1 kez okundu
Günaydın
(RUH ADAM' a: Aytolu' ya, Güntülü' ye, Nurkan' a;
garibim Hasan' a, ‘'hakgeten'' değil hakikaten İNSAN' a
ve elbette SANA gelsin!)
Güneşli bir ilkbahar sabahı...
Ağaçlar rengârenk çiçeklerle bezenmiş,
serçeler cıvıl cıvıl; daldan dala sekiyor,
karşı balkonda Nagehan teyze – yine mütebbessim -;
Şarkılarla, saksılara Hercaî Menekşe dikiyor...
- Günaydın Nizamettin bey!
- Günaydın canım! ..
Nizamettin bey balkonuna branda çekiyor! ..
Yanı başında sevgili eşi / yeryüzünün en kendini beğenmişi,
belli ki bazlama yapmış: Savan silk(el) iyor! ..
Oldu mu ya Müzeyyen hanım?
Bu güzel ilkbahar sabahına
...yakıştı mı yaptığınız?
Alt katta Hayme ana
...merdivenlere oturmuş
......elinde asırlık baston
.........kim bilir ne günler görmüş;
derin derin düşünüyor! ..
Bahçede bir çift güvercin / belli ki alışkın:
erguvan ağacının altında, toprakta eşiniyor! ..
Ve komşu pencereden bir nağme yükseliyor:
‘'Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç? ..''
Kaç zamandır hasret kaldığım neş' eyi hissediyorum.
Üç beş dakikalık ta olsa ara veriyorum sevdalarıma;
unutuyorum demiyorum, fark ettin mi?
Çünkü ‘'ben seni unutmak için sevmedim...''
seni, kalbimin derinliklerine hapsediyorum!
Derin derin koklayıp bu temiz havayı,
Tanrı' ya bir kez daha şükrediyorum / yaşamı fark ediyorum!
Günaydın insanlar!
Günaydın kuşlar, nebatlar, böcekler..!
Günaydın canlar!
Sizi çok seviyorum! ..
Seni çoook seviyorummm! ..
16.05.2004 - Eryaman -