KAYSERİ BİRLEŞİK KAFKASYA DERNEĞİ'NDEN DIŞİŞLERİ BAKANI ABDULLAH GÜL'
Dışişleri Bakanımız Sayın Abdullah Gül'e bir çağrıda bulunmak istiyoruz. Türkiye'nin hemen yanı başında devam eden Çeçenistan savaşı ve katliamının durdurulması için acil olarak bütün diplomatik yolları kullanarak harekete geçmesini talep ediyoruz. Bu vahşetin sona ermesi için her türlü insani ve diplomatik çabayı göstermesini kendisinden bekliyoruz. Kafkas camiası olarak bu konudaki bütün girişimlerinde Sayın Abdullah Gül'ün yanında olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz.
07-09-2004 - 5 kez okundu
KAYSERİ BİRLEŞİK KAFKASYA DERNEĞİ
BASIN AÇIKLAMASI
1 Eylül 2004 tarihinde Kuzey Osetya'da meydana gelen okul baskını-rehine olayı ile ilgili görüşlerimizi, olayın sebep, gelişme ve sonuçlarının önemine binaen kamuoyu ile paylaşma gereğini duyduğumuz için bu açıklamanın yapılması zarureti doğmuştur.
Türk kamuoyunun ekseriyetinin bildiği ancak belirli odakların bir türlü bilmek istemedikleri bir durum tahlili yaparak sözlerime başlamak istiyorum. Şöyle ki: Kuzey Kafkasya Halkları ile Rusya arasında yaşanmakta olan ve yaşanacak olayları değerlendirirken öylesine yüzeysel bir nazarla bakmamalıdır. 400-500 yıllık zaman zarfında Rusların Kafkasya'da uyguladıkları vahşeti, soykırımı göz önünde bulundurmadan yapılacak olan değerlendirmeler gerçekçi olmaz eksik olur. Son olayla ilgili bizim yapacağımız değerlendirmemiz bu perspektiften olacaktır.
Malumunuz olduğu üzere başlangıç itibariyle terör kokan, sonuç itibariyle çok acı ve kanlı biten son rehine olayının analizini doğru yapmak oldukça önemlidir.
Bize göre sebebi ne olursa olsun masum insanların korkmasına ve hayati tehlike geçirmelerine sebep olan her türlü eylem terördür. Dolayısıyla bu olay tartışmasız bir terör olayıdır. Biz bu olaya karışanları şiddetle ve nefretle kınıyor ve lanetliyoruz.
Bu olayda bir kere daha görülmüştür ki dünya ve Türkiye medyasının bir kısmı yine sınıfta kalmıştır. Bunlar hem olayı haberleştirirken hem de Çeçenlerle ilgili yorum yaparken yıllardır sürdürdükleri yanlı ve yanlış tavırlarını alel acele ortaya koyarak tarafsız olmadıklarını, olayları objektif olarak değerlendirmediklerini bir defa daha göstermişlerdir. Bu cümleden olarak olayla ilgili yeterli bilgi yok iken hemen Çeçenler suçlanmış, Çeçenlerin özgürlük savaşına leke sürülmeye çalışılmıştır.
Bu olayın zamanlamasının Putin'in Türkiye ziyaretine rastlatılması tesadüfi değildir. Bu işte Türkiye ile Rusya arasındaki yakınlaşmadan rahatsızlık duyan güçlerin, Kafkasya'nın daha çok karışmasını isteyen ve Türkiye ile Rusya arasındaki işbirliğini arzu etmeyenlerin parmağının olduğu kanaatındayız. Elbette bu olay Kuzey Kafkasya'nın dolayısıyla Çeçen bağımsızlık savaşının ve bu bölgenin zararına, İsrail ve ABD'nin menfaatine programlanan bu olay, Büyük Ortadoğu Projesi'nin gerçekleştirilmesi için de pek çok malzeme içermektedir.
Biz Türkiye ile Rusya arasındaki yakınlaşmanın Kuzey Kafkasya ve Çeçenistan için olumlu gelişmelere zemin hazırlayacağına inanıyoruz. Bu olay nedeniyle Putin'in Türkiye ziyaretinin gerçekleşmemesine en çok biz üzüldük desek mübalağa etmiş olmayız. Çünkü 10 yıldır süren bu kanlı vahşetin sona erdirilmesinde Sayın Başbakanımızın ve Sayın Dışişleri Bakanımızın yapıcı bir tavır koyacaklarından ümitliydik.
İki yıl önce tiyatro baskınında Putin'in yaklaşımını bilen bir Çeçenin Putin'den merhamet beklenemeyeceğini çok iyi bilmesi gerekir. Çünkü tiyatro baskınında 150 civarında masum sivili zehirleyerek öldüren Putin değil mi 10 yılda 250 bin insanın ölümüne ve 400 bin insanın mülteci durumuna düşmesine sebep olan aynı Putin değil mi Ayrıca çocuklara, kadınlara acıma ihtimali olan bir adam Çeçenistan'da 42 bin çocuğun, 110 bin kadının öldürülmesi emrini verir mi Dolayısıyla aklı başında bir Çeçen mücahit böylesi bir olaya asla alet olmaz.
