Seçimlerin yapılmasının üzerinden neredeyse bir aya yakın bir zaman geçti. Herkesin birbirini neredeyse ismiyle tanıdığı küçücük Abhazya'da bazıları henüz seçim sonuçlarını kabullenebilmiş değil. Görev başında bulunanların ülkenin direksiyonunu yeni ekibe teslim etmemek için döndürdüğü dolaplar akıllara durgunluk veriyor.


Bağımsızlık savaşını kazanan Abhazya'nın lideri Vladislav Ardzınba son dört yıldır önemli sağlık sorunlarıyla boğuşuyor. Tanıkların ifadesine göre zaman zaman şuurunu ve konuşma yeteneğini de kaybediyor. Genç sayılabilecek bir yaşta yakalandığı bu hastalık Ardzınba'yı önemli ölçüde yıpratmış durumda. Bu halini gören bazı arkadaşları Ardzınba'ya görevi bırakmasını, sağlığı ile daha yakından ilgilenmesini önerdiler. Bir başka grup ise göreve devam etmesini, ülkeyi konutundan yönetmesinin bile yeterli olacağını söyleyerek görevde kalmasına destek oldular. Ardzınba ikinci grubun sözlerini dinledi.


Abhazya bağımsızlık savaşı sırasında gösterdiği dirayetle halkın gönlüne taht kuran Ardzınba, son dört yıldır ne televizyonda, ne de törenlerde halkın karşısına çıkıyor. Abhazya Ardzınba adına yayınlanan yazılı emirlerle yönetiliyor. Etrafını kuşatan az sayıda yönetici dışında kimse Ardzınba ile direkt temas kuramıyor, kendisini ziyaret etme imkanı bulan sınırlı sayıdaki insana da Ardzınba'nın ağzından çıkan, anlaşılmayan sözler yanındakiler tarafından tercüme ediliyor. İşte Abhazya bu şartlar altında yönetiliyor.

Ardzınba için gerçekten çok üzülüyorum. İstanbul'a geldiği zaman kendisi ile yaptığım kısa bir görüşmede, "En büyük arzum Sohum Limanı'nın yanında büyük bir caminin yapılmasıdır. Abhazya'ya gemiyle gelenler uzaktan baktıklarında Sohum'da ilk olarak bu camiyi gormelidirler. Bunun için arsa yerini ayırdım. Kafkas Vakfı olarak bu işe destek olursanız sevinirim" demişti.

Biz bu konu ile ilgili toplantılar, temaslar yaparken, 1999 depremi araya girmiş, bir daha toparlama imkanı bulamamıstık. Cami meselesi hiç gündemimizden düşmedi. Kafkas Abhazya Dayanışma Komitesi Başkanı Sayın İrfan Argun'la karşılaştığımızda hala en çok konuştuğumuz mevzu bu oluyor. Son zamanlarda Diyanet İşleri Başkanlığı ve TİKA'nın bu konu ile yakından ilgilenmeye başladığını biliyoruz.

İşte benim tanıdığım Ardzınba böyle, kibar, zarif, duygusal yönü ağır basan bir liderdi. Sovyet sistemi içinde Komünist Partisi'ne üye olmayan, yaltaklanmayan, özü sözü bir bilim adamı, objektif bir tarihçi olarak tanınıyordu Ardzınba.

Kanaatim odur ki, Ardzınba'nın etrafına çöreklenen bir yığın dalkavuk ordusu (buna bazı aile fertleri de dahil) onun karizmatik kişiliğinden ve geçmişinden yararlanarak Abhazya'yı diledikleri gibi yönetmeye çalışmışlardır. Halk ile irtibatı kopuk olan Ardzınba'ya, hastalığının da tesiri ile bir çok yanlışlar yaptırılmıştır.

Türkiye'de bir dönem Başbakan Bülent Ecevit'in fiziksel olarak yatağa bağlı olmamasına rağmen unutkanlık ve zaman zaman yaptığı gaflar sebebiyle istifasının istendiğini hatırlatmak isterim. Dünyada ağır ve sürekli hastalık sebebi ile yönetimden ayrılmış lider sayısı az değildir. Çok saygın bir konuma sahip bir lider iken, yakalandığı hastalık Ardzınba'nın sağlıklı kararlar almasını etkiler hale gelmiştir. Bu konuyu eski mesai arkadaşları dile getirmektedirler. Bu hastalık Ardzınba'nın kaderidir. İçinde bulunduğu durum onun ayıbı değildir. Asıl ayıbı olanlar, Ardzınba'nın ismi arkasına saklanarak menfaat çeteleri kuranlardır.

