NART
NART

GİRİŞ
Kullanıcı Adı

Şifre





>Üye Değilim     >Şifremi Unuttum

ETİKET BULUTU

MÜZİK ÇALAR
1
10
9
apsuva
13

Nart Ajans Reklam

HABERLER / Cemiyet Haberleri

Notice: Undefined variable: db in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6

Warning: mysqli_query() expects parameter 1 to be mysqli, null given in /home/nart/public_html/arsiv.nartajans.net/function.php on line 6
CENUB-İ GARBİ KAFKAS HÜKÜMETİ

CENUB-İ GARBİ KAFKAS HÜKÜMETİ XVI.-XIX. yüzyıllarda Osmanlı devleti yönetiminde olan Cenub-i Garbi Kafkasya (Güneybatı Kafkasya), Kars, Ardahan, Batum, Ahıska, Ahılkelek'in batısı, Eçmiadzin ve güneybatısı, Erivan'ın güneyi, Nahçıvan, Kağızman ve Oltu bölgelerini kapsıyordu.
14-05-2007 - kez okundu



Bölge sırasıyla, XI. yüzyılda Selçuklu Devleti, XIII. yüzyılda Cengiz Han ve İlhanlılar, XIV. yüzyılda Çobanlılar, Celayirliler, Karakoyunlular ve Timur, XV. yüzyılda ise Karakoyunlu ve Akkoyunluların hakimiyetine girdi.

XVI.- XVIII. yüzyıllar arasında Osmanlı hakimiyetinde kalan Güneybatı Kafkasya, XVIII. yüzyıldan itibaren Osmanlı-Rus nüfuz çatışmasında Osmanlılar aleyhine gelişmelere sahne oldu. 1828-1829 yılları arasında Osmanlı-Rus harbi sırasında bölge Ruslar tarafından istila edildi.

Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın 1877'de Ruslar karşısında daha fazla direnemeyerek Erzurum'a çekilmesi ve hemen arkasından Ayastefanos anlaşmasının imzalanması, bölgenin siyasal-toplumsal geleceğini değiştirdi. Bu anlaşma ile Osmanlı Devleti, ödemesi gereken harp tazminatının bir kısmına karşılık olarak, Ardahan, Kars, Batum ve Bayezit vilayetleriyle Dobruca'yı Rusya'ya terk etmeyi kabul etti.

1878 yılında imzalanan Berlin ve Ayastefanos Antlaşmalarının değişmeyen hükümleri arasında Kars, Ardahan ve Batum'un kesin olarak Rusya'ya verilmesi ve Ermeni meselesinin dünya siyaset gündemine resmen getirilmesi hususları yer alıyordu.

1878'de bölgenin Rus İmparatorluğu'na verilmesinden sonra, Çarlık yönetimince bölge askeri valiliklere (oblast) bölündü. Ruslar, bölgede etnik temizliğe girişerek, nüfus istatistiklerinde Türk gruplarını ayrı ayrı "milletler" olarak nitelendirdi. Buna karşın, değişik Rus boyları da "Rus" adı altında gösterildi. Toprakta mülkiyet kaldırılarak, bütün topraklar Çar'ın mülkü kabul edildi.

1915 yılında Ruslar tarafından Kars ilindeki Türkler kırılıp, sindirildi. 3 Mart 1918'de imzalanan ve Türkiye'nin Rusya'ya karşı bir zaferi niteliğindeki Bresk-Litovsk Anlaşması ile Rusların Doğu Anadolu'da işgal ettikleri yerleri 1914 sınırına kadar boşaltacağı ayrıca, 1878 Berlin Antlaşmasıyla elden çıkan Elvile-i Selase olarak adlandırılan Kars, Ardahan ve Batum vilayetlerinin de belli şartlar altında Türkiye'ye bırakılacağı hususları karara bağlandı. Anlaşma ile Rus askerlerinin bu üç sancaktan çekilip, gitmelerinin hükme bağlanmasına rağmen, zamanı kati olarak belirlenmemişti.
Diğer taraftan, çekildikleri bölgelere teşkilatlandırıp, silahlandırdıkları Ermeni ve Gürcü birliklerini yerleştiren Ruslar, Ermeni çetelerinin Erzincan, Kars ve Erzurum'daki yerli Türk halkına karşı giriştikleri baskı ve zulme karşı herhangi bir engellemede de bulunmadılar.

Anlaşmaya istinaden Osmanlı orduları 26 Nisan 1918'de Kars'a girdiler. Bölge, Osmanlı hakimiyeti altına girdi ve Osmanlı ordusu bir yandan Tebriz, bir yandan Bakû'ye kadar uzandı.

