ÖMER BÜYÜKA (BEYGUAA) DİASPORA TARAFINDAN ANILMAKTADIR.
25 Şubat 2001 tarihinde kaybettiğimiz Abhaz araştırmacı, şair ve yazar Ömer Beyguaa’yı ölümünün 12. yılında anma gecesi düzenlenerek anılmaktadır.
Ömer Büyüka (Beyguaa) Kimdir?
BEN ÖMER BEYGUA"
"BABAM"
"Babasoyum Beyguadır. 'Dargın bey' anlamındadır. Aslında Osmanlı İmparatorluğu zayıflayıp Rusların güneye, Kafkasya'ya ilerlemeye başladıkları zaman, Kafkasya'da bir çok şef veya halk büyüklerini elde edip Osmanlılar aleyhine ayartıyorlardı. Abhazya'da da Beygua Mamagul'u elde etmişlerdi. Abhazya beyliği Osmanlılar'a bağlı ve sadık idi. Mamagul Osmanlılara sadakatte direnen beylik sarayına 12 silahlı Beygua delikanlısı ile baskın yaparak darbe yapmaya kalkışır. Atik davranan koruyucular karşısında darbeyi başaramayınca koruyuculardan birini öldürerek çekilmek zorunda kalır. Takibata uğrar. O zamanki Batum Valisi Abhaz Açaçba Şirvan'ın da yardımıyla yakalanan Mamagul hapsedilir. Bir müddet sonra kaçarak -veya affolarak- hapisten çıkar ve evlenir.
Şermet ve Sabatay isminde iki oğlu dünyaya gelir. Şermet'in oğlu Mac Dedem Beygua Hasan'ın babasıdır. Mamagul'un baskın arkadaşlarıda yakalanamıyarak kaçmıştır. Bazıları Magrelya'ya; bazıları da Kuzey Kafkasya'ya(Kabardiya'ya) gider. Her iki grupta burada türerler. Magrelya ve Kabardiya o zaman Rusya sempetizanı idiler. Her iki memleketteki Beygualar, çok sonraları, Abhazya'da kalan Beyguaları ziyaret etmeye başlarlar. Kabardiya'dakiler hala da Beygua soyadını bırakmamışlardır.
Yine Türkiye'deki Kabartay Beygualar Abhaz Beygualar'ı ziyaret etmektedirler. İlk hatıra gelenleri Anadolu'da, Yıldızeli İlçesi'ne bağlı Kiremitli Köyü'nde olanlardır.
Kabardiye Beygualar'ından biri Çar Sarayı'nca himaye edilerek saraya alınmış, kızı ile Çar Müthiş İvan evlenmiş idi. Sarayda yetişen bu Beygua torunları son tarihlerde 'Beygo Çerkeska' ismiyle yazılara geçmişlerdir. Yukarıda adı geçen dedem Beygua Hasan 1878'de Türkiye göçürülenler içersinde en paralı olan idi. Düzce'nin Efteni Hacı Süleymanbey Köyü'nde yerleşerek kendine bağlı 14 aileyi etrafında toplayarak Akhukun (Ahukun) Mahallesi'ni kurmuştur. O muhacirler içinde iki katlı badanalı ilk konağı kurabilen O'dur. Konağı hayal meyal ben de hatırlarım. O zamanki Bolu mutasarrıfı (Valisi) İşkodralı Ali Kemal'in dedemin arada bir ziyaretine gelen dostu olduğunu halk anlatmaktadır. Gerçekten de babamı -annesi ölüp eve üvey ana gelince- Ali Kemal alarak Bolu'ya götürmüş ve O'na Zeynül Abidin Efendi isminde bir hoca tutarak klasik okul metodu ile babama okur yazarlık ile hesap ve basit ölçü bilimleri tahsil ettirmiş, bir atelyeye göndererek marangozluk öğretmiştir. Saygıyla andığımız bu Ali Kemal, Arnavutluğun ilk Devlet Reisi olan zattır. Babam o zamanki göçmenler içinde klasik okul metodu ile okuryazar olan tek kişi idi.
"ANNEM"
Annem Abhazlar'ın Şamı ailesinden olup Şamı Hüseyin'in kızı idi. Babam Annemle evlenince dedemin Azatlısı Abdullah -kendisine 'Beygua' denmeyip 'Beygualar'ın adamı' denilmesine üzülerek- evini bırakıp Haymana'ya göçtüğünden, boş kalan onun evine artık evli bulunan babam yerleşmiş ve ben orada 1317(M 1901) yılında dünyaya gelmişim. Dedemin Kafkasya'da tanıyarak sevdiği Osmanlı Kumandanı Ömer Paşa'nın adını da isim olarak takmışlar.
"..VE BEN"
İlk okumayı Kur'an ve İslam dini bilgileri ile yaptım. İlk yazıyı eski Arap harfleri ile oluşturulan Abhazca yazı ile öğrendim. Hocalarım Abhaz kızı Canıpha Hasibe ve kocası Abhazca da konuşan Şapsığ Raşit Efendi idiler. Halkımız hakkında bir çok gayeler taşıyan, o zamana göre aydın olan babam Bayram usta ile çok idealist İslam bilgileri hocası olup Abhazca yazı (alfabe) yapıp yaymaya da çalışan ve bir çok Abhazca ahlaki dörtlük şiirler de yazan Çkalapuva Şirin Efendi, halkımızı istedikleri yönde aydınlatamadıklarından yakınarak 'hiç olmazsa çocuklarımızı kurtaralım' diyerek Düzce İlçesi'ne göçüp yerleştiler.
