NART
NART

GİRİŞ
Kullanıcı Adı

Şifre





>Üye Değilim     >Şifremi Unuttum

ETİKET BULUTU

MÜZİK ÇALAR
2
10
8
35305319 - Adige Nise 15.MP3
1

Nart Ajans Reklam

HABERLER / Diaspora

Notice: Undefined variable: db in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6

Warning: mysqli_query() expects parameter 1 to be mysqli, null given in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6
DÜNDEN BU GÜNE ÇHİ “YÜRÜTMESİ”

Birkaç sene önce Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan ve farklı etnisiteye sahip olan birçok insanın kanını kaynatan iki kelime ile tanıştık: “Demokratik açılım.”
18-12-2011 - kez okundu

Senin üzerine haktır ki, Her söylediğin hak olsun! 
Lakin her hakkı söylemeye de, Senin hakkın yoktur! (*)

                                                 Risale-i Nur Külliyatından…

****

Birkaç sene önce Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan ve farklı etnisiteye sahip olan birçok insanın kanını kaynatan iki kelime ile tanıştık: “Demokratik açılım.”

Her ne kadar kamuoyunda “Kürt açılımı” olarak adlandırılmış olsa da, biz Çerkesler’i de heyecanlandırmıştı bu iki kelime.

Hele ki bir söylemin içerisine Demokrasi ile ilgili bir şeyler serpiştirmeye görün.
En sessiz, en pasif insanı ya da milleti biraz kıpırdatmak için yeterlidir.

Neydi peki bu demokratik açılım?
Hatırlayacağımız üzere gerçekten epey bir süre beklemiştik demokratik açılımın içeriğini öğrenebilmek için. Bu zaman zarfında da görsel ve yazılı medyada bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan akademisyen, hukukçu, gazeteci, yazar ve yorumcuların oluşturduğu fikir kirliliğine maruz kalmıştık.
Neyse ki 2010 yılının Ocak ayında siyasal iktidar partisinin hazırlamış olduğu, Demokratik açılım sürecini anlatan ve toplam otuz soru ve cevaptan oluşan “Soruları ve Cevaplarıyla Demokratik Açılım Süreci, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” adlı fasikül yayınlandı.
Bu fasikülün yayınlanması ile kamuoyunun demokratik açılımı Kürt açılımı olarak revize etmesinin ne kadar doğru olduğunu hepimiz görmüş olduk.

Otuz maddeden oluşan fasikülde biz Çerkesler’e hitap eden, sadece bir bilemediniz iki madde yer alıyordu. Resmen bir hayal kırıklığı idi bu durum bizler için.  
Bunun bir “Devlet Projesi ve muhatabının da Millet” olduğunu söyleyen siyasal iktidar ne diyordu peki?

Soru 1: Demokratik açılım süreci nedir? Hangi amaca hizmet etmektedir?

Cevap 1: Milli Birlik ve kardeşlik Projesi, ülkemizin ilerlemesini, kalkınmasını, büyümesini, ulusal ve uluslar arası itibarını yükseltmesini, milletimizin refah ve huzurunun artmasını, kardeşliğimizin pekişmesini engelleyen her sorun alanını çözüm yoluna koymayı hedefliyor. Başta terör meselesi olmak üzere tüm etnik grupların, mezhep gruplarının meselelerini ve ekonomik sorunları ele almayı, bu sorun alanlarında iyileştirmeler yapmayı ve sorunları en aza indirmeyi gaye ediniyor.

Daha birinci soruda sınıfta kalmıştı demokratik açılım benim gözümde.

Kısa ve öz olarak insanın insan gibi yaşaması için değil de, ülkenin bir adım daha ileri gitmesi, biraz daha kalkınması, yıldırıcı emperyalizmin içerisinde bir mertebe daha yükseğe çıkması için bir sus payıydı adeta. Yani anlayacağınız yine, yeniden “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” diyecektik.

Aradan çok fazla zaman geçmeden bir çağrı ile irkildik adeta. Çerkesler temel hak ve özgürlüklerini talep etmek amacı ile sokaklara çıkıyordu. Çerkes Hakları İnisiyatifi adı altında bir yapılanma olmuş ve Çerkesler’e çağrı yapıyordu:

Çerkes Kardeşlerimiz,

Gün bugündür.
Çerkesler için hayati talepler içeren bu ilk eylemi güçlü bir katılımla gerçekleştirmemiz gelecekte de var olma irademizi ortaya koyacaktır.
Gelin 12 Mart'ta Ankara'da meydanları dolduralım ve taleplerimizi gür bir sesle dile getirelim.
Gelin artık görünür olalım ki, kimse bizi görmezlikten gelemesin.