Bu arada 14 Temmuz 1918'de Elvile-i Selase'de yapılan referandumda yöredeki Türkler, Osmanlı'dan yana tercihte bulundu. Ancak, bu referandum, Bolşevik, Gürcü ve Ermeniler tarafından tepkiyle karşılandı. 15 Ağustos 1918'de Osmanlı Padişahı VI. Mehmet'in fermanı ile bölgenin anavatana katılma talepleri resmen kabul edildi ve idari teşkilatı kuruldu.

30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi'nden sonra 23 Kasım 1918'de Osmanlı orduları, batı Kafkasya'dan 1914 sınırlarına çekilmek zorunda kaldı. Osmanlı askerinin Elvile-i Selase olarak adlandırılan Güneybatı Kafkasya'dan çekilmesiyle bölgenin İngilizler tarafından işgal edileceğini düşünen halk, hemen hızlı bir örgütlenme sürecine girdi. Mondros Mütarekesi'nden bir gün önce kurulan Ahıska Hükümet-i Muvakkata'sı (29 Ekim 1918), Iğdır'ı merkez seçen Aras Türk Cumhuriyeti (3 Kasım 1918) ve Kars İslam Şurası (5 Kasım 1918) kuruldu. Bu örgütlenmelerin yakın tarihli arka planında, Bakû İslam Cemiyeti ile Üç Liva ve Ahıska'daki İslam Komitesi gibi kuruluşlar yer aldı.

21 Ekim 1918'de Osmanlı ordularına Kafkasya'dan geri çekilme emri verildi. 5 Kasım 1918'de Kars İslam Şurası, 14 Kasım 1918'de Osmanlı yönetiminden idareyi geçici olarak devralan "Milli İslam Şurası Merkezi Umumisi" adıyla bir yönetim kuruldu.

3 Kasım 1918'de merkezi Iğdır olmak üzere Aras Türk Hükümeti kurularak, ordu kurma çabalarına başlandı. Bu arada hükümetin kurulduğu tarihten itibaren Ermeniler tarafından katliamlara girişildi. 05 Kasım 1918'de Kars ve çevresinde Müslüman-Türk halkı tarafından "Kars İslam Şurası" oluşturuldu ve 30 Kasım 1918'de yapılan II. Kars Kongresi'nde Milli Şura Hükümeti'nin kurulmasına karar verildi. Kongre sonucunda Ahıska ve Aras Türk Hükümetleri Milli Şura Hükümetleri'ne katıldılar. 26 Kasım 1918'de Kars İçkalesi de Milli Şura'ya katıldı.

Batum sancağını ele geçirmek isteyen Gürcüler ise 07 Aralık 1918'de Batum'a saldırdılar ancak, Türk askerlerinin güçlü mukavemeti karşısında geri çekilmek zorunda kaldılar.
Bu arada Batum 24 Aralık 1918'de İngilizler tarafından işgal edildi, Türk askerleri de 04 Aralık 1918'de de Ahıska'dan geri çekilmek zorunda kaldı.

03-05 Ocak 1919'da düzenlenen Ardahan Kongresi'ndeki bütün Şura'ların birleştirilerek, tek bir birlik oluşturulması için yapılan çalışmaların sonucunda, tüm güneybatı Kafkasya'yı kapsayacak yeni parlamentoyu oluşturmak ve yeni yönetimi seçebilmek için seçimler yapıldı ve seçilen temsilcilerle Kars Kongresi gerçekleştirildi.

Güneybatı Kafkasya'dan 131 temsilcinin katıldığı Kongre'de 17-18 Ocak 1919 tarihlerinde süren oturumlar sonunda "Cenubi Garbi Kafkas Hükümeti Muvakkate-i Milliye'si" adıyla geçici bir hükümet kurularak, Başkanlığına Cihangiroğlu İbrahim Bey getirildi. 18 maddelik anayasa belirlendi. Hükümet sınırları, Ordubad'ın doğusunda, Zengezur bölgesi Azerbaycan'da kalmak üzere tespit edilmişti. Güneyde eski İran-Rus sınırı geçerli olacaktı. Ermeni hududu ise, doğudan batıya doğru, Arpaköyü'nden geçerek, Derealagöz (Dere-elegez) Ermenistan sınırlarında kalmak üzere, Çarur kazasında Vedibasar, Zengibasar, Zeyve, Kervansaray, Yukan-Ağakala, Küçük-Bugudu, Boğaz-Kesen'den Arpaçayı'na ulaşacaktı. Hükümet tarafından Hükümet Başkanı ve Bakanları, diğer tüm yürütme kuruluşlarının başındaki sorumluları seçildi. Bu niteliğiyle "Türkiye toprakları üzerinde demokratik uygulamalara dayalı Meclis Hükümeti sisteminin ilk örneği"ni de oluşturuyordu. Bu oluşum birçok ilke de imzasını atmıştı. Kongrede ilk defa, "anayasa", "vatandaş", "demokrasi", "Türkiye", "Türkiye Devleti" "Cumhuriyet", "Cumhurbaşkanı" gibi hususlara yer verildi.

