OKUL BASKINI!(LÜTFEN OKUYUN ÇOK İLGİNİZİ ÇEKECEK )
Okul baskını GERÇEĞİNİ biliyorum"
Ajans Kafkas - 01.10.2004 - 14:52:18
Beslan okul baskınında rehin alınanlardan bir bayanın okul baskını hakkındaki gerçekleri anlattığı bir mektubunun Chechenpress'e ulaştığı bildirildi.
Chechepress, kendilerine ulaşan mektubu yazan bayanın isim ve soyadını da yazdığını ancak bu kişinin daha sonradan herhangi bir problemle karşılaşmaması için ismini yayınlamamayı uygun gördüklerini belirtiyor. Chechenpress ayrıca Beslan trajedisinin araştırılması için bağımsız bir komisyon oluşturulduğu takdirde mektubu yazan kişinin de izni ile hakkındaki bilgileri bu komisyona verebileceklerini de ifade etti.
01-10-2004 - 5 kez okundu
* * *
Chechenpress editörlüğüne. Ben Beslan okul baskınında rehin tutulanlardan bir Osetim, ne Çeçenlere ne de İnguşlara karşı kötü bir düşünceye sahip değilim, çünkü okul baskını ve okula yapılan hücum hakkındaki tüm gerçekleri biliyorum. Ben hastaneden yeni taburcu oldum. Bize hastanede iken çıktıktan sonra hiçbir şey anlatmamız konusunda sıkıca tembihte bulunmuşlardı, ancak ben olanlardan sonra nasıl yaşayabilirim! Okulda meydana gelen patlamada ciddi yaralar almıştım. Bu sebeple - şu anda sağlığım ve psikolojim henüz tam olarak iyileşmedi ve galiba hayatımın sonuna kadar da böyle kalacak- ancak şimdi sizinle irtibata geçebildim.
Bilinen sebepler dolayısı ile ismimi açıklayamam ancak yüzlerce çocuk ve yurttaşımın öldürülmesi olayı hakkında da sessiz kalamam. Ben erkek kardeşimle de konuştum ve bildiğim gerçekleri anlatmamın bir insanlık görevi olduğunu ve mektubumun yayınlanması konusunda bana yardımcı olacağını söyledi. Kardeşim gerçekler konusunda komşularımızla bile konuşmuyor, çünkü herkes İnguşları suçluyor ve beni de bu konuyu kimse ile konuşmam konusunda uyardı.
Düzensiz bir şekilde yazdığım mektubum için özür dilerim. Ben 1 Numaralı Beslan okulunda rehin alınan velilerden biriyim ve orada neler yaşandığını ve olayların nasıl geliştiğini hepsini biliyorum. Bu, FSB polisleri tarafından yürütülen korkunç bir tedbir operasyonuydu. Eylemi düzenleyenlerden Tumişa adlı genç kız bana hücum düzenlenmeden önce her şeyi anlatmıştı. Tumişa benim çocuğuma snikers çikolata ve su verdi, o normal ve iyi kalpli bir köy kızı idi.
Tumişa Çeçenistan'da hayatını kaybeden erkek kardeşi sebebiyle hapishanede kaldı. Tumişa'nın erkek kardeşi bir savaşçı idi. Tumişa 1999 yılının kışında köyünde düzenlenen bir adres temizliği operasyonu sırasında tutuklanmıştı. Tutuklandıktan sonra bir kampa götürülmüş ve daha sonra kadın mahkumlarının tutulduğu hapishaneye konmuş ve kızcağız hangi şehirde olduğunu bile bilmeden uzun yıllar hapiste kalmıştı.
Tumişa hapishanede tutulduğu müddet içerisinde mahkemeye bile çıkarılmadı, o tutuklu olduğu süre boyunca tek kişilik bir hücrede tutuldu. Tumişa bu şekilde dört yıl geçirdi. O öylesine şaşkın bir vaziyette idi ki erkeklerle konuşmuyordu. Tumişa dinlenmek için bizimle yattı. İşte Tumişa'nın bana anlattıkları:
"Ben hapishanede tutulduğum süre içinde konuşmayı bile unuttum. Benim yanıma kimseyi vermiyorlardı, sadece bir defa bir Nogay kadını yanıma vermişlerdi. Onu benimle hücrede tuttular ve biz birkaç gün beraber kaldık. Fakat birkaç gün sonra onu da yanımdan aldılar. Beni üç kez sorgu hakiminin yanına götürdüler. O sürekli bana eve dönmeyi isteyip istemediğimi sordu. Ben o zaman o kişinin benimle dalga geçtiğini düşündüm fakat bir gün benim yanıma bir Rus kadını geldi. Kadın bana düzenlenmesi planlanan bir okul baskınına katılmam şartı ile özgürlüğümün verileceğini söyledi. Luda (Rus kadına böyle hitap ediliyordu) bana Çeçenistan'da artık savaşın bitmekte olduğunu, ancak son noktayı koymak için savaşın insani duygularla bitirildiğini göstermek amacıyla bir şeyler yapılması gerektiğini söyledi. Ve benim bunun için, içinde çocukların bulunduğu bir okula baskın düzenleyecek ve Çeçenlerle görüşmelerin yapılmasını sağlayacak olan bir grupta yer almam gerektiği söylendi. Bana söylenenlere göre de Putin başka bir şekilde savaşı bitiremeyeceği için çocukların korunmasından yana olacaktı.
Luda bunu öyle ciddi bir şekilde anlattı ki ben ona inandım. Benim söylenenlere inancım üst düzey yetkililere benzeyen insanların yanına çağrılmamdan sonra daha da arttı. Onların konuşması bana, yapılacak eyleme yukarından onay verildiğini hissettiriyordu. Yanlarında olduğumu süre içinde bu kişilere sık sık telefon geldi, konuşulanlardan anladığım kadarı ile telefonlar Moskova'dan geliyordu. Ben sonunda öğrendim ki Astrahan'dayım ve kısa bir süre sonra bir grupla beraber baskın eylemini gerçekleştireceğimiz başka bir şehre götürüleceğim. Fakat ben o zaman nereye götürüleceğimi bilmiyordum. Daha sonra eylemin düzenleneceği okula ulaşana kadar grup içindeki diğer insanlarla hiçbir konu hakkında konuşmamam konusunda uyarıldım ve bunun yasak olduğunu söylediler.
Yol boyunca bizi kontrol ettiler ve aramızda konuşmamıza izin vermediler. Erkekler de sıkı bir şekilde uyarıldıkları için sessiz bir şekilde yola devam ediyordu. Bana kadın intihar eylemcilerinin özel kıyafetini verdiler, erkeklere de kamuflajlı kıyafetler verdiler. Daha sonra gece boyunca bizi otobüsle bir yere götürdüler, ben Volgagrad'a götürüldüğümüzü anladım ve sabaha doğru annemin vatanını gördüm. Ben o zaman nedense okul baskınını Bolgagrad'da yapacağımızı düşündüm. Ancak biz havaalanına götürüldük ve gece saatlerinde Volgagrad'dan uçtuk. Ve ben daha sonra öğrendim ki, okul baskınını Beslan'da yapacağız. Uçuşumuz tamamlandıktan sonra bizi farklı araçlara bindirdiler ve hepimizin yanına farklı askerler geldi. Erkekler birer birer götürüldü ve her birine talimat verildi.
Gün ağardığında biz halen araçlarda idik ve ben bu arada derin bir uykuya daldım, uyandığımda biz okulda idik. Benim bize talimat verenlerden son duyduğum şey "hepsini spor salonuna toplayın. Silahlar birinci kattaki sınıflarda bulunuyor" oldu. Ben erkeklerin ardından koştum...".
Daha sonra bizi spor salonuna topladılar fakat onlar silahsızdı. Daha sonra salona silah, patlayıcı ve daha başka silahlar getirmeye başladılar. Getirdikleri çok fazlaydı. Ben okul baskınını düzenleyenlerin birbirini tanımadıklarını ve kendi aralarında uzun uzun konuştuklarını gördüm. Ben Tumişa'yı onların arasında birkaç saat sonra fark ettim. Ben Osetçe konuşulduğunu da duydum ve onlara Osetçe hitap ettim, ancak sözlerimi kabaca kestiler. Onlar kendi aralarında daha çok Rusça konuşuyordu. Daha sonra onlar tüm patlayıcıları yerleştirmeye başladılar. Onlar çok heyecanlı ve sinirli idiler, her türlü sorumuza ters cevap veriyor ve bizi susturuyorlardı. Onlar bizimle konuşmayı hiç istemediler.