Ve hep birlikte haykıralım:

Yaşasın dilimiz!
Yaşasın kültürümüz!
Yaşasın Çerkes Kalma Mücadelemiz!

ÇERKES HAKLARI İNİSİYATİFİ

 

Şimdi bu çağrıyı duyup ta duyarsız kalmak mümkün mü?

Tabi ki değil,

Nitekim kalmadıkta tüm olumsuzluklara rağmen Çerkesya bayraklarımızı alarak Türkiye’ den ve Çerkesya’ dan gelen binlerce Çerkes gibi bizde O gün Ankara’ daydık.

 

KAFFED’ in o günkü yönetim kurulunun konu ile ilgili takındığı negatif tutumun ise insanları bu çağrıya biraz daha yönlendirdiğini söylemek yanlış olmaz diye düşünüyorum.

 

İlk kez olmasını da göz önünde bulunduracak olursak, miting son derece başarılı geçmişti.
Talepler dile getirilmişti, şarkılar söylenmişti, büyük bir coşku vardı, gerçekten her şey çok güzeldi.
 

Aradan kısa bir süre geçtikten sonra bu kez yeni bir çağrı geldi ÇHİ’ den.

Bu kez Çerkesler İstanbul’ da talep edeceklerdi temel hak ve özgürlüklerini.

 

Kardeşlerimiz,

Saygıdeğer Çerkesler,

Haydi bayraklarımızı, pankartlarımızı hazırlayalım!

Haydi çoluğumuz çocuğumuz, yaşlımız gencimiz ve artan bir kalabalıkla alanları doldurmak için şimdiden çalışmalara başlayalım!

Haydi, mesajlarımızı daha gür bir sesle tüm dünyaya bir kez daha iletelim!

Bir kez daha dilimiz sürçmeden tüm gücümüzle yetkililere seslenelim:

“- Biz Çerkesler, anaokulundan başlayarak, devlet desteğiyle anadili öğretimi/eğitimi istiyoruz;

- Biz Çerkesler, devlet desteğiyle 7 gün 24 saat yayın yapan radyo ve televizyon kanalları istiyoruz” diyelim.

Korkmadan, çekinmeden söyleyelim bunları...

Çünkü Çerkesler bu ülkenin eşit statüde vatandaşlarıdır ve bütün bunları istemeye hakları vardır.

...

Kardeşlerimiz,

Gün var olmanın, varlığını göstermenin günüdür!

Zamanıdır el ele, kol kola yekvücut olmanın,

Zamanıdır tek ses olup alanları inletmenin,

Zamanıdır çalışmanın, istemenin, almanın...

 

Yaşasın dilimiz!

Yaşasın kültürümüz!

Yaşasın Çerkes kalma mücadelemiz!

Ha marje!

ÇERKES HAKLARI İNİSİYATİFİ

 

Söylemlerde değişiklikler vardı “Çerkes Halkları” gibi bir kavram telaffuz edilmeye başlanmış tı. Bu kavramın kimleri ifade ettiğini ÇHİ sözcüleri dahi açıklayamıyorlardı. Yinede büyük bir coşku içerisinde başarılı sayılabilecek bir miting gerçekleştirildi. Başarılı’ dan kastım, sanki insanımızı biraz hakkını talep etmeye, biraz sesini yükseltmeye alıştıran, ısındıran bir ortam oluşturulmuştu.

 

Artık hiçbir şey eskisi gib olmayacaktı Çerkesler için…
 

Tabi ÇHİ için de hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

 Çerkes halkının vermiş olduğu destek büyük bir özgüven kazandırmıştı ÇHİ üyelerine.

 

ÇHİ temsilcilerinden bir tanesinin bir yazısında ÇHİ’ nin FKÖ gibi bir yapılanma içerisinde olduğunu söylemesi insanları gitgide kuşkulandırmış ve güvensizleştirmişti.

 

Tıpkı freni patlamış bir kamyon gibi, kime çarpacağı neye zarar vereceği belli değildi.

Sürekli “Benden iyisi can sağlığı!” diyen ve “aceleci” bir hal içerisindeydiler.

 

Ardından 1 Mayıs’ ta Taksim meydanında boy gösterdi Çerkes Hakları İnisiyatifi.

