NART
NART

GİRİŞ
Kullanıcı Adı

Şifre





>Üye Değilim     >Şifremi Unuttum

ETİKET BULUTU

MÜZİK ÇALAR
10
9
35WERE~1.MP3
apsuva
1

Nart Ajans Reklam

HABERLER / Cemiyet Haberleri

Notice: Undefined variable: db in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6

Warning: mysqli_query() expects parameter 1 to be mysqli, null given in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6
AJANSKAFKAS-H.BAYRAM BOLAT ROPRTAJI....!

HACI BAYRAM BOLAT: "HİÇBİR GEREKÇE GÖSTERİLMEDEN SINIR DIŞI EDİLDİM" "BAŞSAVCININ 'ÜLKEYE GİRMESİNDE HİÇ BİR ENGEL YOKTUR' YAZILI BELGESİNİ BİLE TANIMADILAR" AjansKafkas-2 | 26.08.2004 | 00:25:47 | Views: 20 | Kabardey-Balkar Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nden bir kez daha hukuksuz bir şekilde ihraç edilen Hacı Bayram Bolat yaşadıklarını Ajans Kafkas'a anlattı. Hacı Bayram Bolat 1974 Çorum doğumlu bir Kabardey genci. 1992 yılında 18 yaşındayken okumak ve yerleşmek üzere Kafkasya'ya gitti. Yüksek tahsilini orada tamamladı. 'Rus ve Çerkes dil ve edebiyatları uzmanı' diplomasına sahip. Rusya Bilimler Akademisi bünyesindeki Uluslararası Türki Akademisi'nde uluslararası ilişkiler uzmanı olarak çalıştı. Kafkasya'da meşru toplumsal hareketlerin ve sivil toplum kuruluşları faaliyetlerinin hep merkezinde bulundu. Entelektüellerle yakın ilişkiler kurdu. Milli ve meşru hareketlerin içinde aktif rol alması, "bölgede sistemi kontrol altında tutanları" rahatsız etti. 1998 yılında daimi oturma izni uzatılmak istenmedi. Hukuk yoluyla mücadele edeceği uyarısı üzerine ancak oturma iznini alabildi. 2000 yılında bir cafede daimi oturma izninin içinde bulunduğu ceketi çalındı. Belgeyi yeniden çıkartmak üzere İçişleri Bakanlığı'na yaptığı müracaatı kabul edilmezken kendisine, "FSB'nin istememesi sebebiyle yakında sınır dışı edilecek olması" gerekçe gösterildi. Aynı yıl, İçişleri Bakanlığı'nın Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'ndeki oturma iznini iptal eden bu uygulamasına karşı hukuk savaşı başlattı ve daimi oturum belgesini hemen aldı.
26-08-2004 - kez okundu

2002 yılı 11 Aralık tarihinde misafir olarak bulunduğu eve baskın yapılarak İçişleri Bakanlığı elemanları tarafından tutuklandı. 2. Şube'ye götürüldü ve yürürlükteki registrasyon (kayıt) düzenini ihlal ettiği gerekçesiyle hakkında tutanak tutulup, "idari hukuku ihlalden" 500 ruble para cezasına çarptırıldı.

Bunun üzerine Bolat, Nalçik Şehir Mahkemesi'ne başvurdu ve 24 Aralık'ta kendisine isnat edilen "İdari hukuku ihlal suçu ile kesilen para cezası" kaldırıldı.

Şehir Mahkemesi'nin verdiği bu karar KBC İçişleri Bakanlığı tarafından temyiz edildi.
20 Ocak 3003'te KBC Yüksek Mahkemesi, Şehir Mahkemesi'nin kararını iptal etti ve dosyayı yeniden incelenmek üzere yerel mahkemeye (Şehir Mahkemesi) iade etti.

26 Şubat 2003'te Nalçik Şehir Mahkemesi, İçişleri Bakanlığı elemanlarının uygulamasını "yasal", idari cezayı da "hukuki dayanağı olan bir karar" olarak kabul etti. KBC Yüksek Mahkemesi de, 19 Mart'ta bu kararı onayladı.

Hacı Bayram Bolat, bu sefer KBC Yüksek Mahkemesi Üst Kurulu'na itiraz dilekçesi gönderdi. Aynı zamanda "Rusya makamlarının özgürlüğünü ve kişisel dokunulmazlığını, yer değiştirme ve yaşayacağı yeri seçme hakkını ihlal ettiği" gerekçesiyle davayı Avrupa İnsan Mahkemesi'ne taşıdı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gerekçeleri geçerli ve yeterli bularak davayı yıldırım hızıyla iki gün içinde kabul etti.

