla sürdürmeye çalıştım. Toplumumuz nezdinde de hiçbir zaman yalnız ve sahipsiz kaldığımızı görmedim. Toplumumuzda Ata vatanımız Abhazya ile olan ilişki ve Komite faaliyetlerinin 16 yıldır dikkatle izlendiğini yakınen bilmekteyim. Bu husus komitemiz içinde de her zaman enerji kaynağı olmuştur. Ancak, aynı dili konuşamadığım ve muhakeme tarzı farklı olan bir azınlıkla sık sık karşı karşıya geldim. Sorun çözmede hiçbir başarısı olmayan böyle kişiler ile zaten herhangi bir diyaloğum da olmadı olamazdı da. Arkadaşlar, davalar kutsaldır. Bu davaları usulüne uygun ve Ata vatan politikalarına paralel sürdürürken ayakta kalabilmekte kolay bir iş değil diye düşünüyorum. Ne var ki bu çatlak sesler davaya çok şey kaybettiriyor. İsteğinize ulaşamadınız diyemiyorum. 3-5 kişi de olsanız toplumu sıkıntılı bir döneme soktunuz. Yazık değil mi Ayıp değimli mi İleride üzülmeyecekmisiniz? Evet ben ayaktayım ve olacağım. Ama dava çok şey kaybediyor. Siz beni ve temsil ettiğim organı Düzce olayı ile nasıl ilişkilendiriyorsunuz. Ve bunu Nasıl ispat ediyorsunuz? Düzce olayı ile ilgili şahsımı ve mensup olduğum kurumu nasıl itham ediyorsunuz. Şovenist davranarak neyi halledeceğinizi zannediyorsunuz. Vatandaşı olduğunuz ülkenin şartları ve yapmak istediğiniz eylem güzergahındaki hassasiyetleri göz ardı ederek ateşin sönmesini beklemeden üstüne üstlük benzin dökmeye kalkıyorsunuz. 74 yıllık ömrümde hiçbir kuruma veya bireylere hislerimle hareket ederek yaklaşmadım. Bunu inkar edemezsiniz, sizler de biliyorsunuz. Toplumumuza her zaman hizmet etmek için var oldum. Kimseyle kişisel işim olmadı, olamaz. Ayrıca hiçbir zaman ne maddi ve ne de manevi prim peşinde olmadım. Her zaman yüreğimin sesiyle hareket ettim. Düzce ile ilgili tamamen gerçek olan davranışımı açık gönüllülükle belirtmek istiyorum. Konu ile ilgili Beni çok arayan oldu. Her arayana bu olayın bu güzergahta olmasının bu sıcak ortamda yanlış olabileceğini ifade ettim. Düşüncelerimi ifade etmek de benim en doğal hakkım. Kimseyi sizin ifadeleriniz ve suçlamalarınızı kanıtlayacak şekilde muhatap olmadım. Ancak, size gelince nasıl çelişki içerisindesiniz ve nasıl konu ile ilgili bir kurumu töhmet altında bırakmak için gerçekleri görmezlikten gelerek tahrif ettiğinizi izninizle anlatayım. - 25 Ağustos Pazar akşamı bir toplantı yaptınız mı ? - Bu tarihte Abhazya'nın bağımsızlığının henüz tanınmadığı doğru mu - Bu toplantı da bütün detayları ile 3 madde de toplanan eylem planınız var mı ? Hepsi var değil mi Peki aldığınız kararların tatbik safhasına konacağı tarih 31 Ağustos değil mi Sevgili arkadaşlar, 28 Ağustos 2008 tarihli Abhazya Devlet Başkanı Sn Sergey Bagapş'ın benim yukarıda aktarmaya çalıştığım düşüncelerime de uygun düşen ve 28 Ağustos günü Sohum'a gelen Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin Gürcistan Temsilcisi John Arno ile yaptığı görüşmenin akabinde verdiği beyanatta Bizler, tarihsel gelişimin ışığında şimdi, birinci ödev olarak ülkemizin demokratik ve hukuksal devlet yapısını oluşturmak olarak görüyoruz ve devamla, sevinçli olmanın zamanı hızla geçmek ZORUNDADIR. Zaman SAKİN olmayı gerektiriyor, pragmatik çözümlerden uzak durmak gerekiyor. Diye devam ediyor. - Peki bağımsızlığın tanınmasından önce aldığınız kararı illaki diye uygulamaya koyarken, hizmet ettiğinizi zannettiğiniz Abhazya'nın, Devlet Başkanı'nın yukarıdaki ifadeleri de mi bir şey ifade etmedi sizin için? Arkadaşlar, Düzce geçmişte zaten sıkıntı yaşanan yer, kaldı ki davayı kaybedenlerin'de en yoğun yaşadığı bir bölgedir. Akıl önderleriniz bu hassasiyeti bilmiyorlarmıydı? Ama amaç başka idi. İrfan Argun�un suçlanması bu olayla çok isabetli olurdu, vurucu olurdu. Ancak, son olarak iddia ediyorum ki bu olaya mani olma adına hiçbir girişimim olmadı. Soranlara kişisel olarak gördüğüm sakıncaları izah ettim. Ama bunu yürekleri boşalmış olanların anlayabileceği bir husus değil. Uçmasını biliyorsunuz ne var ki konmasını beceremiyorsunuz. Hatalarınızı kendi elinizle etrafa dağıtmanın sizi rahatlatacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Anlayabildiniz mi Anlayabiliyormusunuz? İrfan Argun

Etiketler:
düzce araç konvoyu ile ilgili eleştirilere açık cevabımdır;