Hem söylemlerdeki değişikliklerden hem de 1 Mayıs’ın, siyasi bir bayram olarak nitelendirilmesi ve Türkiye’ deki kanlı tarihinden kaynaklı olacak ki katılım diğer mitinglere göre oldukça azdı.  Tabi 1 Mayıs’ ın yıllar sonra ilk defa Taksim meydanında kutlanıyor olması ve bunun sonucunda diğer STK’ların yüksek bir oranda katılım sağlaması, kutlamalardaki kalabalığın müthiş coşkusu içerisinde bu durum fazla göze çarpmamıştı.

 

Derken 21 Mayıs geldi…
ÇHİ 17 Nisan sonrasında kaybetmiş olduğu halk desteğini fark etmiş olacak ki, 21 Mayıs çağrısını çok geniş kapsamlı bir şekilde yaptı. 1600’ lü yıllardan ve Dağıstan’ dan girdi konuya.

 

Kaybetme kaygısı şu cümleler ile kendisini daha belirgin bir hale getirmişti;


“21 Mayıs 1864, Kafkasya'da sadece bir bölge halkının değil, tüm Kuzey Kafkasya Halklarının soykırım gördüğü sürecin sonlandığı tarihtir; dolayısıyla bütün bu süreci simgeler şekilde kullanılması gerekmektedir. Bu simgeyi, belli bir etnisite veya birkaç etnisiteye indirgeyen yaklaşımların tamamı duygusal milliyetçiliğin bir yansımasıdır; yanlıştır.
Bu yaklaşım, Rusya'nın “Karadeniz kıyılarını yerli nüfustan arındırma” projesini hayata geçirirken en büyük darbeyi Kuzey Batı Kafkasya halklarının, yani Adigeler, Wubıhlar ve Abazalar'ın yediği gerçeğinin üstünü örtmez; bilakis diğer ezilen halkları da probleme paydaş ederek bu gerçeğin uluslararası kamuoyunda daha güçlü savunulmasına yardımcı olur.”

 

Hemen ardından gelen;

 

Bu acıdır ki kollektif hafızamızı ve var olma irademizi hep canlı tutuyor.
Nitekim bugün genç nesillerimizin 21 Mayıslara daha canla başla sahip çıkıyor olması bu yüzdendir.
21 Mayıs anmalarının halklarımızın en önemli günü haline gelmesi bu yüzdendir.
Onların gayretiyle 21 Mayıslar artık küresel bir içerik kazanma yönünde yol alıyor ve inanıyoruz ki hızla “yek kalp” olduğumuz günlere doğru gidiyoruz.
Dışa vurumları farklı da olsa, 21 Mayıslarda kalplerimiz aynı duygu ve ritmle atıyor.
Çerkes halkının bu sinerjiden faydalanması, geçmişin acı hatıralarından da beslense bu beraberliği geleceğimizi inşa için fırsata çevirmesi gerekiyor.
Nasıl?
Elbetteki “yek kalp” olanları “yek vücut” kılarak.
21 Mayıs 2011 bunun başlangıç adımı olabilirdi. Bu beklentiyle birbirine daha yakın gördüğümüz Taksim'de eylem yapacak iki gurubun temsilcileriyle yaptığımız görüşmeler sonrasında, henüz böyle bir beraberliğin alt yapısının oluşmadığını gördük.
Bir takım değerlendirme farklılıkları ve güvensizlikler bu beraberliğin en büyük engeli durumunda.
Beşiktaş eylemini düzenleyen grubun ise -angajmanları ve “soykırım suçlusuna fatura çıkaramayan aşırı temkinli üslubu” sebebiyle- Taksim eylemcileriyle işbirliğine girmeyeceği ise zaten malum.


Görünen o ki, üç grupta 21 Mayıs'ta kendi ajandasını uygulayacak.

Bütün bu parçalanmış tabloyu dikkate alan ÇHİ, kafa karışıklığını daha da artırmamak için kendi pankart ve sloganlarıyla gerçekleştirmeyi düşündüğü eylem planını iptal etmiş, 21 Mayıs eylemleri ile ilgili şu iki kararı almıştır:

 

1- ÇHİ eylem gruplarından birini diğerine tercih eder bir tutum içine girmeyecektir;

2- Bütün eylemler ÇHİ'nin “Çerkes halkını görünür kılma” misyonuyla “şekli olarak” uyuştuğundan “ÇHİ” logosu kullanılmadan programların tamamına destek verilecek, Çerkes halkı katılım için teşvik edilecektir.

