KRİZDEN ÇIKIŞIN REÇETESİNİ PUTİN VERDİ
Davos'ta en ilginç konuşmalardan birisini Rusya'nın "fiili" lideri Putin yaptı.Putin dünyanın dolara olan bağımlılıktan kurtulması gerektiğini, korumacılıktan vazgeçilmesini ve silahlanmaya son verilmesini istedi.
04-02-2009 - 5 kez okundu
Bunlar çok önemli vurgular; ama bunları Putin'in söylemesi çok anlamlı. Çünkü öyle anlaşılıyor ki, Rusya, bu krizin -Putin'in deyişiyle "kusursuz fırtınanın"- şifresini çözmüş. Evet, krizin çözümünün üç adımı var gerçekten. Birincisi yeni bir mali sistem: Yeni bir mali sistem, çok açık olarak, ilk önce "yeni" bir genel eşdeğeri yani dünya ticareti yönlendirecek bir parayı gerektirir. Bunun bir diğer anlamı da küresel mutabakattır. Şimdi Putin diyor ki; biz bu küresel mutabakatı gerçekleştirmeden bu krizi aşamayız. Zaten "küresel mutabakatın" ikinci adımı Dünya Ticaret Örgütü'nün yeniden yapılandırılmasıdır. Bu ticaretin yeniden düzenlenmesi ve yeni gümrük rejimleri demektir. Yani, sınırların ekonomik olarak "resmen" ortadan kalkması ve bunun DTÖ'nün denetiminde kurumsal yapısının oluşturulması, doğal kaynakların kullanımının ve dağıtımının yeniden düzenlenmesinin sağlanması.
Peki, Putin'in üçüncü ama en önemli vurgusu nasıl gerçekleşecek? Yani silahlanmaya son verilmesi ya da en azından silahlanma "yarışının" karşılıklı olarak aşağı çekilip buradan artan kaynakların yeni bir küresel düzen oluşturulması yönünde kullanılması çok önemli bir konu. Bu kesinlikle yeni bir 'detant" anlamına geliyor. Putin bunu söyledi; aslında söylemek zorundaydı. Çünkü 50 yıl sonra petrol zengini ülke kavramı ortadan kalkacak. Rusya bu krizden dünya ile bütünleşmesini sağlayacak adımları atarak çıkmak istiyor. Aslında bu Putin gibi bir liderin en son tercih edeceği yaklaşım. Ama mecbur; onun bu mecburiyeti bu krizi ve kriz sonrası yeniden şekillenecek dünyayı hem siyasi hem de ekonomik olarak anlamış olmasından kaynaklanıyor. Putin'in son umudu doğalgaz fiyatlarını denetlemekti; ama bu da olmadı. Rusya'nın bu konudaki çabaları Avrupa kapısından döndü. Şimdi Putin ve arkadaşlarının yapacağı tek şey var: Oligarklara dayalı "kara ekonomiyi" tasfiye edip, Rusya'yı küreselleşmenin kucağına bırakmak. Ancak tabii ki Rusya'nın önemli bir pazar, doğal kaynaklar ve ekonomik altyapı olarak da önemli bir oyuncu olduğunu, bu anlamda ellerinin altındaki gücü bilerek bunu yapacaklar.
Şimdi aralarında Türkiye'nin de bulunduğu "gelişmekte" olan ülkeler -bilmiyorum- Putin'in gördüğünü görüyor mu; görmeleri gerekir. Çünkü bir zamanların azgelişmişi şimdinin ise "gelişmekte olan ülkeleri" uzunca bir süredir çok önemli büyüme potansiyeli yakaladılar. Gelişmiş ülkelerin, kapitalizmin gemiyi azıya alıp tekelci bir yapıya ve yeniden paylaşıma doğru hızla yol aldığı yıllarda ortalama büyüme hızları yüzde 1-1,5 arasında gerçekleşmişti. Yani 1820'den Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı 1914 yılına kadar gelişmiş dünyanın büyüme ortalaması çok düşük oldu. Kapitalizm yatay olmaktan ziyade dikey bir gelişme gösterdi. Bu da otarşik yapıları ve ulus-devletleri oluşturdu. Şimdi ise küreselleşme, yatay bir büyümeyi ve dünyanın her yerinin "pazarın" bir parçası olmasını gerektiriyor. Gelişmekte olan ülkelerin şimdiki büyüme performansı, krize rağmen, 1820-1914 yılları arasında gelişmiş ülkelerin gerçekleştirdiği büyümenin çok üzerinde. Şimdi IMF, 2009'da dünya ekonomisinin 0,5 büyüyeceğini öngördü. Bu ikinci savaştan beri gerçekleşecek en düşük büyüme. Ama bu büyümeyi de krize rağmen yüzde 4-5 arasında büyüyecek olan dünyanın yoksulları sağlayacak. Davos'takilerde bunun farkında. Bu gerçeği gören Putin'in krizin çözümü için üç önemli anahtarı var: Yeni para ve mali sistem, yeni bir ticaret düzenlemesi; korumacılığın "resmen", tamamen sona ermesi ve silahlanmaya dayalı bir ekonomi yerine yoksulların ilkönce büyümesini, sonra da buralardaki gelir dağılımının düzelmesini sağlayacak küresel yeni bir piyasa mekanizmasının oluşturulması. Giddens'ın dediği gibi: "Refah devleti, küçük ya da büyük çapta olsun, daha zengin kesimlerden yoksul kesimlere kaynak aktarımını gerçekleştirememiştir. Neo liberallerin servet yaratma/damlatma (büyük işletmelere sunulan mali desteklerin zamanla küçük işletmelerin ve halkın yararına olacağı palavrası) teorisi de tam anlamıyla çökmüştür. Peki, ne yapmalı? Yeni çözümler üretmeliyiz; bir kıtlık sonrası toplum sadece ulus-devlet çerçevesine yoğunlaşmayıp küresel düzende daha fazla yer edinen toplum olacaktır." Bu çerçeve, hem kriz sonrası oluşacak yeni teorilerinin hem de yeni siyasetin temel çıkış noktası olacaktır. Yani hem devletçi uygulamalar hem de neoliberal uzlaşı çökmüştür. Bundan dolayı Davos 2009'un temel konuşmasını ve vurgusunu Putin yapmıştır. Şaşırtıcı gelecek ama bu konuşmanın yukarıda anlattığımız üç vurgusu Obama'nın değişimini de özetlemektir. Ve Putin Obama'yı, Davos'ta, Obama'dan önce anlatmayı başarmıştır.
http://www.taraf.com.tr/makale/3785.htm
Etiketler:
krizden çıkışın reçetesini putin verdi