NART
NART

GİRİŞ
Kullanıcı Adı

Şifre





>Üye Değilim     >Şifremi Unuttum

ETİKET BULUTU

MÜZİK ÇALAR
4WORED3.MP3
35305319 - Adige Nise 15.MP3
13
35305319 - Adige Heku 01.MP3
1

Nart Ajans Reklam

HABERLER / Cemiyet Haberleri
TANRI'NIN ÇORBASINI İÇENLERİN ÖYKÜSÜ

Diğerlerinden farklı özellikler taşısa da Kürtler, Aleviler ve Süryaniler gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında uygulanan Türkleştirme polikasından etkilenen bir etnik topluluk daha var. Recep Genel, onların öyküsünü romanlaştırdı.Kitaba adını veren "Tanrı'nın çorbasını İçmiştik" (Tham Yi Hıanthupsim Deefat) cümlesi Çerkesçe yakılmış Sarıkamış ağıtından bir mısra. 1914 yılında padişah Sancak- ı Şerif'i çıkartıp cihat ilan edince, 1864 Büyük Çerkes Sürgünü'nde anavatanları Kafkasya'yı terk etmek zorunda kalıp Anadolu'da Kayseri'nin Uzunyayla'sına yerleşmiş Çerkes de Kutsal Savaş için Kafkas Alaylarına katılıp cepheye gitmişlerdi.
04-12-2009 - 5 kez okundu

Keskin Arap kılıçlarının, Rus silahlarının, İngilizler başta olmak üzere emparyalist ölüm makinelerinin hedefinde kaldıkları yetmezmiş soğuk ve sıcakla imtihan edilen Osmanlı Yiğitlerinden bir kısmını da onlar teşkil ediyordu.

Gazeteci-yazar Recep Genel'in İthaki Yayınevi tarafından yayınlanan "Tanrı'nın Çorbasını İçmiştik" adlı ikinci romanı o yılları değil ama o yılların acıları dinmeden yaşanan daha sonraki zaman dilimini kapsıyor.

Anadolu'da asilimasyon politikaları

Zaman, "Jandarmayı hükümeti üstünüze salarım" tehdidinin Anadolu'da geçerli akçe olduğu ve kimilerinin işlerini kolaylaştırdığı, kimilerinin hayatını zehir ettiği günleri.

1930 yıllarda Kayseri'de başlayıp İstanbul'a uzanan öykü çerçevesinde Türk olmayan unsurlara yönelik bir asimilasyon politikası olduğu savunuluyor ve bu politikaların "Türkçe Konuş Vatandaş" kampanyaları ile de desteklendiğine dikkat çekiliyor. Söz konusu politikanın eleştirildiği romanda Çerkeslerin, Kürtlerin, Ermenilerin, Rumların gözünden genç cumhuriyete yönelik bir sorgulama söz konusu.

Gazeteci-yazar Recep Genel, roman kahramanları için, "Balkanlarda, Çanakkale'de, Sarıkamış'ta Yemen'de, Trablusgarp'da ve son olarak Kurtuluş Savaşı'nda Anadolu insanı ile omuz omuza savaştılar, Cumhuriyeti birlikte kurdular. Ne olduysa ondan sonra oldu. Okulları,gazeteleri, dernekleri kapatıldı. Dilleri yasaklandı. İsimleri, soy isimleri Türkleştirildi. Bazen "Kafkas Türkleri", bazen "Moskof Tohumu" oldukları ileri sürüldü" diyor.

Roman yer yer servetlerin el değişimine iğnemeler yaparak, dönemin politik atmosferini resmetmenin yanı sıra fallar, büyüler ve gelenekler kıskacındaki taşra yaşamın özelliklerni okura hissettiriyor.

Recep Genel eserindeki kahramanı da; "İstanbul'dan ayrıldığı andan başlayarak, sadece Hattu Aslen'di. Ve Hattu Aslen, İstanbul nedir bilmezdi. İstanbul'u sadece Aslan Güzelyurt görmüştü. Bir bedende iki ruh taşıyordu" diye özetliyor.

Roman karakteri Aslan Güzelyurt ne zaman İstanbul'dan ayrılmak istese, acıya boğuluyor, öksüzleşiyor. Ne zaman ki onu taşıyan araç Pazarören'den çıkıp Pınarbaşı'na doğru yol alsa, Hattu Aslen'in içini özlem basıyor, kalbi yerinden fırlayacakmış gibi oluyor ve kapılarının önüne ulaşıncaya kadar yerlerini ezbere bildiği her değirmenin, her iğdenin, her söğüdün izini sürüyordu. Ve Uzunyayla'da, her ne kadar kendisini buraya ait hissetmese de burada Hattu Aslen olmak, o kabul etsin ya da etmesin Aslan Güzelyurt olmaktan daha iyiydi" sözleri ile Türkiye'de azınlık olmanın ağırlığını dile getiriyordu.

Yazar, Kayseri Pınarbaşılı ve Çerkes

Eserinde, "Çerkesler, bir taraftan sürgünde yaşamanın acıları ile boğuşurlarken, diğer yandan yeni yurtlarının bir parçassı olarak kabul edilmek için çaba harcıyorlardı" diyen 1968 Kayseri-Pınarbaşı doğumlu yazar aslında kendi doğup büyüdüğü toprakların ve halkının öyküsünü kendi gözünden yansıtıyor.

İstanbul Üniversitesi Iletişim Fakültesi mezunu olan yazar, eserinde kimi isimleri Çerkesçe olarak kullanıyor, romanın sonunda bu isimlerin anlamlarını içeren küçük bir de sözlük var.

Genel, 1992'de politik nedenlerle bir yıl cezaevinde kaldı. 1993 yılında Gençliğin Sesi Dergisi Yayın Yönetmeni olarak gazeteciliğe başlayan Recep Genel, çeşitli yayın organlarında yayın yönetmeni, yazıişleri müdürü, editör olarak görev aldı. İmzalı, imzasız çok sayıda haberi, makalesi yayımlanan yazar halen gazeteciliğe devam ediyor.

2008'de yayımlanan "Bilmiyorumkadın" (Scala Yayınları) ile okurların ve edebiyat çevrelerinin dikkatini çekmişti. .

Yazar, Bilmiyorumkadın'da 90'lı yıllarda yaşanan politik karmaşanın, çatışmaların orta yerinde kendi açmazlarını, geçmişten gelen acılarını bir girdap gibi yanında taşıyan insanların hayata tutunma mücadelesini Behiye ve Talat'ın 'olmaz', 'onmaz' aşklarını olayların merkezine koyarak anlatıyordu.

(Haber 7)

Etiketler:
tanrı çorbasını içenlerin öyküsü

YORUMLAR
Yorum yapmak için giriş yapın...

MIZAGE DERGİ YÖNETİCİLERİ KAYSERİ'DE
KARAÇAY-BALKAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ 13. GENEL KURULU.
AYŞE & HAKAN EKER GELİN ALMA
ÇAĞDAŞ SANATLAR MÜZESİ'NDE MIZIKA DİNLETİSİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ CİHAN ERTOK İLE DEVAM DEDİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL KURULUNU YAPTI.
KAFKASYA UÇUŞLARI BAŞLADI
ARDA ARGUN'A LEON NİŞANI
ADİGE MİLLİ KIYAFET GÜNÜ KUTLANDI
KAFDAV YAYINCILIK ESKİŞEHİR KİTAP FUARINDA
/ 599>

EN ÇOK OKUNANLAR
Kayıtlı başka haber bulunmamaktadır