Şeklindeki çelişki yumağı açıklamaları okuduğumuzda ÇHİ’ nin “birleştirici” rolüne soyunduğuna tanık olduk.
 

Öyle bir birleştirici misyonu vardı ki ÇHİ’ nin neredeyse Avrupa ile Asya kıtasını birleştirmek üzereydi.

Saklanamayan bir gerçek vardı ortalıkta; tabi ki yine “kaybetme kaygısı.”

Kaybetme kaygısı öyle bir sarmıştı ki etraflarını potansiyel sahibi ve kitleler oluşturabilecek aynı zamanda 21 Mayıs’ ta kendi eylem planını uygulayabilecek tüm gruplara sokulmuşlardı adeta.
 

Soyunmuş oldukları bu birleştirici rolü ile dezavantajlarını avantaja çevirmeye çalışmışlardı fakat 21 Mayıs’ ta eylem planlarını uygulayan tüm organizasyonların gölgesinde kaldılar.

Bir şeyler yapmak gerekliydi, tekrar gündeme yerleşmek, halka önder olduğunu ispatlamak adına. Bir ateş daha yakmalıydı Ankara’da soğuk Mart ayında yanan ateş gibi.

Temmuz aylarının başında beklenen açıklama geldi. Çerkes Hakları Mitingi’ nin Üçüncüsü Eskişehir’ de yapılacaktı.

Benzer sloganlar vardı miting davetinde;

 

SEVGİLİ ÇERKESLER!

SAYGIDEĞER KARDEŞLERİMİZ!

Bu taleplerimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalarla zaten taahhüt ettiği haklardır. Biz sadece bunların bir an önce hayata geçirilmesini istiyoruz.

Haydi 24 Temmuz Pazar günü Eskişehir Odunpazarı Meydanı'nda toplanalım!

Haydi 24 Temmuz Pazar gününü Eskişehir Çerkeslerinin diriliş günü yapalım!

Haydi meydanlara çıkıp görünür olalım ki kimse artık bizi görmezden gelemesin!

Haydi meydanları gür sesimizle inletelim ki bizi duymayan kimse kalmasın!

Yaşasın dilimiz!

Yaşasın kültürümüz!

Yaşasın Çerkes kalma mücadelemiz!

Ha marje!

 

ÇERKES HAKLARI İNİSİYATİFİ

ÇHİ, Çerkes halkı ile meydanlara çıkarak tekrar görünür olmak istiyordu ki; Eskişehir Valiliğinden yapılan ve hepimizin kınadığı antidemokratik bir engelleme ile karşılaşarak miting programını iptal etmek zorunda kaldı.

Daha sonra Kabardey Balkar Xase başkanı İbrahim Yağan’ ın 19 Temmuz’ da uğramış olduğu hain saldırıyı kınadığını duyduk ÇHİ’ nin. Tarih 22 Temmuz 2011…

Bu gün 15 Aralık 2011. Sanki 22 Temmuz’ dan bu güne kadar birileri bu oluşumun sözcülerine “bir müddet görünmeyin” demiş gibi bir sessizlik hakimdi ÇHİ cephesinde.

Bu gün ise yine birileri “haydi şimdi çıkma zamanı” demiş gibi ÇHİ sözcüleri tekrar bomba gibi bir çıkışla gündemimize düşmüş bulunmakta.

“Çerkes Hakları İnisiyatifi sözcüleri, bugün Ankara’da yoğun bir görüşme trafiği gerçekleştirdi. TBMM Başkanı, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve Parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerin temsilcilerine yapılan ziyaretlerde, İnisiyatif’in hazırladığı 15 maddelik “Yeni Anayasa İçin Çerçeve Önerisi” isimli dosya kendilerine takdim edildi.” 

http://www.anayasa2011.com/?p=7989

KAFFED’ in internet sitesinden yapmış olduğu;

Çerkes sorunlarına duyarlı tüm kurum, kişi ve guruplara açık davetimizdir.

Değerli Hemşehrilerimiz

Malumunuz olduğu üzere ülke gündeminin en önemli maddesi olan anayasa değişikliği konusunda TBMM Başkanlığı 31 Aralık 2011 tarihine kadar görüş toplamaktadır. Çerkes Halkı’nın görüş ve talepleri bir an önce TBMM Anayasa komisyonuna bildirilmelidir.

Bu kapsamda hazırlanacak yeni anayasaya yönelik görüş ve taleplerinizi zaman darlığı sebebiyle en geç 24 Aralık 2011 tarihine kadar Federasyonumuza bildirmenizi rica ederiz.

