NART
NART

GİRİŞ
Kullanıcı Adı

Şifre





>Üye Değilim     >Şifremi Unuttum

ETİKET BULUTU

MÜZİK ÇALAR
4SIMD.MP3
12
35305319 - Adige Heku 01.MP3
11
35305319 - Adige Nise 15.MP3

Nart Ajans Reklam

HABERLER / Cemiyet Haberleri

Notice: Undefined variable: db in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6

Warning: mysqli_query() expects parameter 1 to be mysqli, null given in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6
GÖNEN-MANYAS ÇERKESLERİNİN SÜRGÜNÜ

İzzet Aydemir ------------------------------ Mondros Mütarekesinin imzalandığı tarihlerde Marmara bölgesi son derecede karışıktır. Çok sayıda etnik gurubun birlikte yaşadığı yöre; kışkırtmalara, isyanlara ve her türlü anarşiye elverişlidir. Bir taraftan İngilizlerin, diğer taraftan da Milli Mücadele yanlılarına karşı tavır alan İstanbul Hükümetlerinin neden olduğu bir kargaşa vardır. İttihat ve Terakkicilere karşı bir tavır içindeki Hürriyet ve İtilaf Partisi yanlılarının da etkin oldukları bu kargaşada Çerkeslerin zarar görmemesi için İstanbul'dan Binbaşı Çerkes Sıtkı Getsev ve Mustafa Butbay nasihat heyeti olarak gönderilmişse de istenilen sonucu alamamışlardır.
29-04-2009 - kez okundu

İşte böyle bir ortamda Ege'de temeli atılan
Kuva-i Milliye çalışmalarına, Çerkes Ethem Beyin çağırışına uyup da en önce
koşanlar yöre Çerkesleridirler. Bu hususu Yunan tarihçileri de açıkça
yazmaktadırlar. Yunanlıların ilerlemesini durdurduğu gibi Anadolu'yu bir yangın gibi saran
isyanların bir bir Ethem Bey tarafından bastırılmasını takiben düzenli ordu
kuruluşuna geçildiğinde yaşanan krizler sonucu iradesi dışında da olsa Ethem
Bey'in geçiş protokolü ile Yunanlılara teslim oluşundan sonra serbest
bırakılan adamları genellikle yöredeki köylerine geri dönmüşlerdir. O ana
kadar büyük fedakarlıklar gösteren ve düşmanın karşısına ilk dikilen yöre
Çerkeslerinin aleyhinde bir hava hakim olmaya başlamıştır. Henüz
yayınlanmamış olan Ahmet Haratoka'nın anılarında da yer aldığı üzere açıktan
olmasa da Ankara'dan talimat verilmiş görüntüsü içerisinde Çerkeslere karşı
bir sindirme politikası uygulanmaktadır.

Kara Hasan ve Arnavut Çetelerinin terörü, Ahmet Anzavur'un bu mıntıkada
İstanbul Hükümeti lehine çalışmalara ve isyanlara başlamış olması, kimi
parayla kandırılarak kimi de hatır zoru Anzavur'a uyan bir kısım Çerkesin ve
Ethem yanlılarının ekseriyetini oluşturduğu, adamı olanların listelerden
çıkartıldığı, sahipsiz ve savunmasız bir çok Çerkesin listeye konulduğu,
sağlıklı olarak düzenlenmediğinde araştırmacıların mutabık bulunduğu
150'likler listesine 1924 yılında genellikle yöre insanları ve daha çok da
Çerkesler alınarak mükerreren cezalandırılmışlardır.

Lozan Antlaşmasına göre af dışı bırakılan 150'likler listesine alınan
Çerkesler için dikkate alınan gerekçelerin aynılarına ilaveten özellikle
Bulgar göçmenleri başta olmak üzere ekonomik ve sosyal yaşam düzeyi
Çerkeslerden geri olan diğer etnik kökenli köylülerin tahrikiyle ve tarihte
örneği az görülen bir uygulamayla, 150'likler listesinin düzenlenmesinden
bir yıl önce yöredeki 14 Çerkes köyündeki tüm insanlar suçlu-suçsuz,
çoluk-çocuk, yaşlı-genç ayırımı yapılmadan cebren sürgüne gönderilmişlerdir.
Üstelik Başbakan Rauf Bey ve bir çok Çerkes kökenli Paşanın varlığına
rağmen. Çerkesler adeta oyuna getirilmiş ve bazıları için ikinci, bazıları
için de üçüncü kez sürgün başlatılmıştır.

