Yazar:
OĞUZ BERK
Yazar Hakkında:
Oguz_Berk@hotmail.com
Sayın Başkan
Sayın Heyet Üyeleri
Öncelikle çalışmalarınızın toplumsal barış adına çok değerli olduğunu ve başarıya ulaşmasını tüm kalbimle temenni ettiğimi belirtmek isterim.
Türkiye'de yaşayan Kafkas kökenlilere yönelik bir haber sitesinin Genel Yayın Yönetmeni olarak, hem kişisel, hemde Çerkes toplumunun Çözüm Süreci, bu güne kadar ki gelişmeler ve bundan sonraki süreçle ilgili bakış açılarını ve kendi içindeki tartışmaları, izlenimlerim olarak sizlerle paylaşmak isterim.
KafkasDiasporasi.com isimli, Çerkes Toplumunun yakından takip ettiği haber sitesinde 24 Ağustos 2009 tarihinde "Kürt Açılımı ve Çerkesler" başlıklı bir köşe yazısı yazmış ve bu açılımın "Prematüre bir açılım" olduğunu ve başarıya ulaşmayacağını iddia etmiştim. Nitekim bu köşe yazısından sadece 15-20 gün sonra 19 Ekim 2009'daki " Habur Olayları" akabinde açılım rafa kaldırılmıştır, 4 yıl süreyle.
"Çözüm Süreci" adıyla devam eden yeni barış arayışlarında, üzerinde daha detaylı düşünülmüş adımlar atılmıştır, bu süreç başarıya ulaşacaktır, ancak bu süreçte kendi içinde sakatlıklar taşımaktadır.
1- "Çözüm Süreci" talebi, bir insan hakları ve daha ileri bir demokrasi inancından değil, akan kanın durdurulmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenlede akamate uğraması veya yarın farklı isteklerin dile getirilmesi için "silah ve kanın" temel unsur olduğu bu süreçte kabul edilmektedir, bu çok önemli bir tehlikedir. Maalesef PKK'nın Kaleşnikofları gölgesindeki Çözüm Sürecinin, alternatifi her zaman silah olarak bir kenarda duracaktır.
2- Bu süreç, demokrasi ve insan hakları merkezli bir arayış olmadığı için, demokrasimize önemli bir katkıda sağlamayacaktır. 90 Yıldır, "Türkün Türkten başka dostu yoktur, Ne mutlu Türküm diyene, Türkiye Türklerindir... sloganları ile beslenen tek millet yaratma politikaları, bu süreçle birlikte sadece Türkler ve Kürtler söylemine dönüşmekte, hala inkar politikaları devam etmektedir. 90 yıldır devam eden "Türklerden başkasını inkar politikası", "Türkler ve Kürtlerden başkasını inkar" politikasına dönüşmektedir.
3- Çözüm Süreci, bir demokrasi süreci değil, mevcut haliyle bir "Kürt- Türk barış sürecinden" başka bir şey değildir ve inkar politikasının devamı temeline dayanmaktadır.
4- Çerkesler çocuklarına yıllardan beri "Türkiye Cumhuriyeti kurucu unsuru olduklarını", "Amasya Tamimine imza atanların, Mustafa Kemal dışında hepsinin Çerkes olduğunu", "Sivas Kongresi ve Erzurum Kongresinin Çerkeslerin hem askeri, hemde delegasyon olarak yoğun destekleri ile gerçekleştiğini", "Kurtuluş savaşının Çerkes Ethem, Hasan Tahsin, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Rauf Orbay, Bekir Sami Kunduk, Gaziantep kahramanı Ali Şefik Özdemir, Kahramanmaraş Kahramanı Aslan Toğuzata, Kilis Kahramanı Kamil Polat gibi Çerkes kumandanların sayesinde kazanıldığını" anlatmaktadırlar.
5- Gelinen noktada Çerkesler dışlanmışlığı yaşamaktadırlar. Çözüm sürecinde, en ufak insani taleplerde bulunulması halinde, "Bölücülükle" itham edilme veya yok olmayı kabullenme arasında bir ikilem yaşamaktadır.