Bolat, 2003 yılının 7 Ağustos günü FSB'nin maskeli elemanları tarafından kaçırıldı ve zor kullanılarak iradesi dışında Türkiye'ye gönderildi. Bolat'ın Türkiye'de bulunduğu sırada KBC Yüksek Mahkemesi Üst Kurulu'nda görülen davası lehine sonuçlanarak, "İçişleri Bakanlığı'nın oturma iznini iptal eden uygulamasının sonuçlarıyla birlikte geçersiz olduğu" kabul edildi.

Bu mahkemenin kazanılmasından sonra, Bolat'ın avukatı İshak Kuçukov, Nalçik Şehir Mahkemesi'ne, müvekkilinin hukuka aykırı bir şekilde yurt dışına atılmasına itiraz eden yeni bir başvuruda bulundu. Bu başvuruyu değerlendiren Nalçik Şehir Mahkemesi'ndeki dava da 28 Ekim tarihinde görüldü. Mahkeme, İçişleri Bakanlığı ve Pasaport Vize Dairesini mahkum ederek, Hacı Bayram Bolat'a davetiye çıkartılması ile Nalçik'e geri getirilmesinin teminine ve daimi oturma izninin (Vidna Jiteslin) 5 yıl süreyle uzatılmasına karar verdi.


Böylece Hacı Bayram Bolat'ın Rusya İçişleri Bakanlığı'na karşı verdiği hukuk mücadelesi zaferle sonuçlanmış oldu.

Temmuz 2004 tarihinde Kabardey-Balkar Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Bolat'tan fotoğrafını isteyerek yeniden düzenlediği 5 yıl süreli oturma izni belgesini avukatı vasıtasıyla kendisine iletti ve Nalçik'e davet etti.

Sonrasındaki olaylar ise Hacı Bayram Bolat'ın anlatımıyla aşağıdaki şekilde gelişti.

--------0---------

AJANS KAFKAS - Hacı Bayram, geçen yıl 7 Ağustos'ta delikanlılığının en güzel yıllarını geçirdiğin vatanından FSB tarafından sınır dışı edildin. Ve verdiği hukuk savaşını kazanarak daimi ikamet hakkını adeta "kanırtarak" geri aldın. Ve bütün belgelerin tamam olarak hafta başında tekrar Nalçik'e dönüş teşebbüsünde bulundun. Olayların nasıl geliştiğini bizzat senin ağzından dinlemek istiyoruz. Ama oraya geçmeden önce geçen yıl anavatanından atıldıktan sonra geçen bir yıl içinde neler yaptın, bize kısaca bir anlatabilir misin

HACI BAYRAM BOLAT- Kafkasya'da yoğun bir hukuk ve sinir mücadelesinin içinde yıpratıcı bir dönem yaşamıştım. Beni Kabardey-Balkar'dan kaçırmak için ellerinden geleni yaptılar. Kah tehdit, kah bürokratik engeller, kah şantajlar v.s... Hiç birinde de başarılı olamadılar. Haklarımı korumak için avukatımla birlikte Rusya mahkemelerinde inanılmaz bir mücadele verdik. Hem de kime karşı? İçişleri Bakanlığı, eski adı KGB olan FSB ve kendini sistemin koruyucu meleği gören yozlaşmış savcılara karşı. Fakat baş edemediler. Bütün oyunları tersine döndü. Bu kadar çürümüşlüğün içersinde tabiidir ki sağlam durması mümkün olamayacak hukuk sistemlerine de güvenemediğim için olayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıdım. Rusya'daki mahkemeler lehime sonuçlanmaya başladığında üzerimdeki baskıları daha da artırdılar. Sonra da maskeli insanlar tarafından kaçırılarak bavulumu bile almama izin vermeksizin sınır dışı ettiler.

Türkiye'ye böyle bir ruh haliyle geldim. Ve sonrasında Çorum'a giderek bir süre istirahat ettim. Daha sonra da askere çağrıldım ve altı ay kısa dönem askerlikten sonra Mayıs'ın 18'inde sivil hayata geri döndüm.

