Türksoy-Bengü markasıyla piyasaya verilen kitap, Kafkasya’nın Renkli Mozaiği – Kafkasya Halkları, Kafkasya Halklarının Konuştukları Dil Grupları, Kavimler Kapısı Kafkasya, Karaçay-Malkar Halkının Doğuşu, Kafkas Dağları’nın Koynunda Karaçay-Malkar, Avrupalı ve Rus Seyyahların Gözünden Karaçay-Malkar, Karaçay Halkının İsim Babası – Karça Bey, Asırlardan Süzülüp Gelen Toplumsal Hayat, Aile – Karaçay-Malkar Toplumunun Temel Direği, Kafkas Dağları’nda Bir Yaşam Tarzı – Yaylacılık Geleneği, Karaçay-Malkar Mitolojisi–Nartlar, Avcıların Tanrısı Apsatı, Biynöger – Apsatı’nın Lanetine Uğrayan Avcının Efsanesi, Sırlar Dünyasına Açılan Kapı – Kürek Kemiği Falı, Dağların Şekillendirdiği Konut Mimarisi, Gollu Toy – Karaçay-Malkar’da Nevruz Bayramı, Kıpçakların Hatırası Ad Verme Geleneği, Türkiye’deki Kafkasya – Başhüyük başlıkları altında tasnif edilmiş.
Prof. Dr. Ufuk Tavkul'un kitabına yazdığı önsöz şöyle:
“1990 yılının Ağustos ayı... Serin bir dağ yelinin karşımda yükselen karlı dağlardan taşıdığı soğuk ve ürpertici havayı yüzümde hissederek, vadinin yukarısına doğru ağır ağır ilerliyorum. Buzullarla kaplı sarp zirveler sık bir orman örtüsünün hemen üzerinde mağrur bir biçimde yükseliyorlar. Sanki bu ihtişamlı doruklarına hiç kimsenin ayak basamayacağından emin gibiler. Buzullardan eriyen suların doğurduğu derecikler, dağların eteklerinde birbirlerine güç verircesine birleşip küçük ırmaklar oluşturuyorlar. Ayrı ayrı dağ boğazlarından akıp gelen bu ırmaklar az ötemde birbirlerine kavuşup hasret giderirken, büyük bir nehre dönüşüp hızla vadiden aşağıya doğru, daha büyük ırmaklara karışıp denize ulaşma arzusuyla akıp gidiyorlar.
- İşte, - diyor, yanımda yavaş adımlarla yürüyen etnoloji profesörü İbrahim Magomedoviç Şamanov - halkımızın tarihini, dilini ve bütün kültürünü, kısacası varlığını borçlu olduğu kutsal sığınağımız, işte Kafkas Dağları!
Kafkaslardayım... Yıllarca sürecek bir araştırmanın henüz başlangıç safhasında, Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesi Bilimsel Araştırmalar Enstitüsü bilim adamlarından İbrahim Şamanov ile birlikte, Kafkas Dağları’nın en yüce zirvesi Elbruz Dağı’nın batı eteklerinde yer alan bir Karaçay köyünden, Uçkulan’dan sabahın erken saatlerinde çıktığımız yola Gondaray vadisi boyunca devam ediyoruz. Aşağımızdan büyük bir gürültüyle akan Gondaray Irmağı kenarında dinlenmek için oturduğumuz bir kayanın üzerinde, ben sanki bir peri masalını andıran bu olağanüstü manzaraya dalmışken, Profesör Şamanov gurur ve hayranlıkla karşımızda yükselen Kafkas Dağlarını seyrediyor.
-Atalardan miras kalan kültür bir halkın şerefi ve gururudur,- diyor Şamanov, gözlerini karlı dağlardan ayırmadan, -biz bu mirası yüzyıllar boyunca bizi koynunda saklayan bu dağlara borçluyuz...
***
Kültürün sosyologlar, antropologlar, etnologlar tarafından yapılmış yüzlerce tanımı ve açıklaması var. Kafkas Dağları’nı seyrederken zihnimden çeşitli düşünceler geçiyor. Kültürün ne olduğunu kafamda sorguluyorum. Onun bir halka yaşama umudu veren, karanlık geçmişten aydınlık geleceğe taşıyan yol gösterici bir ışık, sönmeyen bir ateş olduğunu düşünüyorum. Dedemin seksen beş yıl önce terk ettiği ata yurdumda, ilk kez bulunduğum bu topraklarda kendimi bir yabancı gibi değil, bu dağların, bu ırmakların öz oğlu gibi hissetmemde, aile büyüklerimin bana aktardığı kültürel varlık ve değerlerin, dilin, efsanelerin, destanların, masalların, atasözlerinin ne kadar büyük anlam taşıdığını anlıyorum. Kaf Dağı’nın sönmeyen ateşini yüreğimde taşıyorum.
***
Kaf Dağı’nın Sönmeyen Ateşi, Kafkasya halklarının binlerce yıllık birikiminin mirasıKafkas Kültürü, günümüzde Karadeniz ile Hazar Denizi arasında uzanan topraklardaKafkas Halkları tarafından titizlikle korunup yaşatılıyor.
Kafkas Halklarının ayrılmaz bir parçası olan Karaçay-Malkarlılar, bu kültürün doğuşunda ve geliştirilerek günümüzdeki biçimini almasında en önemli rollerden birini oynayan çeşitli kavimlerin torunları olarak, bugün Kafkasların kalbi diye adlandırılan Elbruz Dağı çevresindeki yüksek dağlık bölgede hayatlarını sürdürüyorlar. Beşikten mezara kadar, Kafkas Kültürünün en ince biçimde işlenmiş bütün desenlerini yüreklerine sindirerek yaşayan Karaçay-Malkarlılar, Kafkasların Kadim Halkı unvanını hak ediyorlar.
Prof. Dr. Ufuk TAVKUL
Ankara, 2011