Savaştan galip çıkan Cumhuriyet Türkiye'sinin milliyetçi kadrolarından
bazılarının; Gönen, Manyas ve Bandırma'da yerleşik Çerkesleri; Afyon, Sivas,
Tokat, Urfa, Muş, Bitlis, Konya ve Malatya taraflarına dağıtarak açıktan
söylenmese bile onları asimile etmeyi amaçladıklarında bir mutabakat vardır.
Sürgün uygulamalarının ilki 18 Aralık 1922 tarihinde Gönen'in Mürüvvetler
(Çizemuğ hable) köyüne tatbik edilmiştir. Topluca sürülen bu köyle ilgili
etkin bir tepkinin olmadığı görülünce de diğer 14 Çerkes köyünün sürgün
kararnamesi 2 Mayıs 1923 tarihinde uygulamaya konulmuştur. Her ailenin ancak
bir kağnı arabasının götürebileceği kadar eşyasını alabileceği
sınırlamasıyla başlatılan sürgünde, Çerkesler mallarını yok fiyatına elden
çıkarmak zorunda bırakılmışlardır. Jandarmalar tarafından kuşatılan köylere
giriş-çıkışlar yasaklanmış, belirli alıcıların insafına bırakılan
satışlarda; normal fiyatı 200 lira olan bir çift öküz en çok 30 liradan,
koyunun çifti 7-8 liradan, en kaliteli atlar 20-25 liradan elden
çıkarılmıştır.

GÖNEN'E BAĞLI KÖYLER

VE SÜRGÜN TARİHLERİ

1- Üçpınar köyü 28 Mayıs 1923 Pazartesi

2- Muratlar köyü 5 Haziran 1923 Salı

3- Armutlu (Sızıköy) 9 Haziran 1923 C.tesi

4- Dereköy (Keçidere) 13 Haziran 1923 Çarşamba

5- Çınarlı (Keçeler) 17 Haziran 1923 C.tesi

Not: Gönen'in Çerkes köylerinden Karalarçiftliği, Bayramiç, Hacı Menteş ve
Ayvalıdere köyleri de tüm malları sattırılmış ve göçe hazır vaziyette uzun
süre bekletilmişlerdir.

MANYAS'A BAĞLI KÖYLER

VE SÜRGÜN TARİHLERİ

1- Boğazpınar (Mürüvvetler) Aralık 1922-Ocak 1923 arası

2- Kızılkilise (Kızılköy) 7 Haziran 1923

3- Yeniköy 7 Haziran 1923

4- Dümbe (Tepecik) 7 Haziran 1923

5- Ilıca (Ilıcaboğaz) 11 Haziran 1923 (Şimdi Susurluk'a bağlı)

6- Karaçallık 13 Haziran 1923

7- Bolağaç 13 Haziran 1923

8- Değirmenboğazı 21 Haziran 1923

9- Hacıosman 21 Haziran 1923

Not: Manyas İlçesine bağlı Işıklar, Hacıyakup, Süleymanlı, Durak, Çakırca,
Elkesen, Çavuşköyü, Kızık, Kulak, Eskimanyas, Tatarköyü, Haydar, Esen,
Ergili, Salur, Hamamlı, Muradiye, Geyikler köyleri de mallarını hiç fiyatına
satmış olup hazır bekletilmişlerdir.

SÜRGÜNE TEPKİ

14 Çerkes köyünün sürgünü olayına karşı, kitle hareketi olarak sayılabilecek
bir tepki olmamıştır. Nitekim Mürüvvetler köyünün göçürülmesi sırasında bir
karşı tepkinin olup olmayacağı adeta gözlemlenmiş, tepki olmayınca da diğer
köylerin göçürülmesi kararnamesi yayınlanmıştır.

