Daha elli yıl önce Stalin bütün bir halkı Orta Asya'ya sürerek Çeçen nüfusunun yarısını katletmişti. Çeçenlerin Rusya'dan kopmak istemelerinin sebepleri mevcuttu.
Sürgün faciasında ölüler vermiş bir ailenin çocuğu olan Sovyet Generali Çeçen Cahar Dudayev 1990'da bağımsızlık için "direniş"i başlattı.
Bu dönemde Çeçen "direniş"i Batı dünyasında da sempatiyle karşılandı, Moskova'ya ölçülü davranması için baskılar yapıldı.
* * *
MODERN askeri eğitim görmüş merhum Dudayev'in 1995'te öldürülmesi, harekette "Vahhabi" unsurunun güçlenmesini hızlandırdı.
Dr. Alev Erkilet Başer, "Ele Geçirilemeyen Toprak, Kuzey Kafkasya" adlı kitabında, Çeçen hareketinin 1996'ya kadar "ulusal bağımsızlıkçı" bir hareket olduğunu, parlamenter rejimi benimsediğini, ama 1996'dan itibaren 'İslamcı' unsurun ağır basmaya başladığını anlatır. Bunda Afganistan'dan gelen Arap kökenli "yabancı mücahitler"in rolü çok büyüktür. Özellikle iki isim önemlidir: Suudi 'komutan' İbn Hattab ve Suudi ideolog Abdullah Azzam.
Artık Çeçenler içinde de Dudayev gibi aklı başında isimler değil, Şamil Basayev gibi radikaller öne çıkacaktır.
Bu süreçte Çeçen "direniş"i tiyatro, hastane, okul basarak, sivil uçakları düşürerek masum insanları, hatta çocukları katledecek bir terörizme dönüştü maalesef.
* * *
ÇEÇEN hareketini çığırından çıkaran "yabancı mücahitler"in pek çoğu Suudi kökenlidir, Vahhabidir. Afganistan'dan sonra, Arap hükümetleri tarafından da "anarşi unsurları" olarak görüldükleri için, ülkelerine dönemediler, Çeçenistan'a geldiler ve militan bir Vahhabi itikadıyla terörizmi de getirdiler!
Bunlardan en önemli iki isim, 'komutan' İbni Hattab ve ideolog Abdullah Azzam'ın Filistin kökenli Suudiler olması anlamlıdır.
Filistinli olmanın facialarıyla, Afganistan'daki on yıllık savaş bu iki Arap kabile çocuğunun hayatını şekillendirmiştir.
İbni Hattab, Afganistan'da Bin Ladin'le beraberdi. Sonra Tacikistan'da savaştı, 1996'da Çeçenistan'a gelerek "yabancı mücahitler komutanı" oldu.
Artık Dudayev'ler değil, bu tipler etkin olacaktı.
Köksüz, 'vatansız', hayatta bağlanacağı hiçbir değer, yaşayacağı hiçbir insani sevgi kalmamış 'eylem makineleri'dir bunlar.
İslamı da böyle bir hayat tarzına uydurarak yorumladılar: Tarihte en katı yorumlardan birini temsil eden İbni Teymiye'yi, zamanımızda militanlaşmış bir Vahhabi doktrinini benimseyen uluslararası bir 'yeni Hariciler' hareketi...
* * *
TERÖRİST Bin Ladin'in "önümüzde, bize yol gösteren adam" dediği Filistinli Abdullah Azzam, Suudi Arabistan'da profesörlük yaptı! Militanlarının kurduğu İngilizce internet sitesinde, Filistin meselesinden hareketle, Azzam'ın şu sözleri yayımlanıyor:
"Sadece cihat ve silah! Müzakere, konferans ve diyalog yok!"
Bağımsızlık heyecanıyla birlikte Müslüman kimliklerine yönelen birçok Çeçen, Sovyetlerin materyalist eğitiminden sonra, tasavvuf düşmanı bu militan Vahhabi doktrinini gerçek İslam zannetti. Halbuki Çeçen geleneğinde tasavvuf fevkalade önemlidir.
Azzam 1989'da, İbni Hattab 2002'de bombalarla öldüler ama Çeçen hareketini çığırından çıkardılar. Çeçen hareketi dünyada sahip olduğu sempatiyi kaybetti. Çocukları günlerce aç susuz bırakan, öldüren barbarlara lanetten başka ne denilebilir.
Terör her hareket için yüz karasıdır. Çeçen hareketi terörden arınmalıdır.

Etiketler:
çeçen direnişinde gelinen nokta