Bildirilen tüm görüş ve öneriler derlenerek yönetim kurulumuzca kanaat önderlerimizden, Akademisyenlerimizden ve Hukukçularımızdan oluşturacağımız bir komisyonda değerlendirilip son şekli verilerek TBMM Anayasa Komisyonu’na sunulacaktır.

Saygılarımla
Vacit KADIOĞLU
Genel Başkan

Bu açıklamaya rağmen ÇHİ sözcülerinin yapmış olduğu bu davranışı Çerkesler’in Anayasal haklarını talep etme noktasında oluşturacakları birlikteliğe vurulmuş bir darbe, bir sabotaj olarak nitelendiriyorum.

KAFFED’ de daha yeni göreve seçilmiş Yönetim Kurulu’ nun Başkanı aracılığı ile yapmış olduğu bu samimi çağrıyı görmezden gelerek “yangından mal kaçırırmışçasına” atılmış olan bu adım son derece sorumsuzcadır.

Hele ki ÇHİ’ nin yayın organlarından bir internet sitesinde yapılan şu açıklamalar sorumsuzluğun ve duyarsızlığın ne denli büyük olduğunun en büyük göstergesidir.

ÇHİ yürütmesi, yeni Anayasa yapım sürecine katkı amacıyla hazırladığı “Yeni Anayasa İçin Çerçeve Önerisi” başlıklı dosyasını TBMM Başkanı ve siyasi partilerin temsilcilerine iletmesinden sonra Kaf-Fed ve Çerkes Derneği yönetimlerini ziyaret etti. http://www.ozgurcerkes.com/?Syf=18&Hbr=255970

Bu görüşme esnasında KAFFED Başkanı Sayın Vacit KADIOĞLU’ nun yapmış olduğu;
yeni yönetim olarak hiçbir grubu veya yapılanmayı dışlamadıkları, herkese eşit mesafede ve her türlü işbirliğine açık oldukları yönündeki açıklama ise ÇHİ tarafından gerçekleştirilmiş bu eylemin ne kadar yanlış, sorumsuz ve gereksiz bir eylem olduğunu daha açık ve net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Yeni KAFFED yönetimini ve Çerkes halkını çok zor durumda bırakabilecek bir davranış sergileyen ÇHİ yine “ben bilirim” tarzı ve tavrı ile hareket etmiştir.

TBMM ziyaretlerinden sonra KAFFED yönetimini ve Genel Başkan’ ını ziyaret etmeleri ise tek bir şekilde açıklanabilir. O da; “Ankara’ ya gelmişken uğrayalım” düşüncesinden başka bir şey değildir.

ÇHİ yürütmesi bu kez, Çerkesler’ in Anayasa’ dan Beklentilerini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ ne iletme hakkını hoş olmayan bir “fırsatçılık tavrı” içerisinde olarak  “resmen, cebren ve hile ile” “yürütmüştür.”

(Teklif dosyasının içeriğine hiç değinmek istemedim çünkü büyük bir boşluktan başka görünür hiçbir şey yoktu…)


Erol YÜKSEL
 

(*)Bazı doğrular vardır, bu doğrular yerli yerinde söylenmediği zaman, faydadan çok zarar verir. Bu doğruları söylemek için uygun makam ve uygun mekan lazımdır. Söyledikleri hak ve doğru olabilir, ama konumsuz ve usulsüz bir tarz ile söylemesi doğru ve hak değildir.

cherkessia.net

Etiketler:
çhi demokratik açılım çerkes hakları mitingi eskişehir tbmm anayasa yeni anayasa kaffed vacit kadıoğlu erol yüksel ankara

YORUMLAR
Yorum yapmak için giriş yapın...

MIZAGE DERGİ YÖNETİCİLERİ KAYSERİ'DE
KARAÇAY-BALKAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ 13. GENEL KURULU.
AYŞE & HAKAN EKER GELİN ALMA
ÇAĞDAŞ SANATLAR MÜZESİ'NDE MIZIKA DİNLETİSİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ CİHAN ERTOK İLE DEVAM DEDİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL KURULUNU YAPTI.
KAFKASYA UÇUŞLARI BAŞLADI
ARDA ARGUN'A LEON NİŞANI
ADİGE MİLLİ KIYAFET GÜNÜ KUTLANDI
KAFDAV YAYINCILIK ESKİŞEHİR KİTAP FUARINDA
/ 599>

EN ÇOK OKUNANLAR
Kayıtlı başka haber bulunmamaktadır