Buna karşın değerli bir düşünür, yazar ve Kafkas milliyetçisi olan MEHMET
FETGEREY ŞOENU, peş peşe kaleme alıp Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunduğu
iki önemli yazı ile ferdi tepkisini ortaya koymuştur.

-Çerkes Sorunu Hakkında Türk Kamuoyu ve T.B.M.Meclisi'ne Sunu l. (18 Ağustos
1923 tarihli ve 16 sahifeden ibarettir.)

-Çerkes Sorunu Hakkında Türk Kamuoyu ve T.B.M.M'ne Sunu 2 (15 Kasım 1923
tarihli ve 20 sahifeden ibarettir.)

Çerkeslerin bu ülke için yaptıkları, Türk topraklarında Çerkes Devleti
kurmak gibi bir amaçlarının olmadığı, Çerkeslerin özellikleri, Sürgün
sırasında yaşanan ızdıraplar ve kayıplar, Meclisin ne yapması lazım geldiği
gibi oldukça geniş ve okunması, bilinmesi gereken bu sunular sonucu yaşam
boyu bir daha yayın yapmamak gibi bir cezaya çarptırıldıysa da F.Şoenu
amacına ulaşmıştır. Çerkes aydınlarının (Rauf Orbay, Hunca Ali Sait Paşa ve
diğerleri) gayretleri de eklenince sürgün olayı durdurulmuş ve bir yıl sonra
per perişan ve ellerinde bir şeyleri kalmamış durumda 14 köyün sakinleri
önemli zayiatlarla (Sadece Üçpınar köyü yollarda 45 zayiat vermiştir)
köylerine geri dönmüşlerdir. Ancak bu sefer de başka aksiliklerle
karşılaşmışlardır:

-Hacıosman köyü örneğinde olduğu gibi köylerine Bulgar göçmenleri yerleşmiş
oldukları için onları evlerinden çıkartmakta sıkıntılar çekilmiş ve evleri,
bağ-bahçeleri talan edilmiş bir manzarayla karşılaşmışlardır. Köy halkı
toplu olarak dönemeyince bir komşu köyde toplanıp sayıları çoğalınca kendi
köylerine geri gitmişlerdir.

-Dereköy örneğinde olduğu gibi geri dönenler uzunca bir süre kendi
muhtarlarını dahi seçememişler. Kaymakamlıkça atanan yöneticiler tarafından
idare edilmişlerdir. Ayrıca kendi düğünlerini milli

oyunları ve mızıka ile yapamamışlardır. Girişimde bulunanların mızıkaları
parçalanmış ve "Burası Rusya değil" diyerek düğünleri dağıtılmıştır.

SÜRGÜNDEN ÜÇPINAR VE

DEREKÖY'ÜN ÖYKÜLERİ

Sürgün söylentileri başladıktan kısa süre sonra köy Jandarmalar tarafından
kuşatılır ve tüm çevre köyleri ile irtibatları kesilir, acele toparlanmaları
talimatı verilir. Geceden götürebilecekleri eşyalarını tamamlayan köylüler
eşyalarını arabalarına veya hayvanlara yüklerler. Sabahın erken saatinde
hayvanlar ve insanlar karışık bir şekilde konvoyla köyden çıkarlar ve
Edincek'e kadar gidilir. Burada verilen molada erkekler, çocuklar ve
kadınlar ayrı ayrı öbekler halinde toplandıktan sonra tümüne diz çöktürülür
ve uzun süre bekletilir. Mola sırasında, tuvalet ihtiyaçlarının görülmesi
bile Jandarma gözetiminde olabilmiştir.

Bir süre sonra gelen bir habercinin ilgililerle görüşmesini takiben konvoy
tekrar yola koyulur ve Bandırma'ya kadar gidilir. Burada insanlar ve
hayvanlar karışık bir vaziyette vagonlara doldurulup Balıkesir üzerinden
Afyon'a ulaşılır.

