NART
NART

GİRİŞ
Kullanıcı Adı

Şifre





>Üye Değilim     >Şifremi Unuttum

ETİKET BULUTU

MÜZİK ÇALAR
10
2
3
4WORED1.MP3
4-5-6-7

Nart Ajans Reklam

HABERLER / Cemiyet Haberleri

Notice: Undefined variable: db in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6

Warning: mysqli_query() expects parameter 1 to be mysqli, null given in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6
Хьэт жегъэ1э! (H'A

"Bana Çerkesliği tek cümlede anlatabilir misin Abidin?" "Tabii ki: Bugün yefen sonrası, kaşenimle şeşen oynadık." Yaşasın. Bizim köyde vakt-i zamanında kaşen de, şeşen de, yefen de xabze dahilinde olurdu. Yani onların da kendilerine has kuralları, çerçeveleri vardı. Şimdi ise onların xabzeleri yok, xabze onlardan ibaret.
07-08-2010 - kez okundu

"Bana Çerkesliği tek cümlede anlatabilir misin Abidin?"
"Tabii ki: Bugün yefen sonrası, kaşenimle şeşen oynadık."

Yaşasın.

Bizim köyde vakt-i zamanında kaşen de, şeşen de, yefen de xabze dahilinde olurdu. Yani onların da kendilerine has kuralları, çerçeveleri vardı.

Şimdi ise onların xabzeleri yok, xabze onlardan ibaret.

Büyük ama kocaman ama çok büyük yüklerden kurtulduk, değil mi
Yozlaşmanın, basitleşmenin, yok oluşun, nezaketle iç içe yeşermiş ve bugünlere gelmeyi başarmış Çerkes kültüründen uzaklaşmanın; kısacası ve amiyane tabiriyle attan inip eşeğe binişimizin en büyük ispatı düğünlerimizde şüphesiz.

Cegu ortamlarını seyrettikçe mesela... Neler mi görüyoruz?
Sırada sigara içen, laubali tavırlar sergileyen gençler.
Dans etmemesine rağmen en ön sırada bekleyip nezaketten uzak tavırlarla çevreye göz süzen genç kızlar.
Yeni figürler icat edip oyun sırasında kızın beline sarılan, ona arkasını dönen erkekler; dansta erkek figürü yapan kızlar.
Ayakkabılarını ve hatta çoraplarını çıkartıp piste atlayıverenler...

Saymakla bitmez.

Elbet xabze hocası değilim. Kimseyi eleştirdiğim de yok. Hoş, eleştirmek kötü müdür? Değildir. Ama bilirim, katlanamayız.
Hepimiz en asiliz. Hepimiz en bilgeyiz.
Bunların farkındayım.

Ben bu "yozlaşmanın sebeplerinden birinin" üzerinde duracağım.

İşin büyük kısmı thamadelerde bitiyor, benim penceremden bakıldığında...
Eskiden cegu ortamında baş köşede beklerdi thamadeler, cemiyet dağılana kadar. Bir süre dansla eşlik ederlerdi gençlere, sonra ise köşeye çekilirlerdi. Herhangi bir yanlış davranışta devreye girer, durumun düzeltilmesini sağlarlardı. Xabzeye aykırı davranılmasına mahal vermezlerdi. Ortamdaki her genç, onların sözüne değer verir, ayıplamalarından ölesiye çekinirdi.

Şimdi?

"Artık o xabzeler kalmadı." diyorlar thamadelerimiz, hep bir ağızdan.
Gördükleri yanlışlara müdahale etmiyorlar. Müdahale etmeye gerek görmüyorlar.
"Bilmez onlar, gençler daha." diyorlar; öğretmenin kendi görevleri olduğunu düşünmez ya da umursamaksızın.
"Ortam çoluk çocuğa kaldı." Deyip küskün bir edayla odalarına çekiliyorlar, "ortamı çoluk çocuğa bırakmamak için gidip orada bulunmaları gerektiği"ni düşünmeksizin.
Ya da öylesi daha kolaylarına geldiği için...

Bir ihtimalle: belki de saygı görmeyeceklerinden çekindikleri,
Kısacası yine dönüp dolaşıp:
Gençlere kendi elleriyle verdikleri eğitimden bir türlü emin olamadıkları, buna güvenemedikleri için.

Kısır döngü, değil mi

"Sen" eğitip büyütüyorsun.
Ama saygısına,
Yine "sen" güvenmiyorsun.
Ona Çerkesliği "sen" öğretiyorsun,
Ama Çerkesliğinin azlığını, sığlığını;
Bizzat kendin onaylıyorsun.

Lakin:
Bunları düzeltmek için ise hiçbir şey yapmıyorsun.
Odana çekilmeyi tercih ediyorsun.

