MİSRATA ÇERKESLERİ
Mart ayında, Albay KADDAFİ Misrata Çerkesleri ile görüşme yollarını aramıştır. Libya liderinin Çerkesler ile görüşme girişimi, büyük çoğunluğu tarihte yaşanan trajediler sonucunda Kuzey Afrika ve Orta Doğuya gönderilen, Kuzey Kafkasya kökenli bir “halkın” acılı olaylarıyla dolu tarihini hatırlatmamıza neden olmuştur.
20-10-2011 - 5 kez okundu
İşte tam da bu sıralarda, KADDAFİ’ye bağlı kuvvetler ile başkaldıran Libyalılar arsında yaşanan savaş cephe hattı üzerinde bulunan 10.000 nüfuslu Çerkes topluluğu yeniden savaşın yarattığı parçalanmayla karşı karşıyadır. Savaşçı, köklü bir geçmişe sahip olmakla övünen ve birbirleriye adeta kenetlenmiş, günümüzde Rusya’nın sınırları içerisinde olan Kuzey Kafkasya Bölgesi kökenli bir boy olan bu Çerkeslerin, “Devrim Kılavuzluğu” ile gönülleri hoş tutulmuştur. Bir Amerikan düşünce kuruluşu olan Jamestonwn Foundation web sitesinin verdiği bilgiye göre 8 Mart tarihinde, Misrata’daki kardeşlerini Kaddafi’nin yanında yer almaya ikna etmek amacıyla Ürdün’deki Çerkes Topluluğu Konseyi ile görüşmelerde bulunmak üzere Amman’a temsilci gönderilmiştir. KADDAFİ, Ürdün’deki Çerkes Topluluğu Konseyi temsilcilerinin Misrata’ya gelmeleri için bir uçak bile tahsis etmiştir.
Mümkün olan tüm yolların denenmesi elbette iyi bir yöntemdir. Ancak başarı elde edilememiştir. Çaba sonuçsuz kalmıştır. Aslında Libya`da, bir halk olmaktan ziyade, kabileler topluluğu şeklinde olan Çerkesler, Ömer El-Meheşi önderliğindeki askeri darbe girişiminin yaşandığı 1975 sürecinden sonra marjinalize edilmiştir. Darbe girişimden bu yana, Albay KADDAFİ Libya’da bulunan muhtelif ve farklı kabile ve topluluklar yerine kendi ordusuna güven duymuştur. Misrata’da büyük Çerkes aileleri daha ziyade ticaret işleri ile uğraşmaktadır.
Bununla birlikte, söz konusu bu büyük Çerkes aileleri, hafızalarında savaşın hayaleti canlı olarak varlığını sürdürmektedir. Buradaki Çerkeslerin, Osmanlı İmparatorluğu ve Müslüman halifelerinin milislerini yetiştiren azat edilmiş köleler, Memluklardan geldikleri düşünülmektedir. Bu topluğu oluşturan bireylerin, en azından 14. yüz yılın yarısından beri, Kafkasya kökenli oldukları kabul edilmektedir. 1805 yılında Osmanlı İmparatorluğunun bölgedeki ordusunun başına geçen, bir Arnavut olan Mehmet Ali Paşa, Mısırda kurmuş olduğu hanedanlığı güçlendirmiş ve kendisine tehdit olarak gördüğü kişileri ortadan kaldırmıştır. 01 Mart 1811 tarihinde, Memluklulardan başlamak üzere, Kahire kalesinde kendilerine kanlı bir tuzak kurmuştur. Bu tuzaktan kurtulma şansı bulan kişiler, Batı’ya doğru, bugünkü Libya’ya kaçmıştır.
Ancak, Misrata Çerkeslerinden bir kısmı belki de, özellikle Türkiye’deki Çerkesler olmak üzere (1 ila 2 milyon arasında bir nüfus) bölgede kendileri için çok önemli olan diasporada yaşayan kardeşleri gibi 1864 yılında yaşanan zorunlu sürgün döneminden gelmişlerdir. Kafkasya’nın Kuzey-Batısına düşen topraklara düzenlenen Çarlık Rusyası Ordusu akını karşısında, Çerkes topluluğu ileri gelenleri, Çarlık Rusyası ordu birliklerinin Çerkeslerin yaşadıkları dağlık bölgede inşa ettikleri kalelerin yıkılması karşılığında Alexander II yönetimine bağlılıklarını önermişlerdir. Aldıkları cevap korkunç olmuştur : “Size gösterilen yerde hayatınızı idame ettireceksiniz veya Türkiye’ye göç edeceksiniz”.
100.000 nüfuslu Çerkes topluluğu Çarlık makamı emirlerine boyun eğmiş ve Kuban düzlüklerine yerleşmiştir. Çoğunluğu maruz kaldığı hastalık ve açlıktan dolayı ölmüş olan, 700,000 ila 1,5 milyon arasında büyük bir nüfus kitlesi ise, Karadeniz dolaylarında çeşitli bölgelere sürgüne zorlanmadan önce Çarlık kuvvetlerine karşı direnmiştir. Tarihçi Mairbek Vatchagaiev konuyla ilgili düşüncelerini şöyle dile getirmektedir : “Gerçek anlamda bir soykırım olan bu operasyon, sonuçları ne kadar acı olursa olsun, diasporada yaşayan Çerkeslerde olduğu gibi, halen Rusya’da yaşayan Çerkesleri de bir araya getiren tek düşünce olmuştur.”