Bu arada Rusya mahkemelerinde süren davalarımın hepsi lehime sonuçlandı. Ve yine mahkeme kararıyla daimi ikamet tezkerem hazırlanarak avukatım vasıtasıyla bana iletildi. Yani görünürde anayurduma dönüşümün önüne çıkarılan suni engellerin tamamı yok oldu. Bu aşamadan sonra uçağa binip Nalçik Havaalanı'na indikten sonra elimi kolumu sallayarak kapısını bile kilitlememe izin vermedikleri evime gidebilirdim. Yani teorik olarak hiçbir engel kalmamıştı...


A.K. - Fakat düşündüğünüz gibi olmadı görüldüğü kadarıyla?

H.B.B. - Evet teorik olarak durum bu aşamaya gelmişti ama pratiğinin hiç de böyle olmadığını yaşayarak gördüm.

A.K. - Pratiği nasıl oldu peki?


H.B.B.- 23 Ağustos günü 15.00'te Nalçik'e uçtum. 17.30'da Nalçik Havaalanı'ndaydım. Giriş işlemlerimi yaptırmak üzere pasaport kontrol noktasına gittim. Her şey normal şekilde yürürken birden bire bir hareketlilik oldu. Birileri geldi ve görevli memura müdahale etti. Ne olduğunu anlamaya çalışırken bana kenarda beklemem söylendi. Bu bekleyiş yaklaşık iki saat sürdü. Bu zaman zarfında bir çok insan geldi ve gitti. Aralarında hararetli konuşmalar, tartışmalar, yoğun bir telefon trafiği oldu. Daha sonra beni bekleme salonuna davet ettiler. Ben sebebini sorarak, evraklarımda eksiklik olmadığını, avukatımın dışarıda beklediğini, bir sorun varsa onunla görüşmelerini söyledim. Cevap olarak "Buna gerek yok" dediler.


A.K- Yani bekletilmenle ilgili hiçbir gerekçe söylemediler mi sana?

H.B.B. - Hayır göstermediler. Önce "Moskova girmeni istemiyor" dediler. Ben bu cevaba güldüm tabii. "Bana hikaye anlatmayın. Derdiniz ne ise açıkça söyleyin?" diye cevap verdim kendilerine. Hiçbir tutarlı gerekçe göstermeyerek, kendilerinin de bir şey bilmediklerini söyleyerek, "Avukatın yarın ilgili yerlerden gerekçesini öğrenir" dediler. Beni gözaltında tutanlar 4 kişiden oluşan bir gruptu. Çok telaşlı davranıyorlardı. Koşuşturup durdular. Yanıma da fazla yaklaşmadılar. Beni hep uzaktan kontrol ettiler. Tam beş saat böyle geçti.

Bu arada avukatım İshak Kuçukov ve Kabardey-Balkar İnsan Hakları Derneği Başkanı Valeri Hatujuko beni karşılamak üzere havaalanına gelmişlerdi. Pasaport noktasına giderken uzaktan kendileriyle göz göze gelmiştik. Dışarıda beni beklerlerken pasaport noktasından geri çevrildiğimi öğrenmişler ve içeri giriş yapmak için epey uğraş verdikten sonra ancak gece 22.30'da bana ulaşabildiler. Camlı bir bölmenin ardından görüşebildik ancak. Avukatım Kuçukov "Sorun nedir?" diye sordu. Ben de "Moskova'da birileri girmeme mani oluyormuş. İstihbarat elemanları öyle söylüyorlar" dedim. Bunun üzerine avukatım FSB ajanlarına dönerek, "Bırakın bu safsataları. Hepiniz bunun hesabını vermek zorunda kalacaksınız" diye bağırdı. Hatujuko'yla birlikte, beni göz altında tutanları uzun uzun azarladılar. Faydası da oldu. Bu çıkışın ardından ajanlar benden biraz daha uzaklaştılar.

Kuçukov ve Hatujuko'yla bu kısa görüşmemizden sonra hemen orada yoğun bir telefon görüşmesine girerek Kabardey-Balkar'ın üst düzey bütün memurlarını ayağa kaldırdılar. Sonra da olayın kaynağını tesbit için gittiler. Ben orada yalnız başıma kaldım ve sabahı zor ettim tabii.


A.K.- Kapatıldığın bekleme salonu nasıl bir yerdi peki?