Velhasılı:
İş büyüklerimizde bitiyor. Elimizi tutup bizi doğruya götürmesi gerekenler onlar.
Bize anlatması, öğretmesi, gerektiğinde azarlaması ve kulağımızı çekmesi, doğruyu bizzat göstermesi, uygulatması gerekenler onlar.
Önümüze geçip "Haydi gelin!" demesi gerekenler onlar.
"Хьэт жегъэ1э!" (H'at jegha'a!)* demesi gerekenler onlar!
Bizimle zaman geçirmeye önem vermesi, thamade olarak yanımızda bulunması, Çerkesliği ve xabzeyi en doğru şekliyle bize özümsetmesi gerekenler onlar.

Maalesef aile içerisinde çocuğu sevmekle bitmiyor iş. Biz topluma önem veren bir milletiz. Çocuklarımızı, gençlerimizi topluma hazırlamamız lazım.
Eskiden çocuklarımız zaten toplum içerisinde büyüyordu. Dolayısıyla zor olmuyordu adaptasyonları. Artık öyle değil malum. Özel bir emek gerekiyor çocuklarımıza, gençlerimize Adıge toplumunu ve xabze'yi öğretmek için. Bu konu ise, tembelliğimize ya da umursamazlığımıza feda edemeyeceğimiz kadar önemli ve acil.

Ha, diyeceksiniz ki "Bağcının hiç mi suçu yok?"
Yani biz gençlerin...
Elbet var.
Örneğin umursamazlığımız, sıkılganlığımız, tez canlılığımız, dik kafalılığımız vesaire...
Ve en önemlisi de, artık yaşadığımız şehirlerde bizim için xabze ve Adıge yaşayışından çok daha cazip bir çok seçeneğin olması. Sinemalar, tiyatrolar, kafeler, farklı kitaplar, farklı arkadaşlar...

Ama unutulmamalı ki bize daha doğduğumuz andan itibaren, sahip olduğumuz birikim ve kişiliği büyük oranda yükleyenler büyüklerimiz.
Dolayısıyla biz işin son hali isek, onlar başlangıcı.
Biz binaysak,
Onlar temel...

Elbet bir çok büyüğümüz var kültürüne emek veren, bilgisini ve görgüsünü gençlerden esirgemeyen. Ama maalesef çoğunluk yukarıda eleştirilen türden olsa gerek ki, bugün bu haldeyiz.
Geriye kalan ise, büyüklerimizi bizim zorlamamız galiba; öğrenmek için. Derlemek için. Saklamak ve hafızalara almak için. Yanımızda bulunmaları için. Yanlarında olabilmemiz için...

"Hadi öğret bana!" demek. "Hadi büyüğüm, anlat bana. Gel, lütfen şu düğünün kıyısında dur. Bizi onurlandır. Bize yanlışlarımızı anlat. Bize öğret!"

Belki o zaman aşarlar, görmekten korktukları saygısızlığa karşı olan çekingenliklerini.
Belki o zaman gurur duyarak gelir ve başımızda dururlar.
Belki o zaman "Bunu böyle yaparsanız daha doğru olur." derler.

Ne dersiniz? Her cemiyetimizde bir büyüğümüz olsa yanı başımızda?
Onu onurlandırsak, o da cemiyetimizi onurlandırsa... Ona gerçekten ihtiyacımız olduğunu anlatsak, hissettirsek?
Onu davet etsek gelmediğinde?
Başköşeyi sahibine ayırsak
Ve bir Nart thamadesi göz kulak olsa bizlere?

Daha emin olmaz mıyız her şeyden?
Daha güçlü adımlar atmaz mıyız?
Daha direngen kılmaz mı bu bizi?

"Хьэт жегъэ1э!" dese biri,
"H'at" olmaz mıyız yeniden?

Tha bize ak sakallı ihtiyarlarımızı, güler yüzlü nenelerimizi bağışlasın.
Onlara gereken değeri verelim ki, hayat da bize değer versin.


Ştım Münteha Jan Gülsu


*H'at - Hatti'ler... "H'at jegha'a!" deyimi "Hat'ın gücünü göster!"demektir ve Adıgeler arasında halen kullanılır.

Etiketler:
Хьэт жегъэ1э! h

YORUMLAR
Yorum yapmak için giriş yapın...

MIZAGE DERGİ YÖNETİCİLERİ KAYSERİ'DE
KARAÇAY-BALKAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ 13. GENEL KURULU.
AYŞE & HAKAN EKER GELİN ALMA
ÇAĞDAŞ SANATLAR MÜZESİ'NDE MIZIKA DİNLETİSİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ CİHAN ERTOK İLE DEVAM DEDİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL KURULUNU YAPTI.
KAFKASYA UÇUŞLARI BAŞLADI
ARDA ARGUN'A LEON NİŞANI
ADİGE MİLLİ KIYAFET GÜNÜ KUTLANDI
KAFDAV YAYINCILIK ESKİŞEHİR KİTAP FUARINDA
/ 599>

EN ÇOK OKUNANLAR
Kayıtlı başka haber bulunmamaktadır