Kars'taki hareket, Padişaha veya başka bir otoriteye bağımlılığını ilan etmediği gibi herhangi bir milliyetçi eğilimi benimseyerek öne çıkarmadı. Bağımsızlığından ödün vermeden Paris Konferansı'na temsilciler göndererek, başvuruda bulundu. Ayrıca, ülkelerle ayrı ayrı bağlantıya geçerek, uluslararası kamuoyu nezdinde hükümetin tanınması talep edildi.

Hükümetin kurulduğu tarihlerde Ahıska ve Ahılkelek'te Türkler ve Gürcüler arasında olaylar çıkıyordu. Gürcü askerler, sivil halkın mallarını yağmalıyor, mukavemette bulunanları öldürüyordu. Nisan 1919'a kadar Gürcüler tarafından Ahıska'da 11 köy ve 7 cami yıkıldı, Posof'ta 10 köy yakıldı, 4 cami tahrip edildi, Ardahan'da da bir köy ortadan kaldırıldı.

Ocak 1919 başlarında, Gürcü ve Ermeniler, İngilizlerin arabuluculuğu ile aralarındaki savaşa son verdiler. Bu arada, Ermeni kuvvetleri de Şerur'un işgali hazırlıklarına başladı. Ancak, Milli Şura Hükümeti'nin Ermeni Hükümeti ile yaptığı müzakerelerle, Ermenilerin Şerur ve Nahçıvan'a saldırıları bir süre de olsa ertelendi. Buna rağmen Ermeniler Nahçıvan'a saldırmaya devam etti.

Nahçıvan da dahil olmak üzere, Erivan'ın güneyini, İran sınırına kadar işgal çabasındaki Ermenilere karşı mücadele eden Kafkas Hükümeti, sivil halka karşı girişilen katliamlara engel olamadı. Bu arada, 1 Mart 1919'da Parlamento'nun açılmasından sonra Hükümetin, Ermeniler'in Arpaçay'ın batısına geçişine izin vermemesi nedeniyle, İngilizlerin bakış açısı değişmeye başladı. İngilizler, Cenûb-ı GarbiKafkas Hükümeti'ne sert bir nota vererek, Batum ve Nahçıvan'la ilgi ve haberleşmesini kesmesini, faaliyetlerini sadece Kars vilâyetine yöneltmesini ve Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti adının kullanılmamasını istediler. Ayrıca, Ermeniler'in hiçbir engellemeye uğramadan Kars'a yerleşmeleri hususunun da sert bir şekilde bildirilmesi üzerine, Hükümet, bölgeye haber göndererek, "İngilizlere karşı mukavemet ve boyun eğmemeyi" emretti.

Bölgede isteklerini gerçekleştiremedikleri için, Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti'nin varlığından rahatsız olan İngilizler tarafından 2 Nisan 1919'da Batum'a gönderilen General Milne ve General Thomson (İngiliz Kafkas işgal Kuvvetleri Komutanı) tarafından Hükümetin dağıtılması planı hazırlandı. Bu amaçla, Kars, Nahçıvan ve Borçalı'da bulunan 27. İngiliz Ordusu'na talimat verildi. Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti'ni ortadan kaldırmak için bölgedeki ve Kars'taki asker sevkiyatını kademeli olarak artıran İngilizler, 12 Nisan 1919'da Hükümetin Parlamentosu'nu ve bölgenin ileri gelenlerini Tiflis, Batum, İstanbul yolu ile Malta'ya sürgün ettiler. İngilizler, yönetimi devirdikten sonra yöre halkı tarafından seçilen vekillerin yerine, Ermenilerin yörede iskanına sıcak bakan kesimi iktidara getirdi.

Bu arada, Kars, Sarıkamış, Kağızman ve Nahçıvan, İngilizlerin yardımı ile Ermeniler tarafından işgal edildi. Azerbaycan Hükümeti'nin İngilizler nezdindeki protestosu da neticeyi değiştiremedi. Nahçıvan'ı da Ermenilere teslim eden İngilizler, Nahçıvan İngiliz AskeriValiliği'ni lağvederek, 1 Nisan 1919'da Nahçıvan'dan ayrıldılar. İngilizler, aynı zamanda Osmanlı Devleti'ne de baskı yaparak 2 Nisan 1919'da Osmanlı 9. Ordusu'nun lağvedilmesini sağladı. 9. Ordu'nun askerleri de yeni kurulan ve Komutanlığı'na da Kazım Karabekir Paşa'nın getirildiği 15. Kolordu'ya katıldılar.