6- Talepler karşısında bedel ödemek mi lazım? Çerkesler bu bedeli tarih boyunca çok fazlasıyla ödediler. Kendi kimlikleriyle var olmak adına 308 yıl Ruslarla savaştılar ve Anadolu'ya siper oldular. Nitekim Çerkeslerin, 308 yıl sonra savaşı 1864 yılında kaybetmelerinin hemen ardından Ruslar, 1878 'de İstanbul Yeşilköy'e dayanmıştır. Çerkesler, anavatanlarında da, "son vatanları", bu topraklar da, 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı, 1. Dünya savaşı ve Kurtuluş savaşında sayısız bedel ödemiştir. Çerkesler "Bu ülke için can verirken Türkçe bilmiyorlardı, şimdi anadillerini bilmiyor."
7- Bu süreç "demokrasi ve insan haklarına" inanç temelli gelişmemektedir. Sayın Başbakan'ın 2010'da, Almanya'da Köln'de Türklere " Dilinizi kaybetmeyin, kültürünüzü kaybetmeyin, asimilasyon bir insanlık suçudur" diye hitap ederken, Türkiye'de Çerkeslerin anadil eğitimi talepleri için "Şimdi Çerkeslerde çıktı..." demesi rencide edicidir. Şunu çok net ifade etmek isterim ki, Çerkes olmayı ben istemedim, Türk veya başka birşey olmayı da siz istemediniz. Çerkesliğim bir Allah vergisidir, Türklük ve Kürtlükte aynı şekilde, bu kültürde, bu dilde bana Allah'ın takdir ettiği ve korumam gereken, ilahi bir emanettir bana göre..
8- Demokratik Açılım, Kürt Açılımı, Barış Süreçi.... adına ne derseniz deyin. Bu süreçte Çerkesler dışlanmıştır, ötekileştirilmiştir, yok sayılmıştır ve sayılmaya devam etmektedir. Türkiye'de Kürtlerden sonra en büyük etnik grup Çerkesler sessizliğinin veya yeterince asimile edilmişliğinin sonucu olsa gerek, bu dönemde Kürt Çalıştayları, Alevi Çalıştayları, Roman Çalıştayları yapılmış ama bir Çerkes Çalıştayına ihtiyaç duyulmamıştır.
9- Çerkesler şu sorunun cevabını, milliyetçi, muhafazakar, sosyal demokrat hiç bir kesimden alamadılar. " Niye bu ülkeyi işgal etmeye çalışan İngiliz, İtalyan, Fransızların dilleri bu ülkede öğretilirde, bu ülkenin bağımsızlığı için savaşan Çerkeslerin dilleri öğretilmez." Bu ülkede Rus, Ermeni Dili edebiyatı bölümleri açılırda üniversitelerde, Erciyes ve 19 Mayıs Üniversitelerinde kağıt üstünde açılan "Kafkas Dilleri ve Edebiyatı Bölümleri" hayata geçmez. Sayın Hüseyin Çelik "Kafkas Dilleri bölümleri, hocaların ırkçı refleksleri nedeniyle hayata geçmedi" diyor, Rus, Ermeni, Fransız Dil Bölümleri açılırken niye refleks yoktu da, Çerkesce'ye refleks var, Ruslar, Fransızlar değilmiydi bu ülkeyi işgal etmeye çalışanlar, Çerkesler değilmiydi, Çanakkale'de Türklerle omuz omuza savaşanlar.
10- Biz çerkesler şunu anlamıyoruz, "Madem Asimilasyon insanlık sucu", "Dünyada kaybolmakta olan dillerden neden 18 tanesi Türkiye'de."
11- Biz Çerkesler şunuda anlamıyoruz; Hain ilan edilen isim Türk olunca "Türk Vahdettin veya Türk Damat Ferit" olmuyor da, Çerkes olunca "Çerkes Ethem" veya "Kürt Sait" oluyor.
