28.05.1992 yılında kurulan Bozüyük Kuzey Kafkasya Kültür derneğimizin amacı ve
faaliyetleri :
Derneğimizin amacı Geleneksel Kültür değerlerimizi derleyip uygar dünya kültürü ile
uyumlu bir biçimde geliştirme üyelerinin kültür düzeylerini yükseltmek, onları geleneksel
Kültür değerlerine saygılı, ülke ve dünya gerçeklerini bilen aydın yurttaşlar olarak toplum
içinde yararlı insan haline getirmek, Dil, Kültür, Toplumsal yapı konularında bilimsel
araştırma, inceleme yapmak veya yaptırmak, görüş oluşturmak üyeler arasında birlik
beraberlik ve dayanışmayı sağlayarak yardımlaşmaktır.
Derneğimiz yönetim kurulu dışında kadın kolları ve gençlik kolları seçilmiş,
Kadın kolları: Ayda 2 defa dernek binamızda gün toplantıları yapmakta, yaz aylarında gezi
programları düzenlemekte ve Çerkes yemeklerinin sunulduğu günler düzenlemektedirler.
Gençlik komisyonu: Yönetim Kurulu olarak gençlerimize Kafkas halk dansları ve müzik
aletlerini kullanma ve çalma kursları verilmekte yine gençlerimizle Kafkas kültürü
hakkında sohbetler düzenleyerek kültürümüzün gelecek nesillere aktarılması için çalışmalar
yapılmaktadır.
Derneğimiz yasaların değişmesiyle kurulan Kafkas Dernekleri Federasyonunun
üyesidir. Bu federasyonumuza bağlı 61 derneğimiz bulunmaktadır. Yönetim Kurulu olarak
federasyonda yapılan çalışmalara ve diğer derneklerin sosyal faaliyetlerine imkanlarımız
dahilinde katılmaktayız. Bozüyük derneği olarak dünyaca ünlü birçok yarışmalarda
birincilikle çeşitli ödüller alan nelmes ile Elbruz Kafkas halk dansları ekiplerini getirerek
Bozüyük halkımıza izlettik. Bu ekiplere benzer Kafkas Halk dansları ekipleri kurmaktayız.
Kafkas kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak günlük yaşamı paylaştığımız
kaderde ve kıvançta ortak hareket ettiğimiz milyonlarca insanın bizi tanımadığını ya da
tanıyamadığın, izliyor zaman zaman bu genel tanıma eksikliğinden dolayı kamuoyuna yapılan
yorumların yanlışlığını, eksikliğini ve haksızlığını görerek üzülüyoruz.
Bu nedenle biz Çerkesler hakkında genel bilgiler verme gereği duyuyoruz.
Bizim ana yurdumuz ‘Kuzey Kafkasya’ dır.
Kuzey Kafkasya: Kuzey yarım kürede,40-45 kuzey enlemleri ile 37-50 doğu boylamları
arasında kalan Avrupa kıtasının doğu ucundaki bir parçasıdır. Kafkas sıradağlarının
kuzeyinde kalan ve batısında Azak ve Karadeniz, kuzeyde Maniç çukuru, doğuda Hazar
denizi ve güneyde de dağlardan inip Karadeniz’e ulaşan İngur ırmağı ile çevrili ‘(KUZEY
KAFKASYA)’ dır. Bugün tahmini Kuzey Kafkasya’da 2 milyon, Diaspora da 6 ile 8 milyon
Çerkes yaşadığı tahmin edilmektedir.
Kafkasya yüzyıllardır emperyalist güçlerin çekişme alanı oldu. 1800 yılların başında
Rusya İmparatorluğunun genişleme isteği ve buna karşın başta İngiltere Krallığı, Avrupa
ülkeleri,Osmanlı İmparatorluğu ve İran Kafkasya’yı Rusya ya bırakmamanın stratejileri
yüzünden yaşanan savaşlar 10 yıllarca sürdü. Kafkas hakları özgürlüklerini korumak,
yurtlarını savunmak için olağan üstü direniş gösterdi. Bu savaşlarda Avrupalı büyük
devletlerin sonra Osmanlı İmparatorluğunun ( gerileme dönemi) önce destekliyor gözüktüğü
sonra yalnız bıraktığı Kafkas halkaları Rusya İmparatorluğu’nun büyük askeri gücü karşısında
çaresiz kaldı.