H.B.B. - Orta büyüklükte loş bir salondu. Işıkları söndürüyorlardı. İçeride benden başka da kimse yoktu. Uçak geldiği saatlerde kapıları açıyorlar, yolcular gittikten sonra da üzerime kilitliyorlardı. Sivrisineklerin hücumu altındaydım. 90 derece dik duran ve yatmaya hiç de müsait olmayan dar koltuklar üzerinde sabahlamak zorunda bırakıldım.


A.K.- Peki, sabaha kadar hiç bir şey diyen olmadı mı sana? Sorgu sual filan da mı yapılmadı?

H.B.B.- Hayır, hiçbir şey soran olmadı. Sadece ara ara FSB ajanları ve havaalanı personelinden gelip beni görenler oldu. Hepsi de beni tanıdıklarını söylüyorlardı. Kabardey Balkar'ın en yüksek tirajlı gazeteleri beni pek çok kez haber yaptıkları ve olayların gelişimini dikkatle takip edip okuyucularına aktarmaya çalıştıkları için tanıyanım çoktu.


A.K.- Kabardey-Balkar'da meşhur birisin diyebiliriz yani...

H.B.B.- Öyle sayılır. Olayların gelişimi böyle bir sonuç doğurdu.


A.K.- Peki sabah ne oldu

H.B.B.- Benim için değişen hiç bir şey olmadı. Beklemeye devam ettim. Pasaport noktasında nazik bir Rus bayan vardı. O bana çok yardımcı olmaya çalıştı, kendisine gerçekten müteşekkirim. Bana yiyecek, içecek getirdi. Dışarıda Kuçukov ve Hatujuko'nun ciddi bir mücadele verdiği, sert tartışmalar yaşandığı bilgilerini bana hep o getirdi. Kendisi de olanlara bir anlam veremiyor ve her şeyi çok aptalca buluyordu.

Bu arada ülkeye sokulmadığım haberi Nalçik'te çabuk yayılmış. 100 civarında insanın durumu protesto ederek, yetkililer üzerinde baskı oluşturmak için havaalanı önünde toplandıklarını öğrendim...


A.K.- Gündüz de hiç bir şey soran olmadı mı sana?

H.B.B.- Hayır. Ne gece, ne gündüz hiçbir şey sormadılar. Memurlardan öğrenebildiğim kadarıyla, Kuçukov ve Hatajuko'nun bastırmasıyla kurumlar birbirine girmiş. Hem beni Kabardey Balkar'a sokmak istemiyorlar; hem de bunun sorumluluğunu üzerlerine almak istemiyorlarmış. Fakat makul bir çıkış yolu da bulamıyorlarmış. Avukatım Kabardey Başsavcılığı'ndan "Ülkeye girmesinde mani yoktur" diye yazılı bir belge getirip, Havaalanı ilgili birimlerine teslim etmiş. Cevapları "Sivil savcılık havaalanına karışamaz, burası askeriyenin yetki alanındadır" olmuş.Yani Başsavcılığın verdiği belgenin geçerli olmadığını, kendilerinin askeri savcılıktan getirilecek bir belgeyi ancak kabul edebileceklerini söylemişler. Bunun üzerine avukatım askeri savcılığa müracaat ederek bir de oradan "Ülkeye girmesinde mani yoktur" diye yazılı bir belge çıkarttırmış.. Fakat bu aşamaya kadar olayları perde arkasından takip eden FSB, bu noktada perdenin önüne çıkmış ve bu belgelerin kendileri için bir anlamı olmadığını belirterek, hangi belge getirilirse getirilsin beni ülkeye sokmayacaklarını açıkça söylemişler. Ben bunları sonradan öğrendim tabii..


A.K.- Peki bu arada avukatınla yüz yüze görüşme imkanın olmadı mı hiç?

H.B.B.- Hayır olmadı. Avukatımın da, benim de bu yönde taleplerimiz olmasına rağmen buna izin vermediler.


A.K.- Her yönüyle bir hukuk rezaleti desene...

H.B.B.- Aynen öyle. Bir Rus meşhurunun sözü var, " Rusya'da meydana gelen olayları akıl ve mantıkla değerlendiremezsiniz" diye. Çok doğru bir söz. Bunu defalarca yaşayarak gördük maalesef.


A.K.- Kaldığımız yerden devam edecek olursak, o günün de yalnız başına boş boş geçti anladığımız kadarıyla, öyle mi


H.B.B.- Evet. Sadece alana gelen yolcuları salondan geçerken kısa bir süre görüyorduk, tek değişiklik ve hareketlilik o saatlerde oluyordu. Geri kalan zamanlarda boş boş yalnız başıma oturuyordum.