Zaten Çeçenistan'ın meşru devlet başkanı Aslan Mashadov ve Şamil Basayev, ta baştan beri yaptıkları açıklamalarla bu olayla bir ilgilerinin olmadığını belirtmişlerdir. Mashadov yaptığı açıklamada "Biz Rusya yönetimi ile mücadele ediyoruz, Rusya'daki çocuklarla değil" demiştir. Çeçenler eylem için kendilerine yardım eden kardeş Osetleri niye kalkan olarak seçsinler?
Çeçenlerin baştan beri haklı olarak sürdürdükleri özgürlük savaşını hiçbir provokasyon gölgeleyemez ve haksız hale getiremez. Öz yurdunda işgale uğramış hiçbir millet, hiçbir halk işgalcilere karşı mücadele ediyor diye suçlanamaz. Tıpkı işgalci ABD'ye ve İsrail'e karşı direniş gösteren Iraklı ve Filistinlilerin suçlanamayacağı gibi. Dolayısıyla bu olaya bazı Çeçenler alet olmuş olsa bile Çeçenistan'ın haklı özgürlük savaşına asla gölge düşürmemelidir.
Putin'in kurtarma operasyonu adı altında yaptığı müdahale ise tam anlamıyla bir vahşete dönüşmüştür. 400'den fazla ölü, 200'den fazla kayıp ile yaklaşık olarak 600 masum insanın ölümü, bir o kadar insanın da yaralanmasıyla sonuçlanmıştır. Ayrıca Rusya'nın yaptığı bu son kanlı operasyon dünya kamuoyunda "rehine katliamı operasyonu" olarak adlandırılmakta ve Rusya insan hayatına değer vermeyen böylesi bir operasyondan dolayı tüm insan hakları örgütleri tarafından da kınanmaktadır. Putin tiyatro baskınına ve bu son olaya müdahale tarzıyla esasen kendi vatandaşına meydan okumuş ve gözdağı vermiştir. Kendi vatandaşını kendisi öldürtmüştür. Çünkü Çeçenistan'a verilecek gözdağı zaten kalmamıştır. Kısacası okul baskını dolayısıyla işlenen cinayetlerin birinci derecede müsebbibi ve sorumlusu Rusya devlet başkanı Putin'dir. Putin'e baş sağlığı dilemenin kendi yavrusunu yiyen canavara başsağlığı dilemek gibi bir şey olduğunu düşünüyoruz. Baş sağlığı dilenmesi gereken Oset halkı ve insanlık alemidir.
Bu güne kadar dünya kamuoyunun Çeçenistan savaşına gereken önemi vermemesi, haklı bir mücadeleyi görmezden gelmesi bu kutsal özgürlük savaşının zaman zaman rayından çıkmasına sebep olmuş olabilir. Gelinen bu noktada yapılması gereken dünya kamuoyunun daha fazla geç kalmadan Çeçenistan meselesine makul bir çözüm bulunması için harekete geçmesidir. Özellikle de Türkiye'nin, Çeçen halkı tamamen yok edilmeden ve Kafkasya'da daha büyük vahşetlerle kapı aralanmadan Çeçenistan ve Kafkasya'ya gereken önemi vermesini diliyoruz.
Dışişleri Bakanımız Sayın Abdullah Gül'e bir çağrıda bulunmak istiyoruz. Türkiye'nin hemen yanı başında devam eden Çeçenistan savaşı ve katliamının durdurulması için acil olarak bütün diplomatik yolları kullanarak harekete geçmesini talep ediyoruz. Bu vahşetin sona ermesi için her türlü insani ve diplomatik çabayı göstermesini kendisinden bekliyoruz. Kafkas camiası olarak bu konudaki bütün girişimlerinde Sayın Abdullah Gül'ün yanında olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz.
Sayın Başbakanımızın bu olayla ilgili olarak yapmış olduğu son açıklamaya can-ı gönülden katılıyoruz ve diyoruz ki: Terörün her türlüsüne kesinlikle karşıyız ve lanetliyoruz. Hiçbir sebep terörü haklı kılamaz. Ancak teröre sebep teşkil eden, insanları teröre yönelten; haksızlıkları, adaletsizlikleri, sömürüyü ve soykırımı yapanlara karşı da hep birlikte mücadele etmenin bir insanlık borcu olduğunu unutmamalıyız.
Putin hata üstüne hata yapmıştır. Bu son olayla da kendi sonunu hazırlamıştır. Çeçenistan'ın özgürlük savaşının mahiyeti, haklılığı ve mertliği hususunda en doğru kararı geçmişte Türk kamu vicdanı vermiştir. Bu gün de birilerinin oyununa gelmeyecektir.
Bu vesileyle kamuoyuna Çeçenistan konusunda gösterdikleri sağduyulu yaklaşımlarından dolayı şükranlarımızı ve saygılarımızı sunuyoruz.
Mükremin ÖNER
Yönetim Kurulu Başkanı
Adres: Gevher Nesibe Mah. Seyhan Sok. No:3/5 Kocasinan/KAYSERİ
Tel : 222 78 17 Faks : 231 64 13
Etiketler:
kayseri birleşik kafkasya derneği dışişleri bakanı abdullah gül