ÇERKES HAKLARI İNİSİYATİFİ VESİLESİYLE...
İmparatorluk bakiyesi bir ülkenin vatandaşlarının farklı kimliklere sahip olması kadar doğal bir şey yoktur.
Bu gerçeği kabullenmeyerek, 80 yıl süreyle vatandaşlarına tek kimlik dayatan oligarşik cumhuriyet 21. yüzyılın başına geldiğimizde artık iflas etmiş, paradigması çökmüştür.
Varlığını devam ettirebilmesinin ön şartı ise tüm kimliklere saygılı olmak ve devletle halk arasında oluşan fay hattını yok etmektir.
Bunun da yolu elbette ki demokratikleşmedir.
***
20-02-2011 - 5 kez okundu
Bilindiği gibi mevcut iktidarın birkaç yıl önce cesaretle başlattığı "demokratik açılım" süreci "sistemin direnmesi" sonucu askıya alınmıştı.
Oysa coğrafyamızdaki toplumsal dalgalanmalar da dikkate alındığında, devletin demokrasiyi hayatın tüm alanlarına hakim kılmaktan başka bir seçeneğinin olmadığı ortadadır.
Dolayısıyla, yarım kalan demokratik açılım sürecinin maksadına uygun bir şekilde tamamlanması için çalışmak bu ülkeyi seven herkesin görevidir.
***
Açılım sürecine "kimliğini vitrine çıkartmadan" objektif bir katkı sağlamaya özen gösteren Çerkes toplumu, devletin takındığı Çerkesleri yok sayan tavırlarla hayal kırıklığına uğramış, objektif tutumunun aleyhine sonuçlar verdiğini görerek artık bundan vazgeçmiştir.
Şimdi Çerkesler, bu sürece verebilecekleri en önemli katkının, öncelikle kendi hak ve özgürlüklerini takip etmek olduğu hususunda hemfikirdirler.
***
Bu son analizi yapan Çerkesler, devletin, kimliklerinin, dil ve kültürlerinin yaşatılıp geliştirilebileceği şartları sağlamasını; sorun ve taleplerini ilk ağızdan dinleyerek çözümler üretmesini istiyorlar.
Bu bağlamda,
- Öncelikle 12 Eylül askeri anayasasının değiştirilmesini ve buna bağlı olarak mevcut vatandaşlık tanımının revize edilmesini,
- Anayasa'nın 42. Maddesinin ilgasını ve isteyen herkese anaokulundan üniversiteye kadar her aşamada anadili öğretimi ve eğitimi alma imkanının devletçe sağlanmasını,
- Anadilde, sesli, görsel ve basılı yayın yapmanın önündeki tüm yasakların kaldırılmasını,
- Devletin, sadece seçilmiş bir kaç yerel dil için değil, bütün yerel diller için ulusal düzeyde yayın yapan bir radyo istasyonu ile bir televizyon kanalını faaliyete geçirmesini ve 7 gün 24 saat açık tutulmasını talep ediyorlar.
***
Detaylarını yan sütunlarda okuyabileceğiniz gibi, Çerkes halkı şimdi bu toplumsal haklarının peşinde ve "demokratik kitle eylemleri" ile sesini Ankara'ya duyurmaya hazırlanıyor.
Bu maksatla geçtiğimiz günlerde bir araya gelen farklı dünya görüşlerinden bir grup aktivist "Çerkes Hakları İnisiyatifi"ni oluşturdu. İnisiyatif tek bir hususa odaklanmış durumda: Bugüne kadar "görmezden gelinen" Çerkes halkını artık "görünür kılmak!"
Bu maksatla Ankara'da büyük bir Çerkes yürüyüşü organize etmek için çalışıyorlar.
13 Mart 2011 tarihinde Ankara'da, Türkiye'nin her tarafından katılımlarla gerçekleştirilecek bu yürüyüş saat 14.00'da Sıhhıye meydanından başlayıp, Kızılay Güvenpark'ta yapılacak basın açıklamasıyla sona erecek. Basın açıklamasında asimilasyona dur denilip, hükümetten yarım bırakılan açılım projesinin genişletilerek sürdürülmesi istenecek.
***
Bu Çerkesler açısından bir ilk.
Böyle bir yürüyüş, bu içerikle ilk defa yapılıyor.
Çerkesler daha önce Çeçenya ve Abhazya için sokağa çıkmışlardı ama ilk defa kendi dil ve kültürleri için sokağa çıkacaklar.
Kısacası, bu tarihi yürüyüş "Çerkes olarak kalmak istiyorum" diyenlerin yürüyüşü olacak.
Haydi !
Çocuklarının Çerkes kalmasını, Çerkesce konuşmasını ve kültürünü bilmesini isteyen herkes 13 Mart günü saat 14'00'da Sıhhıye meydanına...
Gün bugündür; yarın çok geç olabilir.
Etiketler:
çerkes hakları inisiyatifi vesilesiyle