A.K.- Peki akşamın, daha doğrusu ikinci gecen nasıl geçti?

H.B.B.- Yine bana bir şey soran olmadı. Herhangi bir bilgi de vermiyorlardı. Yalnız o akşam tatlı bir sürpriz yaşadım. Akşam saat 21.30 sularında koltukların üzerine uzanmış dinlenmeye çalışıyordum. Işıklar sönük, içerisi karanlıktı. Kapıdan bir tıkırtı oldu; kalktım baktım üç kişi bana doğru geliyor. Karanlıktan kimliklerini seçemiyordum. Tedirgin oldum tabii. Ne olduğunu anlamaya çalışırken içlerinden birisi birden bire uzanıp bana sarıldı. Baktım, bizim, Nalçik'e dönüş yapmış Türkiyeli Çerkeslerden Çiçe lakaplı Mole Alaaddin. Yanındakiler de kapıda duran nöbetçilerdi. Çok şaşırdım ve sevindim. "Alaaddin abi buraya nasıl girdin?" diye sordum. "Kapıdakilere rüşvet verdim" dedi. Kucağında da koca bir karpuz vardı. Bana moral oldu. Karpuzu kestik, yiyinceye kadar müsaade ettiler de kendisiyle biraz muhabbet ettik. Alaaddin ağabeyin bu yaptığını hiç unutmayacağım.


A.K.- Hukukun açamadığı kapıları bir şişe votka açıyor demek ki Hacı Bayram...

H.B.B.-Evet, öyle maalesef.


A.K.- Gecenin geri kalan bölümünde bir şey oldu mu

H.B.B.- Hiçbir şey olmadı. Yalnız başıma oturarak sabahladım. Öğleye doğru FSB elemanlarından iki kişi yanıma gelerek, "Seni bugün gidecek Türkiye uçağıyla sınırdışı edeceğiz" dedi. Ben de bir kez daha, avukatım Kuçukov ve umumi vekilim Hatujuko ile görüşmek istediğimi söyledim. Fakat hiç tınmadılar. Daha sonra iki FSB görevlisi tarafından TSİ 13.15 uçağına bindirildim ve İstanbul'a sınır dışı edildim. Pasaportumu ve ikamet belgemi pilota teslim etmişlerdi, onları da İstanbul'a indikten sonra teslim aldım. Bütün hikaye bu işte.


A.K.- Pasaportuna herhangi bir işlem yaptılar mı peki?

H.B.B.- Ne pasaportuma, ne daimi ikamet teskereme hiçbir işlem yapmadılar. Yalnız Türkiye'ye dönüşte, Türk resmi görevlilerine Rusya'dan sebepsiz yere sınır dışı edildiğime dair tutanak tutturdum ve durumu belgelettim. Bilindiği gibi bu tutanaklar daha sonra Türk Dışişleri teşkilatına gönderilerek değerlendirmeye tabi tutuluyor. Gerektiğinde muhatap ülkenin önüne koyularak "Bu yapılan nedir?" diye sorulabiliyor.


A.K.- Hacı Bayram, sana büyük geçmiş olsun diyor, özgür bir Kabardey-Balkar'a gideceğin günlerinde tez gelmesini diliyoruz...

H.B.B.- Teşekkür ederim.



Etiketler:
ajanskafkas-hbayram bolat roprtajı!

YORUMLAR
Yorum yapmak için giriş yapın...

MIZAGE DERGİ YÖNETİCİLERİ KAYSERİ'DE
KARAÇAY-BALKAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ 13. GENEL KURULU.
AYŞE & HAKAN EKER GELİN ALMA
ÇAĞDAŞ SANATLAR MÜZESİ'NDE MIZIKA DİNLETİSİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ CİHAN ERTOK İLE DEVAM DEDİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL KURULUNU YAPTI.
KAFKASYA UÇUŞLARI BAŞLADI
ARDA ARGUN'A LEON NİŞANI
ADİGE MİLLİ KIYAFET GÜNÜ KUTLANDI
KAFDAV YAYINCILIK ESKİŞEHİR KİTAP FUARINDA
/ 599>

EN ÇOK OKUNANLAR
Kayıtlı başka haber bulunmamaktadır