Afyon'da üç ay kalınır ve sonuçta tüm hayvanların satılması talimatlanır ve
gereği yapılır. Oradan başlayan yolculuk önce Ulukışla'da iki ay molayla,
sonra da Niğde de bir ay mola verilerek kesilir ve nihayet bir kısmı BOR'da
bırakılır, geri kalanlar Malatya'ya gönderilirler. Geri dönüş daha iyi
koşullarda olmaz. Nitekim Hatko ailesi örneğinde olduğu gibi yaya olarak
geri dönenler de olur. Giderken de gelirken de bir hayli insan ölür ve onlar
da öldükleri yerlere gömülürler.

Dereköylülerin sürgünü sırasında da ancak bir kağnının alabileceği eşya
yanlarına alabilecekleri kendilerine tebliğ edilir. Hareket zamanı belli
değildir. Jandarma denetimindeki köyde adeta bir bit pazarı kurulmuştur.
Mallar yok fiyatına satılır ve nihayet 13 Haziran 1923 tarihinde yolculuk
başlar.

Komşu nahiye Sarıköy'e geldiklerinde nahiye halkı yollara çıkıp Çerkeslerle
alay etmeye başlarlar. Bunun üzerine Thamateler gençlere talimat verir ve
tüm gençler en güzel elbiselerini giyerler ve içleri kan ağlarken Sarıköy
mızıka çalınıp düğün yapılarak geçilir. Bundan sonra Sarıköylüler "Bu
Çerkeslerle başedilmez, ölüme bile düğün yaparak gidiyorlar" demek zorunda
kalırlar.

İki gün yolculuktan sonra Bandırma'ya varılır. Burada hayvan nakil
vagonlarına doldurularak önce Afyon'a sonra da Konya'ya götürülürler. Birkaç
ay burada kalırlar ve nihayet Niğde'ye götürülürler ve burada çok yoksul bir
yaşamla bir yıllarını doldururlar. Daha perişan bir halde de yakılmış ve
yıkılmış köylerine geri dönerler.

Köyler topluca sürgüne gönderilirken, ayırım yapılmadığı için izinli
askerler, Kurtuluş Savaşı şehitlerinin ve gazilerinin eş ve çocukları, asker
aileleri gibi çok sayıda insanın itirazları ve hak arama istemleri
dinlenilmediği için sonradan durumları anlaşılınca serbest bırakılmışlarsa
da bin bir ızdırabı yaşamak zorunda bırakılırlar ve döndüklerinde de mal
varlıkları kalmayan fakir insanlar durumuna düşerler.

Bu gün aynı köylerde yaşayan ve sürgün olayını çocukken yaşamış olan
yaşlılar mevcuttur. Ne var ki olayları anlatmaktan ve yazılmasına katkıda
bulunmaktan adeta çekinmektedirler. Kendilerine sebebi sorulduğunda
verdikleri cevaplar birbirine benzemektedir ve özetle şöyledir: "Sizler
şanslı ve rahat nesillersiniz. Yüce Tanrımız bizim çektiklerimizi hiç
kimseye yaşatmasın. Jandarma dipçiği nedir bilmeyenlerin bizi anlaması
oldukça zordur. Lütfen mazur görün..."

[Bu yazı Sn. İzzet Aydemir'in gönderdiği belge ve yazılardan kısaltılarak
hazırlanmıştır.]

____________________________

http://www.gonenkafkasdernegi.com

Etiketler:
gönen-manyas çerkeslerinin sürgünü

YORUMLAR
Yorum yapmak için giriş yapın...

MIZAGE DERGİ YÖNETİCİLERİ KAYSERİ'DE
KARAÇAY-BALKAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ 13. GENEL KURULU.
AYŞE & HAKAN EKER GELİN ALMA
ÇAĞDAŞ SANATLAR MÜZESİ'NDE MIZIKA DİNLETİSİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ CİHAN ERTOK İLE DEVAM DEDİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL KURULUNU YAPTI.
KAFKASYA UÇUŞLARI BAŞLADI
ARDA ARGUN'A LEON NİŞANI
ADİGE MİLLİ KIYAFET GÜNÜ KUTLANDI
KAFDAV YAYINCILIK ESKİŞEHİR KİTAP FUARINDA
/ 599>

EN ÇOK OKUNANLAR
Kayıtlı başka haber bulunmamaktadır