Ben orada ilkin Şapsığ Müderris İsmail Efendi'den Arabiyyat(Araboloji) okudum. Bir müddet sonra TBMM Hükümetince Düzce'de kurulan Resmi Medrese olan Medaris-i İlmiyye'ye girdim. Beni 8 yıl Arapça okuyanlar sınıfına aldılar. Medaris-i İlmiyye kapandı. Açılan İdadi Mektebi'ne (Liseye) girdim. Bir müddet sonra o da kapandı, yerine ortaokul açıldı ise de o idadiye denginde değildi. Onu da bitirdim. Edirne Lisesi'ne gittim. Ancak paralı okuduğum ve parasının da bir müddet sonra çok yükseltilmesi karşısında liseyi bitirmeyerek ayrıldım. O zaman üniversiteye (darülfünuna) ve yüksek okullara imtihanla girilebildiğinden, geri kalan sınıfları hususi olarak okuyup yüksek okullar imtihanına girenlere katıldım. Sonunda İstanbul Darülfünun Konferans Salonu'nda, profesörler kurulu, imtihanları kazananları birer yüksek okula ayırdılar. Beni veteriner fakültesine verdiler. Ancak, ben orman mühendisliği tercihimde ısrar ettim ve o zamanki adıyla Yüksek Orman Mektebi'ne alındım. 1930 yılı Eylül'ünde birinci derecede başarılı olaOkuduğum diller Arapça, Farsça, Fransızca ve Almancadır. Özel olarak biraz Rusça'da okudum. Bütün mekteplerdeki hayatımda dilci olarak bilindim. Gerçektende hayatta en çok dilcilikle, filoloji ile uğraştım. Resmi olarak okuduğum yukarıda anılan dillerin kurallarını ve en ziyade Türkçe kuralları bildiğim ve Arapça ile Fransızca'da bazı mektuplaşmalar da yapmama rağmen ne onlarda ve ne de Almanca'da pratik bakımdan bilgim yetersizdir. Ancak, dilci sıfatıyla her
dilin gramerine meraklı olduğumdan onların da kurallarını ve kısmen lügatlerini bilirim. Kütüphanemde Rusça, İngilizce, Arnavutça, Bulgarca,
Hırvatça, Gürcüce, Ermenice, Abhazca, Adigaca, Yunanca... kitaplar bulabilirsiniz. Ve bunlar üzerinde araştırma yaparım.
Yayınlanmış yazılarım "Abhaz mitolojisi Anaç mı?", "Hz.İbrahimle Awubla ve Kafkaslılar" adlı kitaplarım ile bazı dergilerde çıkan bilimsel veya şiir ile Kafkas konulu makalelerdir. Abhazya'daki Alaşara adlı bilim sanat dergisinde de zaman zaman Abhazca şiirlerim çıkmıştır.
Yayınlanacak yazılarım olarak "Yaradılıştan beri Abhazlar", "Varada" adlı 15 bin mısralı Abhazca şiirler, Abhazca Türkçe sözlük(Tahminen 200 bin
kelimelik), "Yaradılıştan Bugüne Kadarki Abhazca Kelimeler ve Yabancı Dillere Yayılışları", "Abhazca'nın Grameri", v.s."
Ömer amcanın kendisiyle ilgili olarak anlattıkları bu kadar. Hazır dediği kitaplarının bazıları sonradan yayınlandı. Bu biyografiyi yazdırdığı tarihten bu yana 19 sene geçti. Elbette eksik ve değişen bilgiler var. Onların bir kısmını da Sayın Sefer Ersin Berzeg'in "Kafkas Diasporası'nda Edebiyatçılar ve Yazarlar Sözlüğü (Samsun-1995)" isimli kitabından tamamlayalım:
"... Anadolunun çeşitli yörelerinde mesleğiyle ilgili görevlerde bulunduktan sonra birinci sınıf orman başmühendisi olarak emekli oldu(1964) 1950'li yıllardan başlayarak Türkiye'de "Yeni Kafkas"(İstanbul), "Kafkasya"(Ankara), "Kuzey Kafkasya(İstanbul), "Kafkasya Gerçeği"(Samsun) dergilerinde, Kafkas-Abhazya'da ise "Alaşara"(Aydınlık) ve "Apsını Kapşı" (Kızıl Abhazya" dergi ve gazetelerinde araştırma yazıları ve şiirleri yayımlandı. Abhazca şiirleri biyografisi ile birlikte Sohum'da basıldı(1992). Hakkında belgesel bir TV filmi çekildi.(1991) Abhazya Cumhuriyeti Hükümeti tarafından "Dirmit Gulya Devlet Ödülü" ile onurlandırıldı.(1992). Bazı şiirleri Abhaz kompozitörler tarafından bestelendi.
Ömer Büyüka 25 Şubat 2001 tarihinde vefat etti.
ESERLERİ:
"Abhaz Mitolojisi Anaç mı?" (İstanbul 1971), "Hz.İbrahimle Awubla ve Kafkaslılar" (İstanbul 1975), "Kafkas Kaynaklarına Göre İlk Yaratılışlar-İlk İnsanlık-Kafkas Gerçekleri"(2 Cilt, İstanbul 1985-86), "Astampıltıy Apsuva Bıjı"(İstanbul'daki Abhaz Sesi, Abhazca Şiirleri, Sohum 1992), "Kafkas Aahları"(Türkçe Şiirler, İstanbul 1992), "Abhaz Tarihinin İskeleti"(İstanbul 1993)."
Kaynak:http://www.abhazhaber.com