TARİHİN EN BÜYÜK SOYKIRIMLARINDAN BİRİ



O zaman şimdi biz de Sayın Bardakçı'ya biraz tarih dersi verelim; evet Çerkesler 19. yüzyılın ikinci yarısında Rus Çarının kılıcından kaçmak z orunda kalmışlardır ama önce bu noktaya nasıl geldiklerine bir bakalım.

O öve öve bitiremediğiniz Büyük Osmanlı, önce dini de kullanarak destek vaadiyle Çerkesleri, Ruslara karşı ayaklandırmış, ama ardından Balkanlardan Afrika'ya kadar birçok cephede açtığı savaşlar nedeniyle Çerkesleri yalnız bırakmıştır.

Buna rağmen direnen Çerkesler, Ruslar tarafından zorla gemilere bindirilerek Karadeniz'de kaderlerine terk edilmiş, göçe zorlanan 3 milyon Çerkesten yarıya yakını ölmüştür.

Kimse dile getirmese de dünyanın gördüğü en büyük soykırımlardan biri de asıl budur. O Büyük Osmanlı ise utancından ve başka çaresi olmadığından Çerkesleri kabul etmek zorunda kalmıştır. Ama kabul ederken de kullanmayı iyi bilmiş, bir kısmını Sivas, Kayseri Kahramanmaraş hattına yerleştirip birinci tampon, bir kısmını Düzce, Sakarya, Eskişehir, Balıkesir hattına yerleştirip ikinci bir tampon, diğerlerini de Balkanlara yerleştirip üçüncü bir tampon yapmıştır.



NANKÖR DEMEK NANKÖRLÜKTÜR



Ama Çerkesler gittikleri her yerde olduğu gibi Osmanlı'da da yaşadıkları devleti kendi devletleri kabul etmiş ve O'nun için savaşmıştır. Nitekim, Osmanlı Devleti, Balkan Savaşlarını kaybettiğine, bu ülkelerin ilk şartı topraklarına yerleştirilen Çerkeslerin göç ettirilmesi olmuştur. İkinci kez göçe zorlanan Çerkesler, bu kez Osmanlı Devleti tarafından Suriye 'ye, hatta bugünkü İsrail'e kadar gönderilmiştir.

Sayın Bardakçı yazısında, Çerkeslerin cumhurbaşkanı ve başbakan bile olduğunu anlatarak, "Kimliğimiz eziliyor" gibi sözlerin nankörlük olduğundan da dem vuruyor. Çerkesler, hem Osmanlı hem de Cumhuriyet döneminde bu devleti kendi devleti olarak kabul etmiş ve hiçbir zaman "Nankörlük" yapmadan O'nun için çalışmıştır. Bunun sonucunda da bir Çerkes'in cumhurbaşkanı ve başbakan olması gayet doğaldır. Asıl Çerkeslere nankör demek nankörlüktür.



HAİN ÇERKESLER



Sayın Bardakçı, genç neslin ana dilini bilmemesini de kendi ayıpları olarak buyurmuş. Bunun da nedenlerine bir bakalım. Kurtuluş Savaşı'nın temelinde de bir avuç Çerkes vardır. Ethem Bey ve arkadaşlarının savaşın ilk dönemlerinde bu ülke için yaptıklarını ve bastırdıkları isyanları kimse inkar edemez.

İç çekişmeler sonucu "Hain" ilan edilince, savaş içinde savaşmamak ve kurtuluş mücadelesini baltalamamak için, tek bir kurşun bile sıkmadan emrindeki tüm güçleri dağıtıp, ülkeyi terk etmiştir. Ne acıdır ki, o ana kadar Ethem Bey olan adı, "Hain" ilan edilmesiyle birden Çerkes Ethem'e dönüşmüş ve bu hainlik yaftası tüm Çerkeslere yapıştırılmıştır. Bunun sonucunda ise batıdaki birçok Çerkes bir kez daha Anadolu'nun içlerine sürülmüştür.

Oysa o Ethem Bey, Kurtuluş mücadelesine başladığında, bu mücadeleye destek vermeyen birçok Çerkes'i, sorgusuz sualsiz asmıştır. Yani bu ülkenin bağımsızlık mücadelesini kendi halkından üstün tutmuştur.

O hainlik yaftası ise Çerkeslerin yakasından hiç çıkmamıştır. Özellikle tek parti dönemindeki baskıları ve sindirme politikalarını sadece yaşayanlar bilir. Tarih kitaplarındaki "Hain Çerkes Ethem", Çerkes çocuklarını tarih derslerinde hep sıraların altına sokmuş, uzun yıllar kimliklerini saklamak zorunda kalan Çerkesler, dillerini ve kültürlerini unutmaya zorlanarak asimile edilmişlerdir.



HAİNLİK YAFTASININ AICISINI EN İYİ SİZ BİLİRSİNİZ



Aslında, bu "Hainlik" yaftasının verdiği acıyı en iyi bilenlerden biri de babasına da aynı yafta yapıştırılan Sayın Bardakçı'dır. Bu tarihsel gerçekleri, "Gazete köşelerinin tarihçileri" bilmez ama akademisyen tarihçiler çok iyi bilir.



Atıfete gelince; Türkiye Çerkeslere asırlar boyu atıfet göstermemiş, aksine kullanmıştır. Buna rağmen Çerkesler Türkiye'ye atıfet göstermiştir. Sayın Bardakçı, kimsenin kendisini buralı hissetmeme gibi bir sorunu da yok. Sen ne kadar bu ülkenin vatandaşıysan, ben de o kadar vatandaşıyım. Şunu iyi bilin ki; bu ülkede yaşayan her Çerkes, en az senin kadar ülkesini seviyor. Yazınızı bitirdiğiniz, "Gücünüz yetiyorsa gidin, haklarınızı oradan isteyin" cümlesi ise bir zamanlar Ülkücülerin "Komünistler Moskova'ya" sloganından bile komik olmuş



BARDAK TAŞTI



Sayın Bardakçı, siz istiyorsunuz diye bırakalım da çocuklarımız bir halk bile olmayan Amerikan kültürüyle mi yetişsin? Bir halkın kendi dilini ve kültürünü koruma talebini, bölücülüğe kadar vardırmayı vicdanınıza sığdırabiliyorsanız o zaten vicdan değildir. Bu kez bardak taştı Sayın Bardakçı....

Nejdet Çokan

Etiketler:
tarih bilmeyen tarihçiye tarih dersi