12- Evet sahiden "Münci-i Millet, (Milletin Kurtarıcı)" diye 1. TBMM tarafından ayakta alkışlanan Çerkes Ethem hala niye haindir, "Af edildiği halde, hakkımda bağımsız bir mahkeme kurulması ve yargılanmam koşuluyla Türkiye'ye dönerim" diyen Çerkes Ethem'in neden, İade-i İtibarı yapılmaz. Neden " Çerkes Ethem'in İade-i itibarı Yapılıp, mezarı Türkiye'ye getirilmelidir" diye TBMM'ye verilen 10.000 imzalı dilekçe sümen altı edilir. İlla taleplere, aklı selim yerine, insan hak ve özgürlükler yerine, silahların gölgesinde mi bakılmalı.. Çerkes Ethem hakkında 90 yıl sonra bile niye gerçekleri konuşmaktan korkarız. Yoksa hain olmadığının ortaya çıkmasından mı korkuyoruz. Bir Meclis araştırma komisyonu kurulması o kadar mı zor?
13- Abhazya çocuklarına, 23 Nisan Uluslararası Çocuk şenlikleri bile çok görülmüştür, önce davet edilmiş, sonra üstleri çizilmiştir. Siz bu çocuklara barışı nasıl anlatacaksınız, demokrasiyi, insan haklarını, bayramı içinizden kim anlatabilir?
Sayın Başkan
Sayın Heyet Üyeleri
Akil Adam ve Akil Adamlar kavramlarını Türkiye yeni tanıyor, ama Çerkesler değil.
Akil Adam Ne demek ? : " Yaşam deneyimi, genel kültür düzeyi, bilgisi ve yaşı itibariyle toplum tarafından değer verilen, nüfuzu olan kişidir. Akil adam sıfatını taşıyan kişiler gerek bilgileri, gerek hayat tecrübeleri ve gerekse toplum sorunlarına karşı olan duyarlılıklarından dolayı “akil” olmanın yanında “kamil insan” sıfatını da taşırlar."
Çerkesler yüzyıllardır, Akil Adama "Thamade", Akil Adamlara "Thamadeler" derler ve aralarındaki tüm sorunlar yüzyıllardır, "Thamadeler" tarafından çözülür. Çerkes toplumu son yüzyıla kadar, binlerce yıldır "Cezaevi olmayan" bir toplum olarak Thamadeleri ( Akil Adamları) sayesinde yaşamış bir toplumdur.
Türk olmak sizlerin, Çerkes olmak benim tercihim değil, istesenizde olamazsınız, ben istesem de zenci olamam, Kürt olamam. Bu tercihle belirlenen bir şey değil. "Ne mutlu Türk'üm" diyerek mutlu olamam, değilim çünkü. Benim Türk olmam gerekseydi, Allah beni Türk yaratırdı, o güç ve kudretin sahibidir. Almanya'da yaşayan bir Türk'ün" Ne mutlu Alman'ım" demesi veya Batı Trakya'da yaşayan bir Türk'ün "Ne mutlu Yunan'ım" demesi mümkün mü? Veya demesi gerekir mi?
" Vatandaşlık bağı ile Yunanistan'a bağlı herkes Yunan'dır" denilmesini Türkiye kabul eder mi? Bu gün hala bunların konuşulması bir saçmalık değil mi sizce ?
Sayın Başkan
Sayın Heyet Üyeleri
Bu ülkede barışı herkesten çok istiyorum, üstelik sloganlarla değil. Demokrasiyi, insan haklarını... kendim için istediğim, herşeyi herkes içinde istiyorum. Bir Çerkes atasözü (Teşbihte hata olmasın)
Tanrı tüm halkları özgür ve mutlu kılsın, fakat Çerkesleri'de unutmasın.
Saygılarımla....
Not: "Akil Adamlara sahip olanlara" ,"Akilli Adam" denir
Etiketler: