NART
NART

GİRİŞ
Kullanıcı Adı

Şifre





>Üye Değilim     >Şifremi Unuttum

ETİKET BULUTU

MÜZİK ÇALAR
3
13
11
1
35WERE~1.MP3

Nart Ajans Reklam

HABERLER / Cemiyet Haberleri

Notice: Undefined variable: db in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6

Warning: mysqli_query() expects parameter 1 to be mysqli, null given in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6
ALINTI (EZBER BOZULUNCA)

Bundan yirmi yıl kadar öncesi ,hukuk fakültesinde okurken ikinci sınıfta kaldığım yurtta arkadaşlar hukuk fakültesine Diyarbakır'dan yatay geçişle gelen bir arkadaşı hemşehrim diye tanıştırdılar.
14-10-2004 - kez okundu

Bundan yirmi yıl kadar öncesi ,hukuk fakültesinde okurken ikinci sınıfta kaldığım yurtta arkadaşlar hukuk fakültesine Diyarbakır'dan yatay geçişle gelen bir arkadaşı hemşehrim diye tanıştırdılar.Aynı ilçe denmişiz ama bir birimizi tanımıyoruz ben düz lise o imam hatip lisesi mezunu, kader bizi yurtta buluşturdu,derslere müdavim, takip eden ,hocalara soru soran, danışan çalışkan tiplerden...Vizeler biter ve yıl sonu finaller gelir bütün öğrenciler yurdun etüt odasında ders çalışır bizimde hemşehri olan arkadaşla ceza genel hukuku dersinden final sınavımız var ona çalışacağız..O dersin her biri yaklaşık bin sayfadan oluşan 4 ciltlik bir kitap hepsini okumamız lazım ve hemşehriyle beraber başladık ayrı ayrı masalarda çalışmaya...Ben birinci cilt kitabı aldım içerdiği konuları önem sırasına ayırdım ve hocanın sorabilecekleri konuları seçerek ona çalıştım ve yarım saatte bin sayfalık kitabı bitirdim ikinci cilde geçtiğim sırada hemşehri yanıma geldi, hadi ara verelim kantinde çay içelim diyecekti ki benim birinci cildi bitirdiğimi görünce rengi değişti ve ne zaman bitirdin de ikinci cilde başladın dedi hayret ifadesiyle, bende durumu anlattım.O ise üzgün bir ifade ile ben seninle aynı zamanda başladım ama ben daha birinci cildin 20 ci sayfasındayım dedi ,niye dedim EZBERLİYORUM DEDİ.DÖRT CİLT KİTABIDA MI DEDİM, EVET DEDİ ,öyle ki dedi bana şu anda ilk okul ikinci sınıf da ki falanca kitabın falanca sayfasındaki konuyu sor başlığını hatırlat hemen söyleyeyim dedi, şaşırdım...
Daha sonra o hemşehri ile bir sohbetimizde bana haksızlık yaptılar lisedeki hocalar dedi. Niye dedim anlattı: Ben dedi aslında lise birincisi olacaktım ve kontenjandan direk İstanbul Hukuka gelecektim ama hakkımı yediler ikinci oldum Diyarbakır hukuka gidebildim dedi. Niye hakkını yediler dedim anlattı: Lise sondayız son bir sınavımız var ondan iyi bir not alırsam lise birincisi oluyorum o nedenle o dersle ilgili tüm kitapları defterleri ne varsa ezberledim yazılı sınavdan on alacağımdan emin olarak dersin sınavına girdim dedi ve hoca soruları sordu baktım soruların tamamını biliyorum artık kendimden çok eminim fakat ne olduysa hoca soruları yazdırmayı bitirip başlayabilirsiniz dediğinde oldu ama ben başlayamıyorum bildiğim soruları cevaplayamıyorum dedi. Niye dedim biliyorsun da niye soruları cevaplamaya başlayamıyorsun? Evet biliyorum dedi ama benim ezberlediğim konunun ilk cümlesi neydi nasıl başlardı onu hatırlayamıyorum, o tarafa dönüyorum olmuyor bu tarafa dönüyorum olmuyor sonunda dayanamadım hocaya durumu arz ettim dedi, hocam, bu sorduğunuz soruların hepsini biliyorum sizden soruların cevabını istemiyorum ne olur kitaptaki o konunun birinci cümlesini bana hatırlatın gerisini ben yazarım yoksa birinci olamayacağım dedim, dedi ama hoca inat dedi, kopya veremem diye tutturdu ben de birinci cümleyi hatırlayamıyorum onu hatırlayamadım mı gerisini de yazamıyorum dedi, hocada Nuh dedi peygamber demedi söylemedi bende yazılı sınavdan iyi not alamadım ve böylece lise birincisi olup direk İst hukuka gelemedim dedi.O her gün ders çalışırdı fakülteyi 4 yılda bitirdi ben final zamanı bir ay çalışmak kaydıyla bende fakülteyi 4 yılda bitirdim.

O zaman bu EZBER olayı ilgimi çekmişti ama bunun sosyal ,sosyopsikolojik, toplumsal, kültürel ve devleti ilgilendiren boyutlarının olabileceğini hiç düşünmemiştim ,olayı bireysel bir olay olarak geçiştirdim belki de....


Ancak görülmekteki bu ezber olayı bireysel bir karakterle ilgili değil, farkında olmadan tüm toplum kesitlerine, "olunması istenilen yönünde", her şey bilinçli yada bilinçsiz ezberletilmiş ve bu ezber dışında bir gelişme olduğu zaman" karanlık kümesten bir anda dışarı çıkan tavuklar gibi sağa sola savrulmakta ne yapacağımızı bilememekteyiz" yada hemşehrinin örneğinde bize bir şeyler ezberletilmiş ama artık ilk cümlesi hatırlatılmamakta yada başka bir cümle söylendiği için yıllarca ezberletilen tüm bu konular hiç bir işe yarayamamakta yeni açılımlar yapılamamaktadır...
Peki bu ezber olayı nedir:Bazı Osmanlı tarihçileri derki; "Osmanlı bir kavimler devlet ve medeniyetidir." Osmanlı da devlet, teb'ası olan her bir kavmin diğerleriyle oluşturulan dengesine dayanır bu Müslüman ve etnik olarak farklı kavimler için geçerli olduğu gibi teb'asındaki gayr-i müslim kavimler içinde geçerlidir ve her bir kavim kendi karakter ve özelliğine göre işlerde istihdam edilmiştir derler ve böyle bakınca Osmanlı da azınlık kavramı yoktur.Zaten Osmanlıda İslam dini esaslarına göre hareket edildiği için dinde de azınlık kavramı yoktu.Müslüman olabilirsiniz ama farklı etnik yapıda olabilirsiniz bu hem Müslümanlığınıza hem de farklı kültürünüzü yaşatmanıza engel değildir.Gayr-i müslimler açısından da durum değişmez onlarda Müslümanların verdiği zekat yerine İslam fıkhında öngörülen cizyeyi verirler ve yine azınlık değil teb'a olurlar.
Ancak bu durum tanzimat dönemiyle birlikte değişir,ve batılıların baskısı, Osmanlının zayıflaması ile Tanzimat fermanları yayınlanır ve gayr-i müslim teb'a hukuken azınlık statüsüne alınır ama bu fermanlarda Müslüman teb'a için durum değişmemiştir. Azınlık kavramı da batılı bir kavram dır. İster etnik olsun ister dini,ister kültürel olsun çoğunluk dan kendini farklı gören ve faklı olan gurup ve kesimlere batıda azınlık denir.Batı bu etnitise ,mezhep ve din ve kültür savaşlarıyla yüzyıllardır yoğrulduğundan batı toplum yapısı bu toplum kesitleri arasındaki bir mukavele ve antlaşmaya dayanır.
Cumhuriyet dönemine gelindiğinde de ilk meclisin ilk toplantılarından birinde bir millet vekili söz alarak Anadolu da Türk halkının perişanlığından bahsedince bir diğer millet vekili söz alarak itiraz eder efendiler Anadolu da sadece Türk halkı değil Çerkesi, Kürdü, Lazıda var der, sadece Türk den bahsetme. Bunun üzerine M.Kemal söz alır ve efendiler der evet Anadolu da sadece Türkler değil Kürtler, Çerkesler,Lazlar vs. de vardır ve bunların hepsi "ANASIRI İSLAMDANDIR" DER.(YANİ İSLAMIN BİR UNSURU)B u söz doğrudur da çünkü bir dinde her milletten insan olabilir bu açıdan o her millet o dinin bir unsurunu teşkil eder.Bu Osmanlı anlayışına da uygundur ancak gelişmeler devam ettikçe, ulus projesi yavaş yavaş uygulamaya konuldukça durum değişir.Mecliste sürekli Türk halkından bahsedilince daha önce halife taraftarı olan sonradan Ankara hükümeti tarafına geçen ve böylelikle Sivas ve yöresini Ankara hükümeti tarafına yönlendiren MARŞAN PAŞA kızar yahu bu memlekette Çerkes de var der ve Çerkes Ethem'in başına geleceklere işaret olsa gerek Marşan paşanın adı Çerkesci paşaya dönüşür.Anadolu'da da aslında Çerkeslerden ve Lazlardan başka Ankara hükümetine taraftar olanda karşı olanda ilk zamanlarda yok gibidir.Çerkesler den Ankara hükümetine karşı olanları yine Çerkez olan Çerkes Ethem'e hallettirilir ,Lazlardan karşı olanları da Topal Osman'a hallettirilir.Çerkes Ethem'i hükümet Yozgat ayaklanmasını bastırmaya çağırır Ethem gelir bir bakar ki ayaklananlara ayaklansın diye Ankara hükümeti silah ve para vermiştir, Ethem kızar O adamı Ankara'ya geldiğimde meclisin kapısında asacağım der ama saf fedai sonra olacakları anlamaz verilen vazifelerini yapar.Ölünceye kadarda neden hain olduğunu anlamaz.
Ulus, Moğolca kökenli bir kelime ve kavramdır ve kavim bile değil," kabile" demektir.Ankara hükümetinin" kurucu iradesi "de artık bir ulus oluşturmak istemektedir .Bu ne manaya gelmektedir:Tüm ulus devletlerde görüldüğü gibi bir kavim asli unsur olarak kabul edilir ,seçilir ve diğer kavimler onun içinde eritilir asimile edilir ve böylece bir birine benzer homojen bir millet oluşturma murad edilir.Bizimkilerin dediği gibi Çerkesi,Lazı,Kürdü,Arabı,Türkü birden aynı ulusun asli unsuru olamaz,ulus bir aşure çorbası değildir. Bu bir çarpıtmadırAnkara hükümetinin kurucu iradesi tarafından da asli unsur olarak Türk kavmi seçilir ve diğer kavimler asimile edilerek yok edilecek Türk kavmi içinde eritilecektir ve Anadolu homojen birbirine benzeyen bir" ULUS" dan ibaret olacaktır.
Ancak buna engel görünürde iki kavim vardır biri Kürtler diğeri Çerkesler. Bunların ilerde olabilecek dirençlerini kırmak içinde "iki haine" ihtiyaç vardır ki her zaman kürdüm dendiğinde hain ve bölücü denmesi için Çerkesim dendiğinde hain bölücü denmesi ve bastırılması için tertipler yapılır ve Ethem bey önce Çerkes sonra hain olur. O ise ölünceye kadar bu devlete millete hizmet ettiğini hain olmadığını söyler aslında hainde değildir ama niye hain olduğunu anlamaz.Doğuda da Kürtlerin Şeyh Said ayaklanması olur.ve işler ulus devlet yolunda yoluna girer bir ara işleri o kadar ileri götürürler ki Ankara da, Kürtler gibi belli bir bölgede yaşamadıkları dağınık oldukları için Çerkeslerin daha kolay asimile olabileceğine ve bu nedenle Çerkeslerin kadınları ile kızlarının alınıp Türk erkeklerine verilmesi dedikodusu yayılır .İstanbul da gazete çıkaran ve bu dedikoduları duyan Fetgerey ŞOENU çok üzülür ve meclise bir mektup yazar derki:Duyduklarım doğruysa çok ayıp ediyorsunuz bu asimile için çok kaba bir yöntemdir her medeni millet ve devlet gibi sizde medenice yapın okullar açın Çerkes çocuklarına bu okullarda Türk kültürünü öğretin ayrıca Çerkesler mal-mülk sahibi olsunlar herkes malvarlığı kadar milliyetçidir ondan sonra Çerkes milliyetçiliği daha yapmazlar Türk kültürüne karışırlar diye meclise 3 defa mektup yazar ama nafile hükümet daha da kızar ve İstanbul da çıkardığı gazeteyi de kapatırlar.Fetgerey de aslında normal bir Thamatedir. Her thamatade olduğu gibi idare-i maslahatçıdır, aslında Çerkeslerin asimile edilmesine karşı çıkmamış sadece yöntemini kaba bulduğundan medeni yollar budur diye hükümete yol göstermiştir ama anlaşılamamış üstelik gazetesinden de olmuş dur ,demek ki Ankara'nın hem akıla hem de medeni yollara ihtiyacı yoktur ve bu konuda kendinden emindir.
Tevhidi -tedrisat kanunu çıkarılır ,İnönü de doğu gezisine çıkar ve kurucu iradeye rapor yazar bunların cahiliyle uğraşamıyoruz okumuşuyla hiç uğraşamayız diye ve bir süre doğuda Kürtlere okul açılmaz ancak zamanla bunun yanlışlığı anlaşılır ve ikinci bir rapor verilir Van gibi illere Türk göçü yapalım ve belli iller Türk ağırlıklı olsun ve ayrıca yatılı bölge okulları açalım Kürt çocuklarını bu okullar da toplayalım ve Türk kültürü ile yetiştirelim böylece ailelerine döndüklerinde onları artık beğenmezler ve Türkleşirler diye rapor edilir ve böylece yatılı bölge okulları açılmaya başlanır.
Lozan antlaşmasında da Anadolu da sadece gayri -müslimler azınlık olarak kabul edilir hatta seküler ve laik bir devlet ve ulus oluşturulacağından ve her dine eşit davranılacağından gayri -müslimlerin bile azınlık olmasına gerek yok denir.

Böylece Türkiye de Türk ulusu var dır.Herkes Türk tür ve çalışkandır .Çocuklara bu ezberletilir.Ayrıca Türk olana ne mutludur. Türkiye de herkes Türk olduğuna göre herkes de bu devlet ve ulusun asli unsuru dur.Buda ezberletilir.Ve kabile manasına gelen ulus dan bir millet oluşturulmaya çalışılır.
Bu da yeterli değildir ayrıca ulus devletin kurucu iradesine bağlı siyasi-politik ve dini yapılanmalarda sağlanır.Böylece kurucu iradeye bağlı ilk komünist parti,ilk dinci parti kurulur ,toplumu kontrol mekanizmaları oluşturulmaya çalışılır bu partilerin kurucuları ve başkanları kurucu iradenin arkadaşlarıdır ama ona rakip gibi görünür.Ve böylece F. Rıfkı Atayın dediği doğruysa Kemalizm aynı zamanda "dinde reformdur" ve "ulus İslam da" oluşturulur.Kurucu irade ben seküler ve laik bir devlet ve toplum inşa edeceğim der ama bizim sözde dinciler hala İslam devleti olarak görürler.Komünistler ve sosyalistler de Marks dan bahseder ama sıkıştımı hemen Kemalist oluverir, tekke ve zaviyeler kapanmıştır ama ulusal tarikatlarda oluşturulur böylece sağ -sol ve dini bakımdan ulus devletin toplumsal-politik-sosyal güç odakları oluşturulur.Gelinen süreçte ulus dan farklılık arz edecek bahsettiğim halk kesimleri için zaten hain ve bölücü argümanı hazırdır.
Devlet "seküler ve laiğim böyle bir toplum inşa edeceğim" der ama Lozan anlaşmasında yapısına uymayan azınlık tanımını dini formda kabul eder.
Kısaca özetlediğim bu konuları ulus devlet ve toplum oluşturma çalışmalarının küçük bir özeti kabul edersek,bu ders seksen yıl bu halka ezberletilmiştir.
Kürde dersen sen nesin ben asli unsurum der, Çerkes'e sorsan oda aynısını der Laza sorsan oda aynısı diyor asli unsurum.
Ancak AB ile ilişkiler ciddileşip iş üyelik müzakereleri aşamasına gelince işler değişmiştir.AB uyum yasaları doğrultusunda kanunlar çıkarılıp uygulamaya konulunca AB demiştir ki Türkiye de Kürtler var Çerkesler var Lazlar var vs. Anadilde yayın başlamıştır. Azınlık kavramının aslında farklı olduğu anlaşılmıştır.
İslamcı denen hükümetin arka planını oluşturan entelektüel ve aydınlar aslında devletin İslam devleti olmadığını tartışmaya ve anlamaya başlamıştır. Komünist ,sosyalist ve maoist ve milliyetçi ,dinci ve sağcı görünenlerin ekseriyetle aslında perde arkasında ulusçu Kemalist oldukları ortaya çıkmış .Batıdan öykünülerek oluşturulan ulus devletin "Batı Ayna"sına tutulunca" EZBERİ" bozulmuşdur.
Seksen yıldır ezberletilen kavramların aslında çarpıtılmış kavramlar olduğu ortaya çıkmıştır. Devlet ve toplum demokratikleştikçe ve açık topluma yön aldıkça ulus devletin tüm kutsallarının ve kutsallanan kurumlarının patır patır döküldüğü görülmektedir.
Peki bunun kendini asli unsur kabul eden Kafkas diasporasına izdüşümü nasıl olmaktadır.Bu diasporanın da görünürde 4 ayrı kurumu vardır ve ulus devletin 4 ayrı toplumu kontrol etme siyasi örgütlenmesine denk gelmektedir. Dinci tarafına düşen kurumunda ulusçu fetvalar verilmektedir. Tanrının her halka devlet kurma yeteneği vermediği bu nedenle lüzumsuz mücadeleler ve savaşlar yapıldığı söylenmektedir. Çerkes etnik kökenindenim ama Türk ulusundanım, beğenmeyen memleketi terk etsin denmektedir. (Çerkes ile Türkün iki ayrı etnitise olduğu halde birbirinden nasıl olunduğu ,bir etnitisenin başka bir etnitisenin unsuru nasıl olunmakta olduğu sosyolog ve antropologların yeni izahlar getireceğini umarım)
Kemalist taraf Kafkasların nasıl Rusların Anadolu'ya sarkmasına engel olduğuna dair kurmay okulundan doktrinler oluşturmakta, aynı kurmay okulunda okuyan ve mezun sınıf arkadaşı belki de Türk etnisitesine dahil kurmay tarafından ise bu durum yalanlanmakta, Ethem hainliği hatırlatılmakta.Sağcı görünen taraf ulusal milliyetçi sağın yedeklemesiyle bazen gladyo provaları yapmakta.
Sol - sosyal demokrat taraf, sol olmasına rağmen en milliyetçi duruşu sergilemekte ulusal kurucu iradenin devamı tarafından izin verildiği kadar ve AB teşvikiyle cılız bir sesle kültürel haklar demekte.
Ve AB uyum yasalarıyla birlikte anadilde yayın başladığında aslında bu saydığım hiçbir diaspora kurumunun katkısı olmadığı halde bu gruplar ilk başta birbirini suçlamakta ve hepside ezberleri bir den bozulduğu için biz bölücü değiliz asli unsuruz diye anadil yayınına bile içerlenmekte hemen çeşitli mahfillerde hain Ethem hatırlatılmakta ve bu şaşkınlıkla hiç değilse Thamate Fetgerey gibi bir arzu hal ile TBMM sine baş vurulup medeni şekilde medeni yöntemlerle hükümete "yol gösterme" denenebileceği yerde, bulunabilen tek çözümlerden biri pornocu hocadan biz bölücü değiliz diye özür dilemeye gidilmekte!
Evet bir kere ezber bozuldu, artık hocalar öğrencilerine ezberlenen konunun yada dersin ilk cümlesini söylememekte. Bu yüzden arkadaşım okul birincisi olamadı ama hiç değilse ikinci oldu ve yine bir fakülte kazandı ama bizim thamatelerin ezberinde cami diplerinde satılan ilmihal kitaplarından da hiçbir bilgide yokmuş yada hocaları ezberlerindeki ilk cümleyi artık söylemiyor yada artık ezber konusu değişti bizim thamateler bu şaşkınlıkla mahkemeye tazminat davası açmaya gitmeyi düşünürken birden "PORNOCU HOCADAN" fetva almaya gittiler! THA kimseye ezberini unutturmaz , şaşırtmaz inşallah !!!


13-10-2004
BOUSE FİKRET

Etiketler:
alıntı ezber bozulunca

YORUMLAR
Yorum yapmak için giriş yapın...

MIZAGE DERGİ YÖNETİCİLERİ KAYSERİ'DE
KARAÇAY-BALKAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ 13. GENEL KURULU.
AYŞE & HAKAN EKER GELİN ALMA
ÇAĞDAŞ SANATLAR MÜZESİ'NDE MIZIKA DİNLETİSİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ CİHAN ERTOK İLE DEVAM DEDİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL KURULUNU YAPTI.
KAFKASYA UÇUŞLARI BAŞLADI
ARDA ARGUN'A LEON NİŞANI
ADİGE MİLLİ KIYAFET GÜNÜ KUTLANDI
KAFDAV YAYINCILIK ESKİŞEHİR KİTAP FUARINDA
/ 599>

EN ÇOK OKUNANLAR
Kayıtlı başka haber bulunmamaktadır