Rus –Kafkas savaşı 21 Mayıs 1864 yılında Çerkeslerin ağır yenilgisiyle sona erdi. Bu
savaşta 500 bin Kafkasyalının öldüğü tahmin ediliyor.
Savaş boyunca yurtlarını terke zorlanan Çerkesler savaşın bitimi ile birlikte insanlık
tarihinin en büyük ve en dramatik sürgününe maruz kaldılar. Tarihi kayıtlara göre 1.500.00’e
yakın Çerkes Kuzey Kafkasya da ki yurtlarından sürülerek Osmanlı topraklarına Tuapse,
Soçi ve Sohum gibi liman kentlerde toplanan yüz binlerin gemilerle Varna, Samsun, Sinop
Trabzon gibi Osmanlı’nın liman kentlerine gönderildi.
Başka bir deyişle, Çerkes nüfusunun %70’i sürgün edildi. Bu trajik sürgündeki halk geri
dönme umuduyla geçici basit binalar yaparak barınmaya çalıştılar.
Balkanlara yerleştirilen atalarımız 93 Harbi diye bilinen Osmanlı Rus savaşında
zorunlu olmadıkları halde 50.000 ‘e yakın atlı ve silahlı Çerkes birlikleri Osmanlı devleti
ile beraber Ruslara karşı savaştı. Maalesef Osmanlı İmparatorluğu kaybedince temmuz
1978’de imzalanan Berlin Anlaşmasında Çerkeslerin Rusya sınırından uzak bölgelere
yerleştirilmesi gereği sonrasında atalarımız 2. bir sürgünle Anadolu’nun çeşitli yerlerine
Suriye,Ürdün gibi Orta Doğu bölgelerine dağıtıldı. Başta Çanakkale savaşı olmak üzere
Atalarımız bütün savaşlara katılmış özellikle Kurtuluş savaşında vatan kaybetmenin acısını
en iyi bilen atalarımız Türkiye’nin ilk işgal yıllarından itibaren Çerkesler yaşadıkları bütün
bölgelerde Kurtuluş mücadelesine aktif olarak katılmışlardır. Her etnik topluluktan çıktığı gibi
Çerkesler arasında da az sayıda İstanbul ve Hilafet yanlısı çıkmıştır. Ama bununla mukayese
edilmeyecek derecede çok sayıda Çerkes’de daha ilk gün yola çıkarak Milli Mücadele’ye
katılmıştır. Çerkeslerin ‘Anadolu İhtilali’ ne etkin katılımına bağlı olarak Çerkes kalpağı,
kaması ve başlığı 1919-1923 yıllarında Anadolu da ‘ki Milli Direniş’in bir simgesi haline
gelmiştir.
Çerkesler 21 Mayıs’ı sürgün günü olarak yas tutmaktadır.
Sürgünün 148. yas yılında federasyonumuzun bastırmış olduğu broşüründen:
BİZ HALKIZ,
BİZ SÜRGÜNDE BİR HALKIZ…
Daha yüz elli yıl evvel, imparatorluklar çağının güç savaşlarına kurban olan bir halkız.
Bir imparatorluğun genişleme iştahına, diğerlerinin nüfus hevesine yenik düştük. Kimileyin
cesaretin ateşinde yandık, kimileyin korkunun gölgesine sığındık. Gafleti de gördük, ihaneti
de. Kahramanlığımız kadar, sancağı yere düşürmüşlüğümüzde oldu. Yenildik, kırıldık,
bölündük, sürüldük. Daha dün gibi hatırladığımız ağıtlar yakıp öyküler anlattığımız bir
sürgünün çocuklarıyız. Biz halkız. Biz sürgünde bir halkız…
Biz halkız, savaşta bizim içindi sürgünde.