07 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Paşa geniş yetkilerle donatılarak, 9. Ordu Müfettişliği görevine getirildi ve Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu'nun da Müfettişlik emrine verildi. M.Kemal Paşa, 16 Mayıs'ta İstanbul'dan hareket ederek, 19 Mayıs'ta İngiliz işgali altında bulunan ve Pontus çetelerinin dolaştığı Samsun'a indi.

Mustafa Kemal Paşa, 22 Haziran 1919'da neşrettiği Amasya Tamimi ile Türk milletini milli mücadeleye davet etti.
23 Temmuz 1919'da Erzurum Kongresi toplandı ve Kongre'de Elvile-i Selase'nin Ermeni ve Gürcü işgalinden kurtarılması hususu da benimsendi. 4-11 Eylül 1919'da yapılan Sivas Kongresi'nde de Elvile-i Selase resmen milli sınırlar içerisine alındı. Kongrelerin kararları doğrultusunda 28 Ocak 1920'de Misak-ı Milli metni kabul edilerek, basına ve yabancı devlet temsilcilerine duyurular yapıldı.

Ermeniler ve Gürcüler tarafından Elvile-i Selase'de 1919 yılı yaz aylarından başlanan katliamlara 1920 yılında da devam edildi. 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa tarafından 22 Mart 1920'de katliamlara son verilmesi hususunda Erivan'a nota gönderildi.

24 Eylül'de Ermenilerin Bardız sınırını geçip, ilerlemesi üzerine, Türk kuvvetleri 28 Eylül'den itibaren karşı taarruza geçerek, Sarıkamış, Kars ve Gümrü'yü aldılar.

Bu arada Temmuz 1920'de Batum ve Artvin de Gürcü kuvvetlerince işgal edilmişti. Türkiye'nin Gürcistan'a Batum'un iadesi konusunda nota vermesinden sonra, Gürcistan'ın Rusya tarafından işgal edilme ihtimalinin de sözkonusu olması üzerine, Gürcistan ve Türkiye arasında yapılan müzakerelerin sonucunda Ardahan, Artvin ve Batum Türklere bırakıldı.

16 Mart 1921'de Rusya ve Türkiye arasında imzalanan Moskova anlaşması ile yeni Türkiye hükümetinin varlığı Moskova tarafından kabul edildi. Buna karşın, Batum ve Batum'a bağlı olarak Ahıska, Ahılkelek ve Acara, Rusya'ya bırakıldı.

Görüldüğü gibi, Kars, Batum ve Nahçıvan bölgelerindeki Türk halkı, milli mücadelede Ermeni ve Gürcülere kahramanca direnmiş, onlara karşı hürriyet ve istiklal mücadelesi verdiler. Kendileri çeşitli katliamlara uğrarken, Doğu topraklarımızı da bu suretle kurtardılar. Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti'nden sonra Türkiye Cumhuriyeti de bu topraklara önem verdi ve bölgenin büyük kısmı anayurt topraklarına katıldı. Buna karşın, yabancı devletlerin Kafkasya üzerinde hakimiyet kurma çabaları devam ederken, bölge halklarının bağımsızlık mücadeleleri de hala sürüyor.

Naciye Saraç
Global Yorum İnternet Dergisi
nsarac@globalyorum.com

Etiketler:
cenub-i garbi kafkas hükümeti

YORUMLAR
Yorum yapmak için giriş yapın...

MIZAGE DERGİ YÖNETİCİLERİ KAYSERİ'DE
KARAÇAY-BALKAR KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ 13. GENEL KURULU.
AYŞE & HAKAN EKER GELİN ALMA
ÇAĞDAŞ SANATLAR MÜZESİ'NDE MIZIKA DİNLETİSİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ CİHAN ERTOK İLE DEVAM DEDİ
ESKİŞEHİR KUZEY KAFKAS KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL KURULUNU YAPTI.
KAFKASYA UÇUŞLARI BAŞLADI
ARDA ARGUN'A LEON NİŞANI
ADİGE MİLLİ KIYAFET GÜNÜ KUTLANDI
KAFDAV YAYINCILIK ESKİŞEHİR KİTAP FUARINDA
/ 599>

EN ÇOK OKUNANLAR
Kayıtlı başka haber bulunmamaktadır