Salonda neler yaşandığını kelimelerle anlatmak mümkün değil. Hepimizi yere oturttular, erkekleri ise başka bir yere götürdüler. Öğleden sonra ise bize kendilerinin Çeçenistan'ın kurtarıcıları olduklarını ve bizi kısa bir süre sonra serbest bırakacaklarını açıkladılar. Onlar şartları kabul edildiği takdirde bir kişinin bile zarar görmeyeceğini söylediler. Her şey kabus gibiydi. Ben Auşev'i gördüğümde çok şaşırdım. Onun bizimle konuşmasına müsaade etmediler ancak, bir grup çocuğun onunla gitmesine müsaade ettiler. Eylemciler telefonla konuştular. Onların ne konuştuğunu bilmiyorum, ancak her konuşmanın ardından toplanarak bir şeyler görüştüler.
Ben yavaşça formalı kıza, Tumişa'ya yaklaştım ve çocuğuma biraz su vermesini istedim. O önce benimle konuşmak istemedi ve yerime oturmamı söyledi. Fakat bir müddet sonra o kendisi bana yaklaştı ve bir Snikers çikolata verdi ve suyu da gece getireceğini söyledi. Ve o sözünü tuttu. Allahım! Çocuklar nasıl acı çektiler. Ben Tumişa'nın gözlerinde yaşlar gördüm. Ben yaşadığımız acıları anlatmak istemiyorum, fakat okula arabalar yaklaşmaya başladığı zaman baskını düzenleyenlerin nasıl endişelenmeye başladığını ve onlardan birinin "Bu bir provokasyon. Aldatıldık, kimse bizimle görüşmeye gelmeyecek..." dediğini duydum.
Onlar bundan sonra bize daha kötü davranmaya başladı. Onlardan biri sinirli bir şekilde aramızda dolaşarak "Şimdi beraber öleceğiz. Sizi kimse istemiyor, düşünmüyor" şeklinde konuşmaya başladı. Tumişa daha sonra bana yaklaştı ve onların kandırılmış olacağını ve bir müddet sonra binaya hücuma geçilebileceğini anlattı. Tumişa, askerlerin kendisine "polislerin hücuma hazırlandıklarını" söylediğini ve kendisinin bir Müslüman olarak ölmeye hazır olduğunu da anlattı. Tumişa bana tüm hayatını ve yaşadıklarını anlattı ve ben okulda yaşananlar hakkındaki GERÇEĞİ bilmeyenlere anlatmam gerektiğini düşündüm. Son dakikalarda eylemcilerden biri "herkes yere yatsın" diye bağırdı. Ve büyük bir patlama oldu, polisler duvarı patlattı. Daha sonra bir patlama daha ve ben kendimden geçtim.
Ben kendime geldiğimde hastanede idim. Vücudumda birkaç yara vardı ancak tehlikeli değildi, ancak başım kırılmıştı. Ben hiçbir şey duymuyordum, sadece komşularımın dudaklarını görebiliyordum. Allahım! Orada yaşananları görenler aklını kaybederdi. Allahım, kendime soruyorum, neden bütün bunlar yaşandı? Baskını düzenleyenler bize dokunmuyordu, neden bizi öldürmek istediler? Ben hayatımın sonuna kadar bu acıyı taşıyacağım ve düzenlenen hücumun etkisinden kurtulamam. Bunu yaşamak gerek, yaşayan ise bırakın Putin'i görmek sesini bile duymak istemez. O çok acımasız ve sinsi!
Saygıdeğer Rusyalılar, bu benim ruhumun çığlığı! Yalvarıyorum size, bu adamın hükümetten çekilmesi için elinizden gelen her şeyi yapın. Bizim başımıza gelenler sizin başınıza da gelebilirdi. Eylemi düzenleyenleri, biz ve onlar konusunda istedikleri gibi davranabilmek için serbest bıraktılar. Bu acı verici bir gerçek. Biz bu hükümetin rehineleri olduk. Kahrolsun.
Beslan okulunda rehine alınanlardan biri.
Chechenpress. Sizin Mektuplarınız bölümü 29.09.04
Etiketler:
okul baskını!lütfen okuyun çok ilginizi çekecek