Kimsenin, geçmişi başlı başına bir referans olan Ardzınba'nın adını böylesine hoyratça harcamaya hakkı yok. Biz Ardzınba'yı 1992 Abhazya Bağımsızlık Savasındaki hali ile hatırlamak istiyoruz.

Benim tanıdığım Ardzınba yetkisini aşarak Yüksek Mahkeme'nin kararına rağmen seçimlerin yenilenmesi için talimat vermez. Seçimlerin yenilenmesi kararını Abhazya Parlamentosu ya da Yüksek Mahkeme verebilir. Ardzınba tarafından imzalanan seçimlerin yenilenmesi ile ilgili talimat içeren kararname bir skandal niteliği taşımaktadır. Hiçbir yöneticinin Abhazya'yı böylesine küçük düşürmeye hakkı yoktur.

On yılı aşkın bir süredir iktidarı elinde bulunduran bürokratik güçler bu seçimlerde büyük bir şok yaşamışlardır. Bürokratik güçler tanımı belki de tam oturmadı. Ambargo altında bulunan Abhazya'nın ekonomik kaynaklarını işleten elit kadro ve bunların yurt dışı uzantıları büyük bir panik yaşıyorlar. Yönetimin değişmesiyle birlikte hem mevzilerini kaybedecekler, hem de büyük yolsuzluklar ortaya çıkacaktır. Bazı haberlere göre de bir kısım yöneticiler Abhazya'dan kaçma hazırlığındalar.

Burnundan kıl aldırmayan Rusya Federasyonu'nun Abhazya'nın içişlerine bu derece karışması incelenmeye değer bir konudur. Kendi bünyesindeki insan hakları ihlallerini dile getiren Avrupa Parlamentosu temsilcilerine karşı sert çıkan R.F.' nun Abhazya ile ilgilenmesi sorgulanması gereken bir husustur.

Yüksek Mahkeme'nin vereceği karara uyulacağı konusunda Hacimba ve Bagapş'ın beyanları olmasına rağmen, kararın ardından Hacimba yanlılarının Yüksek Mahkeme binasını basarak içeride bulunan, kararın açıklanmasını dinleyen izleyiciler de dahil olmak üzere herkesi rehin alması ibretlik bir sahnedir.

Hacimba taraftarlarının yargıç Georgi Akaba'nın başına kalaşnikof dayayarak, "seçimlerin yenilenmesi gerekir" muhtevalı bir karar yazdırarak imzalatması tam komedi filimlerinde rastlanacak bir durumdur. İşte hukukun bu derece ayaklar altına alındığı Abhazya'dan manzaralar.

Bu aşamada "bu kadar güçlü bir muhalefet, neden seçimlerin tekrarından kaçıyor?" sorusu aklınıza gelebilir. Bu soruyu ben de kendilerine sordum, "ikinci seçimde ezici bir zafer kazanırsınız" dedim, ama kazın ayağı hiç de sandığımız gibi değilmiş.

Aytara'nın lideri Leonid Lakırba bakın ne dedi: "Biz seçimlerin tekrarından kaçmıyoruz. Doğru dürüst bir seçim tekrarında Hacimba artık % 10 bile oy alamaz. Seçim tekrarı kararı alarak zaman kazanmak istiyorlar. Seçimlerin tekrarı kararı çıkarsa, seçimler tekrarlanmayacak. Çesitli yerlerde tezgahlanacak oyunlarla seçimler süresiz olarak ertelenecek. Yasa devlet başkanına bu yetkiyi veriyor. Biz bu seçimleri bileğimizin hakkı ile kazandık; kesinlikle oyuna gelmeyiz."

Abhazya'da artık nehir yatağından taşmıştır. Taşan suyun aynı yatağa döndürülmesi mümkün değildir. Su toprak tarafından emilmek ve hazmedilmek durumundadır.

Abhazyada halk son sözünü söylemiştir.

Vatansever bir yöneticiye düşen ise halk iradesine saygılı olmaktır.

Etiketler:
halkın iradesine saygı