Kiminin toprağımızda gözü vardı. Çar hükümeti: Gidin!...
Kiminin insanımızda sözü vardı. Sultan lütfetti: Gelin!...
Kiminin stratejik hesabı vardı. Kraliçe vazgeçti: Çekilin!...
Kaybeden biz olduk. Azımız kaldı geride ’biçare’ çoğumuz düştük ‘bigane’
KALANLARIMIZ DER Kİ,
Yaralıydık, yarımdık, azdık, acizdik. Yurdumuzun koynunda dinlendik, toprağımızın
cömert ellerinde şifa bulduk, ormanımızın mabedinde ruhumuzu yeniledik.
Azdık ama umudumuzu biriktirdik, tutunup köklerimize yeniden ayağa kalktık. Acizdik
ama cesaretimizi biriktirdik, yeni bir dünya kurduk. Nice yeni istilacılara direndik, savaştık.
Direndik dişle tırnakla inatla umutla yendiğimiz de oldu, yenildiğimizde, özgürlüğü de
tattık, bağımsızlığı da. Gururu da yaşadık yeniden, onuru da. Direndik bu günlere. Tarih akar
usulca. Saramadığımız tek yara, sökemediğimiz tek acı kaldı yüreğimizde. Yokluğunu çekeriz
gidenlerin.
GİDENLERİMİZ DER Kİ,
Yeniktik, bitiktik, teslimdik. Köhne teknelerle sürüklendik Karadeniz’in hırçın dalgalarına.
Bıraktıklarımızla helalleşmeden, toprağımızla vedalaşmadan düştük yollara. Hastalıktan,
açlıktan, soğuktan kırıla kırıla, denize beden vere vere vardık yeni yurtlarımıza. Ve nice
bedeller ödeye tutunduk yeni hayatlarımıza. Çoktuk çoğaldık şimdi milyonlarız. Açtık
açıktık, şimdi ( karnımız toktur, sırtımız pek). Sanki unutmuş gibi terk ettiklerimizi, sanki
umursamazmış gibi yitirdiklerimizi yaşarız yeni dünyamız da kendi halimizde. Tarih akar
usulca. Aklımız karıncalanır sanki yüreğimiz paslanır gibi tarih akar usulca. Kökler unutmaz.
Bırakmaz bizi.
Yukarıda belirttiğimiz trajik bir sürgünün çocukları olan bizler yaşadıklarımızı
unutmadık, unutmayacağız.
Bizler kendimizi artık sürgünde olarak görmüyor, Kurtuluş savaşında ülkemiz için
kan verdik, can verdik. Dolayısı ile Türkiye Cumhuriyeti ‘nin kuruluşunda kendimizi asli
unsur olarak görmekteyiz. Ülkemizde dilimizle, kültürümüzle ve kimliğimizle huzur içinde
yaşamaktayız. Yeni çıkarılan yasalar ile dilimizi öğrenme ve yazma konusunda bizlere büyük
imkanlar tanınmıştır.
Biz Çerkesler bu trajik sürgünde rol oynayan İmparatorluklarının bugünkü mirasçılarına,
özellikle Rusya ve Türkiye ‘ ye sesleniyoruz: Uğradığımız bu tarihi haksızlığı sona erdirin ve
ana vatanımızla yeniden kucaklaşmamızı sağlamak için önümüzü açın. Bize çifte vatandaşlık
verin. Türkiye den Kuzey Kafkasya’ya, Abhazya’ya, doğrudan rahat ulaşımımızı sağlayın.
Türkiye ile Kafkasya arasında kültür ve ekonomik münasebetlerimizin gelişmesinde öncü ve
köprü görevini üstlenelim. Öncelikle komşumuz Suriye de yaşanan iç savaşta taraf olmayan
Çerkeslerin Anayurtları Kafkasya ya dönebilmeleri için gerekli girişimlerin yapılmasını
bekliyoruz.
Dileğimiz Türkiye de, Kafkasya da ve bütün dünyada barış ve huzur egemen olsun.
Bozüyük Kuzey Kafkasya Dernek Başkanı
Ertuğrul KARUK