Tarihin bir İronisi olarak, Devlet Başkanı Dimitri MEDVEDEV ile iktidar mücadelesinde, Vladimir PUTİN çıkarlarını savunanlar, 19. yüzyıl fetih savaşlarının son avatarları olup, İslamcı isyanların av bölgesi Kuzey Kafkasya’da kalan Çerkeslerin o zamanki küçük çocukları olmuştur. Rusya Başbakanı kendisine destek veren Çerkeslerin atalarının akıbeti konusunda üzüntü duyacak bir kişi değildir. 2011 yılı Mart ayı seyri içerisinde Dimitri MEDVEDEV, Batılı devletlerin Libya’ya olan müdahalesini Haçlı Seferleri ile mukayese etmesinden dolayı PUTİN’i sert bir şekilde eleştirmiştir. Medvedev’in etrafındaki ağlar, Karaçay-Çerkes, muhtelif grup ve kişilikleri Albay KADDAFİ’ye yardım etme önerisinde bulunma konusunda ikna etmiş görünmektedir.
1864 yılında elde edilen zafer Çarlık için çift katlı olmuştur.“Bir yandan Britanya İmparatorluğunun Rusya’nın sıcak denizlere ulaşma yollarını kesme girişiminde Britanya’ya yaşatmış olduğu başarısızlık, diğer yandan, Kafkasya’nın zor koşullarda fethedilme faaliyetlerinde elde edilen bir zafer.” Gazeteci yazar Eric HOESLİ’nin Editions des Syrtes (2006) yayınevinden çıkan A la Conquête du Caucase adlı kitabında belirttiği gibi, bu korkunç hikâye Britanya ve Rusya imparatorluklarının 19. yüz yılda meşgul oldukları “Büyük Oyun’un” bir olgusudur.
Söz konusu bu “Büyük Oyunda” Londra tahmini bile zor etkideki ajanlarıyla kartlarını oynamıştır. 1830’larda yarı iş adamı ve yarı casus sıfatına sahip David URQUHART gibi elemanlarıyla Çerkesleri kendi devletlerini kurmaya teşvik etmiştir. “Kafkasya Lawrensi” David aynı zamanda “Çerkesya Halkları Bağımsızlık Deklarasyonu” bile yayınlamış ve kendilerine milli bir bayrak belirlemiştir.
150 yıl kadar bir zaman sonra bile 1864 yılında yaşanan olaylar Kafkasya halklarının bilinçaltında hala canlı olarak hatırlanmaktadır. 2008 yılının, Ağustos ayı başlarında Rusya ülkelerinin bir kısmını işgal ettikten sonra Gürcistan siyasetçileri “Çerkes Soykırımını” tanıma hayaletini sallamaya karar verdiler. Kuzey-Batı Kafkasya’da bir kent olan Sochi, 2014 yılında yapılacak Olimpiyat Kış Oyunlarına ev sahipliği yapacağından dolayı Kremlin’in öfkelenmesine neden olan bu tür olaylar 20 Mayıs’ta Gürcistan Parlamentosunda oybirliğiyle onaylanmıştır.
Gürcistan Devlet Başkanlığına yakın bir figür olan Siyaset Bilimci M. Ghai NODİA’ya göre, parlamentoda onaylanan bu öneri “Çerkes temsilcilerince yapılan bir çağrıya cevaben yapılmıştır. Gürcistan Hükümeti konuyu gündeme taşımaları için kendilerine bir şans vermiştir.” Moskova ile ilişkilerinde bir istikrar sağlamayı düşünen OBAMA Yönetimi bu girişime iyi gözle bakmamıştır. ABD Milli İstihbarat Direktörü James Clapper “Rusya, Gürcistan kamuoyu çabalarının, Kuzey-Kafkasya’da yaşayan muhtelif etnik gruplar ile temas kurma yönünde girişimi, bölgesel tansiyonun yükselmesine katkıda bulunmuştur”şeklinde açıklama yapmıştır. Konuyla ilgili sorulan soruya Nodia’nın verdiği cevap şöyle olmuştur : “Bu durumda, bölgede istikrarsızlık yaratacak özelliğe sahip herhangi bir şeyin meydana gelmesinde hiçbir fayda görmüyorum. Şahsen, soğuk savaş dönemi savaşçılarına herhangi bir itirazım yoktur.”
LeMondeDiplomatique.fr’de 18 Temmuz 2011 tarihinde, Fransızca yayınlanmıştır.
Çeviri: Nizamettin KARABENK
Etiketler:
misrata libya çerkes adige kafkasya kaddafi libyadaki çerkesler