Böyle yürüyüp gireceksin bu kapıdan; bu bahçe, çiçekler, ağaçlar, bu güzel havayı teneffüs edeceksin, ciğerlerin sevinecek, hava da sevinecek, olması gereken yeri bulmuştur artık.
Kendinden emin adımlar atacaksın, kendi yurdunda, atalarının gözyaşlarıyla çıkarıldığı vatanındasın, omuzlarında bu dağları göremeden, talihsiz hayatlarına veda eden büyüklerinin mutlu gölgesini hissedeceksin. Bileceksin ki, senin bu adımları atmanı sağlamak için emek verenler, sadece senin değil, omuzunun üstündeki gölgelerin de sevincini ümid etmiş, istemişlerdir. Belki kendileri bile görememişlerdir senin gibiler için istediklerini, ama vazgeçmemişler, bilen bilir, ne zorluklara rağmen bir yol açmak için yapabildikleri her şeyi yapmışlardır.
Belki iş için gelmişsindir, belki ziyaret için. Belki de öğrencisindir, anavatanında eğitim görmeye karar vermiş, kimileri yanıbaşındaki şehre gitmeye çekinirken sen dağları aşmayı göze almışsın, riskleri göze almışsın, düşler ülkesi anavatanının gerçeğiyle yüzleşmeyi, yarım bıraktırılmış tarihini devam ettirmeyi, işte benden de bir başlangıç olsun diye kararını vermişsindir.
Belki bir dostu, ne güçlüklere rağmen buralarda tutunmayı başaran bir akrabayı, bir köylünü, davetini kıramamış, neyse de kalkıp gelmişsin işte.
Belki nihayet hakkımdır demiş, anavatanının vatandaşlığını da almak istemişsindir artık. Belki de burada, burayla bir iş yapmaya karar vermişsindir, zorsa zor, önü sonu bizim değil mi aslında, kim ne derse desin, bizim kalmalı, bizim olduğu anlaşılmalı demiş, kalkıp gelmişsindir.
Belki sen değil, bir yakının, bir dostun gelmiştir, üzerinde senin de selamını, hevesini, imkân olsa ben de gelirdim ümidini taşıyarak.
Onun gözlerinde de olsa gireceksin bu kapıdan. Keyifle, gururla, başın dik, benim yerim, benim için varolan bir yer diyerek geçeceksin bu bahçeden. Ne için gelmiş olursan ol, güleryüzle seni karşılayan, (ne yazık ki anadilinden daha iyi bildiğin) diaspora dillerini de konuşan, derdini anlatabileceğin, senin için çözümler üreten soydaşlarınla karşılaşacaksın. Sorduğun adres bulunacak, aradığın imkân sunulacak, bürokratik engeller, anlaşılmaz işlemler için çevirmen, rehber aramak zorunda kalmayacaksın. Görüşmen gereken kişilere, doldurman gereken formlara, göstermen gereken adreslere tek yanıt verebileceksin.
Bir iletişim merkezindesin. Nereye, nasıl ulaşmak istiyorsan, ona göre yol gösterilecek. Geçici konaklama imkânı da bulacaksın. Misafirlerini ağırlayabilecek, buluşma yerini iki kelimeyle söyleyivereceksin.
Hepsi bir yana, ister git, ister gitme, orada benim, bizim böyle bir yerimiz var, işte şöyle şöyle işe yarıyor diyebileceksin ya. Bu bahçede yakınlarını, soydaşlarını ve onları karşılayanları, keyifle el çırparak düğün yaparken izlemenin keyfini duymayacak Çerkes var mı?
Hayal değil kardeşim. O aşamayı geçti. Anadolunun bozkırından, seninki, benimki gibi bir köyden çıkıp buralara gelen bir Çerkes delikanlısının hayaliydi. Dilini bilir, geleneğini bilir, kültürüne hâkim, müziğini, dansını, nerede nasıl davranacağını bilir, tahsilli, işinde gücünde örnek gösterilir bir delikanlı. Hayalini gerçekleştirmeye uğraşırken, bu uğurda ilk adımları atarken, görevi bizlere bırakmasını uygun gördü kader. Talihsiz bir kazanın kurbanı oldu, genç bedeni sevdalı toprağıyla kucaklaşırken, Anavatan aşkıyla dolu ruhu, buradakilere artık bundan sonra ne yapılması gerektiğini gösteren bir rehber oldu.
Geride bıraktığı dostları “Dönüş Yolu” projesini ele alıp kolları sıvadılar. Şimdi Anavatanda, Adigey Cumhuriyeti Başkentinde, Maykopskaya Cad. No:148 adresinde, sevimli bir bahçe içinde üç katlı bir bina yükseliyor. Bütün çalışmalar gönüllüler tarafından imece usulüyle yapılıyor, masraflar bağışlarla karşılanıyor, dünyanın her yerindeki Çerkes Dayanışma Örgütleri geliri bu anıt kuruma bağışlanmak üzere etkinlikler düzenliyor. Çaldığı şarkının, binbir zahmetle çıkardığı CD’nin gelirini bağışlayan müzisyenler, bütün gece sahnede dans edip gecenin gelirini bağışlayan ekipler, yıllarca uğraştığı kitabını yayınlayıp kitabın tüm gelirini bağışlayan yazarlar, katıldığı gecenin gelirinden bir kuruş talep etmeyip tamamını projeye bağışlayan sanatçılar var. Merak edenler için - http://donusyolu.org – adresinde bütün bilgiler var.
Son olarak kardeşim; sen iki paket sigara parasını bu projeye bağışlamasan da bilesin ki bir gün sen ya da bir tanıdığın bu kapıdan girecek, burada güleryüzle karşılanacak. Kapısında TIJ İLKAY MİSAFİRHANESİ yazan bu örnek çalışma tamamlanacak. Yola çıkıldı bir kere, bunun devamı da gelecek. Anavatan toprağına sadece gençlerimizin bedeniyle değil; hayalleri, ümitleri, idealleri, kararlılıkları ile de kök salıyoruz.
Bu kapıdan bir gün sen ya da bir tanıdığın girecek, o tertemiz Kafkas havasını ciğerlerine çektiğinde, eğer bu havanın olması gereken yeri bulduğunu hissetmek istiyorsan, o serinliği yüreğinde duymak için işte sana fırsat… Yıllarca bu kapıdan girecek herkesin sevincine ortak olmak zamanıdır. Bilesin ki; emek verdiğin yerdir, bedel ödediğin yerdir vatan… Sahip çıktığın kadar senindir…
Anavatan toprağına taze bedenini bırakmış olan kardeşinin de yarım kaldı diye hüzünlendiği ümitlerinin nasıl tamamlandığını görünce, tertemiz Adige göklerinde sana bakıp gülümsediğini duyumsayacaksın.
Böyle soylu bir kültürün insanlarına, böyle soylu gençler yakışır. Ruhunu şad etmek, bu kültürün insanlarının borcudur. Bu kapıdan anca böyle yürüyüp gireceksin…
KAFKAS DERNEKLERİ FEDERASYONU